By Dionysis Aravantinos/ info@eurohoops.net
20 yaşındaki Lonzo Ball 17 Ekim’de Lakers formasıyla ilk maçına Clippers karşısında çıktı ve NBA sezonunun 3’te 1’ini şimdiden geri bıraktı. Küçük kardeşi LaMelo Ball ise bu sürede Chino Hill Lisesi’nden babası tarafından evde eğitilmek üzere alındı.
Tabii ortanca kardeşten de bahsetmemek olmaz. LiAngelo, Çin’de UCLA’den iki takım arkadaşıyla birlikte hırsızlık yaparken yakalandı. Sonuç? UCLA üç genç adamı takımdan uzaklaştırdı. LaVar Ball ise oğluna karşı alınan tavrı ve kararı beğenmeyince LiAngelo’nun UCLA günleri sona erdi. LaVar’a göre iki genç adam da onunla birlikte basketbolları üzerinde çalışacak ve kendilerini NBA’e hazır hale getirecekti.
Son günlerde gelen haberler ise LiAngelo ile LaMelo’nun Avrupa’da ya da Asya’da profesyonel şekilde basketbol oynayıp 2018 ile 2020 NBA Draft’larına hazır olma planını ortaya koydu.
Asıl soru ise 16 ila 19 yaşında iki genç Amerikalıyı transfer etmek isteyen bir Avrupa takımı bulup bulamayacakları. Cevap, ‘muhtemelen hayır.’ Yine de ortada sadece bir ‘hayır’ demekten fazlası var. Eurohoops Ball kardeşlerin Avrupa’da şu aşamada iyi bir takım bulmalarının zor olmasının nedenlerini, Draft öncesi okyanus ötesine geçenlerin kararlarını ve LaVar Ball’un Big Baller Brand’i pazarlama konusundaki stratejik hamlelerini değerlendirdi.
Avrupa’nın Farklılıkları
Avrupa basketbolunda birçok yerel lig var ancak dört tane de büyük turnuva oynanıyor.
Her ligin farklı seviyede yetenekli oyuncuları ile farklı seviyede takımları var. Avrupa’nın en yüksek seviyedeki basketbolu EuroLeague’de oynanıyor ve Real Madrid‘li Luka Doncic (bu yıl Draft’ta ilk sırada seçilmesi bekleniyor), Khimki’li Alexey Shved ile CSKA‘lı Nando De Colo bu turnuvada boy gösteriyor. Ball biraderlerin kıtamızın en iyi 16 takımdan birisiyle sözleşme yapma ihtimali tabii ki yok.
Aynı şekilde Avrupa’da bazı liglerdeki Amerikalı oyuncu kısıtlaması da burada önem kazanıyor. Birçok ligde takımlar yerel lig kadrolarında 2 ila 4 arası Amerikalı oyuncu bulundurabiliyor. LaMelo ve LiAngelo Ball gibi daha önce hayatlarında hiç profesyonel basketbol oynamamış gençlerin üst düzey takımlar tarafından düşünülmeyeceği su götürmez bir gerçek.
LiAngelo & LaMelo’nun Birçok Avrupalı Takıma Önerilmesi
Birkaç gün önce Krepsinis.net, Ball kardeşlerin Lietkabelis Panevezys’e önerildiğini yazdı. Avrupa’nın en önemli ikinci turnuvası EuroCup’ta ve Litvanya Ligi’nde mücadele eden 100.000 kişilik Panevezys şehrinin takımına gönderilen mesajda Ball biraderlerin para konusunda sorun çıkartmayacağı ve aynı takımda oynamak istedikleri yazıldı. Buna rağmen EuroCup’ta mücadele eden bir takımın kadrosunda iki genç Amerikalıyı bulundurup maçlarda onlara dakika vermesi pek mantıklı görünmüyor.
