by Yiğit Alp Kalkancı / info@eurohoops.net
Geçtiğimiz sezonun Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi finalisti Beşiktaş Sompo Japan, bu sezonu ise çeyrek finalde Banvit’e 2-0 ile süpürülerek kapatmış oldu.
PTT Erkekler Türkiye Kupası’nda yarı finalde TOFAŞ’a elenenen siyah-beyazlılar FIBA Şampiyonlar Ligi son 16 turunda ise Almanya’nın medi Bayreuth ekibine şok bir şekilde elenerek herkesi şaşırtmıştı.
Peki geçen sezon yakalanan müthiş başarının ardından Beşiktaş Sompo Japan, nasıl oldu da böylesine keskin bir düşüş yaşadı? Dilimin döndüğünce, sezon içerisinde gözlemlediğim ve siyah-beyazlıları hayal kırıklığına götüren dört süreci yazdım:
1- Yeni Dixon Arayışı ve Takım Düzenlerindeki Dengesiz Değişim
Fenerbahçe Doğuş’un böylesine büyük bir dominasyona sahip olduğu ligde iki sezondur play-off’tan uzak kalmış Beşiktaş Sompo Japan’ın finale ulaşmış olması, siyah-beyazlı takımın bir senelik yapılanma sonucunda ulaşabileceği en yüksek noktaya ulaştığını gösterir ve sanıyorum ki bu başarı da taraftarlar için de kabul edilebilir.
Doğal olarak Beşiktaş Sompo Japan’ın ligdeki başarısı da dikkat çekti D.J. Strawberry ve Kyle Weems gibi önemli isimler takımda tutulsa da Michael Roll’un Maccabi Tel Aviv’e Vladimir Stimac’ın Anadolu Efes’e gitmesine engel olunamadı.
Geçtiğimiz sezon oyun kuruculuk yönündeki eksiklikler nedeniyle Michael Thompson’dan çok çeken Beşiktaş Sompo Japan, bu yılın başında oyun kurucu pozisyonunda yine undersized ve skorer bir isme gitti ve Ryan Boatright’ta karar kıldı. Yeni Bobby Dixon arayışına devam eden Ufuk Sarıca, sezonun kaderini belirleyen hatayı daha en başında yaptı ve Michael Roll gibi yaratıcılığı ile tüm sezon takımı taşımış bir oyuncu yerine eski şutörü Jon Diebler’ı koydu.
Vladimir Stimac; ribaundlarda sağladığı büyük üstünlük ve sıkışan hücumlarda sırtı dönük oyunuyla takımının elini rahatlatması sayesinde Beşiktaş Sompo Japan adına sezonun tartışmasız en değerli oyuncusuydu. Stimac’ın ayrılığının ardından Sırp oyuncu ile neredeyse taban tabana zıt olan Augusto Lima tercih edildi ve takım düzenlerindeki ani değişim tüm hızıyla devam etti.
2- Sarıca’nın Milli Takım Yükünü de Omuzlaması
Ufuk Sarıca, son yılların en büyük çıkış yakalayan yerli başantrenör olarak 2016-2017 sezonunda Türkiye Basketbol Federasyonu’ndan gelen teklifi kabul etti ve Milli Takımımızın yeni koçu oldu.
“Milli Takım ile Beşiktaş Sompo Japan’ı aynı anda çalıştıracak mı, çalıştırmayacak mı?” soruları gündemdeyken Beşiktaş yönetimi ile TBF bir araya gelerek anlaşmaya varmış, Ufuk Sarıca’nın “Hem milli takımı hem de kulüp takımını çalıştıracak enerjim var” görüşü sonrası Sarıca’nın iki tarafı da aynı anda idare etmesinde mutabakata varılmıştı.
Hem TBF hem de Beşiktaş Sompo Japan, son yıllarda milli takım ve kulüp takımını aynı anda çalıştıran koç fikrini tecrübe etmiş, sonuç ise özellikle kulüp takımları için felaket olmuştu. Beşiktaş Sompo Japan, Finlandiya’yı çalıştıran Henrik Dettmann’ı göreve getirmiş ve Fin çalıştırıcının EuroBasket 2015 nedeniyle yaz aylarında takımın yönetimini yardımcılarına bırakmasıyla Beşiktaş hiç de iyi bir hazırlık süreci geçirmemişti. Nitekim Dettmann’ın 15-16 sezonundaki ömrü de yalnızca üç hafta oldu.
