by Semih Tuna / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi ekiplerinden Yukatel Merkezefendi Belediyesi’nin pivotu Jehyve Floyd, Eurohoops’un sorularını yanıtladı.
Yukatel Merkezefendi’den önce ülkemizde Fenerbahçe ve Galatatasaray formaları da giren Jehyve Floyd, Türkiye’de geçirdiği günler, sakatlığı süresince ABD’deki asistan koçluk deneyimi ve kariyer hedefleri hakkında Eurohoops’a açıklamalarda bulundu.
Eurohoops: İlk olarak Türkiye’deki ilk deneyiminle başlamak istiyorum. Fenerbahçe‘ye sezon ortasında gelmiştin ve geldiğin gibi etkini göstermiştin. Milano maçını hatırlıyorum, savunmada muhteşemdin.
Jehyve Floyd: Güzel bir deneyimdi. Koç Djordjevic beni savunmada öne çıkmam için takıma getirmişti. Bana geldiğim gibi iyi olduğum şeyi yapmamı söyledi. Zayıf yönlerime de çalışmamı söylemişti fakat güçlü yanımın savunma olduğunu belirtmişti. Ben de işin o tarafına odaklanmıştım. O takımda çok fazla hücum yönü iyi oyuncu vardı, bu yüzden işin o kısmını dert etmem çok gerek kalmıyordu. Bir yerde etki yaratacaksam bunun savunmada olacağını biliyordum. Sakatlıktan döndüğümde de ritim bulup takıma uyum sağlayabilmiştim. Çok güzeldi. Milano maçı da iyi geçmişti. Maçın başında biraz yorgundum fakat sonrasında savunmada etki edebildim ve galibiyete katkıda bulundum.
EH: Sezon sonuna doğru sürelerin azalsa da o yılı nasıl hatırlıyorsun? Muhtemelen Rusya – Ukrayna olayı olmasa playoff yapacaktınız.
Jehyve: Rusya takımlarına karşı oynanan maçlarda ben orada değildim fakat geldikten sonra üst üste beş maç falan kazanmıştık. Takımda çok fazla sakatlık vardı. Jan Vesely ve Nando De Colo sakatlık yaşamıştı. Biz de iyi bir savunma takımı olmaya odaklanmıştık. Bu şekilde kenetlendik. Liderimiz Pierria Henry’di. O da savunmada çok iyi bu yüzden onunla birlikte ikili oyun savunmak çok kolaydı. Maçlar kazandık fakat sonrasında Rusya olaylarının yaşanmasıyla playoff dışında kaldık ve bu durum playoff umudumuzu kötü etkiledi. Fakat sonra Türkiye Ligi’nde şampiyon olarak sezonu tamamlamayı başardık.
EH: Ardından gelen Galatasaray seçimi… Cesur bir seçimdi. Takımla imzalamanın en büyük sebeplerinden biri Pistiolis’ti fakat sonrasında büyük bir sakatlık yaşadın. Bana olanları anlatır mısın?
Jehyve: Fener‘den sonra Yaz Ligi’nde oynamaya gittim. Vücudum için pek ara veremedim. Galatasaray ile antrenman kampına gittiğimde yorgundum. Sezondan sonra gereken dinlenme sürecini yaşayamamıştım. Çatlakla başladı, garip bir noktadaydı, ayağımdaki tarak kemiğindeydi. Ya ameliyat olacaktım ya da olmadan iyileşme yollarını tercih edecektim. Haliyle olmamayı seçtim. Geri dönme zamanım yaklaştığında hala ağrılarım oluyordu, istediğim şekilde oynayamıyor, savunma yapamıyor, zıplayamıyordum. Sonra mart ayında ameliyat olmak zorunda kaldım ve gelecek sezona hazırlanmak istedim.
EH: Geçtiğimiz yaz Promotey transferini açıklamıştı fakat hiç orada forma giymedin. Bana o süreci anlatır mısın?
