By Nikos Varlas/ varlas@eurohoops.net
Zeliko Obradovic Avrupa basketbol tarihindeki en önemli insanlardan birisi. 8 Euroleague şampiyonluğu, koçluk yaptığı her ülkede kazandığı düzinelerce kupa ve Panathinaikos’daki efsanevi kariyeri ile şimdiden bunu hak etti.
Peki sırrı ne? Bazen çok kolay bazense çok zor… Çünkü en zor görevleri bile başarmak istiyorsanız, basit şeyler yapmak zorundasınız. Obradovic yaşamak için yaşamıyor. Çalışmak için yaşıyor! Yapmayı sevdiği ve yapmak için doğduğu şey için çalışmak: Basketbol.
Fenerbahçe Ülker’in koçu Ülker Arena’daki ofisini bizim için açtı ve Eurohoops’la saatler geçirdi. Bu süre zarfında birçok şey daha yaptı. İşte, onun ofisinde, her şey hakkında konuştuk. Birçok röportajda gazeteciler dikkat çekmek için güçlü bir manşet arar.
Konumuz bu değil. Konumuz Zeljko Obradovic’in her şey hakkında doğrudan ve yüzünde bir gülümsemeyle konuşması. O da biz de bu röportajdan çok keyif aldık, bu yüzden röportajın zamanı ikiye katlanıp 30 dakikadan 1 saate çıktı.
İşte Avrupa basketbolunun en başarılı koçunun verdiği en iyi röportajlardan birisi karşınızda!
– Koç, Fenerbahçe Ülker kadrosunda değişik bir karışımla tarihinde ilk kez Final Four’a kaldı. Final Four tarihinin en tecrübeli ve en başarılı koçunun elinde Final Four’da bulunmuş 2 oyuncu var: Zisis ve Vesely. Sizce bu Panathinaikos günlerinize göre zihinsel hazırlık konusunda bir fark yaratıyor mu?
“Evet bu bir gerçek ve bu yüzden Ricky Hickman’ın yokluğunu daha çok arıyoruz. Geçtiğimiz sezon Final Four’da yer aldı ve şampiyonluğu kazandı. Onun tecrübesini arayacağız. Yine de, benim için kişisel şeyler hala aynı. Takımımı mümkün olduğunca rahatlatacağım ve onları karşılaşabilecekleri her şeye karşı hazırlayacağım.
Aynı zamanda TBL’de de normal sezonu zirvede bitirmek gibi zor bir görevimiz var. Beşiktaş’ın evinde çok zorlu bir maç bekliyoruz. Aynı zamanda orta hedeflerimize de odaklanmalıyız. Ancak birçok oyuncumun Final Four’da yer almadığı da bir gerçek. Onlar için yarı finalde oynamak çok değişik olacak. Günün sonunda, yaptıkları işi düşünmek zorundalar, her gün yaptıkları şeyi, basketbol oynamayı”.
– Real Madrid’in ön alanında skor üretebilen çok oyuncu var ama yine de bir arka alan takımılar. Llull, Sergio ve Rudy üçlüsü, takımın sayı ve asist yükünün %50’sini sırtlıyorlar. Fenerbahçe için onları durdurmak, beşe beş basketbol oynamaya zorlamak ve tempoyu kontrol etmek kilit nokta mı?
“Real’in çok kaliteli bir takım olduğunu düşünüyorum. Hem bireysel hem de takım olarak çok kaliteliler. Ayrıca büyük bir avantajları da var. Uzun süredir birlikte oynuyorlar ve aynı koça sahipler. 2 senedir finallere kalıyorlar. Hiç şüphesiz saydığınız oyuncular oldukça önemliler. Aynı şey Carroll ve Reyes için de geçerli. Bourousis ve Slaughter da iki senedir buradalar.
Tabii ki bahsettiğiniz oyuncular çok iyi yaratıcılar. Yine de Real birçok şeyi üst seviyede yapabiliyor. Sadece hızlı hücumu değil. Beşe beş durumlarda da çok iyiler, ikili oyunları çok iyi oynuyorlar ve birçok isolation oyunları var. Birçok farklı şekilde sayı bulabilirler, bu yüzden biz de hepsine odaklanmak zorundayız”.