TBF ise bu sistemi son dönemde Ergin Ataman ile birlikte denemiş 2016 Rio Olimpiyatları Elemeleri nedeniyle Galatasaray Odeabank’ın başında bulunamayan Ergin Ataman, sezon başında kurduğu kadroda yıl ortasında büyük değişikliklere gitti ve 2016-17 sezonunun hayal kırıklığıyla noktalamasının ardından Galatatasaray’daki görevinden de ayrılmıştı.
Ufuk Sarıca, ev sahipliğini üstlendiğimiz EuroBasket 2017’de milli takımımızın başında olacağı için Beşiktaş Sompo Japan’ın yönetimini yardımcılarına bıraktı. Hatta bu süreçte milli takım kampında düzenlenen basın toplantılarında Sarıca’ya Beşiktaş’la ilgili sorular da geliyor, tecrübeli çalıştırıcı hem milli takım hem de Beşiktaş Sompo Japan’ın tranfer süreci hakkında bilgiler veriyordu. Sarıca’nın yıllardır yol arkadaşlığı yaptığı Servet Özsüner’in de Samsun Atakent’te başantrenörlük yapmak adına Beşiktaş’tan ayrıldığını hatırlatmakta fayda var.
Milli Takımımız, EuroBasket 2017’de gruptan çıkmayı başarırken son 16 turunda İspanya’ya elenmekten kurtulamadı. 2019 Dünya Şampiyonası Elemeleri’nde ise ilk iki maçında Letonya ve Ukrayna’yı mağlup eden Millier, Şubat ayında oynanan maçlarda İsveç ve Letonya deplasmanlarından mağlubiyetle döndü.
Beşiktaş Sompo Japan ise Ufuk Sarıca’nın başından sonuna kadar yoğun olduğu sezonda üç kulvarı da hedeflerinden uzak ve kupasız bir biçimde tamamladı. Tablolar, her iki taraf için de pek iç açıcı olmadı.
3- Sezon Ortasından Üst Üste Yapılan Yanlış Oyuncu Tercihleri
Sezon başında takıma katılan Ryan Boatright ve Augusto Lima isteneni vermekte zorlanırken Beşiktaş Sompo Japan’da saha içinde uyumsuzluklar da baş gösterdi. Bu sürece Boatright’ın sık yaşadığı sakatlıkların eklendiği dönemde siyah-beyazlı ekibin başına tam anlamıyla bir talih kuşu kondu ve Augusto Lima, Çin’in Xinjiang Flying Tigers takıma buy-out bedeli ile birlikte transfer oldu.
Sertaç Şanlı gibi geçtiğimiz sezondan bu yana istikrarlı olarak çıkışını sürdüren yerli bir pivot mevcutken yaklaşık bir sezondur kulüp takımında forma giymemiş Semih Erden, yine Sarıca döneminde gördüğümüz pivotlardan çok başla bir profil olarak sezon ortasında kadroya katıldı. Kasım ayında oynanan milli maçta sakatlık geçiren Semih, sahalara ancak Mart ayında dönebildi.
Beşiktaş Sompo Japan’ın eline pivot pozisyonu için bir hamle yapma ve Lima ile yapılan yanlışı telafi etme fırsatı geçmişti ve Sarıca, tercihini bir kez daha eski öğrencisi Juan Palacios’tan yana kullandı. Kolombiyalı pivot 70 bin Euro buy-out ücreti ile Neptunas’tan kadroya katıldı. Bu sefer de hem Stimac hem de Augusto Lima ile bağdaşmayan bir pivot modeli takıma katılmış oldu. Şubat ayındaki Bonn karşılaşmasında kolundan sakatlanan Palacios’un sahalardan üç ay uzak kalacağı açıklandı.
