by Anıl Can Sedef / info@eurohoops.net
Basketbol Süper Lig’de normal sezonun sonları gelirken ligin altıyla üstü arasında kesin bir çizgi vardı. Üst playoff yapması ihtimal dışı gözüken altı takım, altta düşmemesi için mucizelerden de fazlası gereken iki takım.
Bir de bu düzenin orta sıralarda kalanları vardı: Yıl boyu playoff potasının bir uzağında, bir yakınında ama bir şekilde çevresinde dolanan Yeşilgiresun, İstanbul BBSK ve TOFAŞ.
Sezon başında beklentileri aşacak takım Yeşilgiresun gibi gözüküyordu ama TOFAŞ kalitesi kadar nefesi de yeten takım oldu. Pınar Karşıyaka tökezlerken onlar koşar adım ilk sekizi buldu.
Hedefi vurdular… Beklentileri karşıladılar mı?
ARTILAR
TOFAŞ sezona yeni takımları arasında hem sportif hem psikolojik hem de kulüp yapısı olarak Basketbol Süper Lig’e en hazır takım gibi gözüküyordu.
Kadroları belki çok gösterişli değildi ama ligin daha önce buraları görmüş ve burada iyi oynamış isimlerinin yanında yerli ve genç isimlere süre verdiler.
Sezon içerisinde yaptıkları Crocker hamlesi takımın belli başlı eksiklerini kapatıo onlara güç kattı. Basketbol olarak oyunculara değil düzene bağlı oynama çabaları kötü giriş yaptıkları sezonda ritm bulmalarını sağladı.
Ronald Roberts’ı sakatlığa kurban vermeseler daha kaliteli bir kadroyla daha gösterişli sonuçlar da alabilirlerdi.
Ama özellikle geçen sezon alt kümeden gelirken korudukları çekirdekleri, Muhsin ve Yiğit gibi iki yerli isimden görev adamı olarak yararlanmaları onları sonuçların ötesinde öne çıkardı.
Ancak tabii ki en önemli artıları bir alt kümeden geldikleri ligde ilk sekizin içinde kalmayı bilmeleri oldu. Hatta “Daha fazlası da olabilir miydi?” bile dedirttiler ki bu bizi bir sonraki başlığa götürüyor.
EKSİLER
Kalite ve istikrar.
Aslında çok muğlak bu iki kelimenin arka planını şöyle özetleyebiliriz: Lig üstlerinde bitiren yedi rakibe karşı çıktıkları 14 maçta yalnızca üç kez kazandılar.
Bir kez Fenerbahçe‘yi, bir kez Banvit’i ve bir kez de Darüşşafaka Doğuş’u yenmeleri elbette kötü değil. Ama böyle kaliteli bir organizasyon ve bilinçli bir yapı daha iyisini de yapabilir.
İstikrar sorunlarını ise sezonun son dört maçı dışında hiçbir zaman dört maç üst üste kazanamamış olmamalarıyla özetleniyor zaten.
Büyük bütçeyle oynamayan bir düzen takımı olarak evlerinde daha fazla sertliğe, puan tablosunun üst tarafı karşısında daha tehditkar olmaya ihtiyaçları var.
Ve belki de daha önemlisi, buna potansiyelleri var. Diğer türlü bu seneki playoff başarıları bu sezon değerlendirdikleri bir fırsat olmaktan öteye gitmeyecektir.
GELECEK SEZONDAN BEKLENTİLER
Bu eşiği aştıklarına göre bir kere daha playoff isteyecekler. Ancak bu kez Pınar Karşıyaka’nın ayağının kaymasıyla değil daha net bir performansla belki de altıncılık koltuğunu zorlayarak playoff kapısından girebilirler.
Koç ve kadro istikrarını sürdürmeleri, kontrollü ve bilinçli bir basketbol organizasyonu olma yönündeki hedefleri hem daha kaliteli takım olma yolunda hem de yerli isimlere fırsat verip yeni oyunculara çıkarma hususunda onlara bir misyon yüklüyor.
Türk basketbol tarihinin markalarından TOFAŞ için istikrarsız bir sezon sonunda gelen playoff fırsatını kaçırmamak bir başarıydı elbette.
Ama hem yapı hem gelenek hem de şehir olarak BSL’de iddiasını hissettirebilecek, Bursa’yı ligdeki herkes için çıkılması zor bir deplasman haline getirebilecek bir potansiyelleri var.
Bir yandan Berkan Durmaz, Mert Konuk gibi genç isimleri unutmadan şans verecek, bir yandan da ligin büyüklerinin çekinerek karşısına çıkacağı bir kimliği sahaya koyacak bir düzen takımı…
Neden olmasın?