NBA’de Sezonun Sürpriz Yumurta All-Starları

11/Nis/18 19:49 Nisan 24, 2018

Mehmet Bahadır Akgün

11/Nis/18 19:49

Eurohoops.net

Yedinci geleneksel Luke Walton All-Starları (beklenmedik biçimde parlayan rol oyuncuları ve lig gezginleri) yazısını ESPN yazdı, Eurohoops Çeviri tercüme etti!

By Zach Lowe / Çeviri: M. Bahadır Akgün

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı ilk olarak 5 Nisan 2018 tarihinde ESPN’de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Luke Walton, yalnızca bir rakamdan ibaretti: Los Angeles Lakers‘ın 2012 yılında Ramon Sessions’ı alabilmek için Cleveland Cavaliers‘a gönderdiği sakat ve maaş bütçesini dolduran bir rakam. Walton o sezon L.A.’de yalnızca 65 dakika oynadı ve sırt sakatlıkları önceki iki sezonun büyük bölümünde onu sahaların uzağında bırakmıştı.

Bitikti.

Sonra birden bire Washington kendisini serbest bıraktıktan sonra Cleveland’ın hamle yaptığı bir başka sorunlu beden Shaun Livingston ile birlikte Cavaliers‘ta benchten gelip büyülü işler yaptı. Antrenmanlarda öyle bir verkaç sinerjisi yakaladılar ki LeBron sonrası dönemde zavallı Cavs’in koçu olan Byron Scott, onların üzerinden set oynamaya başladı.

“O günlere dair sımsıcak anılarım var,” diyor Walton. “Onca sırt ağrısından sonra kariyerimi bitirmek için harika bir yol oldu. Hala hepimiz gülüyoruz o günlere. Basketbol yine keyifli hale gelmişti.”

İşte böylece Luke Walton All-Starları etkinliği hayat buldu. Her yıl, beklenmedik biçimde parıldayan lig gezginleri ve rol oyuncularından oluşan bir kadro belirliyoruz. 1-2 oyuncu Walton statüsü kazanmaktan büyük rahatsızlık duydu ama aslında bu bir övgü. Herkes yıldız olamaz. Bir Walton, oyununu belli bir takımın kapsamına uyarlayan, şekil değiştirebilen ve angarya işlerden keyif alan kişidir. Herkesin hayatını kolaylaştırır.

“Bana o yazıyı ilk gönderdiklerinde bunun bir hakaret olduğunu düşünmüştüm: Neden Luke Walton All-Starları var diye düşünüyordum,” diyor Walton. “Ancak bana açıklandığı zaman hoşuma gitti. Tutkal oyuncu olmaktan kurur duydum. Bu oyunu çok seviyorum. Belli bir şekilde oynandığı zaman herkes için keyifli olabiliyor. Takımlar da böylece daha başarılı olabiliyor.”

Emekli kaptanımızın bu bilge sözleriyle birlikte huzurlarınızda yedinci geleneksel Luke Walton All-Star ödülleri…

İLK 5

Spencer Dinwiddie, Brooklyn Nets

Detroit ve Chicago’da Dinwiddie, bir ihtimal kariyerini bitirebilecek, çenesi düşük, her haltı bilen biri gibi bir itibar edinmişti. “İkinci turdan draft edildiğiniz zaman sesinizin çıkmasına izin vermediklerini öğrendim,” diyor Dinwiddie. “Detroit’te sanki bu yıkılmayan bir tabu gibiydi.”

Nets ise onun söz hakkını hak ettiğini fark etti. “En başta harika değildi,” diyor takımın koçu Kenny Atkinson. “‘Bu adamın her şeye bir cevabı var,’ diyorduk.”

Dinwiddie, önünde Jeremy Lin ve D’Angelo Russell varken fazla süre bulmayı beklemiyordu. Ancak Lin’in sezonu Brooklyn’in ilk maçında bitti. Russell da Şükran Günü öncesi diz sakatlığı ile sahalardan uzak kaldı. Birdenbire Nets, Dinwiddie’nin takımı oldu. O da bu durumu en iyi şekilde kullandı ve 2-3 aylık bir dönemde Brooklyn’in en iyi oyuncusu olarak göze çarptı. Brooklyn, Russell sahada değilken Dinwiddie’nin tek oyun kurucu olarak oynadığı dönemde açık ara farkla en iyi oyununu oynadı.

