By Seerat Sohi / Çeviri: M. Bahadır Akgün
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı ilk olarak 29 Nisan 2013 tarihinde SB Nation’da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Rockets‘ı bu kadar dominant kılan şeyin ne olduğunu anlamak için geçtiğimiz günlerde Bucks ile oynanan maçın üçüncü çeyreğindeki şu bölümü bir göz önünde bulundurun:
Neticede Sterling Brown’ın köşe üçlüğünü atmasıyla hücum başarılı sonuçlandı ancak bu bölümde sonuçtan önce yapılanları göz önünde bulundurun.
- Giannis Antetokounmpo forvette dripling yapıp topu tepedeki Jabari Parker’a verdi.
- Parker topu Jason Terry’ye verip perdeye gitti.
- Bir anlığına Terry içeriye doğrudan bir pas verebilirdi ve bu da Houston’ın savunmasını çökertebilirdi. Ancak Chris Paul, daha uzun olan Parker’a gitti ve P.J. Tucker da Terry’yi alarak o açığı kapattı.
- Paul’a olan fizik avantajıyla Parker şuta hazırlandı. Paul onu karşıladı ancak gerçek bir quarterback gibi Antetokounmpo yalnızca Parker’ın yetişebileceği bir top attı. Eric Gordon, çizgiden gelip ikili sıkıştırma yaparken diğer Rockets oyuncuları da alan savunmasına döndü.
- Parker, köşedeki Brown’a pası attı ancak Trevor Ariza onun rahat bir şut atmasına imkan vermedi ve orayı da kapattı.
- Brown topu Khris Middleton’a gönderdi. O da Luc Mbah a Moute’nin kapattığı yere yöneldi ve sonra tekrar Ariza’ya döndü. Middleton topu tekrar köşedeki Brown’a verdi. O da şut süresinin bitimine iki saniye kala üçlüğü attı.
Eğer bu noktaya gelmeye mecbur kalmış gibi gözüküyorsa asıl mesele bu.
Bir sonraki hücumda ise Rockets, tek pasta üçlüğü buldu.
Aynı miktarda sayı. Çok daha farklı bir süreç.
Houston Rockets, her zaman için basketbolda dönemin oyun tarzını belirleyen bir takım oldu. Genel menajer Daryl Morey’in liderliğindeki Houston, üçlük atışların, turnikelerin ve sahayı koşmanın önemine dikkat çekip NBA’in modern hâline kavuşmasında öncülük etti. Böylesi bir tarza içgüdüleri zaten uygun olan James Harden da Houston’a takaslandığında orta mesafe atışları tamamen oyunundan çıkararak NBA’in en ölümcül skorerlerinden biri oldu.
Hız, üçlük atışlar ve pota civarındaki şutlar, aradan geçen yıllarda füze gibi fırladı. Ligdeki diğer takımların çoğu, topun hareketliliğini öne çıkarıp yüksek fayda getiren alanlarda boş oyuncular bulacak setler ortaya koyarak Rockets‘ı yakalamaya çalıştı. Verimlilik fırladı. Hareketlilikte meydana gelen artış, bazılarına göre, ligi kasıp kavuran temassız sakatlıklardaki ciddi artışın bir sebebi olabilir. Bu modern basketbol tarzı, sahadaki her oyuncunun hiç olmadığı kadar fazla şey yapmasını mecbur kılıyor.
Rockets ise bir kez daha, ligin geri kalanı Mersin’e giderken tersine giderek NBA’in en iyi hücum düzenini inşa etti.
Ligdeki diğer takımlar, düşük seviyedeki verimi nedeniyle bire bir basketbolu kitaplarından çıkarırken Rockets ise herkesten daha fazla bire bir hücum etti. Geçtiğimiz 15 maçta NBA’de en düşük tempoda oynayan takım oldular. Bu 15 maçın 14’ünü kazanmayı başardılar ve bu maçlarda sahayı dolduran diğer oyuncular genelde etraflarında dikilip izlerken Harden ile Paul rakip potaları sayılarıyla kuşattı.