-İkili oyunlardan bahsettiniz. Avrupa’ya bunu öğreten koç sizsiniz. Avrupa’da ikili oyunu en iyi şekilde oynayanlar ya çok yaşlandılar ya da emekli oldular. Maccabi’nin Euroleague’i iki combo guard, Rice ve Hickman’la kazandığını gördük. Önümüzdeki yıllarda daha da az ikili oyun görme şansımız var mı?
(Gülüşmeler) “Önemli olan topu potadan geçirmek için kolay yollar bulmak! Eğer hücumda kaliteli oyuncularınız varsa, onları sayı üretebilecekleri bir sisteme koymalısınız. Ayrıca ikili oyunlardaki en önemli şeylerin, oyuncuların kalitesi ve basketbol IQ’su olduğunu belirtmek istiyorum.
-Fenerbahçe Ülker, Top16’daki “rötuşlardan” sonra çok daha verimli oldu. Bu adeta bir gecede gerçekleşti. Nasıl oldu bu değişim?
“Normal sezonda oldukça iyi oynadık. Daha sonra OAKA’da Panathinaikos karşısında kötü bir maç çıkarttık. Benim buna tepkim, takımı 6 gün boyunca otele kapatmak oldu. Günde iki kez beraber yemek yedik ve kalan zamanda da antrenman yaptık. Salon, otel ve sonra bir kez daha salon. Bizi iyi yapan bu oldu. Bu sayede takım içinde çok şey değiştirdiğimize inanıyorum. Ve sonra büyük maçlar geldi.
CSKA ve Olympiakos’a benzer şekilde kaybettik. Bir maç uzatmaya gitti, diğeriyse gitmedi ama her ikisi de son dakikada belli oldu. Oyuncularımla konuştum ve onlara şunu söyledim: Eğer Euroleague’in iki favorisi CSKA ve Olympiakos’a karşı böyle oynayabiliyorsanız herkesi yenebilirsiniz. İlk dakikadan son dakikaya kadar savaşmalısınız. Eğer bunu yaparsanız, her şeyi başarabiliriz. O noktadan sonra hem Euroleague hem de TBL’de kazanmaya başladık”.
-GM Mauricio Gherardini ile birlikte verdiğiniz son röportajınızda Euroleague’den iyi Avrupalı oyuncuların NBA’e gitmesini önleyip Avrupa’da kalmalarını sağlayacak şeyler yapmasını beklediğinizi söylemiştiniz. Ancak kişisel olarak Zeljko Obradovic ligden neler bekliyor
“Öncelikle, bunun kişilerle de alakalı olduğunu düşünüyorum. Bazı oyuncuların çok fazla oynayamayacaklarını bildikleri halde NBA’e gittiklerini gördük. Onları anlayabiliyorum. Ama neden benchte oturmak yerine burada kalıp, daha iyi bir role sahip olup kendilerini geliştirmiyorlar? Oynamak her zaman iyidir!
Oyuncular gerçekten NBA’de oynamaya hazır oldukları zaman NBA’e gitmeliler. Ancak imzaladığınız kontrat sizin takımdaki rolünüzü de belirlediğinden bu oldukça zor. Euroleague’de salonlar gittikçe doluyor. Önemli olan şey Euroleague’in önümüzdeki sezonlarda nasıl daha çok para kazanabileceği. Ne olursa olsun finansal açıdan Avrupa’nın NBA’le yarışması mümkün değil. Yine de bazı oyuncuların ailelerinin yanında kalarak sevdikleri takımda forma giymek uğruna daha iyi koşulları reddedebileceğine inanıyorum. Avrupa’da her mesafe kısa
Size bir örnek vereceğim. Herkes bana Yunan oyuncuların Panathinaikos için nasıl bu kadar önemli olduklarını soruyor. Cevap çok basit. Çok çalıştılar. Maçlardan önce ve sonra, onları ilgilendiren tek şey antrenman yapmak, kendilerini geliştirmek ve hazır olmaktı. Bununla ciddi anlamda gurur duyuyorum! Bir kez daha Amerikalıların mı, İspanyolların mı, Yunanlıların mı, Sırpların mı, İtalyanların mı yoksa Türklerin mi iyi olduklarının sorulmasını istemiyorum. İyi ve akıllı olup çalışan oyuncular zirvede yer alacak. Nerede doğdukları önemsiz”.