Jehyve: Ayağımdan iki ameliyat oldum. İlki İstanbul’daydı. ilk ameliyattan sonra iyileşeceğimi düşünüp Promotey ile imzaladım fakat bundan birkaç hafta sonra ayağımdan yine sakatlandım. Temmuz ayında ABD’de ameliyat oldum. Bu durum dönüş tarihimi daha da uzattı. Ardından Promotey kontratı feshetti, ben de doğru şekilde iyileşmeye zaman ayırdım. Dönene kadar bu zamanları beklememin sebebi buydu.
EH: Genç bir oyuncu için bu kadar uzun süre sahalardan uzak kalmak zor olmuş olmalı, değil mi?
Jehvye: Evet, kesinlike. Air Force’ta asistan koç olarak çalışmaya başladım. Sonrasında sağlığım yerine geldiğinde direkt tekrar buraya geldim.
EH: Asistan koçluk işi nasıl oldu?
Jehvye: Takımın koçu ben kolejdeyken asistan koçumdu. İkinci yılımdan üçüncü yılıma geçerken benim büyük bir gelişim göstermemi sağlamıştı. İsmi Joe Scott. Ona ve antrenör David Metendorf’a selam olsun. Ekip için eski oyuncu arıyorlardı. Bana teklif yaptılar. Ben de “Hala genç bir oyuncuyum, Avrupa’da iyi bir oyuncu olma hayallerim devam ediyor ama yardımcı olabilirim” dedim. Onlar da takıma yardımcı olması için eski bir oyuncu arıyorlardı, iki tarafın da işine yaradı. Georgio’dan Colorado’ya gittim, farklı bir yolculuktu. Genç oyuncuların bu kadar uzun süre basketboldan uzak kalmaması gerekiyor. Bizim maç oynamamız lazım, deneyim kazanmamız lazım. Benim yolum biraz farklı oldu ama buna da minnettarım çünkü maçları farklı bir açıdan gördüm, saha içindeki basketbol zekamı geliştirdim. Şimdi sadece fiziğimi eski haline getirmeye çalışıyorum.
EH: Asistan koçluk yapmak nasıl bir deneyimdi?
Jehyve: Koçların neden kafayı yediğini anladım. Onların perspektifini anladım. Bir şeylerin olmasını istiyorsunuz fakat kendiniz yapamıyorsunuz. Gördüklerinizi, kafanızda kurduklarınızı gerçekleştirmeleri için oyuncularınıza güveniyorsunuz. İkna etseniz de etmeseniz de koçluk yapmak için farklı yollar bulmanız gerekiyor. Her oyuncuya aynı şekilde koçluk yapamazsınız. Hepsini tanımanız, neyin onları motive edeceğini anlamanız gerekiyor. Ben keyif aldım. Oyuncuları tanıdıktan sonra koçluk yapmak kolaylaştı. Sezon uzundu fakat gelişme gösteriyorduk, işin o tarafını tecrübe etmek keyifliydi. Fakat bir yandan geri dönmek istiyor olmak çok zordu, beni en çok zorlayan şeydi. Sahada olmak istiyordum fakat beklemem, sabırlı olmam gerekiyordu. Genel olarak keyifli bir deneyimdi.
EH: Emeklilikten sonra koç olma fikrine ne diyorsun? Bunu düşünüyor musun?
Jehyve: Bunu kesinlikle düşünüyorum. Basketboldan sonra yapabileceğim şeye dair tecrübe edinmek çok iyi oldu. Basketbol bitince ne yapacağıma dair korkum pek kalmadı. Her zaman koçluk yapmaya dönebilirim, geçmişimde artık bu var. Bununla birlikte kariyerimin ikinci bölümünde basketbol bilgimi arttırmayı hedefliyorum.
EH: Peki ya Merkezefendi? Nasıl takıma geldin?
