by Yılmazcem Özardıç / info@eurohoops.net
Bu yazıda The Players’ Tribune, New York Times ve NBC Sports‘taki yazılar kaynak olarak kullanılmıştır.
Barbosa kendi hikayesinin başlangıcını kendi kaleminden anlatıyor.
“Brazilya’nın Sao Paulo kentinde bir gecekondu mahallesinde büyüdüm. Eğer benim mahalleme birini tanımadan gelirseniz, oradan çıkamazdınız.
Gündüzleri annemle birlikte meyve sebze satıyor, akşamları basketbol oynuyordum. Evimizde yerde uyuyordum. 8 yaşımda bir arkadaşımın televizyonunda Michael Jordan’ı gördüğümü hatırlıyorum. O andan itibaren kendime ne olursa olsun NBA’e girmem gerektiğini söyleyip duruyordum. Jordan’ın liginde oynamak istiyordum. Daha da önemlisi, ailemi o evden çıkarma şansına sahip olacaktım.
Eğer başaramazsam, eninde sonunda birisi orada ölecekti.
Basketbol benim için bir oyundu. Ama aynı zamanda o mahalleden çıkış yoluydu. Bizim çıkış yolumuzdu.”
Barbosa’nın hikayesi çoğu Brezilyalı futbolcuya benziyor aslında. Gecekondular ağaçtan yapılmış, neredeyse birbiriyle iç içe geçecek kadar yakın konumlanmış evler. Yarıklar, döküntüler vardı. Tuvalet çoğu zaman çalışmıyordu. Ve bir de suç kol geziyordu.
“Caddeler çok küçük” diyor Barbosa, “Yolda yürürken yanınızdan biri birine silahla ateş ederek ya da alev alev yakarak geçebilir. Bu yüzden sadece önüme bakmak zorundaydım. Kimseye, polislere dahi haber veremezdim çünkü bu durumda bir sonraki öldürülen kişi ben olurdum.”
“Okuldayken evime sapasağlam dönüp dönemeyeceğimi bilmiyordum, veya evimden canlı ayrılabileceğimin garantisi yoktu çünkü durmadan birileri diğerine ateş açıyordu” diyor Barbosa, “Benim için üst üste birkaç kez hiçbir şeyin olmaması ilginç geliyordu. Herhangi bir zamanda olabilirdi.”