-2017’den itibaren NBA takımlarının salary cap’leri Avrupa’ya oranla inanılmaz fazla olacak, finansal fark da kaotik olacak. Euroleague ve Avrupa kulüpleri buna nasıl bir tepki verebilir? Eğer oyuncular 20’li yaşlarda NBA’e giderlerse, ciddi bir problemimiz olacak…
“Geçmişte de bununla ilgili örnekler var, fille (Editör notu: Yunanistan’da bir arkadaş). Diamantidis ve Bodiroga gibi müthiş oyuncular Avrupa’da kaldılar. Bazıları gittiler ve geri döndüler. Sana benim hiçbir zaman anlayamadığım bir şey söyleyeyim… Bir başkası nasıl beni seçebilir ve benim hayatıma karar verebilir? Oyuncular draftta seçiliyorlar. Hiçbir seçenekleri olmuyor. Ne zaman ki bir NBA takımı ona ihtiyaç duyuyor, o sadece seçildiği takımda oynayabiliyor. Bu normal mi? Hayır, değil. Herkes kendi hayatına kendi karar vermeli. Bir çocuk ikinci turda seçiliyor ve ne olursa olsun haklarının olduğu takımda oynamak zorunda kalıyor.
Oyuncular bundan mutlu mu? Ya seçildikleri takımdaki pozisyonlarında çok iyi oyuncular varsa? Belki de bu NBA için en uygun sistemdir! Ben neler hissettiğimi söylüyorum. Büyük Avrupa kulüpleri, NBA için ayrılmayı düşünen oyunculara daha iyi teklifler yapmalılar. Ne istediklerini ve ne tercih ettiklerini sormalılar. Eğer ayrılmak istiyorlarsa ayrılabilirler. Kimseyi istemediği bir yerde tutamazsınız. Sevgiyle aynı şey! keep anyone if he doesn’t want to. It’s the same with love!
Asıl problem, birçok oyuncunun çevresindeki kişiler tarafından etkilenmesi. Bana sorduklarında, onlara karşı hep dürüst oluyorum ve onlar için iyi olduğunu düşündüğüm şeyi söylüyorum. Günün sonunda, karar ve hayat onların”.
-Ettore Messina dünyadaki en iyi koçla çalışıyor. David Blatt şampiyonluk adayı bir takımda çalışıyor ve kadrosunda dünyanın en komple oyuncusu var! Bu yüzden sadece soruyorum, Obradovic NBA’de çalışabilir mi?
“Dürüst olmak gerekirse bunu düşündüğüm tek dönem, Dimitris Itoudis’le birlikte Detroit’de olduğum zamandı. Bizi davet ettiler, orada bir ay kaldık ve onların sezon öncesi kampında yer aldık. Müthiş bir deneyimdi. Tüm günü yakın arkadaşım olan Joe Dumars’la geçirdim. Bana her gün şöyle derdi: “Zeljko, basketbol dünyanın her yerinde aynı (gülüşmeler)!
Bunun hakkında çok konuştuk ve NBA’de bir görevin benim için bir sorun yaratmayacağını düşündüğüm tek zaman buydu. Geri döndükten sonra bunun hakkında bir daha hiç düşünmedim. Gelecek mi? Geleceği kimse bilemez. Ofisteki dolabımı açtığınızda, ne kadar izlemem gereken Real videosu olduğunu göreceksiniz, bu yüzden gelecek hakkında neden düşünecek zamanım olmadığını anlarsınız. NBA ihtimalini elemiyorum ama şu an aklımda yok. Şu an yaptığım şeye sadığım. “.
-Şu anda Avrupa’da Euroleague ve FIBA arasında ciddi bir sorun var. Konu hakkındaki düşünceleriniz neler ve sizce normal sezon içerisinde milli takım maçları oynanmalı mı?
“Herkes aynı sporu temsil ediyor. Bu yüzden düşman olamazlar. Aynı masada oturup konuşmalılar. Birlik olmak daha iyi bir yol. Normal sezonda milli takım maçları hakkındaysa, NBA oyuncularının milli takımlarında olmadıklarını düşünüyorum, o zaman maçların bir anlamı olmaz. NBA takımları oyuncularının sezon devam ederken milli takımlara gitmelerine izin verir mi?
Bunun olmayacağını hepimiz biliyoruz. Bu yüzden başka bir şey soruyorum. Euroleague oyuncularından, NBA oyuncuları yapmazken, kulüpleri için oynamalarını bırakıp milli takımları için mücadele etmelerini istemenin mantığı ne?
-Çok mantıklı bir analiz. Yani herkesin basketbolun iyiliği için aynı noktada buluşmasını mı bekliyorsunuz?
