by Buğra Uzar/ buzar@eurohoops.net
Geçtiğimiz sezon Basketbol Süper Ligi’nde final oynayarak büyük bir başarı elde eden ve bu seneye dair beklentileri yükselten Beşiktaş Sompo Japan, sezona sakatlıkların da etkisiyle yavaş başlamıştı. Ancak ritmini bulan siyah beyazlı ekip, Anadolu Efes’i de devirerek ligde ve Avrupa’da üst üste 10. galibiyetini almayı başardı! Beşiktaş‘ın yükselişindeki sebeplere geçmeden önce sezon başındaki bocalamanın nedenlerini incelemekte fayda var.
Beşiktaş geçtiğimiz sezonki kadrosunun büyük bir kısmını korumayı başardı ancak bazı kritik değişiklikler de yaptılar. Bu kritik değişikliklerin başında takımın dümenine geçen yeni oyun kurucu Ryan Boatright vardı. Hali hazırda oturmuş bir takıma girmek oldukça zorken oyun kurucu olarak girmek daha da zor çünkü o oyun kurucunun birbiriyle oynamaya alışmış bir takımın dinamiklerini öğrenmesi ve her oyuncunun alışkanlıklarını benimseyerek onları doğru şekilde kullanması gerekiyor. Bu açıdan Boatright‘ın zamana ihtiyacı vardı ancak sezonun hemen başında sakatlık yaşaması onun bu alışma sürecinin uzamasına sebep oldu. Takımın diğer oyun kurucusu Kenan Sipahi‘nin de EuroBasket’ten kalan sakatlığı nedeniyle %100 performans verememesi de Beşiktaş’ın organizasyon anlamında büyük sıkıntılar yaşamasına sebep oldu.
Geçtiğimiz sezon takımın skor yükünü çeken Earl Clark‘ın da sakatlığı nedeniyle uzun bir süre sahalardan uzak kalması da Beşiktaş’ın hücumunu fazlasıyla olumsuz etkiledi. Siyah beyazlılar değişken savunmalara karşı reaksiyon vermekte zorlanırken özellikle oyun aklıyla sahada adeta çift guardla oynuyormuş hissi veren Roll ve hem sırtı dönük oyunuyla hem de hücum ribauntlarıyla takımına önemli katkılar yapan Stimac‘ın yoklukları fazlasıyla hissedildi. Boatright’ın geri döndükten kısa süre sonra tekrar sakatlanması da bu adaptasyon sürecini iyice uzatırken siyah beyazlılar özellikle iç sahada oynanan Avellino ve Yeşilgiresun maçlarında hiç beklemediği kayıplar aldı.
Beşiktaş Sompo Japan’ı olumsuz etkileyen bir başka faktör ise Akatlar Arena’nın büyük ölçüde boş olmasıydı. Geçtiğimiz sezon taraftarının da büyük desteğiyle Ufuk Sarıca‘nın dediği gibi “Akatlar’ı bir kale haline getiren” Beşiktaş, iç sahada önemli galibiyetler almıştı. Ancak bu sezon Anadolu Efes karşılaşmasına kadar istediği ve hak ettiği desteği aldığını söylemek zor. Bu da bazı noktalarda konsantrasyon kaybının yaşanmasına ve Beşiktaş’ın kolay kazanacağı maçları zora sokmasına hatta kaybetmesine neden oldu. Ufuk Sarıca ve siyah beyazlı oyuncular da birçok kez taraftarları maça davet etmiş ve destek beklediklerini söylemişti. Bu konu özelinde Anadolu Efes maçı bir dönüm noktası olabilir ve dolu tribünler önünde alınan bu güzel galibiyet Beşiktaş taraftarlarını da sezonun geri kalanında salona çekebilir.
