by Rahul Kumar / Çeviri: Yılmazcem Özardıç & M. Bahadır Akgün
Bu yazı ilk olarak 6 Haziran tarihinde The Sportster’da yayınlanmıştır.
NBA’de bu sezon 2003 Draftından bu yana belki de ilk kez bu kadar yetenekli ve iyi bir çaylak sınıfı gördük. 2003’te LeBron, Carmelo, Bosh ve Wade gibi oyuncular lige girdikleri andan itibaren ortalığı kasıp kavurmuştu. Bu sezon da Sixers‘lı Ben Simmons (geçtiğimiz yılı sakatlık yüzünden oynamadan geçirdiği için çaylak sayılıyor), Jazz‘li Donovan Mitchell, Celtics‘li Jayson Tatum ve Lakers‘lı Kyle Kuzma da fanları son derece heyecanlandıran çaylaklar oldular.
Bu oyuncular ilk yıllarında yaptıkları büyük etkiyle gelecek yıllarda neler olabileceğine dair büyük umut verdiler. Ancak tabii ki bütün oyuncular bu isimler gibi değiller. Başka oyuncular da bir senaryo değişimine ihtiyaç duyabiliyorlar potansiyellerini gerçeğe dönüştürebilmek için. Huzurlarınızda, draft edildikleri takımda bir etki yapamadan başka takımlarda kendilerini gösteren 10 eski NBA yıldızı var.
10. Scottie Pippen
Central Arkansas’tan çıkıp o dönemki adıyla Seattle Supersonics tarafından beşinci sıradan seçilen Scottie Pippen, Supersonics formasını hiç giymedi çünkü draft gecesinde Olden Polynice ve gelecek draft hakları karşılığında takaslandı. Pippen oynadığı dönemde ligin en iyi çift yönlü oyuncularından biri olduğunu gösterdi. Bu sebeple bile Supersonics o günlere dönmek ister muhtemelen şimdi olsa. Altı NBA şampiyonluğunun yanı sıra Pippen Michael Jordan’ın Batman’ine muhteşem bir Robin oldu. Pippen ayrıca 1990 ve 1992-1997 yılları arasında da All-Star seçildi.
Pippen her ne kadar hücumdaki katkılarıyla bilinse de asıl savunmada yaptıkları onu rakiplerin hücumları için bir kabus haline getirdi. Pippen, sekiz yıl üst üste Yılın Savunma Takımı’na seçildi. Ayrıca 1991 ve 2000’de de Yılın İkinci Savunma Takımı’na seçildi. Bunların yanısıra Pippen üç kez üst üste Yılın Takımı’nda, ikişer kez de yılın ikinci ve üçüncü takımlarında yer buldu.
9. Kobe Bryant
20 yıla yayılan bir kariyerde Los Angeles Lakers efsanesi Kobe Bryant, ilk üç ve son ikisini üst üste kazandığı beş şampiyonluk ile Lakers‘a harika katkılar yaptı. Dahası, Bryant 2008 yılında lig MVP’si oldu ve yalnızca kendi döneminin değil NBA tarihinin en iyi çift yönlü oyuncularından biri olduğunu gösterdi. 20 yıllık NBA kariyerinde Kobe, oynadığı sezonların dörtte üçünde NBA’de yılın takımlarına seçildi. Toplamda 15 kez seçilen Kobe, 11’inde Yılın En İyi Takımı’nda yer aldı.
Ayrıca 12 kez Yılın Savunma Takımlarına seçildi ve savunmada da yaptıkları kanıtlandı. Bryant, dokuz kez NBA’de Yılın En İyi Savunma Takımı’na seçildi. 20 sezonda yalnızca iki kez All-Star seçilemedi ve bu anlamda onu geçen tek isim 19 kez ile Kareem Abdul-Jabbar. Her iki numarası da Lakers tarafından emekli edildi. Bryant’ın Charlotte Hornets tarafından takaslanıp Vlade Divac karşılığında takaslandığını söylemeyi unuttuk mu? Eğer bu da draft pişmanlığı değilse başka ne olacak?
