by Mustafa Kocatürk / info@eurohoops.net
Ankara’da oynanacak Türkiye Kupası finalleri, sezonunun ilk kupasının heyecanına sahne olacak. Ancak turnuvanın ilk turunda bu heyecan dozunu arttıracak iki büyük eşleşme mevcut. Euroleague’deki temsilcilerimizi karşı karşıya getiren eşleşmelerden ilki Anadolu Efes – Fenerbahçe, diğeri ise Galatasaray Odeabank – Darüşşafaka Doğuş.
İki takımın bu sezon birbirileriyle oynadığı maçlara baktığımız zaman 1-1’lik eşitlik göze çarpıyor. Euroleague ve Spor Toto Süper Ligi’nden kozlarını paylaşan iki takımın Euroleague’deki mücadelesinde kazanan taraf Galatasaray olurken, ligdeki mücadeleyi Darüşşafaka Doğuş kazanmıştı. İki maç da Galatasaray’ın evi Abdi İpekçi Spor Salonu’nda oynanırken ilk maçta Tibor Pleiss ve Emir Preldzic, ikinci maçta da Brad Wanamaker ve Scottie Wilbekin kazanan taraflar adına en dikkat çekici performansı gösteren isimler olmuşlardı. Henüz ligde ve Euroleague’de birbirleriyle rövanş karşılaşmalarına çıkmayan bu iki takımdan Darüşşafaka Doğuş hem ligde hem Euroleague’de rakibinin üstünde bir sıralamada yer alıyor.
Bu sezonki iki takımın head-to-head karşılaştırması böyle bir sonuç verirken, perşembe günü oynanacak maç kazanan takım lehine dengeyi bozacak maç anlamına geliyor. Tabii ki iki takımın da sezonun ilk kupasını hedefleyerek Ankara’da parkeye çıkacağını da atlamamak lazım. Kupaya doğru atılacak ilk adım anlamına gelen bu maç hakkındaki öngörülerimiz ise şu şekilde:
Bu kısma öncelikle iki takımın da sorunlarını tespit ederek başlamak gerekiyor. Darüşşafaka Doğuş’un en büyük sorunu takımının hücumunun günden güne temposuzluğa hapsolmuş olması ki takımın iki ball-handler kısasından biri olan Scottie Wilbekin de sakatlanınca bu sorun iyice ayyuka çıktı. Bu temposuzluğun sebeplerinden ilki, topun Wanamaker’ın elinde çok fazla kalıyor olması. Uzun rotasyonunda yaratıcılık istasyonu olabilecek, sırtı/yüzü dönük şekilde oyuna esneklik katacak herhangi bir ismin olmaması ve büyük umutlarla takıma dahil edilen James Anderson’ın bu konuda adeta suya sabuna dokunmaması topu Wanamaker’ın eline hapseden etkenlerin başında geliyor. Zizic öncesi dönemde bu sorunu Moerman’ı 5 numaraya çekip top dolaşımını hızlandırarak çözmeye çalışan David Blatt, Ante Zizic geldiğinden beri ise pas temposunu arttırmak için onun kattığı re-bound rahatlığından vazgeçmeyi pek tercih etmiyor.
Hal böyle olunca Darüşşafaka Doğuş için bu sorunun tek çözümü, yaratıcılık merkezine en azından Wilbekin dönene kadar birini daha ekleyebilmek olacaktır. Bunun için aktif rotasyondaki en uygun aday Dairis Bertans gibi duruyor. Bilbao yıllarında takımına bu konuda bolca yardımcı olan oyuncu, bu şutör için oldukça iyi seviyede ikili oyun oynayabilme meziyetine sahip. Öte yandan Darüşşafaka Doğuş’un aktif rotasyonunda yer almayan Ender Arslan ve Mehmet Yağmur gibi yerli kısaların da bu Türkiye Kupası’nda süre ve rol bulması şaşırtıcı bir gelişme olmaz. Ortada Darüşşafaka Doğuş için çözülmesi gereken bir sorun var ve David Blatt’in bu çözüm için bazı denemeler yapması şart.
