By Yılmazcem Özardıç / info@eurohoops.net
NBA’de 2017-18 normal sezonu Houston Rockets‘ın yükselişi, Cleveland Cavaliers‘ın yavaş yavaş gerileyerek düşüşü, Philadelphia 76ers‘ın meşhut Süreç döneminin tamamlanması, Oklahoma City Thunder‘ın kurduğu Büyük Üçlü, Toronto Raptors‘ın tamamen farklı bir felsefeyle ligin zirvesine çıkması gibi büyük hikayelere sahne oldu. Halen daha devam eden normal sezonun bu bölümünde Batı’daki amansız playoff yarışı, Doğu’nun tepesinde olanlar gibi çekişmeler nefes kesiyor. Ancak bir de ligin dibindeki inanılmaz rekabet devam ediyor ve bu rekabet yakın zamanda da durmayacak gibi gözüküyor.
Doğu’da Porzingis’in sakatlığından sonra New York Knicks, Chicago Bulls, Orlando Magic ve Atlanta Hawks, Batı’da ise Sacramento Kings, Dallas Mavericks, Memphis Grizzlies ve Phoenix Suns sezon başından ama özellikle All-Star arasından sonra inanılmaz bir kaybetme yarışına girdi. Gerek tecrübeli oyuncuları ‘dinlendiriyoruz biz yaaaa’ diyerek kenarda oturtmaları, gerek ‘biz gelecekte takımdaki durumunu görmek istiyoruz’ diyerek hiçbir şey olmayacağı belli oyuncuları oynatmaları gibi bahanelerle takımlar kaybetmek için uğraşıyorlar.
Peki bu takımlardan hangisinin bu çabaları daha iyi sonuç verir, hangilerinin geleceği daha parlak görünüyor? Değerlendirelim.
Ellerindeki Geleceğe Dönük Parçalar: Dillon Brooks, Deyonta Davis
Memphis Grizzlies bu sezon başında yine iyi başladıktan sonra takımın iki temel direğinden biri, maksimum kontrat sahibi oyun kurucusu Mike Conley’in geçen yıl olduğu gibi bu yıl da sakatlanıp sezonu kapatması sonucu kaybetmeye ve ‘acaba girer miyiz’ dedikleri playoff potasından aşağı düşmeye başladı. Bu düşüş sonrası takımın koçu David Fizdale ve tecrübeli yıldızı Marc Gasol arasında yaşanan gerginlik olabilecek en kötü şekilde bitti ve Fizdale, medyaya yansıyan demeçler sonrası kovuldu. Yerine geçen Rockets‘ın eski ‘geçici’ koçu J.B. Bickerstaff yönetimindeki takımın da bir yere gitmeyi anlaşılınca Draft’a yatılmaya başlandı. Harika bir sezon geçiren ve yazın serbest kalacak Tyreke Evans ‘takas edilecek’ dendi ve edilmeyince kadroya geri döndü. Gasol bazı maçlarda dinlendirildi.
Grizzlies Draft’a ölümüne yatıyor ve geçtiğimiz günlerde Denver Nuggets‘a karşı aldıkları galibiyete kadar takımın Ocak ayından beri maç kazan(a)mıyorlardı. Grizzlies’in elinde halen daha parkede çok katkı verebilecek Gasol ve Conley gibi iki oyuncu var ancak artık bir şeyi kabul etmeleri lazım: Onlar bu çekirdek ve ellerindeki yan parçalarla hiçbir yere gidemezler. Takımın elinde sadece 2 tane gelecek vaadeden oyuncu var ve Dillon Brooks her ne kadar iyi bir çaylak sezonu geçirse de potansiyelinin ne kadar yukarıda olduğu tartışılır. Şu anda Davis’le birlikte Brooks bir yan parça olabilir gibi duruyor. Memphis’in Gasol’ü takas etmesi gerek ama bir senesi kalmış maksimum kontrattaki bir pivota kim ne verir bilemiyorum. Conley ile Parsons’ı kontratlarla göndermeleri de çok zor. Bu Draft’tan alacakları oyuncuya odaklanmalılar.
Ellerindeki Geleceğe Dönük Parçalar: Dennis Smith Jr.