Beşiktaş Sompo Japan’ın bu müthiş yükselişinin en önemli sebebiyse tartışmasız Ufuk Sarıca. Geldiği andan itibaren Beşiktaş basketbolunun gidişatını değiştiren başarılı koç, bu sezon da yine takımının kontrolünü tamamen elinde tutuyor. Zaman zaman maç içinde dahi pozisyon pozisyon oyuncularına neler yapacaklarını gösteren Sarıca, takım içerisinde yarattığı arkadaşlık ortamıyla da başarıya giden yolda siyah beyazlılara önemli bir avantaj kazandırıyor. Nitekim Beşiktaş’ın geçtiğimiz sezon çok iyi bir performans gösteren kadrosunu korumasındaki en büyük faktörlerden birisi de Ufuk Sarıca’nın varlığıydı. D.J. Strawberry ve Earl Clark gibi hali hazırda EuroLeague’den talipleri olan yıldız isimler takımda kalırken bu isimlerin yanına Augusto Lima ve Jon Diebler gibi EuroLeague oyuncuları dahil edildi. Keza geçtiğimiz sezonki büyük çıkışlarıyla milli takıma kadar yükselen Sertaç Şanlı, Kenan Sipahi ve Erkan Veyseloğlu‘nun yola Beşiktaş’la devam etmesi ve Semih Erden’le Can Maxim Mutaf gibi önemli yerli oyuncuların takıma katılmasında da takımın başında Ufuk Sarıca’nın olmasının payı büyük.
Son dönemin en iyi geliştirici antrenörlerinden birisi olan Ufuk Sarıca, birlikte çalıştığı birçok oyuncunun kariyerine çok önemli dokunuşlar yaptı. Örnek vermek gerekirse Bobby Dixon, D.J. Strawberry, Kenny Gabriel, Vladimir Stimac, Michael Roll gibi isimler Ufuk Sarıca’yla çalıştıktan sonra çok daha iyi ve özgüvenli oyuncular haline gelip EuroLeague seviyesine çıkmayı başardılar. Nitekim özellikle geçtiğimiz sezon hem Beşiktaş’ta hem de milli takımın başında yerli oyuncuların gelişimine de çok olumlu yönde etki etti. Tüm bunlar siyah beyazlılar için gelecekte işlerin daha da güzel olacağını gösteren önemli işaretler.
Sarıca’nın hem maç öncesi hazırlıklarına hem de oyun içerisindeki müdahalelerine de ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Ufuk Sarıca geldiğinden bu yana Beşiktaş’ın maç önü hazırlıklarını en iyi yapan ekiplerden biri olduğu aşikar. Bunu siyah beyazlıların rakibe göre değişkenlik gösteren oyun planlarından da görmek mümkün. Bir maçta yüksek tempolu oynayan ve hücumuyla ön plana çıkan Beşiktaş görürken birkaç gün sonra oynanan bir maçta daha kontrollü ve savunmasını ön plana çıkartan bir Beşiktaş görmemiz çok olası. Bu da rakipler için Beşiktaş’ı tahmin edilemez bir takım haline getiriyor.
Ufuk Sarıca’nın maç içi hamleleri de takdire şayan. Başarılı koç birçok maçın gidişatına doğrudan etki etmeyi başardı. Sakatların da takıma katılmasıyla birlikte oldukça geniş sayılabilecek bir rotasyona sahip olan Beşiktaş’ın bu rotasyonunu şu ana kadar oldukça iyi kullanan Sarıca, farklı beşlerle de yüksek verim almayı başarıyor. Oyun içerisinde de ön alanda yaptığı şok presle rakibin organizasyonunu bozan Sarıca, hücumda da iç-dış dengesini iyi ayarlayarak takımının maçların kontrolünü eline almasını sağlıyor.
Beşiktaş savunmada henüz geçtiğimiz yılki sertliğini yakalayamasa da bu konuda da iyiye doğru bir gidiş olduğu ortada. Ligin başında çok yüksek yüzdeyle üç sayı yiyen ve oldukça fazla sayılabilecek hücum ribaunduna izin veren siyah beyazlılar, bu konuda da gerekli ayarlamaları yapmaya başladı. Özellikle son oynanan Anadolu Efes maçı da buna güzel bir örnek. Vladimir Stimac ve Bryant Dunston gibi üst düzey ribauntçulara sahip lacivert beyazlılara sadece 6 ikinci şans sayısı imkanı tanıyan Beşiktaş, rakibini de 64 sayıda tutarak önemli bir savunma başarısı elde etti. İlerleyen günlerde sakatlıklardan dönen isimlerin form tutması ve yeni gelen oyuncuların Ufuk Sarıca‘nın savunma felsefesini tam olarak benimsemesiyle bu savunmanın daha da iyi bir hal alacağı aşikar.
