By Utkan Şahin /info@eurohoops.net
Bandırma ekibi geçtiğimiz sezon tarihinin en özel sezonlarından birini yaşadı.
Saso Filipovski önderliğinde doğru bir basketbol aklı ortaya koyan Banvit, Türkiye Kupası’nı kazanarak tarihinde ilk kez kupaya ulaşırken, Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde de finale kadar yükseldi ancak ev sahibi Tenerife’ye kaybederek kupayı Türkiye’ye getiremedi.
Ancak bu başarıların hepsi birer sonuçtu. Hayatın her alanında olduğu gibi sonuç elbette basketbolda da önemlidir ancak Banvit’in ortaya koyduğu misyonu sadece sonuçlar üzerinden değerlendirmek doğru olmaz. Banvit hem yerli oyuncular hem de yabancı oyuncular için bir cazibe merkezi haline geldi.
Türkiye’nin en iyi altyapılarından birine sahip olan Bandırma ekibi, genç yeteneklere güvenme konusunda da Türkiye’nin en önemli kulübü. Ellerindeki genç oyuncuları bir plan dahilinde sahaya koyan Banvit bu oyuncuların gelişimi konusunda hem Banvit’te hem de Bandırma Kırmızı’da doğru adımları atıyor.
Bunun dışında Banvit’in yabancı oyuncu seçimlerinde de belirli bir planı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Son yıllarda kadrolarına kattıkları yabancı oyuncu seçimlerini hep bir adım daha yukarıya koyabilecek potansiyelli yabancılardan yana kullandılar ve bunu yaparken de o oyunculara gerekli gelişimi gereken ortamı yarattılar.
Bundan dolayı da Banvit, son yıllarda oyuncuların gözünde EuroLeague öncesi son durak olan bir takım haline geldi.
Banvit projesi ve gelişimiyle hem yabancı hem de yerli oyunculara güven veriyor ve sonunda ileriye bir adım atmalarını sağlıyor. Bu yüzden de geçtiğimiz sezon kadrolarında olan oyunculardan iki tanesini EuroLeague’e, bir tanesini de NBA’e göndermeyi başardılar.
Yeni sezona farklı bir kadro ve büyük ihtimal farklı bir oyun planıyla girecek Banvit ancak yukarıda anlattığım misyonlarını kaybetmeden sahada olacaklar ve bence her zaman onlar için en önemlisi bu!
TRANSFER
Geçtiğimiz sezon takımın en önemli iki ismi olan Jordan Theodore ile Gediminas Orelik’i beklendiği gibi kadrosunda tutamadı Banvit. İki oyuncu da İtalya’nın yolunu tutarken, bu oyunculara savunma bakanı Jeremy Chappell’de katıldı.
Kiralık olarak oynayan Furkan Korkmaz da NBA’e doğru yelken açarken Edo Muric ise sürpriz bir şekilde Anadolu Efes‘ten kontrat buldu. Bandırma ekibi, yabancı oyuncuların yanında takım kadrosunun içerisinde yer alan üç yerli oyuncuyla da yollarını ayırdı.
Yaz döneminde Koç Saso Filipovski’ye gelen tekliflere rağmen başarılı koçunu kadroda tutmayı başaran Banvit, ilk olarak uzun rotasyonunun iki önemli ismini Bandırma’da kalmaya ikna etti.
Takımın kaptanı Gasper Vidmar ile tekrardan anlaşan – ki EuroBasket’te gördük, geç kalsalar Vidmar’ı ellerinden kaçırabilirlerdi – Banvit, ayrıca Polonyalı uzunu Damian Kulig ile tekrardan imzaladı.
Uzun rotasyonunda geçen sezonki planını sürdürmek isteyen Banvit, bu iki oyuncunun yanına da Gediminas Orelik’in oyuncu profiline uyuyan (strech dört numara) Angelo Caloiaro ile de anlaştı.
Guard rotasyonunda ise plan değişikliğine giden ve iki yaratıcı oyuncuyla oynamaya karar veren Banvit, Almanya’da iyi bir sezon geçiren Jake Odum ve Koç Filipovski’nin yakından tanıdığı Tony Taylor’ı kadrosuna kattı. Kısa forvet pozisyonu için ise Avellino’da dikkat çeken bir sezon geçiren önemli bir potansiyel olan Adonis Thomas ile anlaştı.
