NBA Tarihinin En İyi 10 Rol Oyuncusu

30/May/18 12:30 Haziran 6, 2020

Mehmet Bahadır Akgün

30/May/18 12:30

Eurohoops.net

Şampiyonluk için süperyıldızlardan fazlasına ihtiyacınız var… Eurohoops Çeviri “süperyıldızların fazlası” olmayı en iyi şekilde başaran 10 ismi sıraladı.

by Yash Matange / Çeviri: M. Bahadır Akgün

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı ilk olarak 22 Kasım 2017 tarihinde Sportskeeda’da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

NBA’de mevcut süper takımlar çağında zirveye oynayan her takımın kadrosunda en az üç süperyıldızı var. Geçtiğimiz yılların Golden State Warriors‘ında bu rakam dörde çıkıyor hatta. Bir zamanlar takımlar kadrolarında yalnızca bir süper oyuncu bulundururlardı şampiyonluk için.

Bununla birlikte bir takım 1-2 süperyıldızı da olsa hatta üç tane de olsa hep daha az bilindik bir oyuncuya, en iyi üç oyuncusu arasında bulunmayan bir yedeğe veya ilk 5 oyuncusuna ve o oyuncunun bir adım öne çıkıp kritik anlarda katkı yapmasına ihtiyaç duyuyorlar.

Huzurlarınızda bu listeye girmeyi başaran oyuncuların sağladığı bazı koşullar:

  • Bir şampiyonluk takımının parçası olmalılar
  • O takımın en iyi üç oyuncusundan biri olamazlar ve mümkünse All-Star da olmamış olsunlar.

Huzurlarınızda NBA tarihinin en iyi 10 rol oyuncusu…

#10 Ron Harper – Chicago Bulls

Ron Harper, 1986 Draftı’nda Cleveland Cavaliers tarafından sekizinci sıradan seçildi. İlk sekiz yılında önce Cavs‘in sonra da LA Clippers‘ın ana skoreri oldu ve yaklaşık %45 şut isabet oranı ile 19.35 sayı ortalamasının üzerine çıktı.

Bununla birlikte en başarılı ve en kayda değer yıllarını ligdeki son 7 sezonunda geçirdi. Chicago Bulls ile beş, Los Angeles Lakers ile iki sezon geçiren Harper, bu süreçte beş NBA şampiyonluğu kazandı.

Bariz sebeplerle her iki organizasyonda da Harper’ın istatistikleri ciddi düşüş gösterdi ancak o en çok ihtiyaç duyulan anlarda gerekeni yaptı. Daha da önemlisi, o fizikle bir oyun kurucu olarak takımlarına savunmada yardımcı oldu çünkü dış oyuncular her şeyi değişebiliyordu böylece.

#9 Bruce Bowen – San Antonio Spurs

Gregg Popovich’in koçluk felsefesi ve tarzı düşünülürse San Antonio Spurs, Bruce Bowen olmadan da 2000’lerdeki üç şampiyonluğu kazanabilirdi. Ancak şimdi dönüp bakınca bunları söylemek kolay. Bowen, oyunun bir tarafını verimli oynayamasa da paha biçilemez bir parçaydı.

Kolejde dört yıl geçiren Bowen, 1993 Draftı’nda hiçbir takım tarafından seçilmedi ve 1997’ye kadar da onu alan olmadı. Sonra da 2001’e kadar dört yılda üç ayrı takımda oynadı: Philadelphia 76ers, Miami Heat ve Boston Celtics.

Sonunda yuvasını Spurs‘te 2001 yılında buldu ve sonraki sekiz yıl Spurs forması giydi. Savunmada yaptıkları, sekiz kez seçildiği Yılın Savunma Takımları ona iyi bir itibar kazandırdı.