Beşiktaş Sompo Japan işin hücum kısmında da performansını oldukça yükseltti. Sezon başında eksiklerin de etkisiyle hücumda zorlanan siyah beyazlılar, bu 10 maçlık galibiyet serisinde bu konuda da kendisini oldukça geliştirdi. Beşiktaş, bu süreçte iyi savunma takımlarıyla karşılaşmasına rağmen topu çok iyi paylaşarak 78 sayı ortalaması yakalamayı başardı. Nitekim Basketbol Süper Ligi’nde de 5 Beşiktaşlı oyuncunun çift haneli sayı ortalamasına sahip olması takımın ne kadar farklı yollarla tehlikeli olabileceğinin bir göstergesi. Üstelik Earl Clark ve Semih Erden gibi iki çok önemli hücum silahının da sakatlıklar sebebiyle tam performanslarını veremediklerini belirtmekte fayda var.
Beşiktaş‘ın bu sezonki yükselişinde önemli pay sahibi olan oyuncuların başında ise D.J. Strawberry de geliyor. Takımdaki ikinci, Ufuk Sarıca‘yla birlikte üçüncü sezonunu geçiren yıldız oyuncu, kariyerinin en olgun performanslarından birisini sergiliyor. Sakatlıkların da etkisiyle sezon başında normalin aksine yönlendirici olarak görev yapan Strawberry, Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi’nde takımın hem en çok sayı atan hem de en çok asist yapan oyuncusu konumunda. Yayın gerisinden de %40’la mücadele eden yıldız oyuncu, bu alanda kariyerinin en iyi 2. ortalamasını yakalamış durumda. Hali hazırda çok tempolu bir oyun oynayan ve çok iyi bir delici olan Strawberry, dışarıdan da şutlarını soktuğunda iyiden iyiye durdurulması imkansız bir oyuncu oluyor. Kritik anlarda da sorumluluk almaktan hiç çekinmeyen yıldız oyuncu, sezonun geride kalan kısmında takımının lideri olarak dikkat çekiyor.
Strawberry’nin yanı sıra Sertaç Şanlı, Jon Diebler ve Kyle Weems de performanslarıyla dikkat çeken bir diğer isimler. Son dönemde en büyük çıkışı yaşayan Türk oyuncu olan Sertaç Şanlı, hem hücumda hem de savunmada takımına çok önemli katkılar veriyor. Lima’nın kendi şutunu yaratmaktan ziyade daha çok arkadaşlarının yarattığı pozisyonları bitiren bir oyuncu olması, Semih Erden ve Earl Clark‘ın da sakatlıkların etkisiyle henüz yüzde 100’lerinden çok uzak olmasının da etkisiyle takımının pota altındaki en önemli skor tehdidi olan Sertaç, şu ana kadar bu görevin altından başarıyla kalktı. Geçtiğimiz sezon cephanesine eklemeye başladığı orta mesafe şutları bu sefer çok daha özgüvenli gönderen yıldız oyuncu, bununla birlikte savunmada pota altını kapatma konusunda daha iyi bir görüntü çiziyor.
Bu sezon Beşiktaş‘a transfer olan Diebler‘ın performansı da oldukça etkileyici. Ufuk Sarıca, daha önceden de birlikte çalıştığı Diebler’ı sadece nokta şutörü olarak değil aynı zamanda organizasyonun da önemli bir parçası olarak kullanıyor. Amerikalı oyuncunun bu müthiş performansı istatistiklere de yansımış durumda. Diebler, şu anda hem sayı, hem asist, hem ribaunt hem de top çalma alanında kariyerinin en iyi ortalamalarına sahip ve üstüne üstlük %51.8 saha içi ve %45.9 üç sayı gibi oldukça yüksek yüzdelerle oynuyor!
Beşiktaş’ın jokeri diyebileceğimiz Kyle Weems de bu sezonun geride kalan kısmında sivrilen bir başka isim. Earl Clark‘ın yokluğunda sezon başında dört numara pozisyonunda oynayan Weems, boy dezavantajına rağmen çok iyi bir performans gösterdi. Savunmada hem uzunları hem de adam değişimleriyle kısaları savunabilen Weems, takımının en iyi savunmacılarından birisi. Üstelik ortaya koyduğu enerjiyle Beşiktaş’ın tempoyu arttırmasını sağlıyor ki siyah beyazlıların yükselen tempoyla veriminin de arttığı bir gerçek. Bununla birlikte %40’lık üç sayı yüzdesi de hücum anlamında onu çok değerli kılıyor.