İkinci ligde yer alan bir kulüp mantıklı bir seçim olabilir. BasketEurope’a göre ikili Avrupa’da birçok takıma olduğu gibi Fransız 2.Ligindeki ekiplere de önerilmiş. O ligde yer alan Vichy-Clermont daha gerçekçi bir adres gibi duruyor. LiAngelo ile LaMelo’nun menajeri Harrison Gaines, mailinde iki kardeşin imzalayacağı takımın ne kadar dikkat çekeceğini de hatırlatmış. İki kardeşin aynı takımda oynamak isteği de göz önüne alındığında Fransız 2.ligi seviyesi onlar için yeterli hazırlığı sağlayabilir mi? Yakın geçmişte o seviyelerden NBA’e yükselen pek fazla oyuncu hatırlamıyoruz.
Brandon Jennings ve Jeremy Tyler’ın hikayeleri, aralarında binlerce kilometre olsa da Avrupa’da başlaması muhtemel olan Ball hikayesine güzel bir örnek olabilir.
Brandon Jennings: Avrupa’dan NBA’e
Brandon Jennings’in hikayesi LiAngelo Ball’a benziyor. Jennings, Draft’a girmeden önce koleje gitmeyip profesyonel sözleşmeyle İtalya’ya gelen ilk Amerikalı oyuncu olmuştu. Liseden direkt olarak NBA’e geçmek isteyen Jennings, NBA kuralları gereği arada geçirmesi gereken 1 yılı NCAA’de değil, Avrupa’da geçirmeyi seçmişti.
Jennings dönemin EuroLeague ve İtalya 1.Ligi takımlarından Lottomatica Roma ile sözleşme imzalamıştı. NBA’in yaş kuralı getirmesinden sonra Jennings bu yönde bir karar alan ilk oyuncu olmuştu.
İtalya’ya gelmeden önce de bir lotarya seçimi olarak görülen Jennings, 1 yıl için 1.6 milyon dolar kazandığı 2008-09 sezonunda 16’sı EuroLeague olmak üzere 27 maça çıktı. Dönemin 18 yaşındaki genç yıldız adayı, EuroLeague’deki tek sezonunu 7.6 sayı 1.6 asist 1.6 top çalma %38.7 saha içi isabeti 19.6 dakika ortalamalarıyla kapattıktan sonra 2009 Draftı’nda 10.sıradan Bucks‘ın yolunu tutmuştu. En iyi çaylak beşine seçildiği iyi bir ilk yıl geçirdikten sonra Jennings’in NBA kariyeri iyi sayılabilecek bir şekilde geçti.
Jennings’in Avrupa’ya gelme kararı LiAngelo’nun UCLA’i bırakmasından sonra bulunduğu duruma çok benziyor. Ancak Jennings’in durumunda oyuncunun lotaryadan seçilmesinden sonra Avrupa’daki takımı Roma belli bir buy-out bedeli elde etmişti. Ondan bu yana hiçbir lise mezunu Jennings’in yolundan giderek lotaryadan seçilmedi.
LiAngelo’nun zaten Jennings kadar yukarılardan seçilmesi beklenmiyor ancak NBA Draftı’nda şansını denemeden önce Avrupa’da oynamasının önünde bir engel yok.
Jennings’in Yolundan Gidenler
Jennings’in İtalya’ya gitmesinden sonra birkaç oyuncu da onun yaptığını yapıp Draft’a girmeden önce okyanus ötesine geçtiler. Son örnekler Emmanuel Mudiay ve Terrance Ferguson. Texas’ta lise okuduktan sonra Mudiay koleje gitmeyip Çin’de bir yıl profesyonel basketbol oynadı. Guandong’daki macerasından sonra Draft’a giren Mudiay, 2015’te Nuggets tarafından 7.sıradan seçildi. Mudiay’in vakasında problem akademik gibi gözükmüyordu.
