by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Hürriyet gazetesinden Ayşe Arman’a röportaj veren Zeljko Obradovic ve Ekpe Udoh’un basketbol kariyerleri ve özel hayatları üzerine sohbetlerinden öne çıkan bölümler şöyle:
ZELJKO OBRADOVIC: “OYUNCULUK KARİYERİM KOÇLUK KARİYERİMLE KIYASLANAMAZ”
Bir Fenerbahçeli olarak, size teşekkür ediyorum. Sonunda bizi de Euroleague şampiyonu yaptınız! Siz, basketbol tarihinin en önemli koçlarından birisiniz. Beş farklı takımla, Euroleague Şampiyonluğu! Nedir sırrı, formülü? Sadece çalışmak ve disiplin bunu açıklamaya yeter mi?
– Yetmez! Takımın kimyası önemli. Bir olmak, bütünleşmek. Gerçekten takım olmak yani. Ama bu uyumu yakalamak, bu kimyayı oluşturmak hiç kolay değil. Adım adım inşa ediyorsunuz. İşte benim varlık sebebim, bu kimyayı yaratmak. Bunun için varım…
– Kimsenin, takımın kimyasını bozmaya hakkı yok. Yetenek de önemli ama maçlar o kimyayla kazanılıyor. O yüzden de karakterini beğenmezsem, çok iyi bir oyuncu olsa bile almam. Aile hayatı, kendi hayatı benim için daha önemli. Önemli olan takımdır. Ben bile önemli değilim. Hiç kimse takımdan daha önemli olamaz. Önce takım gelir…
– Koçun görevlerinden biri, takımın bütünlüğü, ruhunu korumaktır. Ben de öyle yapıyorum. Gözüm gibi bakıyorum takıma. Ben de kurallara uyuyorum. Herkesin de uymasını bekliyorum.
Hırslı bir insan mısınız?
– Her zaman! Fenerbahçe’ye gelmemin nedenlerinden biri bu. Çok hırslı bir kulüp. Avrupa Şampiyonu olmak istediklerini belirttiler. Hırs olmadan bırak sporu, hayatın kendisi sıkıcı! Eğer hırsınız yoksa hayatın ne anlamı olabilir ki? Oyuncularıma diyorum ki, “Aramızdan biri, bir kıza âşık olursa ne olur? Bu kız için her şeyi yapmaya hazır olur değil mi? İşte o kız yerine basketbolu koyun. Âşık olun basketbola! Onun için her şeyi yapın!”
Antrenör olarak mı, oyuncu olarak mı kendinizi daha değerli buluyorsunuz?
– Ülkemin milli takımında oynadım. Oyuncu olarak Dünya Şampiyonu oldum. Olimpiyatlar’da gümüş madalya aldım ve kulübüm Partizan’la başka unvanlar da kazandım. Ama bunlar, koç olarak yaptıklarımla kıyaslanamaz.
Türk Milli Takımı koçluğu teklif edilse kabul eder misiniz?
– Hayır. Aynı anda iki iş imkânsız. Dürüst olmam gerekirse, bir başka ülkenin milli takımının başında kendi ülkeme karşı oynamak istemem. Bu imkansız…
EKPE UDOH: “BURADAKİ TARAFTAR ÇILGIN, TAKIMI İÇİN ÖLÜYOR”
Voleybol maçlarını izliyorsun, futbol maçlarında Fener gol atınca seviniyorsun… Sen Fenerbahçe’de bir oyuncudan çok sıkı bir Fenerbahçeli misin?
– Tabii ki öyleyim! Ama aynı zamanda bu kulübün bir oyuncusuyum. İzleyebildiğim kadarıyla da diğer spor dallarını takip ediyorum. Çünkü çok keyifli! Fenerbahçeliler sürekli yeni şeyler deniyor. Amerika’da benim alışık olduğum kulüplerden farklı…
Hangi açıdan?
– Burada taraftar çılgın, kendini takımına adamış, ölüyor takımı için. Amerika’da öyle değil. Fenerbahçe’nin fiziksel olarak 30 milyon taraftarı var, dünyadaki başka kulüpler bunun yanına bile yaklaşamıyor! Dünyada en büyük kulüplerden biri! Taraftar, o kadar bağlı ki takımına, nereye gidersek bizim yanımızdalar. Gerçekten hayranlık verici…
Bu kadar uzun olmak günlük hayatta sorun yaratmıyor mu?
– Bazen. Ama kafayı takmıyorum. Sadece kafayı çarpmamaya çalışıyorum! Alçak kapılardan geçerken dikkat ediyorum. Bir de elimi yıkarken lavabolarda daha çok eğilmem gerekiyor ama alıştım. Kıyafette bir miktar sorun oluyor ama o da çözülmeyecek bir şey değil.
Maç kaybedince ne yapıyorsun?
– NBA’de maç kaybetmek dünyanın sonu değil. O yüzden buraya gelince, önce çok şaşırdım. Burada ölüm kalım meselesi! Biz de kaybetmemeye çalışıyoruz. Aksi halde Obradoviç, antrenmanda bizi öldürür. İnsanların seyirci yokken, bu sahada neler yaşandığını çok iyi anladığını zannetmiyorum!