#8 Steve Kerr – Chicago Bulls/San Antonio Spurs

Bu listedeki birçok isim gibi Steve Kerr de 1993-1999 yılları arasında Chicago Bulls forması giyene kadar ligde takım takım gezdi. 1988 Draftı’nda Phoenix Suns tarafından 50. sıradan seçilmişti ancak yalnızca çaylak sezonunu orada geçirdi. Kerr, sonraki dört yılını Cleveland Cavaliers ve Orlando Magic‘te geçirdi.

Üçlük yeteneği sayesinde ligde kaldı ve iki ayrı sezonda bu alanda NBA lideri oldu. Bulls formasıyla kendisini düzenli bir rotasyon oyuncusu olarak kabul ettirdi ve iyi bir dış tehdit yaratıyordu.

Daha sonra da Kerr, iki ayrı dönemde Spurs forması giydi. San Antonio’daki üç sezonunda büyük bir rol oynamamış olabilir ancak takımın çok ihtiyaç duyduğu bir anda Batı Konferansı final serisi altıncı maçında Dallas Mavericks karşısında harika bir maç çıkardı.

Bu harika ama Bulls formasıyla 1997 finalinde şu yaptıklarını unutmayalım:

#7 Toni Kukoc – Chicago Bulls

Toni Kukoc’un Avrupa basketbolundaki CV’si hayli parıltılı ancak NBA’de 15 sezonun yalnızca 7’sinde dikkat çekti. Bu yedi yıllık dönemde Chicago Bulls forması giydiği 1993-2000 yılları arasında yaşandı. Organizasyonun ikinci üst üste üç şampiyonluğunda büyük rol oynadı ve benchin en önemli parçasıydı.

Takımın 72 galibiyet ile rekor kırdığı sezon Yılın Altıncı Adamı seçildi. Çok yönlülüğü sayesinde Bulls onun sahada olduğu dakikalarda kısalabildi ve Michael Jordan, Scottie Pippen ve Dennis Rodman ile bir diziliş kurdu.

Chicago’da geçirdiği yedi sezonda 14.1 sayı, 4.8 ribaund, 4.2 asist, %45 şut isabet oranları yakaladı.

#6 Lamar Odom – Los Angeles Lakers

Los Angeles Lakers‘ın 2009 ve 2010 şampiyonluklarında kilit rol oynayan isimlerin Kobe Bryant ve Pau Gasol olduğunu herkes biliyor ancak diğer yüksek yeteneğe sahip takımlarla karşılaşırken Lamar Odom genelde farkı yaratan isim oluyordu.

Forvet pozisyonundaki bilindik yeteneklerinin dışında Odom aynı zamanda topu bir oyun kurucu gibi yarı sahaya taşıyabiliyor ve verimli dış şut atabiliyordu. Ligdeki 14 yıllık kariyerinde dört takımda forma giydi.

Ancak Odom’ın en başarılı döneminin Lakers formasıyla geçtiğini söylemek hayli kolay. Geçtiğimiz 10 yıllık dilimin son iki yılında kazanılan şampiyonluklarda önemli bir rol üstlendi. Tek bireysel ödülü ise 2011 yılında kazandığı Yılın Altıncı Adamı ödülü oldu.

#5 Danny Ainge – Boston Celtics

Larry Bird, Kevin McHale ve Robert Parish üçlüsünün ardından 1980’lerde ligi domine eden Celtics kadrosunun kalanını unutmak kolay. Takımda geçirdiği sekiz sezonunda Ainge 11.3 sayı, 4.4 asist, 2.8 ribaund ve %48.7 şut isabet oranları ile 28.1 dakika oynadı maç başına.

Yalnızca verimlilik anlamında çok değerli bir oyuncu değil, aynı zamanda oyunun iki tarafını da oynayabilen bir oyuncuydu. 1989’da Celtics‘ten Sacramento Kings‘e takas edildi. Daha sonra da 1995’te emekli olana kadar Ainge, iki ayrı takımda daha forma giydi.

1993’te finale yükselen Suns takımının kritik bir parçasıydı. Bununla birlikte Michael Jordan ve Bulls karşısında boyun eğmekten kaçamadılar. Böylece Ainge’in şampiyonluk sayısı ikide kaldı.