Diğer yandan 2016’da liseden mezun olan Ferguson, Avustralya’da Adelaide 36ers’ta bir yıl oynadı ve Thunder tarafından bu yıl 21.sırada seçildi. Ferguson, daha fazla oyuncunun bunu yapması gerektiğini düşündüğünü, “Kolejde tek yıl geçirip NBA’e giden oyuncuların çoğu NCAA’de birkaç ay oynuyor. Okul işleriyle falan uğraşmanız gerekiyor. Okyanus ötesine geçerseniz aynı sürede sadece basketbola odaklanabiliyorsunuz. Bence daha fazla oyuncu bunu yapmalı” sözleriyle dile getirmişti.
İki oyuncunun da lotarya ve ilk turda seçilmelerine kesin gözüyle bakılıyordu. Profesyonel olmak sadece kolejden kaçmalarını sağladı ve okyanus ötesinde basketbol oynamak Draft sıralamalarını yukarılara çıkarmadı.
Jeremy Tyler ve Karmakarışık Hikayesi
LaMelo Ball sadece 16 yaşında. Hikayesi 2009’da geleceği en parlak görünen Amerikalı liselilerden olan Jeremy Tyler’a benziyor. LaMelo gibi Tyler da Amerika’da bir koleje (Lousville) daha önceden söz vermiş olsa da eğitimini lisenin son yılında kesip Avrupa’da oynamaya karar vermişti.
Sonny Vaccaro’nun akıl hocası olduğu Tyler, Fransa, İtalya, Yunanistan ve Türkiye’de birçok 1.lig takımına önerilmişti. Kimse ilgilenmedi.
18 yaşında lise 3.sınıf terk bir (Melo’dan iki yaş büyük) genç olan Tyler, İsrail’in orta sıra takımlarından Maccabi Haifa ile sözleşme imzalamıştı. Avrupa’nın en ‘Amerikan dostu’ liginde 10 maça çıkan Tyler, sonrasında kişisel sebepleri nedeniyle San Diego’ya dönmüştü. Tyler’ın ortalamaları maç başına 7.6 dakika, 2.1 sayı 1.9 ribaunt ile sınırlı kaldı.
2011’de NBA Draftı’na girmeden önce Japonya’da bir yıl daha oynadıktan sonra 39.sırada Charlotte tarafından seçildi. Tyler’ın okyanus ötesi kararı uzun vadede kariyerini olumsuz olarak etkilediği için bir hata olarak görülüyor. NBA’de 4 sezonda 3 farklı takımla 104 maça çıkan Tyler, Gelişim Ligi’nde bir süre şansını denedikten sonra rotayı Çin’e kırdı.
LiAngelo, Jennings gibi bir çıkış yolu umsa da LaMelo açısından bakıldığında Avrupa’ya gelmek basketbol hayatının en kötü kararı olabilir.
Big Baller Markası’nın Avrupa’daki Pazarlaması
Ball biraderlerin Avrupa’ya gelmesinin bir önemli nedeni de LaVar Ball’un CEO’su olduğu Big Baller Markası’nın stratejik olarak Dünya’ya yayılma politikası. Evlatlar Avrupa’da sözleşme imzalasalar bile markanın kıtamızdaki satışlarının artmasını beklemek pek gerçekçi gözükmüyor. Şu ana kadar Lietkabelis, Ball’lar ile iletişime geçen en büyük takım. Taraftarları pek fazla yok ve şehir dışında çok fazla takipçisi olmayan bir kulüpten bahsediyoruz. Avrupa’nın gerçek büyük kulüplerinin ilgisinin imkansız olduğu göz önüne alındığında markanın Avrupa’daki popülerliği hakkında da pek olumlu şeyler söylenemeyecektir.
Bunların üstüne bir de Avrupa takımlarının LaVar’ın yaptıklarını kaldıramayacağı gerçeği de işin içine giriyor. Avrupa’daki en büyük takımlar için her maç çok önemli ve her yenilginin ardından yapılacak eleştiriler daha büyük olaylar için bir kıvılcım olabilir. Bu yüzden isminiz Luka Doncic değilse en büyük Avrupa kulüplerinde dakika almanız genelde söz konusu bile olmuyor.