By Utkan Şahin/ info@eurohoops.net
Playoff potasında yer alan takımlar için belki kusursuz bir hafta değildi ama mükemmele yakın bir haftaydı. İlk 10’da yer alan takımlar arasında Eskişehir, İstanbul Büyükşehir Belediye ve Beşiktaş dışındaki diğer yedi takım maçlarını kazanmayı başardılar ve iyi formlarını sürdürdüler.
Yukarıdan başlarsak TOFAŞ ve Fenerbahçe Doğuş ilk ikiyi büyük ölçüde garantiledi. İki takım, 10 hafta kala farkı 3 maça çıkardı.Bu saatten sonra farkın kapanması için ekstrem sonuçların çıkması gerekiyor. İlk dört yarışında ise bu hafta Daçka‘nın Beşiktaş‘ı yenmesiyle birlikte şartlar iyice ortaya geldi. Efes ile Beşiktaş aynı galibiyet sayısında eşitlenirken Darüşşafaka ise onların bir galibiyet arkasına yerleşti.
Playoff yarışında ise Eskişehir’in büyük çöküşü devam ediyor. Bu hafta Galatasaray karşısında ikili averajı son bölümde ortaya getirseler de son yedi maçlarını kaybettiler ve ilk yarının sonunda var olan dört maçlık farkın iki maça düşmesine engel olamadılar. Eskişehir’in yaşadığı sakatlık problemini de düşünürsek, Galatasaray ile Eskişehir arasında son 10 haftada büyük bir çekişme olacağını söyleyebiliriz.
Alt tarafta ise geçen hafta çıkan sürpriz galibiyetlerden sonra bu hafta biraz sürprizsiz geçti. Playoff dışında yer alan takımlar arasında Galatasaray dışında sadece Gaziantep kazanırken Güneydoğu ekibi, haftayı kazançlı geçiren tek takım oldu.
HAFTANIN GÖRÜNÜMÜ
Deplasmanda Pınar Karşıyaka’ya konuk olan Fenerbahçe Doğuş, İzmir’de çok zorlansa da oldukça yüksek dış şut yüzdesi sayesinde Karşıyaka’yı mağlup etti ve ligde üst üstte 4. galibiyetini aldı. Ligin zorlu deplasmanlarından İstanbul Büyükşehir Belediye’ye konuk olan TOFAŞ ise ilk yarıda kötü savunma yapsa da ikinci yarı toparlandı ve Mejia önderliğinde üst üstte altıncı galibiyetini aldı.
Haftanın kritik maçında EuroCup’ta yarı finale kalmayı başaran Daçka evinde Beşiktaş’ı konuk ederken çekişmeli geçen maçı Daçka son çeyrekte Wilbekin’in önderliğinde kazandı ve ligdeki serisini dört maça çıkardı. Evinde son dönemin formda takımlarından Trabzonspor’u ağırlayan Anadolu Efes ise hücum performanslarının konuştuğu maçta Brock Motum sayesinde Karadeniz ekibini mağlup etti ve 3.’lük yarışını sürdürdü.
Evinde düşme hattından kaçmaya çalışan Uşak’ı ağırlayan Sakarya, başa baş girilen son çeyrekte harika bir hücum performansı sergilerken Clavell’in önderliğinde sahadan galibiyetle ayrıldı. Yeşilgiresun ile karşılaşan Banvit ise ilk yarıda harika bir hücum performansı sergilerken genç oyuncularının öne çıktığı maçı farklı kazanmayı başardı.
Playoff yarışını yakından ilgilendiren maçta Galatasaray evinde Eskişehir’i konuk ederken Sarı-kırmızılı ekip, son bölümde ikili averajdaki üstünlüğünün ortaya gelmesine engel olamasa da sahadan galibiyetle ayrılarak farkı 2 maça düşürmeyi başardı. Geçen hafta son saniyede kazanan Gaziantep, bu haftayı daha rahat bir galibiyetle geçerken Sean Armand’ın harika son çeyrek performansıyla üst üstte 2. galibiyetini aldı ve ümitlerini artırdı.
MVP
Scottie Wilbekin (Darüşşafaka) 28 sayı, 4 asist, 2 ribaund
Darüşşafaka’nın lideri, son haftalarda yine vitesi artırdı.
EuroCup’ta Daçka’nın Buducnost’u süpürerek yarı finale yükselmesinde büyük rol oynayan Wilbekin, ligde ise zorlu Beşiktaş maçında adeta şov yaptı. Maçın son bölümünde serbest atışlarda kariyerinin en kötü maçlarından birini geçirse de başa baş girilen son çeyreğin ilk bölümünde arka arkaya üçlükler gönderen Wilbekin, Beşiktaş’ın gardını düşürmesinin en büyük sebebi oldu.