Bir umutsuz Draft’a yatan ekip daha karşımızda. Dallas bu alanda bu sezon artık nirvanaya ulaştı ve takım sahibi Mark Cuban, açık açık bir podcastte takımın önemli oyuncularına kulübün geleceği için olabildiğince maç kaybetmelerinin daha iyi olduğunu belirttiğini söyledi. Şimdi bu artık zaten Draft’a yatmanın en üst seviyesi. Mavs‘in de yatmaya çok ihtiyacı var çünkü ellerinde geleceğe dönük olarak kullanabilecekleri ve takımın önemli bir parçası olabilecek tek oyuncu çaylak guard Dennis Smith Jr. Benim Smith’i ne kadar beğendiğimi daha önce okuyanlar bilirler bu yüzden çok fazla onun hakkında bir daha bir şeyler anlatmak istemiyorum.
Dallas’ın kadrosunda Wesley Matthews, Harrison Barnes, Nerlens Noel gibi başka takımlarda önemli sorumluluklar alıp değerli katkılar verebilecek oyuncular var ancak yönetim olarak bu kadar kaybetmeye odaklı bir takımda zaten bu oyuncuların da gerçek değerlerini göstermeleri zor. Yogi Ferrell ve Dwight Powell benim enerjileri, yan parça olmaya yönelik istekli halleri nedeniyle beğendiğim ve yararlı bulduğum oyuncular. Bu oyuncuların üstünde Dennis Smith Jr.’ın sürükleyiciliğinde Mavericks’in en az iki tane daha genç oyuncuya ihtiyacı var. Bu yaz yapılabilecek iyi bir seçim onlar için çok değerli. Eğer yollayabiliyorlarsa Matthews ve Barnes gibi oyunculardan çıkmak da ellerini rahatlatacaktır.
Ellerindeki Geleceğe Dönük Parçalar: Dennis Schröder, Taurean Prince, John Collins
Atlanta Hawks sene başında bakıldığında ligin en kötü kadrosu olarak göze çarpıyordu çünkü Schröder dışında ilk beş başlayan dört isim muhtemelen başka hiçbir NBA takımında ilk beş çıkamazdı. Hawks takasın son gününde Belinelli ve Ersan’ı gönderemeyince hem önemli katkı veren tecrübeli oyuncularından kurtularak daha kolay maç kaybetmek, hem de maaş yükünü azaltmak amacıyla ikisini de serbest bıraktı. Bu sezon açıkçası bana gösterdi ki Schröder bekledikleri ve dönüşeceğini umdukları sürükleyici guard hiçbir zaman olamayacak. Bu şut tercihleri belki gelecekte düzelir ama yetenek ve devamlılık açısından net şekilde eksikleri var. Prince de böyle bir takımda her eline geleni atarak istatistik ‘kasıyor’ ancak onun da potansiyeli 3&D gibi gözüküyor.
John Collins şu ana kadar çok çabuk ayakları, savunmadaki hareketliliği ve sürekli devam eden motoru ile önemli bir oyuncu olabileceğinin sinyallerini verdi. Gelecekteki pozisyonu biraz daha güçlenmesi ve savunma rolünü artırması halinde pivota doğru dönecek bence. Atlanta şu anda Doğu’nun dibinde. Koç Budonzolher benim beğendiğim ve taktik bilgisi olarak ligin en yukarılarına koyduğum bir koç. Schröder’i izledikçe saçlarını yoluyordur diye tahmin ediyorum. Buna rağmen Alman guard mutlaka değerli bir oyuncu. Hawks bu gençlerin yanına Bazemore’u falan bozdurarak bir şeyler katabilirse geleceğe daha umutla bakabilir. Bu Draft’ta Ayton’ı veya Doncic’i alabilirlerse harika olur çünkü çekirdeklerine iki isim de harika şekilde uyuyor.
Ellerindeki Geleceğe Dönük Parçalar: Aaron Gordon, Jonathan Isaac
Evet Orlando 2012’den beri ligin dibinde dönüp duruyor ve toplamda ellerinde geleceğe dönük iki parça var. Evet doğru. 2013 Draftı’nda 2.sıradan seçtikleri Oladipo’yu bir hiç uğruna yolladılar, şimdi Pacers‘ta şov yapıyor. 2014’te Elfrid Payton Yılın Çaylağı ödülünün kapısından döndü, ancak yapabilecekleri şeyler belli ve geçtiğimiz haftalarda bir 2.tur hakkı için onu da gönderdiler. Gordon’ı 4.sıradan seçtiler ve bir türlü bekledikleri oyunu oynayamıyor ve mental olarak bir yıldızda olması gerekenlere sahip olmadığı, kendini geliştirmek için yeterince uğraşmadığı bana göre çok açık. 2015’te Hezonja’yı seçtiler, iki kötü yıldan sonra şimdi oynatıyorlar iyi de performans veriyor ancak bir sonraki yıl için takım opsiyonunu kullanmadılar. 2016 seçimleri Sabonis, Oladipo takasında gitti. Sonunda bu yıl Isaac’i seçtiler o da tam bir proje oyuncusu.
