by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Fenerbahçe Ülker formasıyla genç yaşta Turkish Airlines EuroLeague macerasına atılan ve şimdilerde ACB Ligi’nde Coosur Real Betis forması giyen Kenan Sipahi, beIN Sports’a verdiği röportajda önemli konulara değindi.
Sipahi’nin açıklamalarından satırbaşları…
Karantina süreci: “Ben iyiyim, şu an Sevilla’dayım. Ülkeme dönmeyi bekliyorum, uçuşlar açılır açılmaz geleceğim. Mart gibi karantinaya girdik, sokağa çıkma yasağı vardı, geçen haftaya kadar da sürdü. Bu sürede hep evdeydik, markete çıkıyorduk. Evde antrenman yaparak süreci değerlendirmeye çalıştık. Sokağa çıkma yasağı ilan edildikten 4-5 gün sonra kulüp tarafından evimize bisiklet gönderildi ve kondisyonerimizle, görüntülü olarak canlı antrenman yaptık. Kilo almamak için kardiyo ve core egzersizler yaptık. Ligimizin oynanmayacağı açıklanınca, oyuncular ülkelerine dönmeye başladı ve o antrenmanları bıraktık. Yaklaşık 1.5-2 haftadır o antrenmanları yapmıyoruz,”
Avrupa’ya gitme kararı üzerine: “Avrupa’ya gitme isteğim 3-4 sezondur vardı. Beşiktaş’ta kurulan kadrolar ve antrenörlerden dolayı kararımı geciktirdim ama bu sene kafaya takmıştım. Hayalimi gerçekleştirdim ve kararlı bir şekilde İspanya’ya geldim. Transfer sürecimde 3-4 takımla görüşmüştüm ve Türkiye’den bir takımla neredeyse anlaşıyordum ama böyle bir karar aldım. Çok da mutluyum. Kariyerimde hiçbir zaman maddiyatı öne koymadım. Bu konuda ‘İyice düşündün mü?’ diyenler oldu. Burada ne kadar oynamak istediğimi herkes biliyordu ve herkes çok sevindi. Bazı şeyler doğru zamanda gerçekleşir ya, öyle oldu. İnşallah burada devam ederim. Buraya geldiğimde taraftarlarının çok ateşli olduklarını anlatıyorlardı. Ben de onlara Fenerbahçe, Karşıyaka, Beşiktaş taraftarlarını gösterdim. ‘Bizimkiler o kadar değilmiş.’ dediler,”
İspanya Ligi ve Türkiye Ligi arasındaki farklar: “Bizim ligimiz daha fiziksel bir lig ama aynı zamanda daha yavaş. İspanya’da 18 takımın hepsi yüksek tempoda. Bizde ilk 5-6 takım dışındaki takımların temposu düşük. Türkiye ve İspanya’daki EuroLeague takımlarını çıkarırsak, Türkiye’deki ilk 5-6 takımın, buradaki ilk 5-6 takımdan hem bütçe hem basketbol olarak daha iyi olduğunu düşünüyorum. 6 takımdan sonrakilerde buradaki takımların daha iyi olduğunu düşünüyorum,”
Beraber çalıştığı koçlar üzerine: “TOFAŞ’ta büyüdüğüm süreçte Slav koçlar ve Ahmet Çakı’yla çalıştım. Bu antrenörlerin hepsi görüp, karar vermeye önem veren koçlardı. Fenerbahçe’ye geçtiğimde ‘Obradovic’e alışabildin mi?’ şeklinde sorular geliyordu ama basketbolu anlama konusunda rahattım. Çünkü onları 14 yaşından beri öğreniyordum. Obradovic’le, daha derine bakmaya başladım. Ufuk Sarıca’yla çalışırken potaya daha agresif olmam gerektiğini öğrendim, bu konuda baskı yapıyordu bana. Ivanovic’te ise fiziksel olarak biraz yoruluyordum ama bana verdiği rolle kendimi daha iyi hissediyordum. Savunmada baskı yapmamı isteyen bir koçtu. Hepsi farklıydı,”
Milli takım hedefi hakkında: “Milli takımda getirdiğim sürelerde zevk alıyor ve orada bulunmaktan mutluluk duyuyorum. Bir borçmuş gibi hissediyorum. Bizi buraya getiren milli takım ve Türkiye Basketbol Federasyonu’dur. Sene içindeki eleme maçlarında kadroya girmek istiyordum ama olmamıştı. Olimpiyat Elemeleri’nde kadroda kendime yer bulmak istiyorum. İnşallah seneye iyi bir kadro geçirip oraya layık olmaya çalışacağım. Larkin, Milli Takım için harika bir transfer. Onu nereye alsanız olur,”
Geleceğe yönelik arzu ve amaçları: “En büyük hedeflerimden birisi, kulübümde kalmak. Olmazsa da İspanya’da bir takımda oynamak. Önce bir EuroCup, sonra da bir EuroLeague takımında oynamak istiyorum. Uzun süreli hayaller kurmuyorum.”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!