29 dakikada 28 sayı gönderen Wilbekin, 6-13 üçlük isabetiyle maçı tamamlarken haftanın MVP’si olmayı da hak etti.
HAFTANIN BEŞİ
- Alex Renfroe (Galatasaray) 21 sayı, 6 asist, 2 ribaund: Renfroe sezon başından beri belki istikrarlı bir katkı veremedi ama ara ara gösterdiği parlamayı çok kritik olan bu hafta da göstermeyi başardı. Kenardan gelerek kusursuz bir hücum performansı sergileyen Renfroe, 7-8 saha içi isabetle oynadı ve 24 dakikada 21 sayılık bir katkı verdi. Bunun yanında 6 asistte yapan tecrübeli guard, sahada olduğu bölümde Galatasaray’ın 16 sayılık üstünlük kurmasını sağladı.
- Scottie Wilbekin (Darüşşafaka) 28 sayı, 4 asist, 2 ribaund: Avrupa’nın en yetenekli guardlarından biri olan Wilbekin, gelişimini sürdürmeye devam ediyor. Evet, belki hala Avrupa’ya göre şut seçimleri çok doğru değil ama yetenekleri o şutları sokmasını sağlıyorsa çok da kötü düşünmemek gerekir. Buducnost serisinin ilk maçında son bölümde inanılmaz bir üçlük atan Wilbekin, ligde de Beşiktaş karşısında harika bir son çeyrek oynadı.
- Sean Armand (Gaziantep) 23 sayı, 5 ribaund, 4 asist: Geçen haftanın MVP’si bu hafta da haftanın ilk beşinde konuğumuz. Rudd ve Lyons’un yokluğunda ipleri tamamen eline alan Armand, bu hafta da takımını galibiyete taşıdı. Son çeyrekte 5 üçlük isabetiyle oynayan Armand, sahada olduğu bölümde Gaziantep’in 25 sayılık üstünlük kurmasını sağladı. Gaziantep’in ümitleri devam ediyorsa o ve Erol Can bunda en büyük sebepler!
- Sonny Weems (Anadolu Efes) 26 sayı, 6 asist, 3 ribaund: Geldiği günden beri hücumda harika performanslar sergilen Weems, durmayı düşünmüyor gibi. Bu haftanın zevkli maçlarından Trabzonspor karşısında harika bir hücum performansı sergileyen Amerikalı yıldız, 10-17 şut isabetiyle 26 sayı atarken Efes‘in 3.’lük yarışında kalmasında büyük bir katkı verdi. Onu bu ligde izlemek kesinlikle büyük bir zevk!
- Angelo Caloiaro (Banvit) 21 sayı, 4 ribaund, 3 asist: Banvit belki evinde çok kolay bir galibiyet aldı ama işlerin bu kadar kolay olmasında Angelo’nun katkısı çok büyüktü. Maça inanılmaz bir hücum performansıyla başlayan Amerikalı forvet, ilk çeyrekte 13 sayı atarken 17 dakika sahada kaldığı maçta 21 sayı göndermeyi başardı. Sahada olduğu bölümde Banvit’in 36 sayılık üstünlük kurması da cabası oldu!
HAFTANIN 6. ADAMI
Gian Clavell (Sakarya) 21 sayı, 2 ribaund
Belki geldiğinde ismini kimse bilmiyordu ama Clavell, kesinlikle ligin en iyi sezon ortası transferlerinden biri oldu.
Sakarya’nın sezon başından beri beklediği istikrarlı kısa skor katkısını veren isim olan Clavell, bu hafta zorlu geçen Uşak maçında kenardan gelerek takımını galibiyete taşıdı. 25 dakikada 21 sayı atan Gian, son çeyrekte takımının attığı 30 sayının 13’ünü tek başına sağladı.
Gözlerinizi ondan ayırmayın, çünkü ligin dikkat çekici oyuncularından biri.
HAFTANIN KOÇU
Oktay Mahmuti (Galatasaray Odeabank)
Bu hafta iki önemli koç performansı izledik. Hem David Blatt’ın Beşiktaş karşısındaki koçluk performansı hem de Oktay Mahmuti’nin Eskişehir karşısındaki koçluk performansı etkileyiciydi ama ben işin mental tarafına daha çok önem verdiğim için Oktay Mahmuti’yi seçtim.