Orlando bu facia yönetimsel hataların ardından sonunda GM Hennigan’ı kovdu ancak iş işten geçmişti bile. Ellerinde Biyombo’nun facia kontratı, bir şeyler veremeyen veya verse de başka yerlerden götüren Ross, Fournier gibi kanat oyuncuları ve veteran guardlar var. Bunlarla bir yere gidilmeyeceğini kendileri de biliyor ve Draft’a yatıyorlar. Vucevic geleceklerinin bir parçası olur mu buna karar vermeleri gerek. Vucevic de diğer oyuncular gibi hücumda bir şeyler katarken savunmadan çok şey götüren, çok yumuşak bir pivot. Bu fizikle bu kadar yumuşak olamaz. Isaac’i de hiç göremediğimiz için uyumuna dair pek bir yorum yapamayacağım ama Magic Gordon-Isaac dışında herkesten vazgeçip yeniden başlasa daha iyi olacak. Bu Draft da iyi bir başlangıç malzemesi.
Ellerindeki Geleceğe Dönük Parçalar: De’Aaron Fox, Bogdan Bogdanovic, Buddy Hield
Gelelim bir yıllardır ligin dibindeki takıma daha. Kings çok uzun zamandır çok kötü yönetiliyor ve bunu daha önce defalarca herkesten her yerden duymuşsunuzdur. Bu yıl Fenerbahçe‘den gelen Bogdanovic ve çok aşık olarak seçtikleri De’Aaron Fox, sezonun ikinci bölümünden sonra çıkışa geçtiler (Bogdanovic sezonun ilk bölümünü de iyi oynuyordu.) Buddy Hield da önemli bir skorer olabileceğini bize yeniden gösterdi ancak şut seçimlerini değiştirip ikincil yaratıcı rolüne zaman zaman bürünmeyi öğrenmesi gerekiyor. Öbür türlü saf bir şutörden ileri gitmesi konusunda birçok soru işareti ortaya çıkacak.
Kings’in elinde Cauley-Stein, Frank Jackson, Harry Giles, Skal Labissiere, Frank Mason gibi iyi rol oyuncuları olabilecek oyuncular var ve her geçen gün hepsi hakkında daha çok fikir ediniyorlar. Bence bu oyuncuların hiçbiri Bogdanovic kadar önemli değiller. Bu Kings’in Bogdanovic takasındaki başarısı mı, yoksa oyuncu seçimindeki başarısızlığı mı, ona karar vermek size kalsın. Sonuçta bu oyunculardan sadece Mason ikinci tur seçimi. Kings geleceğin guard ikilisi ve kenardan gelecek üçüncü kısasını bana göre yakaladı. Ancak çok fazla gençleri var ve dağılım olarak birbirlerini tamamlayan oyuncular mı, tam emin değilim. Kings’in bu yaz kesinlikle onların ana opsiyonu olabilecek bir oyuncu bulması gerek.
Ellerindeki Geleceğe Dönük Parçalar: Lauri Markkanen, Kris Dunn, Zach LaVine
Chicago’nun kadrosunda yukarıdaki parçalara göre daha az değerli Denzel Valentine, Jerian Grant, Bobby Portis, Cameron Payne gibi gençleri de var. Bana göre Payne bir NBA oyuncusu değil ve üst üste geçirdiği sakatlıkların tabii ki bunda payı var. Onun dışındaki isimler mutlaka kadroda belli görevler ve rollerde belli sürelerde katkı verebilecek, takımı sahiplenen ve rol oyuncusu tanımına uyan basketbol stilleri olan oyuncular. Zach LaVine sakatlığın ardından bir numaralı hücum opsiyonu olduğu bir Bulls takımında kendini buldu ve açıkçası benim beklediğimden daha iyi, daha sakin, daha kendini bilen bir guard olarak döndü. Onun gibi bir oyuncuyu tamamlayabilecek Kris Dunn gibi bir parçaları da var. Dunn’ın çok net defektleri bulunuyor, bu yalan değil ama savunma potansiyeli ve topu sürekli elinde istememesi az ama öz bulunan bir profil.