Yerli rotasyonunun büyük bir kısmını kendi altyapısından çıkardığı oyunculardan oluşturan Banvit, ekstradan sadece tecrübeli Can Altıntığ’ı kadrosuna kattı. Geçen sezon kadroda bulunan genç oyuncular Tolga Geçim ile Metehan Akyel’in yanına önemli bir potansiyel olan Ragıp Berke Atar ile Rıdvan Öncel ve Şehmus Hazer’i eklendi.
Kadro Dizilişi
PG: Jake Odum – Rıdvan Öncel – Erkin Şenel
SG: Tony Taylor – Can Altıntığ – Şehmus Hazer
SF: Adonis Thomas – Tolga Geçim
PF: Angelo Caloiaro – Metehan Akyel
C : Gasper Vidmar – Damian Kulig – Ragıp Berke Attar
Koç: Saso Filipovski
Genel Görünüm
Banvit’in geçen sezonki oyun planına göre bu sezon önemli değişiklikler var. Özellikle kısa rotasyonunda…
Geçtiğimiz sezon topu sadece Jordan Theodore’e emanet eden Bandırma ekibinde diğer dört oyuncu oyun içerisinde sadece topsuz bir şekilde var oluyordu. Theodore dominant bir sezon geçirdiği için bu durum Banvit adına “büyük” bir sorun yaratmasa da bu sezonki oyun planı kurgusunda değişikliğe gidildi.
Jake Odum ve Tony Taylor gibi iki topla üretebilen guardla anlaşan Banvit, bu oyuncuların yanına Adonis Thomas gibi özellikle kendi skorunu üretme konusunda başarılı bir oyuncuyu ekledi. Bu üç oyuncuya kenardan gelen Can Altıntığ ve Tolga Geçim’in de bu konuda yardım etmesiyle Banvit’te topla üreten oyuncu sayısı beş oyuncu çıktı.
Bu bir yandan olumlu, bir yandan olumsuz.
Olumlu tarafı geçen sezon hücumda Theodore iyi savunulduğu zaman yaşadıkları sorunları bu sezon yaşamayacaklar. Daha fazla topla üreten oyuncu olması, hücum içerisinde onlara daha fazla opsiyon sağlıyor. Bu da hücum kalitelerini ve belirgin olmamasını artıracak.
Ancak bir diğer yandan da bu kadar opsiyon, topla üretecek isimleri doğru bir şekilde organize etmeniz ve rolleri doğru paylaştırmanız gerektiriyor. Bu başarılı olamadığı zaman hem hücumunuzun temposu düşüyor, hem de oyunculardan alacağınız verim.
Hazırlık döneminde zaman zaman bu sorunları tattılar ve hücumda büyük iniş-çıkışlar yaşadılar. Ancak adı üstünde hazırlık dönemi… Filipovski özellikle guard gelişimi konusunda Avrupa’nın en önemli koçlarından biri. Sezon içerisinde rollerin oturması konusunda doğru adımları atması onun kalitesindeki bir koç için doğal olanı..
Oyuncu profillerine baktığımız zaman ise; üç yabancı kısanın da ilgi çekici oyuncular olduğunu görüyoruz.
Fiziksel olarak baktığınız Jake Odum sanki ligde tutunmaya çalışan bir yerli oyuncuymuş gibi gözüküyor ancak oyununa odaklandığınız zaman fundamentalinin çok yüksek olduğunu görebiliyoruz. Bunun yanında özellikle Almanya’da oyun bilgisini ve tercihlerinin doğruluğu artırması da eklenince Odum, takıma liderlik yapabilecek bir oyuncu haline geldi.
Hücumda perdeyi çok iyi kullanan ve oyunu doğru yönlendiren 26 yaşındaki guard ayrıca dış şut konusunda da önemli bir gelişim gösterdi. Geçen sezon %40’a yakın bir üçlük yüzdesiyle oynadı. Bu da saha içerisinde onun opsiyonlarının artmasını sağladı.
Hazırlık maçlarında gördüğümüz kadarıyla işler sıkıştığında topu kullanacak adam o gibi gözüküyor.
Avrupa’ya ilk Gora ile gelen Tony Taylor, parmaklarını kazayı kazaya kariyerini inşa etmeye devam ediyor. Atletizm olarak Avrupa’nın diğer guardlarına büyük bir üstünlük kuran Taylor, bu konuda Odum sıkıntılarına çare olabilir. Odum kadar önemli bir skorer olmasa da geçen sezon bu konuda kendini birkaç adım yukarıya atan Taylor, hücumda agresiflik ve topu yönledirme açısından Banvit’e çok yararlı olacak.