Bununla birlikte Ryan Boatright ile yollarını ayıran Beşiktaş Sompo Japan’ın eline oyun kurucu pozisyonu için bir hamle yapma fırsatı geçmişti. Tercih ise Ergin Ataman’ın göreve gelişiyle Anadolu Efes’te iyiden iyiye gözden düşen ve gönderilmesi planlanan Josh Adams’tan yana kullanıldı. Adams, atletik özellikleriyle ön plana çıksa da yine de Beşiktaş’ın iki yıldır eksikliğini yaşadığı ‘gerçek’ oyun kurucu değildi. Nihayetinde takımın en skorer oyuncularından biri olsa da saha içinde bir anının bir anını tutmamasından dolayı çoğu zaman kimseyi tatmin eden bir oyun ortaya koyamadı.
Beşiktaş Sompo Japan için uzun rotasyonuna bir hamle yapma imkanı daha doğmuştu. Siyah-beyazlılar eline geçen bu fırsatı da hiç çekinmeden harcayarak İtalya’da Brindisi forması giyen Cady Lalanne, tıpkı Juan Palacios’ta olduğu gibi, buy-out ödenerek takıma katıldı. Sarıca, Juan Palacios ile hemen hemen aynı tarzda bir pivot ile yoluna devam etmeyi tercih ederken Haitili oyuncu ince fiziğine rağmen atik olmayan yapısı ile dikkat çekti. Lalanne’ın gelişi, Semih Erden’in dönüşüyle birleşince bu durumdan en çok etkilenen isim ise Sertaç Şanlı oldu.
Cady Lalanne takıma katılmadan önce Sertaç Şanlı: 18 Maç, 11,4 Sayı, 4,2 Ribaund
Cady Lalanne takıma katıldıktan sonra Sertaç Şanlı: 13 Maç, 6 Sayı, 2,8 Ribaund
Bahsi geçen tüm oyuncular Ufuk Sarıca’nın beğenisi ve isteği üzerine takıma katılmış olabilir ancak unutulmamalıdır ki takım yönetimi bir ekip işidir. Belki de Beşiktaş Sompo Japan’ın şube yönetim kadrosunda Juan Palacios, Cady Lalanne gibi isimleri veto edebilecek yetkide ve yeterlilikte isimler olsaydı siyah-beyazlılarda kötü gidişe daha erken önlemler alınabilirdi.
4- Ufuk Sarıca’da Gözlemlenen Enerji Düşüklüğü
Ufuk Sarıca sezon boyunca oyuncularındaki enerji eksikliğinden yakındı ve bu konuda da sonuna kadar haklıydı ama Beşiktaş kulüp olarak bu sorunu gidermek için oyuncularına herhangi bir yaptırım uygulamadı. Ergin Ataman’ın zaman zaman yaptırdığı ceza idmanları veya aldığı kadro dışı kararları hepimiz biliyoruz. Sarıca’yı kimseyi kadro dışı bırakmadığı için elbette suçlayamayız ancak takımda kendisinin de gördüğü bu problemlerin önüne geçme konusunda başarılı olduğu söylenemez.
Öte yandan Beşiktaş taraftarlarınca Ufuk Sarıca, çok önemli bir figür ve belki de basketbol şubesine olan güvenin de simgesi. Sarıca, geçtiğimiz sezon kendisine duyulan bu sevgiyi çok iyi bir şekilde yönlendirerek sosyal medya hesapları üzerinden yaptığı paylaşımlarla hem taraftarlarla iyi bir sinerji kurmuş hem de maç sonu basın toplantılarında yaptığı çağrılarla taraftarları salona çekmeyi başarmıştı.
Belki bu çok detaycılık olacak ama geçtiğimiz sezon sosyal medya paylaşımları ile taraftarların önüne hedef çizen ve herkesi motive eden Sarıca’nın 31 Ocak’tan bu yana sosyal medya hesaplarından takım ile ilgili herhangi bir paylaşımda bulunmadığını görüyoruz. Öte yandan Sarıca’nın özellikle ligin ikinci yarısından itibaren basın toplantılarında taraftarları salona davet eden mesajlar göndermemesi de dikkat çekiciydi.
Bununla birlikte hedefi her zaman en üste koyan Ufuk Sarıca’nın FIBA Şampiyonlar Ligi’nde sürpriz bir şekilde medi Bayreuth’a elenilen maçın ardından yaptığı “Şampiyonlar Ligi’nin bir numaralı favorisi değildik” açıklamalar da siyah-beyazlı taraftarlarda sonuçtan daha büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!