By Eurohoops team/ info@eurohoops.net
Tahincioğlu Süper Ligi, Avrupa’nın en iyi liglerinden birisi. Daha da önemlisi, lig hepimizin ligi ve her hafta odak noktamız her zaman bu ligde…
Lig içerisinde herkesin cevap bulmaya çalıştığı soruları da Eurohoops ekibi her hafta cevaplandırmaya devam ediyor.
Eurohoops yazarları, bu hafta gündemine 3 konuyu aldı.
- Ligdeki en sert oyuncu kim?
- Ligde son saniyede sayı atmanız gerekse topu hangi oyuncuya verirsiniz?
- Ligdeki en iyi görev adamı kim?
Sözü fazla uzatmadan yorumlarımıza geçelim ve soralım: Sizin bu 3 soruya favorileriniz kimler?
1- Ligdeki en sert oyuncu kim?
Buğra Uzar
Ligimizde gerçekten çok sert oyuncular var ancak benim yanıtım uzun sürelerdir ülkemizde izlediğimiz bir isim olacak. Banvit’in Sloven pivotu Gasper Vidmar… Bu yaz Slovenya’yla destansı bir Avrupa şampiyonluğu yaşayan Vidmar, yıllardır sadece ligimizin değil aynı zamanda Avrupa’nın en sert oyuncularından birisi.
Ürkütücü derecede güçlü bir fiziğe sahip olan Vidmar, bunun hakkını sahada fazlasıyla veriyor. Son yıllarda oyununun olgunlaşmasıyla birlikte gerçekten çok başka bir oyuncuya dönüştü ve hem Banvit’in başarılarında hem de Slovenya’nın şampiyonluğunda çok kritik bir rol oynadı. Hiçbir zaman kimseye karşı geri adım atmıyor, pota altını kapatma konusunda çok etkili ve o varken içeriye girmeyi birkaç kez düşünüyorsunuz.
Semih Tuna
Anadolu Efes’in bu sezon savunma rakamları beklenen çok aşağısında belki… Fakat teke tekte sanırız kimse Bryant Dunston’ın karşısına çıkmak istemez. Moustapha Fall ürkütücü bir fiziğe sahip, oyunu da günden güne daha iyi öğreniyor.
Saygı duyulacak iki isim var elde, fakat benim oyum Daçka’nın pota altı bekçisi Michael Eric’ten yana olacak. Eric, saygı duyulacak bir kariyer planlamasıyla İspanya’dan sonra rotasını Türkiye’ye çevirdi. Neredeyse tüm Avrupa takımları yana yakıla hem potayı savunacak hem de ikili oyun sonrası bitirişlerde ortalama üstü bir pivotu alabilmek için çok şey vermeye razı. Eric’in buradan sonraki durağı neresi olur, onu şimdiden kestirmek zor. Ancak cephanesinde bulundurduğu silahların yanında insanın yaklaşmak dahi istemeyeceği sertliği birleştirince bu seviyeden aşağı düşmesi çok zor.
Utkan Şahin
Ligde savunmalara sertlik getirme açısından pek çok oyuncu var ama herhalde aralarında gözle görülür bir şekilde en çok fark yaratan Bryant Dunston…
Anadolu Efes‘in yıldız pivotu, belki bir beş numaraya göre kısa ama geniş kalçası ve güçlü üst vücuduyla ligde hiçbir pivot karşısında geri adım atmıyor. Dunston buna bir de savunma fundamental’i ekleyince sadece yerel ligin değil, tüm Avrupa’nın en değerli savunmacılarından biri haline geliyor.
Dunston yaptığı savunmayı daha net özetlemek gerekirse, savunmada onun tuttuğu uzunlar maç başına ortalama 2.3 sayı daha az sayı atıyor. Bunun yanında o sahadayken rakip kısaların çembere gidip sayı bulma oranı da normale göre %1.7 düşüyor. Dunston gerçekten her eve lazım bir pivot!
M. Bahadır Akgün
Ligdeki en sert takımın Darüşşafaka olduğunu düşünüyorum. David Blatt’in sistemine uygun bu takım yüksek atletizm seviyesiyle de dikkat çekiyor. Dolayısıyla tercihimi de Darüşşafaka’dan bir isimle, Michael Eric ile kullanacağım.
Zira Michael Eric’i izlediğim zaman hiçbir darbenin onu sarsamayacağı hissine kapılıyorum. Darüşşafaka ligimizin önde gelen takımlarından biri ve Eric orada harika işler yapabiliyor. Dahası, bu performansını bir sonraki sezon EuroLeague’e taşıyabileceğini düşünüyorum.