NBA’de kendine şans bulacak kadar önemli bir atletizmi olan Adonis Thomas ise geçen sezon Avrupa’da çaylak sezonunu yaşadı. Thomas, atletliğinin yanında diğer kısa forvetlerin yanında oldukça kuvvetli bir oyuncu. Bu fiziksel avantajı da hücumda yapabildiği şeyleri artırıyor.
Önemli bir skor potansiyeli ancak üst seviye için geliştirmesi gereken bir çok nokta var. Öncelikle istikrar problemi. Kariyerinde bazı yıllarda %40 ile üçlük atarken bazı yıllarda ise %29 ile üçlük attı. Atletizmi ve kuvvetli olması yüzünden Thomas, savunmada pek tutmak isteyeceğiniz bir oyuncu değil ancak aynı zamanda ona hücumda yanlış karar verdirmek de oldukça kolay.
Oyun içerisinde yaşadığı konsantrasyon düşüşleri için de Koç Filipovski mantıklı bir plan bulmuş durumda. Başarılı koç, 24 yaşındaki oyuncuyu sürekli hazır tutmak için oyun içerisinde sürekli değiştiriyor ve böylece sürekli zihinsel olarak ayakta tutuyor. Bunun sezon içerisinde ne kadar devam ettirebilir olduğunu beraber göreceğiz ancak Thomas’ın yeteneklerini değerlendirmek için bu mantıklı bir plan olarak gözüküyor.
Burada Tolga içinde küçük bir pencere açmak istiyorum. Bel sakatlığı yüzünden geçtiğimiz sezon beklentileri veremeyen Tolga, hazırlık döneminin sonunda daha hazır gözüktü. Dikkat çekici kadar fazla kere Tolga, ribaundu çekip gibi sürekli topu ortaya vurdu ve hem kendisi için hem de takımı için opsiyonlar yarattı. Özgüven olarak hala yeterli değil ama sezona iyi başlarsa ben onun beklenen patlamayı yapmaya hazır olduğunu düşünüyorum.
Uzun rotasyonu ise geçen sezonki planına devam edecek.
Hem Vidmar hem de Kulig harika bir EuroBasket geçirirken bu performanslarını Banvit’te devam ettirmeye çalışacaklar.
Ayakları yavaş olsa da pota altında yarattığı sertlik ve kalın cüssesi Vidmar’ı Avrupa’nın özel oyuncularından biri haline getiriyor. Büyük ihtimal şu anda boş olsa EuroLeague’de bir takımın yedek uzunu olabilirdi ancak kariyeri boyunca yaşadığı faul problemi onun için her zaman bir dert olacak. Sezon içerisinde birçok kez maç içerisinde yine “Vidmar sahada kalabilirse Banvit maçı kazanabilir” diyeceğiz.
Gora’da yaptığı harika çıkış sonrası Türkiye’ye gelen Kulig ise EuroBasket’te özgüven tazeledi. Ayakları yavaşladığı için son yıllarda hücum içerisinde değer kaybeden Kulig, hala cebinde önemli skor silahları oldğunu bizlere gösterdi. Hazırlık döneminde de şu ana kadar dikkat çekici bir performans sergileyen Kulig, bitiricilik seviyesi yukarıda olduğu zaman Banvit için büyük bir artı.
Banvit, Orelik’i kaybettikten sonra geçen sezonu Büyükçekmece’de geçiren Angelo Caloiaro ile anlaştı. Caloiaro, spacing yaratmak için oldukça doğru bir hamle. Üç sayı çizgisinin arkasından oldukça iyi bir atıcı olan Caloiaro bunun yanında ribaund konusunda da Banvit’e yardımcı olabilecek bir isim. Hatta Caloiaro’nun Orelik’e göre çok daha iyi bir pasör olduğunu bile söyleyebiliriz ancak bütün bunlar Caloiaro’nun Orelik kadar etki yapacağı anlamına gelmiyor.
Orelik, özel bir yetenek ve özel bir skorerdi. Caloiaro yetenek seviyesi olarak onun seviyesinde değil. Bu yüzden ben farklı bir plan olarak sezon içerisinde Banvit’in Thomas ya da Tolga’yı dört numaraya çektiği beşleri izleyeceğimizi düşünüyorum.
