By Marc J. Spears / Çeviri: Yılmazcem Özardıç
Bu yazı ilk olarak 22 Mart 2018 tarihinde The Undefeated’da yayınlanmıştır.
Avrupa’da basketbol oynamanın artıları çok güzel: Sürekli farklı ülkeleri gezme şansınız var. Bir ev ve araba veriyorlar. Sevdikleriniz için bedava uçak. En önemlisi de vergisiz garanti maaş.
Profesyonel bir basketbolcu için tabii ki hiçbir şey NBA’de oynamaktan iyi olamaz. Ancak Earl Clark, JaJuan Johnson ve Anthony Randolph okyanus ötesi ülkelerde elit seviyelerde oynamayı tercih ettiler. Hatta Randolph memleketinin takımı Dallas Mavericks‘i şu sıralar idmandan sonra Cristiano Ronaldo’yla görüşebildiği Real Madrid‘de oynamak için reddetti. Randolph deplasman maçlarına özel jetlerle gidiyor, takımın tesislerinde bir evi var ve Real Madrid‘in futbol maçlarına bedava bilet alıyor.
2009 Draftı 14.sıra seçimi Earl Clark Suns, Magic, Lakers, Cavs, Knicks ve Nets formalarıyla NBA’de boy gösterdi. Gelişim ligi ve Çin’de de oynadı. 30 yaşındaki oyuncu 2016’dan bu yana Beşiktaş forması giyiyor.
JaJuan Johnson 2011 Draft’ında 27.sıradan Nets tarafından seçildi ama Draft gecesi hakları Celtics‘e gitti. 2011-12 sezonundan sonra İtalya, Çin, Rusya ve Türkiye’de oynadı. 29 yaşındaki oyuncu bu sezon başından beri Darüşşafaka‘da oynuyor.
Randolph 2008 Draftı’nda Golden State tarafından 14.sırada seçildi. Warriors, Knicks, Timberwolves ve Nuggets formaları giydikten sonra 2014’te Lokomotiv Kuban’a gitti. 2016’dan beri Real Madrid forması giyiyor.
The Undefeated, bu oyuncularla telefonda yaptığı röportajla birçok konuda önemli bilgiler elde etti.
NBA’e ilk girdiğinizde umutlarınız ve rüyalarınız neydi?
Clark: Bir rüyanın gerçeğe dönüşmesiydi. Büyük bir yere gelmiştim. Birçok genç NBA’in basketboldan fazlası olduğunu anlaması gerek. Ben her zaman saha içinde işimi halledebildim. Çok sessiz ve gençtim. Eğer salonda kalır, antrenmanlarda iyi oynarsam maçlarda da iyi bir performans göstereceğimi ve şans bulacağımı düşündüm. Herkesin durumu farklıdır. Yapabileceğiniz farklı şeyler de varmış, örneğin koçunuz ve GM’inizle daha iyi ilişkiler kurmak gibi. Bunları ben o zamanlar yapamıyordum.
Johnson: Beklentim uzun bir kariyere sahip olmak, başarı yakalayıp para kazanmak ve şampiyonluk almaktı.
Randolph: Oynadığım takıma geldiğim gibi katkı yapmak istedim. Ligdeki en iyi oyunculardan biri olup ismimi duyurmayı umuyordum.
NBA’deki en iyi anılarınız ve başarılarınız neydi?
Clark: Güzel bir öğrenme tecrübesiydi benim için. Çok tecrübeli ve iyi oyuncularla birlikte oynadım. Batı Konferansı Finallerinde oynayan, tecrübeli bir takım tarafından draft edilmek benim için iyiydi. Dönemin yıldızları Amar’e Stoudemire ve Grant Hill’le oynuyordum. Onlardan çok şey öğrendim. En güzel anım Hall of Fame üyeleriyle aynı uçakta ve Kobe Bryant’la aynı takımda olmaktı. Çok fazla oyuncumuzun sakat olduğu bir dönemde galibiyetler aldık ve playoff yaptık. Kobe’yle basketbol ve kendimi nasıl geliştirebileceğim konusunda sohbetlerim oldu.
Johnson: Benim en büyük başarım ve unutamaycağım an Boston’daki samimiyetti. Küçükken favori oyuncum Kevin Garnett’ti ve onunla birlikte oynayıp basketbol dışındaki konularda kendisiyle sohbet etme şansı bulmuştum. Sadece o değil, birçok tecrübeli oyuncu kariyerime şimdi bile çok yardımcı oldu.
Randolph: Sezonun açılış maçları. Oynadığınız ilk maç ve adınızın anons edilmesi. Oracle Arena’daki çılgın taraftarların önünde oynamak sonsuza kadar hatırlayacağım bir şey.