Dinwiddie, (en azından bir süredir) güvenilir bir üçlük tehdidi olan hünerli bir oyun kurucu olduğunu kanıtladı. 25 yaşındaki oyuncu, yavaş ve büyük driplingler ile oynuyor. Savunmacılar dripling yapıp yapmayacağını anlayamıyor. Dinwiddie de onların kararsızlığından fayda sağlıyor. Savunma ters ayakta kaldığı zaman bunu fark ediyor.

Perde değişmeler sonrası uzunların üzerine hücum ederken keyif alıyor, topla dans ediyor ve sonra hedefine doğru ilerliyor. “Hiçbir guardın beni savunabileceğini düşünmüyorum,” diyor Dinwiddie. “Uzunların da savunmayacağı konusunda emin oluyorum kendimden bu yüzden.”

Dinwiddie, oyun kurmak ve skor üretmek arasında hoş bir denge kurdu. Pick-and-roll sonrası merkezdeki iki savunmacıyı geçiyor, yardım savunmasının gelmesini bekliyor. O ölümcül hatanın gelmesi üzerine de Dinwiddie, büyüsünü yapıp topu bekleyen bir şutöre gönderiyor. O sırada da yardım savunmacısı yanlış tarafa gidiyor oluyor…

Sabırlı yönlendirmesi, bazen de Atkinson’ın çabuk hücum inançlarına ters düşüyor: Brooklyn, Dinwiddie direksiyondayken en düşük hızına ulaşıyor. “Daha hızlı oynamamı istiyorlar ama bilmiyorum,” diyor o. “Her şeyi görmek istiyorum. Her şeyi gördüğüm zaman ne olacağını biliyorum. Nadiren yanılıyorum.”

Hep içinde “her şeyi bilen” bir yan olacak. Oynadığı dönemde bu durumu biraz bastırdı ancak hâlâ bir yığın fikir veriyor. Atkinson da bunu sorun etmiyor. Geçtiğimiz haftalarda oynanan bir maçtaki mola sırasında Atkinson, rakip takımın pota savunmacısını potadan uzaklaştıracak bir pick-and-roll oynanmasını istedi. Dinwiddie ise perde değişip o oyuncu ile hücum sırasında karşılaşmasını önerdi. Önce orada, sonra da potada Dinwiddie haklılığını kanıtladı.

“Bazen,” diyor Atkinson, “‘Has… Mantıklı be!’ diyorsunuz.”

Üzerindeki bu yük onu olumsuz etkiledi. Dinwiddie’in şut yüzdeleri düştü: saha içinden %39, üç sayı çizgisinin gerisinden %33 ile attı. Kendisini hayal ettiğinden %5 daha az atletik olabilir. Bazı uzunlar perde değişmelerinde onunla karşı karşıya kalabiliyor ve pota civarında %57 ile isabet kaydediyor.

Dinwiddie, kafasını verdiği zaman her iki guard pozisyonunda da üst düzey bir savunmacı olabiliyor. Kafasını vermediği zaman ise perdeye takılıp savunmada aksıyor.

İki hafta önce Atkinson, Dinwiddie’e ilk 5’teki yerini kaybettiğini söyledi. Dinwiddie de bunu kabul etti. “Çıldıracak bir konumda değilim gerçekten,” diyor Dinwiddie. Eski Dinwiddie olsa itiraz ederdi. “Ben çok daha fazla karşı çıkmasını bekliyordum,” diyor Atkinson ise. “Harikaydı.”

Kenardan gelmek Dinwiddie’nin tutkusunu azaltmıyor. “Bir ilk 5 oyuncusu gibi hissediyor ve bir gün bir takımı şampiyonluğa taşımak istiyor muyum?” diye soruyor Dinwiddie ve yine kendisi yanıtlıyor: “Elbette. Bu durum engel olmayacak, tıpkı iki kez kadro dışında kalmamın engel olmadığı gibi.”