by Semih Tuna/ info@eurohoops.net
Galatasaray‘ın yaptığı en sükseli transferlerden biri hiç kuşku yok ki Nigel Hayes.
Amerikalı oyuncu, NCAA finaline uzanan üniversite yıllarının ardından NBA’de beklediğini bulamamıştı.
Görünen o ki 1 numaralı hedefi de mümkün olduğu kısa sürede NBA’den kontrat kapmak.
Eurohoops, Galatasaray‘ın Amerikalı oyuncusuyla bir araya geldi ve önümüzdeki dönemi konuştu.
– İlk kez yurtdışında oynayacaksın. Memleketinden ayrıldın. Bu kararı nasıl aldın, senin için zor oldu mu?
– Pek değil. Bir an düşündüm ama aştım. Anladım durumu. Hâlâ NBA, uzun başarılı bir kariyer hedeflerimi koruyorum ve bu yalnızca o hedeflere ulaşmak için bir adım. Ayrıca NBA’de oynayacak yeteneğim olmamasından ziyade gerekli agresifliğe sahip değildim ve buraya geldim, burada o agresiflik üzerine odaklanabilir, onun üzerine çalışabilirim. Bunu yaptığımda da geri dönebilirim. Neler yapabileceğimi biliyorum.
– Galatasaray’ın teklifini ilk duyduğunda ne düşündün? Kulüp ile ilgili araştırma yaptığında ilgini en çok ne çekti?
– Hiçbir şey açıkçası. Buraya gelmemdeki asıl amaç NBA’e geri dönebilmem için bana yardımcı olabilecek olması. Aklımda bu vardı. Bunun dışında her şey ikinci plandaydı daha ziyade. Çünkü aklımda kendimi düşünmek yerine başka bir sürü şey vardı daha önce. Profesyonel açıdan bakınca rahat bir tercihti. Para kazanma ve çalışmam gereken noktalar üzerinde çalışma fırsatı ile NBA’e en hızlı şekilde geri dönme arzusu vardı kararımın arkasında.
– İstanbul nasıl? Burada yaşamak nasıl?
– Farklı tabii. Çok farklı. Farklı bir kültür var. Farklı insanlar, farklı bir dil var. Ama güzel. En büyük sorun burada araba kullanmak cidden saçma. Çok tehlikeli. Çok hızlılar. Çok kalabalık. Araba sürmek tam bir kaos. Restoranlarda yemek bulmak başta biraz zordu çünkü Amerika’daki gibi bir yiyecek kültürü yok ama buradaki yiyecekler genelde et odaklı. Şimdiye kadar zorluk yaşadığım iki nokta bunlar ama aşırı gelen bir şey yok. Hâlâ araba kullanabiliyorum, bugün buraya (ed. notu: Medya günü) güvenli bir şekilde gelebildim. Her şey iyi şu an.
– Basketbol oyuncuları genelde vegan değiller. Damian Lillard’ın vegan olduğunu biliyoruz. Vegan olmaya nasıl karar verdin ve ne zaman bu beslenme düzenine geçiş yaptın?
– Yaklaşık 14 ay önce bir araştırma yaptım. Faydalarını gördüm. Ayrıca biraz kilo da vermeye çalışıyordum. Ben de veganlığı bir denedim. Vegan olunca ilk soru “Nasıl hissediyorsun?” oluyor. Harika hissediyorum. Veganlık sonrası daha iyi hissettim. Ölü hayvan eti yemeyi bıraktım. Farklı bileşenlerin olduğu sütler içmeye başladım. Yumurta yemeyi bıraktım. Vücudunuzu kötü hissettirecek her şeyi yemeyi bıraktım. Bilim de bunu söylüyor. Kanıtlandı. Ama insanları vegan olmaya ikna etmeye çalışmıyorum. Süt içiyor, et yiyor olmanız umurumda değil. Biri bir şey yediği zaman kokusu hâlâ çok güzel geliyor mesela ama yemek istemiyorum. Kendim için iyi olmadığını biliyorum. İnsanlar ne isterse onu yapsın ama bu durum benim sakatlıklardan uzak kalmamı, çabuk iyileşmemi sağlıyor. Bana enerji veriyor, daha iyi hissetmemi sağlıyor.
– Türkçe konuştuğun bir video gördük ve dil ile çok ilgili gözüküyorsun. Belki bu röportajı sezon sonunda yapsak Türkçe yanıtlar verirdin. Bu konuda neler söylemek istersin?