NBA’deki en büyük meydan okumanız neydi?
Clark: Eğer benim yaşıma daha yakın oyuncularla dolu bir takıma gitseydim daha çok şans bulabilirdim. Her şeyin olumlu ve olumsuz yönlerine bakıyorum ben. Yaşadığım tecrübeler şu anda beni bu halime getirdi. Olması gereken oldu çünkü şu anda geçmişte yaşananlar bana yardımcı oluyor. Eğer geri gidebilseydim biraz daha işin piyasa tarafıyla ilgilenen bir adam olurdum. Koçlarla iletişime geçerdim. Çok fazla anlaşamadığım insanlarla anlaşmayı denerdim. Konuşurdum. Koçlarıma daha iyi neleri yapabileceğimi sorardım. Her şeyi menajerime bırakmıştım. Bu dünyada ve özellikle NBA’de eğer konuşur ve soyunma odasında iyi bir arkadaş olursanız birkaç yıl daha şans bulabiliyorsunuz.
Johnson: Birçok tecrübeli oyuncunun bulunduğu bir takımda oynamak. Çok fazla idman yapmıyorsunuz. Önünüzdeki oyuncular kendilerini tanıtmış oyuncular bu yüzden dakika bulamıyorsunuz. Hazır kalmak zor. İşin politika tarafını anlamak zor. Oynamanız gerekiyor. Ekstra çalışmanız gerekiyor.
Randolph: Süre bulamamak en zor kısımdı. Basketbol oyuncuları olarak NBA’e girebilmek için oraya kadar bir süper yıldız olmanız gerekiyor. Süper yıldızken oynamamaya geçmek çok zordu. Farklı yapacağım milyonlarca şey olurdu. Şu anda çok daha olgunum ve olaylara daha farklı bakıyorum. Yaşım nedeniyle hangi pozisyonda olduğumu bilmediğim şeyler vardı. Benden faydalandılar.
İlk okyanusun karşısına geçtiğinizde mentaliteniz ne durumdaydı?
Clark: Benim kafa yapım 2014 yılında Çin’in nasıl olduğunu bir görmekti. Yeni bir tecrübeydi. Heyecanlıydım. Farklı tarz bir basketbol oynanıyordu. İyi basketbol oynamak, iyi günler geçirmek ve para kazanmak istemiştim. Şu anda Beşiktaş‘ta oynuyorum ve güzel günler geçiyor.
Johnson: 2013’tü. İlk yılımda İtalya’da Visalia’ya gittiğimi hatırlıyorum. Yurtdışında oynayacağıma inanamıyordum açıkçası. Uçağa bindiğimde neler döndüğünü anlamıştım açıkçası. Şimdi elimden gelenin en iyisini yapıyor, kültürü ve içinde bulunduğum durumu kendime entegre ediyorum. Artık kendim için üzülmüyorum. Bir erkek gibi durumu kabullendim ve elimden gelenin en iyisini yaptım.
Randolph: Ben doğrusunu söylemek gerekirse bunun son şansım olduğunu düşünüyordum. Eğer burada da başarılı olamasaydım başka bir yerde iş bulamazdım muhtemelen. Amacım nerede iş bulursam bulayım elimden gelenin en iyisini yapmaktı. Sonra adımı tanıtıp lige geri dönmek için çalışacaktım. NBA’deki zamanımı tam olarak iyi geçirmedim açıkçası. Bu yüzden bu ikinci şansı batırmayacaktım.
NBA’de garanti olmayan bir kontrat alma şansınız varken neden geri dönmediniz? (Not: Clark ve Johnson Klutch Sports Group menajerlik şirketine bağlı ve bu şirketin fikri garanti bir kontrat bulmadan NBA’e gitmeme yönünde)
Clark: Memphis Grizzlies‘le antrenman kampına gittim 3 sene önce. En iyi basketbolumu oynuyordum muhtemele, koçlarımla konuşuyordum ve her şeyin iyi gittiğini söylüyorlardı. Her şey iyiydi bu yüzden çantalarımı toplamıyordum. Kadroya girme konusunda önemli bir şansım olduğun düşünüyordum. Sonra GM Chris Wallace’la konuştum. Bana NBA’de 400 oyuncu olduğunu ve kesinlikle onlardan biri olduğumu ancak lüks vergisi sınırında olan ve bu vergiyi ödemek istemeyen Memphis Grizzlies‘la kampa aslında hiç gelmemem gerektiğini söyledi. Bana bol şans diledi. Hassan Whiteside’ı da benimle birlikte kesmişlerdi, o da iyi oynuyordu. Whiteside’ın da kesildiğini görünce kendime bir karım ve iki çocuğum olduğunu söyledim. Artık başka bir maceraya atılmak istediğimi hissettim. Başka yerlerde de oynayabilirdim. Tanrıya şükür ki NBA’de tutunamazsanız başka yerlerde de oynayabiliyorsunuz. Uluslararası yerlerden bahsediyorum. Bir denemek istedim.