Tabii ki bu oyuncular önemli ikinci üçüncü adamlar olabilirler ancak Bulls’un geleceğine bakınca en önde Lauri Markkanen o beyaz teni ve sarı saçlarıyla ışıl ışıl parlıyor. Kendi fiziğine göre çok değişik oyun yapısı, kolejde 2.13 boyuyla 3 numara oynamasını sağlayabilen top kontrolü ve sezon içinde ne kadar geliştiği açık şekilde görülebilen oyun zekası Markkanen’i bu takımın gelecekteki yüzü yapmış durumda. John Collins’e benzer şekilde eğer o da biraz daha güçlenip pivot oynamaya başlarsa yanında oynayacak sert 4 numarayla birlikte çok hareketli ve verimli bir ikili oluşturabilir. Bulls büyük maaş boşluğu ve bu Draft’tan seçeceği genç oyuncuyla geleceğe umutla bakıyor.
Ellerindeki Geleceğe Dönük Parçalar: Devin Booker, Josh Jackson, Marquese Chriss, Dragan Bender
Phoenix Suns bana göre bu sezonun en ama en büyük hayal kırıklığı. İlk üç maçta aldıkları facia 2 yenilginin ardından koçları Earl Watson’ı gönderip sezon sonuna kadar Jay Triano’yu getirdiler ama o da bir maçın sonunda basketbol kural kitapçığının açığını bulup maç kazandırmak dışında takıma bir şey katmadı. Suns’ın derece olarak buralarda olması çok büyük sürpriz değil ancak ben en azından biraz daha derli toplu ve eğlenceli bir takım izlemeyi bekliyordum. Çünkü ellerinde Devin Booker gibi bir skorer var. Booker’ı tamamlayan Eric Bledsoe gibi savunmacı, çok fazla topla haşır neşir olmayan bir guardları da vardı ama adamı küstürüp yolladılar.
Josh Jackson sezona çok kötü başladıktan sonra pozitif bir hatta iki adım attı ve oyunun hızına alışmaya başladığını gösterdi. Şut konusunda şu ana kadar problemli ama daha iyi atmaya başladı aynı şekilde. Chriss ve Bender iki yıldır potansiyellerini belli başlı maçların belli başlı bölümlerinde gösterdiler ancak bunları üst üste maçlarda yapamayarak devamlılık problemleri yaşadılar. Onlara da çok kızamıyorum, Suns gibi bir sirkte 20 yaşındaki uzunların iyi performansla oynamaları çok zor. TJ Warren konusunda çok fazla söyleyebileceğim bir şey yok çünkü çok çok çok eski moda bir oyuncu, verimli bir skorer olabileceğine hiçbir zaman ihtimal vermiyorum. Suns eğer Bamba veya Ayton gibi bir uzunu çekirdeğine ekleyebilirse derli toplu bir takımla gelecek onlar adına ‘Güneşli’.
Ellerindeki Geleceğe Dönük Parçalar: Kristaps Porzingis, Frank Ntilikina
New York Knicks, Kristaps Porzingis’in çapraz bağını yırtması sonrası zaten az olan playoff umutlarını bir kenara bırakıp doğruyu yaparak Draft’a yatmaya başladı. Şu anda Doğu’da 11.sıradalar ve daha aşağı düşmeleri çok da kolay gözükmüyor. Takasın son gününde sezon başında Carmelo takasında aldıkları Doug McDermott’tan vazgeçip Emmanuel Mudiay’i kadrolarına kattılar ve Mudiay takıma geldiğinden beri Denver’daki halinden daha iyi oynuyor. Yeterli mi? Bence hala tam olarak yeterli değil ancak 2015’te o kadar yukarılardan seçilmesinin nedenlerini biraz biraz bize gösteriyor. Ntilikina da sezonun son bölümünde daha çok sorumluluk almaya, topu daha çok kullanmaya başladı. Ben birçoklarına göre Ntilikina’nın potansiyeli hakkında çok fazla iyimser değilim çünkü bu seviyelerde çok üst düzey bir yaratıcı veya o eksiğini kapatabilecek kadar iyi bir şutör olması zor gözüküyor.
Ancak tabii ki onları bu listede 1 numaraya koymamın nedeni ellerindeki süper yıldız Kristaps Porzingis. Bence yıldız, süper yıldız adayı falan değil sezon başından sakatlanana kadar gösterdi ki Porzingis bir süper yıldız. Onun oyununu çok fazla anlatmaya gerek yok. Sakatlıktan 2.21’lik bir oyuncu olarak nasıl dönecek? Bu çok önemli bir nokta ancak tıptaki gelişmelerle ben çok büyük bir sorun olacağını düşünmüyorum. Knicks Hardaway Jr gibi bir parça ve yukarıda bahsettiğim oyuncularla Letonyalı dev Kristaps Porzingis üzerinde kuracağı yapıya belli başlı eklemelerle şampiyonluk adayı olabilir. Bu açıdan bu Draft’ta alacakları oyuncu çok ama çok önemli.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!