– (Türkçe) Benim adım Nigel. (İngilizce) Küçük diyaloglar kurabiliyorum şimdilik ama çok sayıda kelime biliyorum ve biri Türkçe konuşunca ne söylediklerini kelime kelime anlayıp genel fikri çıkarabiliyorum. Ama henüz akıcı konuşacak noktada değilim. Yine de biri bir şeyler sorunca kırık parçalar halinde cevap verebiliyorum. Restoranda “(Türkçe) Bir şişe su istiyorum, lütfen” diyebiliyorum. Böyle şeyler yapabiliyorum. Sayıları, renkleri biliyorum. Çok sayıda nesneyi biliyorum. Bir şey duyduğum zaman “şundan bundan bahsediyorsunuz” diyebiliyorum. Bunu da mümkün olduğunca kullanabiliyorum. İnsanlara en ilginç gelen şey de şu şekilde, benim Türkçeyi hiç bilmememi bekliyor oluyorlar. Henüz 4,5 haftadır buradayım. Herkes, gördükleri diğer herkesten daha hızlı öğrendiğimi söylüyor. Benim hedefim de bu. 2 ay içerisinde akıcı konuşmak istiyorum. Hedefim bu.
– 2 ay… Çok hızlı dil öğrenme gibi bir yeteneğin var mı öyleyse?
– Yetenek olarak hayır. Ben sadece kendimi kim olduğumu bilmeye adamış gibiyim. Kendi evrenimi yaratmaya çalışıyorum. Aklına bir şey yapmayı koyduğun zaman onu yapabilirsin çok istersen. “Bunu yapacağım” deyince yapıyorsun. Kişisel olarak hedefim en hızlı şekilde bu dili öğrenmek. 2 ay içerisinde yapamazsam üç ay içinde kesin yapacağım. Muhtemelen bu da birçok insandan bir yıl daha çabuk öğrenmek gibi oluyor çünkü Türkçe çok zor dil. Şimdilik çok iyi gidiyorum kendi adıma.
– Herkesin annesiyle ilişkisi iyidir ama senin annen ile olan bağın inanılmaz seviyede. Annen, Galatasaray’ın Twitter hesabına yazıyor bazen. Her şeyi retweetliyor. Buraya gelmende kararı birlikte mi verdiniz?
– Kendisi biraz kafayı bana takmış durumda çünkü burada olmamın sebebi gerekli agresifliği göstermemiş olmam. Dediğim gibi, NBA için gerekli yeteneğe sahibim. Doğru kafa yapısına sahip olmam lazım. O da bana bunu yapmamı söylüyordu. Henüz yapmadım ve buradayım. O da “Beni dinlersen istediğin yerde olursun” diyor. Konu üzerinde çalışıyoruz. İstediğim gibi bir hayata sahip olmak, ailemi geçindirmek istiyorsam yapmam gerekeni yapmalıyım. Annem hep destekliyor. Geçmişe giderseniz de zaten hep her şeyi retweetliyordu. Herkes onu tanıyor Twitter’da. Sahip olduğum tüm takım arkadaşlarımın annesi oldu ve bundan sonra da öyle olacak. Muazzam bir insan. Gerçek bir 1 numara. Harika bir kadın. Ben de onu yetiştirdim ve bundan ötürü gururluyum.
– Son soru şu şekilde: Senin için hazırlık süreci nasıl gidiyor? Sahada inanılmaz gözüküyorsun. Fiziksel olarak da iyi gözüktün. Sence ne durumdasın ve sence bu sezon Galatasaray için başarı ne olur?
– Benim için konsantrasyonum… Dediğim gibi burada olmamın sebebi konsantrasyon eksikliğimdi. Türkiye’de olmak da bu konuda benim için faydalı. Arabayı agresif kullanmazsan hiçbir yere gidemiyorsun ki. İnsanlar geçip gidiyor. Amerika’da olsa sinirlenir insanlar ama Türkiye’de arabayı böyle kullanmak zorundasın yoksa hiçbir yere varamıyorsun. Yani o araba kullanırken gerekli olan agresiflik, sahada da ihtiyacım olan gerekli agresiflik. Sahada en iyi oyuncu olduğuma dair kafa yapısı gerekiyor. Bunları yapmak için ne gerekiyorsa sahada onu yapacağım. Sahada dominant oynayacak kafa yapısına ihtiyacım var. Burası da bana o fırsatı veriyor. Hedef NBA’e dönmek ve bunu yapmaya çalışırken de burada kazanmak istiyorum tabii. Gittiğim her yerde winner oldum. Beni takip eden insanlar da bunu biliyorlar. Burada olduğum sürece -bütün yıl da olsa birkaç ay da olsa- en iyi performansımı sahaya koymak için elimden geleni yapacağım. Mümkün olduğunca fazla da maç kazanacağız.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!