Johnson: Tabii ki NBA’e dönmek istedim ancak buradaki günlerimi de seviyorum. Birkaç garanti olmayan kontrat teklifi aldım ama maddi açıdan mantıklı değildi. Yani böyle bir riski almak için hayatımın en önemli fırsatlarından biri karşıma çıkmalıydı. Zor zamanlar geçti çünkü herkesin rüyası NBA’de oynamaktır. Benim rüyam hala öyle. Amacım uzun bir NBA kariyeri geçirmekti. Ancak her şeyin bir nedeni vardır. Şu anda olduğum durumun keyfini çıkarıyorum. Okyanus ötesinde olmak zevkli, benim açımdan güzel oldu.
Randolph: Geri dönmek için birden çok şansım oldu. Anca kişisel olarak bana teklif yapan takımlara eğer büyük bir rolüm olursa ve oynama şansı verirlerse onlarla anlaşabileceğimi söyledim. Her yıl biraz daha yaşlanıyorum. NBA’de benchte oturup kariyerimden birkaç yıl yemek istemiyorum çünkü oynamayı seviyorum. Rekabeti seviyorum. Buradaki rekabet çok daha iyi. Eğer NBA’e geri dönmezsem yine de mutlu olurum. Bir pişmanlığım yok, mutluyum. Ailem mutlu. Burada değer görüyorum, Real Madrid bana değer veriyor. Bir pişmanlığım yok.
Okyanus ötesinde oynamanın en iyi yanı nedir?
Clark: Taraftarlar hayatımda gördüğüm en çılgın taraftarlar. Size küfür ederler. Size bir şeyler fırlatırlar. Savaş görmek, kavga görmek isterler. Kazanma ve kaybetmeyi çok umursuyorlar. Her maç bir şampiyonluk maçı gibi. Özellikle derbi maçları. Takımım hep farklı yerlere gidiyor. Ancak NBA’deki gibi değil, NBA’de otele gidiyor ve sonra arkadaşlarınızla yemek yemeye dışarı çıkıyorsunuz. Burada genelde takımınızla birliktesiniz. Birlikte yiyoruz, film izliyor ve odalarımıza uyumaya gidiyoruz. Sokağa çıkma yasaklarımız var. Çok fazla bir şey yapamıyorsunuz.
Johnson: Pisa Kulesini, Milan Katedralini, Roma’daki Kolezyum’u, Yunanistan’ı, Paris’teki Eyfel Kulesini gördüm. Birleşik Devletlerde büyürken oraları hep okuyordum. Gidebilmek ise çok ayrı bir güzellik. Yemek denemek de çok güzel. Çok farklı ülkelerde çok fazla iyi insanla tanıştım. Avrupa’yı gezdim. Farklı kültürleri görme ve ABD’dekinden farklı insanları tanıma şansına eriştim. Hepsinin önemi yakın.
Randolph: Harika. Burada olmak büyümenize ve kafanızı açmaya yardımcı oluyor. Dünyanın dört bir yanını gördüm. Çok fazla ülke ve insan tanıdım. Onların hayata bakış açısı bizimkinden çok daha farklı. Bunu görmek elinizdekilerin değerini bilmenizi ve ailenize daha çok değer vermenizi sağlıyor. Aynı dili konuşmuyorsunuz çünkü. Aileniz yanınızda olunca mutlaka onlarla daha yakınlaşıyorsunuz. Çünkü başka dikkatinizi dağıtan şeyler yok. Bazı antik şeyler gördüm. Çocukken kitapta gördüklerinizi gerçekte görüyorsunuz. Başka kültürlerin geleneklerine tanık oluyorsunuz.
Okyanus ötesinde oynamanın başka avantajları nedir?
Clark: Size yaşayacak bir yer, bir araba veriyorlar. İstanbul’da yaşamanın başka bir yararı çocuklarımı onlardan farklı çocuklar ve farklı dillerin olduğu okullara yazdırmam oldu. Dünyayı görme şansları var. Benim için en büyük avantaj buydu. Ben çocuklarımı kendi paramla okutuyorum ama bazı başka oyuncular kontratlarında okul parasının yarısını kulübün karşılamasına dair maddeler koyduruyorlar.