Öte yandan Bryant Dunston’dan bahsetmezsem haksızlık etmiş olurum. Sıfırdan takım kuruyor olsam ligde alacağım ilk 3-4 oyuncu arasında kesinlikle Dunston olur. Bunun tek sebebi elbette savunma sertliği değil ancak en büyük sebebi kesinlikle bu.
2- Ligde son saniyede sayı atmanız gerekse topu hangi oyuncuya verirsiniz?
Buğra Uzar
Senaryo nasıl olursa olsun bu soru için cevabım oldukça net: Scottie Wilbekin. Darüşşafaka‘nın lideri harika bir sezon geçiriyor ve oyununun her alanını geliştirmeye devam ediyor. Gelecek sezon kendisini bir EuroLeague takımında hatta bir NBA takımında görmemiz içten bile değil. Tabii ki eşsiz yeteneklerini karşılaşmanın kritik anlarında sorumluluk alma becerisiyle süsleyerek daha da özel bir oyuncu haline dönüşüyor.
Hareketli halde topla buluşup şutlarını gönderebilmesi onu kısa süreli bir hücum için ideal bir isim haline getiriyor. Çok süratli bir oyuncu ve perdeleri de iyi okuyor. Bu sayede rakiplerinden kurtulabiliyor kendisi için yeterli olan o bir anı bulabiliyor. Uzun süreli bir hücumda ise üst düzey yaratıcılığı onu son şut için ideal yapıyor. Hızıyla rakiplerinin yanından sıyrılabiliyor ya da eşleşme değişilirse yükseklere sıçrayarak şut atabilmesi halinde uzunların üstünden dahi şutlarını gönderebiliyor.
Semih Tuna
Bu soruyu kafamda şu şekilde işledim: Kenardan top çıkarıyorsunuz, size yaklaşık 10 saniyelik bir zaman kaldı.
Direk şut pozisyonu çizilmiş ve oyuncunuzdan şutu atmasını bekleyebilirsiniz.
Oyuncunuzun gelebilecek olası ikili sıkıştırmaya karşı oyun kabiliyetinin yüksek olması da şart.
Oyuncu penetre edebilir veya boyalı bölge sıkışırsa orta mesafeden kaldırıp da yollayabilir.
Bu üç senaryoyu ayrı ayrı yapabilecek çok isim var. Bizim bunların yanı sıra istediğimiz bir şey daha var: Sorumluluktan kaçmayan bir lider.
Bu, beni en çok zorlayan soru oldu muhtemelen. Brad Wanamaker ile başladım, Sammy Mejia ile devam ettim. Bu iki isme de her şekilde son topu emanet ederim. Ancak benim tercihim, fundementali bir tık daha yüksek olan Scottie Wilbekin’den yana olacak.
Utkan Şahin
Bu sorunun şöyle bir açığı var; hangi pozisyonda nasıl bir maç sonu topu planladığımızı bilmiyoruz. Eğer 4-5 saniyelik bir vakitim varsa başka birisiyle, komple son hücumum varsa başka birisiyle kullanırım.
Genelde koçlar vakit varsa son hücumu birebir üzerinden kullanır. En iyi birebir oynayan oyuncusuna topu tepede emanet eder ve o oyuncunun yaratmasını bekler. Fakat süre daha az ise bu sefer kenardan topu çıkartırken bir organizasyon gerekir, bu zamanda en zor şartlarda da şutu sokabilecek birisi tercihler.
İlki için benim cevabım Bobby Dixon‘ın da kötü bir sezon geçirdiğini düşünürsek Wilbekin olur. Amerikalı oyuncunun hala savunmayı okumakta bazı sorunları var ama birebir oynama konusunda ligde Errick McCollum ile birlikte en iyisi. Onu McCollum’dan en tepede ayıran şey ise çok fazla opsiyonu olması. Hem potaya gidebilir, hem de dış şutla bitirebilir. Bu yüzden onu seçerdim ama onun dışında DJ Strawberry, Sammy Mejia yada Billy Baron kötü tercihler olmazdı.
Kısa zamanda birisine şut attırmam gerekiyorsa tercihim Jon Diebler‘dan yana olur. Amerikalı oyuncu, ligde perdeden en hızlı ve dengeli çıkan oyunculardan biri. Kısa zamanda onu perdelerden çıkartıp şut attırmak güvenilir bir tercih olur.
M. Bahadır Akgün
Bu soruya iki farklı şekilde cevap vermek istiyorum. Eğer son birkaç yıl içinde tecrübe ettiğimiz maç sonu oynama yeteneklerini göz ardı edip saf oyun itibariyle değerlendirecek olsak muhtemelen topu Brad Wanamaker‘ın eline memnuniyetle teslim ederim. Ancak Amerikalı guard, maalesef özellikle bu sezon elinde kalan maç toplarında aldığı yanlış kararlarla fazla göze çarptı. Bu konuda aklıma gelen en net örnek de EuroLeague’de Nicolo Melli‘nin tip‘iyle Fenerbahçe Doğuş‘un kazandığı CSKA Moskova deplasmanı. Her zaman o kadar şanslı olmuyorsunuz maalesef.