Jehyve: Birkaç teklif vardı. Takımlar denemelik, kadroya katmalık, playoff yarışında yardımcı olabilecek oyuncular arıyordu. Sonrasında koçla konuştum. Geçen yıl Galatasaray’da Muhaymin Mustafa ile takım arkadaşıydım. Bana “koç senin gelmeni istiyor” dedi. Ben de alışık olduğum bir yere gitmek istiyordum. Türkiye’de oynanan basketbolu biliyordum. Merkezefendi’nin EuroLeague’e üç oyuncu yolladığını da görmüştüm. Yapabildiklerimi gösterip EuroLeague seviyesine çıkmak için harika bir fırsat olduğunu düşündüm. Genç bir takımız ve herkes kariyerinde yükselişe geçmeyi hedefliyor, enerjiyi hissedebiliyorum. Hala oynayabileceğimi, hala blok yapabileceğimi göstermek için çok büyük arzum vardı. Bu fırsatı daha iyi olmak için kullanıp geleceğin neler getireceğini görmek istedim.
EH: Şu ana kadar nasıl gidiyor? Keyif alıyor musun?
Jehyve: Evet, keyif alıyorum. İlk ay biraz zordu çünkü takım sekiz aydır birlikte oynuyor, ben yakalamaya çalışıyordum. Geçtiğimiz ay benim için sezon öncesi hazırlık gibiydi. Şu anda çok daha iyi hissediyorum. İki maçtır üst üste kazanıyoruz, bu da yardımcı oluyor. Kazanmaya katkıda bulunmak benim özgüvenimi arttırıyor. Şu anda keyif alıyorum. Zor kısmı geride kaldı, tekrar sahada olduğum için mutluyum. Çok uzun zaman olmuştu. Fenerbahçe’de 2022 Mayıs tarihinden beri sağlıklı olamadım. Parkeye çıkabildiğim için mutluyum.
EH: Darüşşafaka maçında yaptığın maç kazandıran blok özgüvenini arttırmıştır diye düşünüyorum.
Jehyve: Kesinlikle. Böyle bir an istiyordum. Bütün çalışmalarımın karşılığını aldığımı görmek istiyordum. Döndüm ve hala olduğuma inandığım oyuncuyum. Geçmişte de böyle bloklar yapıyordum. Yunanistan’daki çaylak yılımda böyle bir blok yapmıştım. Umarım önümüzdeki beş maçta da böyle şeyler olur, heyecanlıyım.
EH: Röportaja hazırlanırken iki yıl önce verdiğin röportajlardan birini okudum. Panathinailkos’ta işlerin başta iyi gittiğini fakat sonrasında Papagiannis’e daha çok süre verdiklerini söylemişsin. İkinci maçın Fenerbahçe’ye karşıydı fakat Papagiannis yabancı kuralından dolayı oynayamadı. Ona karşı oynamak istemiş miydin?
Jehyve: Evet, Big Papa’ya karşı oynamak hep keyifli olmuştur. Birlikte çok antrenman yaptık, onu biraz tanıyorum diyebilirim. Ona karşı oynamak kesinlikle eğlenceli olurdu.
EH: Bir keresinde “Kyle Hines, Bryant Dunston gibi efsane olmak istiyorum” demiştin. Bu hala hedefin sanırım, değil mi?
Jehyve: Evet. Sadece doğru şartları bulduğum, maçlar kazandığımız, kendimi en iyi savunmacılar arasında bir oyuncu olarak kanıtladığım, en iyi uzunlardan biri olduğum bir durumu bekliyorum. Birkaç serap gösterdim. Şimdi daha istikrarlı olmalı ve potansiyelimin en üstüne çıkmalıyım.
EH: Son soru… Geçtiğimiz günlerde biliyorsun ki Nigel Hayes-Davis 50 sayı attı. Sen de EuroLeague seviyesinde oynamıştın. Bir maçta 50 sayı atmak ne kadar zor?
Jehyve: Çok zor. Başta inanamadım. Oteldeydik, arkadaşım geldi ve “Nigel bu gece 50 attı” dedi. Ben de “İnanmam, Avrupa’da 50 atmak delilik” dedim. İlk çeyrekte 18 sayı… Gerçekten çok sağlam bir performanstı. Saygılarımı sunuyorum. Büyük bir onur. Böyle bir şeyin olacağını düşünmezdim. Çılgınca.
Jehyve Floyd’un Eurohoops’a verdiği röportajı izlemek için:
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!