Johnson: Çoğu kontratımda uçuşlar için bedava bilet aldım. Sizi ziyarete gelecek kişiler için 4-5 bedava bilet veriyorlar. Genelde eviniz ve arabanızı onlar karşılıyor. Burada para verdiğiniz şeyler genelde yemek ve benzin. Diğer her şeyi onlar hallediyor. Paranızı böylece saklayabiliyorsunuz. NBA’de kendi kiranızı ve kendi arabanızı kendiniz karşılıyorsunuz. Burada daha az para harcıyorsunuz.
Randolph: Real Madrid Avrupa’nın en iyisi değilse bile en iyi 3 takımından biri. Çoğu yere özel jetlerle gidiyoruz. Futbol maçlarına bedava bilet alıyoruz. Futbolcularla görüşüyoruz ve onları tanıma şansı yakalıyoruz. Real Madrid‘in Başkanı Perez’le tanışma imkanım oldu ve çok iyi bir insan. En iyi antrenörler bizde, tesisler NBA’le yarışır derecede. Çok iyi bir tecrübe oluyor. Eviniz ve arabanız onlardan. Paranızı ve her şeyinizi onlar ödüyor. Kahvaltı, öğlen yemeği ve akşam yemeği tesislerde çıkıyor. Tesiste kendi odanız var. Gerçekten harika. Real Madrid tesislerinde hem futbolcular hem de basketbolcular idman yapıyor, kendi rezidanslarımız var.
Okyanus ötesinde bir siyahi olmak nasıl bir şey?
Clark: Bence bir fark yok. Türkiye’de ırkçılık olduğunu düşünmüyorum. Her şey normal. Hiçbir zaman herhangi bir restaurantta bir problem yaşamadım veya bir polis beni köşeye çekmedi. Takım arkadaşlarıma veya aileme de öyle bir şey olmadı. İstanbul güzel bir şehir. İnsanlar son derece iyi. Kendi dinleri var, ona inanıyorlar. İyi insanlar. Bir şikayetim yok.
Johnson: Hiçbir zaman saygı gösterilmediğine veya rahatsız edici bir şey yaptıklarına şahit olmadım. Benim uzun ve siyahi olduğumu gördüklerinde büyük ihtimalle basketbol oynadığımı anlıyorlardır. Örneğin İtalya’da da çok fazla Afrikalı insan var. Onlara farklı bir muamele gösteriliyor olabilir. Bir sporcu olarak ise size çok iyi davranıyorlar.
Randolph: Kişisel olarak ırkım konusunda bir problem yaşamadım ancak bu yaz Slovenya ile oynarken bazı sıkıntılar yaşadım (Porzingis’le yaşadığı tartışma sonrası ırkçı söylemlere maruz kalmıştı.) Ancak bir profesyonel olarak hiçbir şey olmadı.
Hiç maaşınızı alma konusunda sıkıntı yaşadınız mı?
Clark: Ben tüm paramı aldım ve bu konuda herhangi bir şikayetim yok. Ancak böyle sıkıntılar döndüğünü biliyorum. Benim takımımda ise geçen seneden kalma bir borç yok. Burada bir sene daha kalmamın nedenlerinden biri de paramı ödemeleriydi.
Johnson: Buradaki kariyerimin başında buna benzer sorunlar yaşadım ancak burada takımların maaşlarda biraz geriden gelmesi normal. Bir ay, bazen iki ay. Benim ise genel olarak şanslıydım, oynadığım takımlar paramı gününde hatta bazen erken öderdi. Ancak paramı almak için FIBA’ya gitmek zorunda da kaldım. Sonunda davayı kazanıyor ve paranızı alıyorsunuz. Ancak parayı beklemek gibi bir sorun oluyor tabii ki. Bir keresinde mahkemeye verdiğim günden 8 ay sonra paramı alabilmiştim bu da zorluklar yaratıyor. Alt seviye takımlara gittiğinizde finansal olarak kendinizi buna hazırlamanız gerekiyor. NBA’de zaten ay sonunda o parayı alacağınız esin, bu yüzden ‘buna para harcayabilirim’ diyorsunuz. Avrupa’da ise ‘Aslında bugün paramı almam lazım ama bir süre alamayabilirim’ diye düşünüyorsunuz. Maddi olarak akıllı ve planlı olmanız gerek.
Randolph: Çeklerimin geç ödendiği ve bonuslarımı almakta sorunlar yaşadığım zamanlar oldu ancak maddi açıdan Real Madrid‘de hiçbir sıkıntı yaşamadım.