O sebeple benim de cevabım Jon Diebler olacak. Ligdeki herhangi bir oyuncunun üzerine maçı getirecek seti çizmek istesem bu konuda ilk tercihim Diebler. Formundan bağımsız olarak tecrübesi ve olağanüstü yeteneği beni bu tercihe itiyor. Zira en kötü anında çıkıp şutu sokabileceği konusunda ona sonsuz bir güven duyabiliyorsunuz.
3- Ligdeki en iyi görev adamı kim?
Buğra Uzar
Nikola Kalinic geçtiğimiz sezonun ikinci kısmındaki formunda olsaydı bu sorunun cevabı çok basit olacaktı ancak Sırp yıldız şanssız sakatlıklarının da etkisiyle henüz tam formunu bulabilmiş değil. Dolayısıyla benim cevabım da Darüşşafaka‘dan Howard Sant-Roos olacak.
Bu sezonun flaş isimlerinden birisi olmayı başaran Kübalı yıldız, özellikle savunma konusunda David Blatt’in jokeri oldu. Hem kendisinden kısa oyuncuları hem de uzun oyuncuları oldukça iyi savunabiliyor. Nitekim Blatt de çoğu zaman ona rakibin en önemli skorerini savunma görevini veriyor. Hücumda henüz aynı seviyede olduğunu söyleyemeyiz ancak sahada kaldığı her dakika faydalı olabilmek için sadece basket atmak gerekmediğini gösterircesine çok yönlü oynuyor. Sezon bitmeden en az bir triple double yapabileceğini düşünüyorum. Gelecek sezon ise EuroLeague’e sıçrama yapması kuvvetle muhtemel.
Semih Tuna
O, muhtemelen hiçbir zaman takımının bir numaralı silahı olmayacak… Fakat sahip olduğu fiziksel yetenekler, oyun içindeki koordinasyon & motivasyon, yabancıların tabiri ile “coachable” bir oyuncu olmasıyla Avrupa’nın 1 numaralı takımında dahi sırıtmadan katkı verecek bir potansiyel.
Evet, Howard Sant-Roos’tan bahsediyorum. Kübalı oyuncu, neden Avrupa’nın en “tutkal” oyuncularından biri olduğu bu sezon daha büyük bir Arena’da, EuroCup’ın en üst düzey 2-3 takımından birinde başarıyla gösteriyor. Hücumda biraz istikrarlı bir el olduğu takdirde EuroLeague’de orta seviyeye bile uğraman direk tepe takımlarda onu görebiliriz.
Utkan Şahin
Takımlarında aldıkları görevlere göre düşünürsek benim cevabım, James Nunnally.
İtalya’dan sayı kralı olarak gelen Amerikalı oyuncunun, Fenerbahçe‘nin sisteminde verecekleri soru işaretiydi ama geçirdiği çaylak sezonundan sonra ikinci yılında harika bir görev adamı olmayı başardı.
İşin savunma tarafında belki fundamental eksiklikleri var ama savunmaya enerji ve atletizm getirme konusunda oldukça başarılı. Hücumda ise gözü kapalı şutuna güveneceğiniz, harika bir ceza şutörü…
Onu harika bir görev adamı yapan en önemli şey ise yapması gerekenleri bilmesinin yanında yapmaması gerekenleri de biliyor olması. Nunnally, İtalya’da topu domine eden bir adam iken burada oyun içerisinde topun kendisine gelmesi bekliyor ve bir oyuncunun kafasında böyle bir değişim yapabilmesi çok da kolay değil.
M. Bahadır Akgün
Vladimir Stimac. Sezona Anadolu Efes‘in pota altındaki birincil tercihi olarak girdi ve hatta takım eğer EuroLeague’de biraz daha üst sıralarda olsa Velimir Perasovic‘in sisteminde neredeyse MVP yarışına girecekti. Ergin Ataman’ın gelişiyle birlikte kısıtlanan rolüne rağmen oyuna girdiği her anda ondan olumlu bir şeyler alacağınızı biliyorsunuz.
Vladimir Stimac, ribaund alıyor, skor üretiyor ve savunmada sertlik seviyesinin düşmesine izin vermiyor. Belki Bryant Dunston kadar ciddi yetenekleri yok, belki bazı modern uzunlar gibi alan açabilecek bir şuta sahip değil ama Vladimir Stimac konusunda emin olabileceğiniz şey her zaman savaşıyor olacağı. Onu izlemekten, mücadelesine şahit olmaktan büyük keyif alıyorum.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!