Banvit, uzunlarının sert olması ve boxout yapmayı iyi bilmeleri sebebiyle ribaundlarda hiçbir zaman ezilmedi. Bunun böyle devam etmesi doğal olan bir şey ancak uzun rotasyonu için açıkça görülen bir sorun var: Atletizm…
Ne Vidmar ne de Kulig – ayakları yavaşladıktan sonra – atletizm olarak elit değiller. Geçen sezonda atletik oyuncular karşısında sıkıntı çekmişlerdi, bu yüzden bu sezon kenardan gelecek olan Ragıp Berke ile Metehan Akyel’in sahaya koyacağı enerji ve atletizm onlar için küçük ama elzem bir katkılar olacak.
Beklenti
Toparlarsak, Banvit geçen seneye göre çok daha fazla opsiyonu olan aynı zamanda üzerine daha fazla işlenmesi gereken bir kadro.
Hücumda çok fazla opsiyonları var ve opsiyonları Ekim ayında hemen ortaya koymalarını beklemek doğru değil ancak sezona iyi başlamak için öncelik olarak Odum ile Taylor’un arasındaki uyumu yakalamaları gerekiyor. Daha sonra Tolga ile Thomas’ın hücumda içerisinde verebileceği katkıları daha da büyütebilirler.
İşin savunma tarafında ise uzunlarında atletizm sorunu olsa da bu sene de iyi bir savunma takımı olacaklarını düşünüyorum. Tony Taylor onlara kısa savunmasında büyük bir artı kazandırıyor. Her adamı değişerek savunabiliyorlar ve bunu savunmada çok kullanıyorlar. Kısa savunması bu kadar doğru işlerse uzunların getireceği sertlikle beraber iyi bir savunma takımı olabilirler.
Banvit geçen sene kulüp tarihine geçecek başarıları yakalarken harika bir kadro değildi. Aksini kadro içerisinde büyük defoları vardı ancak sürekli mücadele ettiler ve pes etmediler. Basketbol aklının yanında ben Filipovski’nin bu sezonda bu takım ruhunu yaratacağını düşünüyorum.
Banvit, kulüp politikasını koruyarak bizlere bu sene daha fazlasını vaat ediyor.
Koç Filipovski bu zamana kadar gösterdiği başarılı koçluğa devam eder ve takım içerisinde rolleri oturtabilirse bu sene Bandırma ekibinden bir kupa daha görebiliriz. Kim bilir, belki de kupa bu sefer Avrupa’dan gelir.
Ancak bu olmasa da bu politika onlar için doğru olan…
Öne Çıkması Beklenen Oyuncu / Tony Taylor
İlk olarak 2013-2014’te Zielona Gora’yla Avrupa’ya gelen Tony Taylor, geçirdiği dört sezon içerisinde sürekli daha yukarıya koydu.
Avrupa’ya geldiği zaman bile atletizm avantajıyla dikkat çeken Taylor sadece atlet olduğu için sahada olan bir oyuncu olarak sahada kalmadı ve oyununu dönüştürdü. İkili oyun sonrası potaya penetre ettiği zaman artık sahaya çok daha iyi okuyabilen Taylor, asist ortalamasını da 4.6 asiste kadar çıkardı.
1.89 boyunda olsa da patlayıcılığı ile fark yaratan Amerikalı oyuncu, Avrupa’da ilk yıllarında önemli bir skorer profili çizmedi ancak özellikle Enisey’de bu konuda kendini geliştirdi. Daha fazla sorumluluk alan 27 yaşındaki oyuncu, top kullanma sayısını da yukarıya çıkardı. Sonuç olarak da 14 sayı ortalaması tutturdu.
Savunmada da önemli bir silah olmayı başaran Taylor, pas kanallarından daha çok, topa yaptığı iyi baskıyla dikkat çekti. Taylor’ın bir özelliği de kısa olmasına rağmen güçlü olması sayesinde savunmada iki numaraları da tutabilmesi..
Taylor, çok yönlülüğüyle ve gelişimiyle son yıllarda dikkat çeken bir oyuncuydu. Bu sene onu belki ikinci adam rolünde izleyeceğiz ancak Odum’a uyumlu bir oyuncu olduğunu düşünürsek verimini açık bir şekilde ortaya koyacağını düşünüyorum.
Buna bir de Filipovski’nin daha önce çalıştırdığı guardlara kattıklarını eklersek Taylor gelecek sezon daha yukarı bir takıma gidebilir.