Tekdüzeliğin bir metodu vardır. Harden ve Paul, bire bir hücum ettiklerinde pozisyon başına sırasıyla 1.24 ve 1.13 sayı üretiyor. Rockets, takım olarak bire bir hücumlarda 1.13 sayı üretiyor. Ne kadar etkili bir veri bu? NBA’de Rockets’tan sonra en iyi bire bir hücum takımı olan Clippers, yarı sıklıkla bire bir hücum oynayıp pozisyon başına 1.02 sayı çıkarıyor.
Ligdeki diğer takımlar farklı hareketler ile farklılık yaratma mücadelesi içindeyken Rockets, yıldızlarını çalıştırıyor ve savunmayı bozup görece boş açılarla boş şutörleri bularak en başta iki yıldız pasörü ile kolay şutlar yaratıyor. Sonuç olarak da Rockets hatasız, elit bir hücum düzeninde oynuyor ve Paul’un diz sakatlığı sonrası kadroya döndüğü 16 Kasım tarihinen bu yana yalnızca 13.2 pozisyonda bir top kaybı yapıyor.
Daha da önemlisi, maç başına 25 km koşuyorlar ve bu sayı, NBA’deki en düşük mesafe. Dahası, onlarla sondan ikinci sıradaki Minnesota arasındaki fark, baştan ikinci takım ile 13. takım arasındaki fark kadar yüksek. Rockets’ın hem hücumda hem de savunmadaki ortalama hızı, açık ara farklı ligdeki en düşük hız. Yüksek oktanlı hücum makinesi konusundaki itibarları düşünülünce bunu muhtemelen beklemiyordunuz. İşin aslı, birlikte oynadıkları 40 maçta 38 galibiyet alan Rockets’ın yıldız üçlüsü Harden, Paul ve Capela genelde hücum içinde üç kişilik harekete dayanan başka bir hücum düzeninde oynuyorlar ve değişken kanatlar da bu sırada kendi hâllerinde takılıp onları izliyor.
Bu durum, Rockets‘ı başarıyı kovalayan veteran oyuncular için ideal bir takım yapıyor. Daha az hareketlilik, daha az ter dökmek ve modern dönemde amansız bir verimliliğin tanımını yapan takıma o verimlilik havasını katmak anlamına geliyor.
Sezon ortasında takıma katılan Joe Johnson şunları söylüyor:
“Ligde 10+ yıldır oynayan birçok oyuncumuz var. Bu durum benim için ideal. Bence teknik ekibe, antrenmana sokup, koşturup, pestillerini çıkartacağınız bir grup genç oyuncunun aksine bizimle nasıl çalışacakları ve dolayısıyla nasıl konuşacakları konusunda da fikir veriyor bu durum. Bizimle o kadar uğraşmalarına gerek yok.”
Rockets, sahada çok hareket etmiyor olabilir ancak hareket ettikleri zaman çok verimli işler yapıyorlar. Tucker, takımın yıldızlarından birini boşa çıkarmak için perde yaptığı zaman, bir pas bulması hâlinde direkt şut atmaya çalışmıyor. Savunmanın durumuna göre devrilerek ya da dışa açılarak boş alanı dolduruyor. Diğer herkes sahada dikilip alan açarken bu da kararı kolaylaştırıyor.
“Chris ya da James’e ikili sıkıştırma getirirlerse bu ikili beni buluyor ve sayılarla hücum ediyoruz,” diyor Tucker. “Ya potaya bomboş gidip sayıyı bırakıyoruz, smaç vuruyoruz ya da bomboş üçlük buluyoruz. Dolayısıyla zeki davranıp savunmayı okumakla alakalı bir durum.”
Harden ya da Paul, bir pick-and-roll hücumunda topu yönlendirdiği zaman Houston’ın şutörleri ivedilikle sahanın diğer tarafına hareketleniyor. Bir ters eşleşme yakaladıklarında ise savunmaya imkansız bir tercih bırakan biçimde kendilerini yeniden konumlandırıyorlar.
Rockets hücumunda sırf koşmak için koşulmuyor. Sahada alan açmaları, her perde bir zincirin parçası ve her hareket bir avantaj yaratıyor. Houston, ligdeki en yavaş takım olabilir ancak hareket başına NBA’deki her takımdan daha fazla fayda sağlıyorlar.