Galatasaray sezon başından beri kolay bir süreçten geçmiyor. Erman Kunter ile oluşmayan bağ, taraftarı küstürürken takımın özgüvenini büyük oranda zedeledi. Bu yüzden büyük bir kulübü, kötü bir kadroya ve sıralamaya sahip iken alan Oktay Mahmuti ise şu ana kadar oldukça başarılı performans sergiledi.
Belki elindeki malzemeyle büyük bir koçluk mucizesi yaratmadı ama inancı kalmayan takımını ve taraftarını tekrardan inandırmayı başardı. Üstelik bunu yaparken paralarını alamadıkları için antrenmana çıkmayan bir takım ile ve yöneticilerin yaptığı anlamsız açıklamalarla uğraştı. Ve sonuç olarak ilk yarının sonunda playoff yapması imkansız denilen bir takımı, şimdi gerçek anlamda playoff potasına soktu.
Belki bu hafta Eskişehir karşısında 16 sayı öndeyken son çeyrekte ikili averajın ortaya gelmesi eleştirilebilir ama böylesine bir ortamda saha içerisinde yaptıklarından çok, kulübe verdiği inanç çok daha önemli. Bu yüzden haftanın koçu ödülü, bu hafta Oktay Mahmuti’ye gidiyor.
HAFTANIN TAKIMI
Koç David Blatt’ın takımını ne kadar takip ediyorsunuz bilmiyorum ama kesinlikle bu ligin izlemesi en zevkli takımlarından biri onlar.
Hafta içinde Buducnost Voli’yi süpürerek EuroCup’ta Türk takımlarının tarihinde 3. kez yarı finale kalmaya başardılar ama bu düşünüldüğü kadar kolay olmadı.
Özellikle ilk maçta Daçka, büyük bir krizden son anda kurtuldu. O maçın devamında James Bell’i sezon sonuna kadar kaybetseler de Daçka, Karadağ’da serinin ikinci maçını da kazanmayı başardı.
Darüşşafaka, Beşiktaş karşısına bu yüzden hem fiziksel hem de psikolojik olarak yorgun bir şekilde çıktı ama buna rağmen kritik maçı kazanmayı başardı.
Koç David Blatt, özellikle işin rotasyon kısmında büyük bir iş çıkartırken Daçka da takım olarak harika bir mücadele sergiledi. Hücumda Beşiktaş’tan daha kötü bir yüzdeyle oynadılar ama ikinci şans sayılarıyla ayakta kalmayı başardılar.
Haftanın takımı ödülü, bütün bu sebepler yüzünden onlara gidiyor!
HAFTANIN EN İYİ KAYBEDEN PERFORMANSI
Earl Clark (Beşiktaş Sompo Japan) 15 sayı, 10 ribaund, 2 blok
Sakatlığı sebebiyle sezona kötü başlayan Earl Clark, bu sezon birçok maçta bekleneni veremedi. Amerikalı oyuncu, bu sezon Beşiktaş‘ın kaybettiği birçok maçta yenilginin ana sebeplerinden biriydi ama bu hafta suçlu değil, kurban oldu.
Clark,Daçka karşısında bu sefer bambaşka bir performans sergiledi. Özellikle ilk üç çeyrekte, Strawberry ile birlikte Beşiktaş’ın oyunda kalmasını sağlayan yıldız oyuncu, işin sadece sayı atma kısmında değil, oyunun her alanında etkili bir performans sergiledi.
Amerikalı yıldız, kendi adına sezonun en iyi performanslarından birini sergiledi ama kazanmak için yeterli olmadı.
HAFTANIN OLAYI: BANVİT’İN TUTARLILIĞI!
Bu hafta Banvit-Yeşilgiresun maçında, ligde çok uzun süredir görmediğimiz bir olay yaşandı. Banvit, farklı kazandığı maçın son çeyreğini tamamıyla kendi altyapısından yetiştirdiği oyuncularla oynadı.
Maçı izlemeyenler için baştan söyleyeyim, Banvit, son çeyrekte fark çok büyük olduğu için altyapı oyuncularına şans vermedi. Aksine farkın açılmasında ikinci çeyrekte sahada olan Erkin-Rıdvan-Şehmus üçlüsü sağladı. Son bölümde ise Koç Filipovski, genç oyuncularını ödüllendirdi. Bu yüzden Banvit’in yaptığı bir tatlı su kurnazlığı değildi, aksine çok önemli ve kesinlikle saygı duyulması gereken bir olaydı.
Neden saygı duyulması gerektiği kısmına gelirsek, açıkçası genç yerli oyuncuların oynaması benim için çok önemli değil. Takımlar, isterlerse genç oyunculara şans verirler, istemezler vermezler. Bu tamamıyla kendi basketbol planlarını ve hedeflerini nasıl kurduklarıyla alakalı.