“Evet, hepimiz dikkatlı olmalıyız ve sevdiğimiz sporu incitmemeliyiz. Hayalimin ne olduğunu biliyor musun? Tüm dünyayla ortak kurallar! NBA’in çok iyi kuralları var. Bizim de çok iyi kurallarımız var. FIBA’nın teknik komitesi son yıllarda bu konu üzerinde çok iyi bir iş çıkartıyor. Ve eğer fark ettiyseniz, NBA de bazı kurallarımızı aldı. Basketbola birleşik bir spor olarak bakmalıyız. Konuştuğunuz zaman, çözüm bulursunuz. Aynı masada oturmazsanız işiniz zorlaşır… Son yıllarda Euroleague sürekli olarak kulüplerle bağlantı halindeydi. Bazı şeylerin her gün geliştiğini görüyorsunuz ama daha çok paraya ihtiyaç da var”.
-Koç, bir Yunan ve basketbol sever olarak, Panathinaikos’la ilişkinizi ilk elden biliyorum. Bunu anlamak için Yeşillerin bir taraftarı olmanıza gerek yok. Bence Avrupa’da son 30 yılda, bir koçla organizasyon arasında daha önce hiç böyle bir sevgi ve hayranlık bağı olmadı. Buna taraftarların, takım üyelerinin ve yönetimin sözlerini de dahil ediyorum. Ve özellikle taraftarlarla sizin aranızda özel bir bağ vardı. Bu yüzden sormak zorundayım, aklınızın bir köşesinde bir gün geri dönüş var mı?
“Tam da bahsettiğiniz gibi hissettim. Buna katılıyorum ve bunu doğrulayabilirim. Seçtiğin her kelimeye katılıyorum. Panathinaikos’la ilişkim normal değildi! Koç, taraftarlar ve bir kulüp arasında böyle bir bağ olması normal değil! Ne zaman boş günüm olsa Belgrad’ı ziyaret etmek istediğim kadar Atina’yı da ziyaret etmek istiyorum. Bu benim içimden geliyor.
Arkadaşlarımla konuşmaya her zaman devam edeceğim. Bazıları Panathinaikos, bazılarıysa Olympiakos taraftarı. Panathinaikos’la geçirdiğim hayatımın 13 yılını asla ama asla unutmayacağım. Unutmam imkansız.
Hayatımı kalıplara bağlamam. Dönecek miyim ya da dönmeyecek miyim. Hayatın gelişimine saygı duyuyorum ve bunun tahmin edilemez olduğunu biliyorum. 13 yıl önce Panathinaikos’la imzaladığım zaman tüm bunların olacağını bekliyor muydum? O zaman biri bana bu olacakları söyleseydi onun şaka yaptığını düşünürdüm! Böyle bir soruyu sadece hayat cevaplayabilir. Sadece bir şeyden eminim. Basketbol benim hayatım. Tabii ki bir kulüpte bu kadar uzun süre kalmak çok zor. Avrupa basketbolu tarihine bakarsanız, bir koçun bu kadar uzun süre bir kulübün başında kaldığını göremezsiniz.”
-Yunanistan’da Olympiakos ve Panathinaikos’la oynanan bir maçtan sonra çıkan taraftar olayları hakkında dediklerinizi hatırlıyorum: Bu problemi çözmek oyuncuların ve koçların işi değil. OAKA’da oynanan son maçta da durum aynıydı. Yunanistan’daki bu durum değişecek mi?
“Aynı taraftarların Yunan sınırları dışında ya da Euroleague’de böyle davrandığını kaç kez gördün? Riskin daha fazla olduğunu biliyorlar. Turnuvada oynama hakları bile ellerinden alınabilir. Eskiden İngiliz futbolundaki durumu hatırlıyor musun? Takımlarının bir süre Avrupa’da oynamamasına karar verdiler. Yunanistan’da bazı sert kuralların olması lazım ve bu kuralların herkese sağlam bir şekilde uygulanması lazım. Sahaya mı girdiniz? Ligden yasaklanma tehlikesiyle karşı karşıyasınız. Sorgusuz sualsiz. Türkiye’de bizim salonumuzdaki ve diğer salonlardaki durumdan dolayı mutluyum.