Savunma topun Harden ya da Paul’un ellerinden çıkmasını mecbur kıldıktan sonra 5’e 4 oynayan Rockets’ın rol oyuncuları da çok başarılı işler yaptılar.
“Düşünmenize gerek yok, sadece oynayın,” diyor Mbah a Moute. “Oyun tarzımız işi çok kolaylaştırıyor. Alan aç, şut at, penetre et. Çok basit. Bunlar basketboldaki temel yetenekler bir nevi. Eğer yeterince yetenekliyseniz bizim sistemimizde başarılı olursunuz.”
Bu “gerektiğinde hareketlen” felsefesi, Houston’ın yeniden dirilen savunmasında da parıldıyor. Rockets, birçok eşleşmede adam değişiyor ve etraflarında bir dolu hareketlilik olsa bile çoğunlukla aynı yerde dikiliyorlar. Geçiş hücumunda savunma yaparken doğru eşleşmeyi bulmak için onları sahanın bir tarafından diğer tarafına koşarken görmezsiniz. Kendilerine en yakın oyuncuyu tutuyorlar ve genelde de çabuk turnike fırsatını önlüyorlar. Ondan sonra da rakipleri yarı sahaya yerleştiği zaman ters eşleşmelerle ilgileniyorlar. Rockets‘tan savunmada göreceğiniz en büyük uğraş, çizgide yaptıkları ikili sıkıştırmalar olur. Ama o da hep çizgide. Başka hiçbir yerde asla yapmazlar.
İster savunmada olsun ister hücumda, Rockets harika işler yapıyor çünkü herkes sahanın belli bir bölgesinde dikilmekten memnun ve yalnızca kesinlikle gerektiğinde hareketleniyorlar. Yani sanki sahanın her iki tarafında da alan savunması/alan hücumu yapıyorlar.
Bunu yapabiliyorlar çünkü rotasyonlarının büyük bölümünde bir aynılık hakim. Ariza, Mbah a Moute, Gerald Green, Johnson, Harden ve Tucker… Bu oyuncuların hepsi 1,95 ve 2,05 arasında oyuncular. Paul ve Eric Gordon ise şaşırtıcı biçimde onların yanında kısa kalıyor Hepsi alan açabiliyor. Alan açamayan Capela ise hücumda boyalı bölgede top isteyecek ve savunmada da birçok guardı tutacak atletizme sahip.
Rockets, diğer takımları kendilerini başarılı kılan basketbol tarzını oynamaya iterek NBA’deki en iyi hücumu ve en iyi yedinci savunmayı inşa etti. Günümüzde çok az sayıda takım bire bir hücum oynayarak başarılı oluyor. Rockets ise Paul ve Harden’ın muhteşemliğini ligdeki en verimli şutlara bu kadar kusursuz çeviren bir sistemi inşa eden tek takım.
Bir de birçok harika hücum takımının aksine Rockets bunları yaparken az sayıda top kaybı yapıp az mesafe kat ediyor. Warriors‘ın hücumu gibi yüksek riskli hücumlarda yüksek top kaybı oranı, dinamik bir hücum düzeninde paralel bir hasar getirebiliyor. Ancak Rockets, “bekle ve karşılık ver” tarzındaki oyunu sayesinde bu kumarı oynamak zorunda kalmıyor. Ayrıca bu durum nedeniyle gerektiği zaman onları gözlemlemek de neredeyse imkansız olacak. Mümkün olduğunca sağlıklı kalmaları için inşa edilmiş bir sistem içerisinde oyunun iki tarafını da oynayabilen veteranlarla silme dolu olan Rockets, tam anlamıyla playofflar için kurulmuş bir takım gibi gözüküyor. Öyle ki, ligin en iyi şutörlerinden Ryan Anderson bile playoff döneminde savunmada yük olacağı için aşamalı olarak rotasyonun dışına çıktı.
Rakamlara hile karıştırması sonucu adı kötüye çıkan Rockets, işleyen parçaları tuttu, işlemeyenleri attı. Elde var ligin en çok kazanan takımı. Hem de onları bu noktaya getirecek hiçbir numaraları yokken…
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!