Bir takım, eğer genç oyunculara önem vermiyorsa bu tamamıyla kendi basketbol planlarıyla alakalıdır. Bu yüzden Banvit’in bu hafta ve yıllardır yaptığı işte övülmesi gereken kısım bu değil. Bandırma ekibinin asıl başardığı iş, devamlılık için bir plan üretmeleri ve yıllardır oluşturdukları basketbol planını geliştirerek devam ettirmeleri!
Lige çıktıkları günden beri, hep belirli bir istikrarı koruyan Banvit, özellikle son yıllarda hem ligin yarışmacı takımlarından biri olup hem de kendi altyapılarından yetişen oyunculara sağlıklı bir ortam yaratmaya çalışıyor. En önemlisi de Bandırma ekibi, bunu yaparken de günlük ve popülist hareketlerle ilerlemiyor.
Banvit, ligdeki takımlar arasında altyapısına en çok önem veren takımlardan biri fakat onları diğer takımlardan ayıran nokta bu değil. Onlar yetiştirdikleri oyunculara güvendikleri bir ortam hazırlıyorlar. Bandırma Kırmızı’yla birlikte onların oyunun her alanında gelişimi için doğru adımları atmaya çalışıyorlar.
Erkin’i biraz ayırıyorum ama bu hafta sahada izlediğimiz Banvit’in üç genç kısası, harika yeteneklere sahip, süper yıldız adayları değil. Her genç oyuncu gibi onların da basketbollarında geliştirmeleri gereken önemli sorunlar var. Ancak onları ligin diğer genç oyuncularından bir şey var; büyük bir özgüven ile oynarken sahada belirli bir plan içerisinde yer almaları.
Sezonun sürpriz isimlerinden Rıdvan, tamamıyla bu bilinç ile sahada. Takıma neler verebileceğini biliyor ve istikrarlı bir şekilde her hafta bunu sahaya koyuyor. Ligde 28-30 yaş aralığına gelip, sahada takımına neler katabileceğine bilmeyen birçok oyuncu varken bu kadar genç oyuncuların bunu başarması büyük bir başarıdır.
İşin Banvit kısmına geri dönersek, dediğim gibi uzun yıllardır bir planla hareket ediyorlar. Kulübün devamlılığı için inandıkları bir proje var ve bunu sahaya koyuyorlar. Büyük cümlelerle konuşup ortaya ortaya bir şey koymadan yola etmiyorlar. Gerçekçi davranıyorlar.
Tabii ki, bazen süreç içerisinde yanlış kararlar alıyorlar. İşin doğası gereği, bu sürpriz değil zaten. Ancak altını çizerek bir kez daha söylemek istiyorum, Türkiye gibi bir yerde bir kulübün istikrarlı bir şekilde kendi planını uygulaması saygı duyulması gereken bir olay.
Sonuç olarak bazen başarılı olurlar, bazen olamazlar. Sezonluk performanslar benim nazarımda hiç önemli değil. Önemli olan, bir planları olması ve bu planı geliştirmek için uğraşmaları. Bunu yaparken de bir kente basketbolu sevdirmeyi başarmaları.
Bu yüzden, Banvit ligin yıllardır en çok saygı duyulması gereken takımlarının başında geliyor ve yine tam da bu sebeple ligde izlemesi en zevkli takımlardan biri onlar. Umarım uzun süre de bu şekilde devam ederler…
HAFTANIN YERLİ MVP’Sİ
Furkan Aldemir (Darüşşafaka) 7 sayı, 12 ribaund, 3 top çalma
Daçka, Beşiktaş karşısında bu hafta önemli bir galibiyet aldıysa bunda Furkan’ın rolü çok büyük.
Takımının kötü hücum ettiği maçta, ribaundları domine ederek ikinci şans sayıları yaratan Furkan, 26 dakikada sahada büyük bir fark yarattı. Savunmada Beşiktaş uzunları karşısında harika iş çıkartan Furkan, 3 top çalarken sahada olduğu bölümde Daçka’nın 8 sayı üstünlük kurmasını sağladı.
HAFTANIN YERLİ İLK BEŞİ
Can Korkmaz (Sakarya) 12 sayı, 4 ribaund, 4 asist
Melih Mahmutoğlu (Fenerbahçe) 14 sayı, 1 asist
Birkan Batuk (Anadolu Efes) 14 sayı, 4 ribaund
Rıdvan Öncel (Banvit) 11 sayı, 4 asist, 3 ribaund
Furkan Aldemir (Darüşşafaka) 7 sayı, 12 ribaund