8. Tracy McGrady
Toronto Raptors tarafından 1997 NBA Draftı’nda dokuzuncu sıradan seçilen Tracy McGrady’nin kuzeni Vince Carter’dan önce Raptors formasını giydiğini duyan birçok kişi şaşırıyor. 1998 yılında Golden State Warriors tarafından draft edilen Carter, ertesi sezon kuzenine katılmıştı. Ancak McGrady her yıl gelişmeye devam ediyordu ve 2000 yazında daha büyük bir rol için hava değişikliği istediğine karar verdi. Dahası, kendi kanından birinin ardında kalmaktan sıkılmıştı.
McGrady, Orlando Magic ile altı yıl için 67.5 milyon dolara anlaştı ve orada çabucak iz bıraktı.
2000-2001 ve 2003-2004 sezonları arasında Magic forması giyen McGrady, daha sonra da Houston Rockets‘a takaslandı. Ligin en ölümcül skorerlerinden biri olduğunu gösteren efsanevi isim, bugün komik gözükse de skor yetenekleri nedeniyle Kobe Bryant ile kıyaslanıyordu. McGrady, dört yıl üst üste All-Star seçildi. Ayrıca 2002 ve 2003’te NBA’de yılın takımına seçilen yıldız isim, 2001 ve 2004’te de yılın ikinci takımında yer almıştı.
7. Antawn Jamison
1998’de Toronto Raptors tarafından dördüncü sıradan seçilen Antawn Jamison, asla yeteneklerini Toronto’da göstermedi çünkü draft gecesinde o yılın beşinci sıra hakkı Vince Carter karşılığında takaslandı. Bu takas hem Raptors hem de Warriors için işe yaramış gözüktü çünkü hem Jamison Bay Area’da hem de Carter, Toronto’da başarılı işler yaptı.
1998-2003 yılları arasında Warriors forması giyen Jamison, Dubs’da geçirdiği üç sezonda normal sezonun tüm maçlarına ilk 5’te başladı. 2000-2001 sezonu ise Jamison’ın gelmiş geçmiş en başarılı sezonlarından biri oldu. O sezon Jamison 24.9 sayı ortalaması ile kişisel rekorunu kırarken ribaundlarda da 8.7 gibi bir ortalama yakaladı. 2007-2008 sezonunda Jamison 21.4 sayı ve 10.2 ribaund ile ilk ve tek double-double ortalamasını yakaladı. 16 yıllık kariyerini 18.5 sayı ve 7.5 ribaund ortalamaları ile tamamladı.
6. Brandon Roy
Penny Hardaway ve Grant Hill ile birlikte Brandon Roy, sakatlık sorununa takılmamış olsa yetenek ve iş ahlakı itibariyle gelmiş geçmiş en büyük oyunculardan biri olabilirdi şeklinde anılır. Roy, 2006 NBA Draftı’nda Minnesota Timberwolves tarafından altıncı sıradan seçilmişti. Bununla birlikte aynı gece Portland Trail Blazers‘a takaslandı ve orada LaMarcus Aldridge ile birlikte Lillard öncesi dönemde NBA’in en iyi ikililerinden birini oluşturdu.
İlk sezonunda Roy, Aldridge’den daha fazla umut vaat ediyordu. Kendi sınıfındaki diğer tüm çaylaklardan daha fazla umut vaat ediyordu ki Yılın Çaylağı ödülünü aldı. Roy, 2008 ve 2010 yılları arasında All-Star seçildi ve hatta son iki yılda yılın takımlarında da yer buldu. Ancak 2011 yılında henüz 27 yaşındayken ligin dışında kaldı. 2012-2013 sezonunda geri döndü ancak yalnızca beş maç oynadıktan sonra bir diz sakatlığı daha geçirdi.