Basketbol maçında atmosfer sorunsuz olmalı. Yunanistan’ı kendi ülkem kadar seviyoum. Yunanistan’da normal insanların salona gidip maçlardan keyif almasının hayalini kuruyorum. Sahada böylesine iyi iki takım varken zevk alınmayacağını düşünmüyorum. Eğer arkadaşınız başka bir takımı tutuyorsa, salona onla beraber gidemezsiniz. Ne anlamı var? Spor, insanları bir araya getirmek ve hayatın değerini anlamalarını sağlamak için bulunmuş bir şey. Yunanistan’ın da elbet bunu anlayacağını düşünüyorum. Eğer yasalara güvenirlerse bunu başarabilirler”
-Koç, sadece bütçesi için değil aynı zamanda sahip olduğu potansiyel için de bu kulüpte çalışmaya karar verdiğinizi düşünüyorum ama en önemlisi burada rahat hissediyorsunuz ve hem takım hem de çevreyle duygusal bir bağınız var. Fenerbahçe sizinle yeni kontrat yapmak istiyor ve sizi uzun süre İstanbul’da tutmayı planlıyor. Önceliğiniz burada kalmak mı, artık burayı eviniz gibi görüyor musunuz?
“Bir kez daha, sorduğunuz soruda kullandığınız kelimelere katılıyorum. Kişisel olarak tam da böyle çalışıyorum. Benim için en önemli şey herkese verdiğim şeyi almak: Saygı. Yaptığım işi takdir etmelerini istiyorum ve açıkçası sabah 9’dan gece yarılarına kadar salondayım. Şu anda bile, aklım Final Four’da ve TBL’de normal sezonu zirvede bitirmekte”.
(İnanabiliyor musunuz? Fenerbahçe Ülker’deki ofisinde tüm Euroleague ve TBL takımlarının kadrolarının bulunduğu ve sürekli yenilenen tablolar var. Bu tablolardan muhtemel transfer hedefleri de belirlenebilir)!
Hem benim hem de Fenerbahçe’nin geleceği ile ilgili konuşacağımız ana yaklaştığımızı biliyoruz. Çok önemli bir karar olacak çünkü başladığımız projenin ve işin devam edip etmeyeceğini ilgilendiriyor. Panathinaikos’la kontratımı uzatmamın ne kadar kolay olduğunu hatırlıyor musun? Çok kolaydı. Benim için kilit bu. Benim ve kulübün aynı sayfada olması ve aynı şekilde düşünmesi”.
-Fenerbahçe Ülker taraftar kitlesine saygı duyduğum için şunu sormalıyım çünkü cevabınız için yanıp tutuşuyorlar! Şu anda her şey istediğiniz gibi mi ve yeni bir kontrat imzalayıp devam edecek misiniz?
“Açıkçası, buradaki her şey çok iyi. Beni düşündüren tek şey bunu sürdürmek. Başkanın, sponsorların, GM’imiz Gherardini’nin Fenerbahçe’nin geleceği için ortak bir fikirde buluştuğunu biliyorum. En önemli şey bu. Konuşacağız ve göreceğiz. Bir organizasyonda devam etmeniz için aynı düşüncede olmalısınız ve ihtiyaçlarınız aynı olmalı. Sonra devam edersiniz, özellikle Fenerbahçe gibi potansiyelli ve kaliteli bir kulüpte. Eğer bu yoksa, devam etmeniz imkansız”.
– Son yıllarda Euroleague şampiyonlarına neler oluyor? 2011’de Panathinaikos’un Barcelona’yı elemesinden bu yana favoriler bir türlü başarılı olamıyor. Panathinaikos, Olympiakos’un üst üste şampiyonlukları ve geçtiğimiz sezon Maccabi… Neden düşük bütçeli takımlar şampiyonluğu kazanıyor?
“Basketbolun güzelliği bu! Oyuncuların, taraftarların, takımı yaratan tüm oyuncuların motivasyonu ve savaşma isteği en önemli olan şeyler. Sahaya adım attığınız anda beş kişiye karşı beş kişisiniz ve basın ya da taraftarlar favoriler ya da underdoglar hakkında konuşabilir ama içerideyseniz, her şeyin olabileceğini biliyorsunuz.
Avrupa’da ve NBA playofflarında bir takımın 30 sayıyla yenildiği takımı 2 gün sonra 20 sayıyla mağlup ettiği kaç maç var? Her şey dahil, mental hazırlık, ekstra motivasyon ya da iyi bir günde olmak”.
8 kupa ve Madrid!