Eşleşmenin diğer tarafı Galatasaray Odeabank ise sezon başından beri kronikleşmiş bazı sorunlara sahip. 1-1.5 ay öncesinde sahip olduğu set temposu sorununu gerek Fitipaldo’nun gelişi gerekse Blake Schilb’in rolünü hak ederek arttırmasıyla minimize etmeyi başaran Sarı-Kırmızılılar, Ankara’ya gelirken oynanan basketbol ve sonuçlar olarak bir yükseliş trendinde. Ancak Galatasaray’ın irdelememiz gereken ve Darüşşafaka’ya karşı sorun oluşturacak eksikleri mevcut. Bu sorunlardan Darüşşafaka’ya karşı sorun yaratacak şekilde en göze çarpan olanı ise takımın sene başından beri çözüm bulamadığı re-bounding problemi. 4 numarada ne Austin Daye’den ne de yolların ayrıldığı Deon Thompson’dan sezon başından beri istikrarlı bir katkı alamayan Galatasaray’da 4 numara rotasyonu geçen sene olduğu gibi bu sene de Vladimir Micov’un sırtına kalmış durumda. Zaten doğal bir 4 numara olmayan Vladimir Micov’un yanı sıra rotasyonun ikincil parçası olarak süre alan Austin Daye’in de bir 4 numara için oldukça yumuşak bir oyuncu olması Galatasaray’ın re-bound konusunda elini daraltıyor. Re-bound konusunda dış elemanlardan katkı bekleyen Galatasaray’da, sezon başından beri bu talebe en çok cevap veren oyuncunun da Blake Schilb olduğunu atlamamak gerek. Ancak Moerman ve Zizic gibi re-bound konusunda Euroleague seviyesinde bile elit isimlere sahip bir rakip karşısında Galatasaray’ın çözümü sadece Schilb’le olamaz. Ergin Ataman’ın maça ortak olması için bu soruna kesinlikle daha işler bir çözüm bulması şart.
Bunun ötesinde takımın burnu her ne kadar yukarıyı gösterse de 1 numara rotasyonunun iki oyuncusu Bruno Fitipaldo ve Sinan Güler’in düşüşte olan formları Galatasaray adına alarm veren sorunlardan biri. Sahaya oynamaya çıktığı zaman hem savunmada hem de hücumda oldukça yıpratıcı bir isim olan Brad Wanamaker’la karşı karşıya gelecek Galatasaray, o rotasyonda en azından bir tane iyi bir gün geçiren bir isim bulmak zorunda.
Takımların genel sıkıntılarından ziyade, bu maçta takımların özel olarak dikkat etmesi gereken bazı hususlar mevcut. Galatasaray adına perimetre savunması Darüşşafaka karşısında dikkat edilmesi gereken noktalardan belki de en önemlisi. Wilbekin’in yokluğunda ister istemez süresi ve rolü artacak Dairis Bertans’ın maçı Galatasaray adına daha zor hale getirmemesi için Ergin Ataman’ın özelde Bertans’a, genelde ise sezon başından beri sıkıntı olan perimetre savunmasına bir çözüm bulması şart.
David Blatt ise Galatasaray’ın son 1 ayda iyice keskinleştirdiği yüksek pas tempolu hücuma bir antitez üretmek zorunda. Topu iyi paylaşan Schilb – Micov gibi kanat oyuncuları, iyi bitirici olan Diebler, Fitipaldo ve Micov gibi isimlere sahip olan Galatasaray; bu sisteme gününde olan bir de devrilen uzun eklediği zaman durdurulması zor bir hücum takımına dönüşüyor. David Blatt bunun çözümü için alan savunması gibi bazı geleneksel çözümlere gidebilir ancak Avrupa’nın en dominant iç saha performanslarından birine sahip olan Fenerbahçe’ye karşı bile Ülker Arena’da maçın sonuna kadar hücum performansıyla maçın içinde kalabilmiş bir takıma karşı mücadele edecek. Blatt’in kendi işlerini kolaylaştırmak adına bu sisteme çomak sokması şart.
Bunların ötesinde iki takımda da bazı önemli x-factor isimler mevcut. Darüşşafaka adına Birkan Batuk ve sezonun başındaki performansına yaklaşırsa Will Clyburn, Galatasaray adına da savunmada yapabilecekleriyle Jon Diebler ve Göksenin Köksal gösterecekleri olumlu performanslarla takımlarına bu eşleşmede avantaj sağlayabilecek isimler.
İki takım da sezonun ilk kupası adına iştahlı olacaktır ve Türkiye Kupası çeyrek finalindeki ikinci Euroleague eşleşmesi hakkındaki maç önü fikirlerimiz bu şekilde. İki takımın da kalitesine yakışır bir basketbol izlememiz dileğiyle…