5. Chris Webber
1993 NBA Draftı’nda ilk sıradan seçilmesine ve çok başarılı bir kolej kariyeri geçirmesine rağmen Chris Webber, genelde 1993’te North Carolina Tar Heels karşısında takımının molaları bitmesine rağmen final maçında mola almaya çalışmasıyla hatırlanır. Ancak bu hata, Orlando Magic‘i 1993 Draftı’nda onu ilk sıradan seçmekten alıkoymadı.
Bununla birlikte Magic onu Golden State‘e göndermeyi tercih etti. Shaquille O’Neal ile birlikte en yüksek risk/en yüksek mükafat oranına sahip ikililerden birini oluşturabilirdi ama…
Webber, Golden State‘te 17.5 sayı ve 9.1 ribaund gibi fazlasıyla etkileyici ortalamalar yakalamasına rağmen koç Don Nelson ile birliktelikleri bir sonraki sezona taşmadı. Webber, daha çok Sacramento Kings günleriyle anılıyor ancak Washington Wizards‘ta da çok etkileyici işler yaptı. Beş kez All-Star seçilen Webber, beş kez de yılın takımlarında yer buldu. Ayrıca yılın çaylağı ödülünün de sahibi olmuştu. Penny Hardaway’in sakatlık geçmişini düşünürsek Magic şimdi Shaq ile onu bir araya getirmediği için ne kadar pişmandır düşünebiliyor musunuz?
4. Ray Allen
Ray Allen, Boston Celtics formasıyla Kevin Garnett ve Paul Pierce ile birlikte mücadeleye girmeden çok önce Minnesota Timberwolves formasıyla yine Garnett ile lige giriş yapabilirdi. Organizasyon, keskin şutörü 1996 NBA Draftı’nda beşinci sıradan seçmişti. Ancak Allen asla Wolves forması giymedi ve Andrew Lang ile birlikte o yılın draftının dördüncü sıra hakkı olan Stephon Marbury karşılığında Bucks‘ın yolunu tuttu.
İşin garibi, Marbury genelde Tanrı olarak anıldığı Çin’de değil de en azından Birleşik Devletler’de diva görülürken Allen ise çok daha düşük sade bilinir. Allen, Bucks formasıyla değil yalnızca, oynadığı dört organizasyonda da başarılı ve verimli yıllar geçirdi. Allen, 10 kez All-Star, iki kez NBA’de yılın takımlarına seçildi ve Celts ile 2008’de şampiyon oldu. Ayrıca 2013’te de Heat ile aynı sevinci yaşadı. Unutmadan, genelde Stephen Curry dışında NBA tarihinin en iyi üçlükçüsü olarak anılır. Reggie Miller’a saygısızlık gibi olmasın…
3. Penny Hardaway
1993 Draftı’nda Golden State Warriors tarafından üçüncü sıradan seçilen Anfernee “Penny” Hardaway, neticede o yılın ilk sıra draft hakkı Chris Webber ve gelecekten üç adet ilk tur draft hakkı karşılığında Orlando Magic‘e takaslandı. Webber, Warriors‘ta yalnızca bir sezon forma giydi çünkü Don Nelson ile anlaşamadı. Webber’ın, Magic koçu Brian Hill ile anlaşıp anlaşamayacağını bilmek de imkansız ama en azından Magic Hardaway takası ile harika bir oyuncu elde etti. Kaldı ki daha sonraki üç adet draft hakkından bahsetmiyorum bile.
Hardaway 2007 yılına kadar NBA’de oynadı ancak asıl 1993 ve 1999 yılları arasında Orlando’da adını duyurdu. Orlando sonrası kariyeri ise NBA’in en parlak genç yıldızlarından biri için talihsiz sakatlıklarla dolu oldu. Orlando döneminde dört yıl üst üste All-Star seçildi, 1995 ve 1996’da Yılın Takımı’nda yer buldu, 1997’de en iyi üçüncü takıma girdi. Hâlâ Shaq, Lakers‘a gitmemiş olsa bu ikilinin ne kadar büyük bir ikili olabileceği konuşulur durur.