Euroleague tarihindeki en başarılı koça, 8 kupadan ve Madrid’den bahsettiğimiz zaman aklına gelen ilk şeyleri sorduk. Bu soruyu bu kadar beğenmesini beklemiyorduk ve işte cevapları!
İstanbul 1992: Partizan
İlk sezonum, genç bir koç, genç bir takım. “Profesör” Nikolic’in sahaya girip bana söylediği şeyi asla unutmayacağım: “Tebrikler! Umarım daha çok şampiyonluk kazanırsın”. O an kendi dünyamdaydım ve şampiyon olduğumu düşünüyordum. Daha fazla şey kazanamazdım. Sanırım ortalama 21.7 yaş ortalamasıyla Euroleague’in en genç şampiyonlarıydık!
Τel – Αviv 1994: Juventut
Maçın son 9 saniyesini net bir şekilde hatırlıyorum. Birçok oyuncum çoktan kutlamaya başlamıştı. Hakem masasına doğru gidip finalin bitip bitmediğini sormuştum. Çılgıncaydı. Maçtan önce oyuncularımı rahatlatmaya çalıştığımı hatırlıyorum. Badalone’a karşı oynadık ve diğer yarı final Olympiakos vs Panathinaikos’du. Kimse bize şans vermiyordu.
Ζaragoza 1995: Real Madrid
Sabonis’in dominant olduğu zamanlardı. Aynı amanda Joe Arlauckas’a da sahiptik. Doğru hatırlıyorsam Sabonis 20 dakika oynamıştı ve 20 kolay sayı üretmişti. Topu ona verdik ve Arlauckas’la herkes çalıştı. Tabii ki takım arkadaşları olmasaydı bunu başaramazdık.
Selanik 2000: Panathinaikos
Oded Katash’ı düşünüyorum. Onu, tüm hayatı boyunca oynadığı Maccabi’den almıştık. Finalden önce gelip şöyle söyledi: “Koç Maccabi’nin bizi yenme şansı yok. Çok iyi oynayacağım”. Kendinden oldukça emindi ve bu tip oyuncular tüm takıma pozitif etkide bulunurlar.
Bologna 2002: Panathinaikos
14 sayıyla kaybediyorduk. Birçok oyuncusunu NBA’e gönderen ve birçoğu da müthiş kariyere sahip oyunculardan oluşan bir takıma karşıydık. Ettore bile şu anda NBA’de (gülüşmeler)! Ne hatırlıyorum biliyor musun? Maçtan hemen önce bir adam bizim benche doğru geldi ve masamın altına bir şey bıraktı. İtalyanca konuşarak ona ne bıraktığını sordum ve o da bana dedi ki: “Merak etme koç, bir şey değil”.
Maçtan sonra bıraktığı şeyi aldım ve diğerlerine bunun gerçekte ne olduğunu sordum. Bana objenin İtalyanların kötü şans getirdiğine inandıkları bir şey olduğunu söylediler. Tüm kupa töreni boyunca hediyesinden dolayı ona teşekkür etmek için onu aradım! Hiçbir yerde bulamadım. Muhtemelen Final Four’lardaki en komik hikayem! Bodiroga’nın bir usta gibi oynadığı akşamdı!
Atina 2007: Panathinaikos
Final Four döneminde, kalite ve skor anlamında muhtemelen gördüğümüz en iyi finaldi.
Berlin 2009: Panathinaikos
Turnuvanın ve takımların kalitesini düşündüğümüzde tarihteki en iyi Final Four’du. Olympiakos’u 2 sayıyla yendik. Daha sonra CSKA’yı da 2 sayıyla yendik, üstelik finalde 20 sayı önde olmamıza rağmen. 4 takımın hayatı bir oyunla belirlendi! Müthiş bir Final Four’du.
Barcelona 2011: Panathinaikos
Kilit nokta Barcelona’yı playofflarda yenmekti. O andan sonra inanılmaz bir güvenimiz vardı.
Ve Madrid 2015?
Kim bilir! Eğlenceli bir şeyler düşünüyorum! Birçok Türk gazeteci OAKA’ya döndüğümde gördüğüm ilgiden etkilendi. Bu yüzden bana yarı finalde ne olacağını sordular? Çünkü, biliyorsun, Real Madrid’le Euroleague’i kazanan son koçtum. Ben de onlara cevap verdim, 20 yıl sonra beni hatırlayan kimse kaldı mı göreceğiz!