2019-2020 EuroLeague Sezon Ortası Ödülleri!

13/Oca/20 09:30 Ocak 13, 2020

Utkan Sahin

13/Oca/20 09:30

Eurohoops.net

EuroLeague’de ilk 18 hafta geride kaldı, Eurohoops Fırın ise erken sezon ödüllerini dağıtmaya başladı! İşte geride kalan 162 maç sonrası hazırladığımız sezon ortası ödülleri.

By Utkan Şahin / info@eurohoops.net

Turkish Airlines EuroLeague’de harika bir 18 haftayı geride bıraktık.

Hani derler ya “Kışın geleceği yazdan bellidir” diye… EuroLeague’in yeni sezonu da tam olarak öyle! EuroLeague, yazın yaşanan çılgın transfer döneminin ardından belki de hiç olmadığı kadar çekişmeli geçiyor.

NBA’den gelen yıldızlarla birlikte ligin oyuncu kalitesi uzun süredir görmediğimiz kadar artarken dolayısıyla sezon içerisinde yaşanan hikayeler de arttı. Beklenmedik düşüşler, büyük sürprizler ve inanılmaz oyuncu performansları ilk 18 haftada bizlerle birlikteydi.

Bu 18 haftayı taçlandırmak isteyen Eurohoops Fırın ise her sezon yaptığı gibi bu yıl da sezon ortası ödüllerini dağıtmaya karar verdi.

Elbette bu ödüller gelecek için bir tahmin değil, şu ana kadar gösterilen performansların sonucu. Dolayısıyla sezonun 2. yarısında bu ödüller değişebilir. Ayrıca her sene yaptığımız gibi bu sezon da ödülleri istatistiklerden daha çok takımlarının başarısında oynadıkları kritik roller üzerinden vermeyi tercih ettik.

Lafı daha fazla uzatmadan… Karşınızda EuroLeague’in ilk yarının ödülleri:

İlk 18 Haftanın En İyi Üçüncü Beşi:

  • Lorenzo Brown (Kızılyıldız) 17 maç 14.1 sayı, 4.6 asist, 3.8 ribaund, 16.5 EFF: Kızılyıldız, sezonun bu kısmında ilk 8 içerisindeyse bu adama çok şey borçlu. Özellikle ilk iki aydan sonra Avrupa basketboluna çok iyi adapte olan Lorenzo Brown, ortaya mükemmel bir liderlik performansı koydu. Billy Baron ile çok uyumlu bir ikili olan Amerikalı guard, takımının hücumunu bambaşka bir seviyeye çıkarttı. Onun devreye girmesiyle birlikte Kızılyıldız, son 9 maçta 7 galibiyet alırken o da bu sürede 19.1 sayı, 5.6 asist ortalamaları tutturdu. Özellikle Milano deplasmanındaki Brown gerçekten çok etkileyiciydi.
  • Sergio Rodriguez (Olimpia Milano) 18 maç 14.0 sayı, 5.2 asist, 2.3 ribaund, 14.5 EFF: Hazır, Milano demişken İtalyan devinin saha içi liderine geçelim. Bu yaz CSKA‘dan ayrılarak Ettore Messina’nın yeni projesine büyük bir heyecanla – 3 yıllık bir kontratla – giden Rodriguez, Messina’nın kendisini neden ısrarla istediğinin yanıtını hemen verdi. Özellikle sezon başında İtalyan ekibinin herkesi etkileyen performansında onun emeği büyüktü. Birçok maçın son çeyreğinde oyunu çözen isim olan İspanyol guard, kritik anlarda üçlükleriyle çok can yaktı. İtalyan ekibinin düştüğü dönemde Ser-Rod da biraz yalpalasa da son Panathinaikos maçında masaya yumruğunu vurdu ve takımının bu krizi şimdilik çözmesini sağladı.
  • Nando De Colo (Fenerbahçe Beko) 14 maç 19.5 sayı, 3.2 ribaund, 3.0 asist, 20.4 EFF: Bu yaz büyük bir heyecan yaratarak İstanbul’a gelen Nando De Colo, bu heyecanın sebebini saha içerisinde gösterdi. Evet, Fenerbahçe belki ilk 18 haftada beklenen performansı pek sergileyemedi ama De Colo, takımın o kaotik ortamında bile fark yaratan skorer olmayı başardı. MVP olduğu sezondan bile daha yüksek bir sayı ortalaması yakalayan Fransız yıldız, özellikle sezon başında hücum hiç işlemezken birebir skor yeteneğiyle takımını taşıdı. Sarı-lacivertliler son dönemde toparlanarak yukarıya doğru çıkmaya başladı, bu süreç büyüyerek devam ederse De Colo’nun durdurulamaz skorerliği daha da çok parlayabilir. Özellikle de Kostas Sloukas buna biraz izin verirse…
  • Kyle Hines (CSKA Moskova) 18 maç 9.1 sayı, 4.3 ribaund, 1.2 asist, 10.1 EFF: EuroLeague’in en acı hikayelerinden birini söyleyeyim mi? Kyle Hines, modern EuroLeague’de Saras ile birlikte en çok şampiyonluğu olan oyuncu fakat onu 10 yıllık EuroLeague kariyeri boyunca hiçbir zaman en iyi beş ödülünü kazanırken göremedik. Evet, bu tarz beşlerde istatistikler çok öne çıkıyor ve Hines da böyle bir oyuncu değil ama onun oyuna etkisi kesinlikle yadsınamaz. Yıllardır savunmada 1’den 5’e kadar herkesi savunarak CSKA’ya inanılmaz bir avantaj sağlayan Amerikalı uzun, bu yıl da buna devam ediyor. Hücumda da 2016’ten beri en yüksek ortalamasını yakalayan Hines, özellikle Efes ve Barcelona gibi önemli rakiplere karşı gösterdiği performansla da takımı adına sahada çok şey değiştirdi. EuroLeague onun saha içi verimliliğini göz ardı edebiliyor olabilir ama ben etmeyeceğim.
  • Bojan Dubljevic (Valencia) 18 maç 14.4 sayı, 6.9 ribaund, 1.4 asist, 18.4 EFF: Sonunda EuroLeague’de beklenen Bojan Dubljevic’i izliyoruz. Valencia‘da ilk parladığı yıllarda herkes onun ya NBA’e ya da EuroLeague’in dev takımlarından birine gideceğine emindi. Hatta menajeri de açıklamalarıyla bunu bir kez daha doğruladı. Fakat yıllar geçtikçe hem bu beklentilerin yerine gelmedi hem de Karadağlı pivotun oyunu sanki bir yerlerde tıkanmış gibi kaldı. Özellikle 2017’deki EuroLeague macerası onun için büyük bir eksiydi. Bu yıl ise geri döndü. Bir uzun olmasına rağmen takımına harika liderlik yapan Dubljevic, 5. haftadan sonra Valencia’yı ayağa kaldırarak playoff yarışına soktu. Bunu yaparken bir ara maç başına 3-4 üçlük sokmayı da başardı. Ligin en iyi pivotlarından biri olduğunu gösteren Dubljevic, şimdi sezon sonuna kadar takımını yarışta tutmaya çalışacak. Sonra da belki onu dev takımlarda görebiliriz. Sonuçta sezon sonunda kontratı sona eriyor…

İlk 18 Haftanın En İyi İkinci Beşi:

  • Nick Calathes (Panathinaikos) 18 maç 13.7 sayı, 5.1 ribaund, 9.3 asist, 19.1 EFF: EuroLeague’in asist kralı Nick Calathes, her yıl büyüyerek ilerlemeye devam ediyor. Bu yıl yanına eklenen şutörlerin de etkisiyle hücumda çok daha rahatlayan Calathes, Panathinaikos‘u ligin en çok sayı atan takımı yapmayı başardı. Ligin açık ara en çok double-double yapan oyuncusu olan Yunan guard, tam 9 maçta çift hanelerde asist yaparak maçı tamamladı. Kendi şutu kısa bir dönem haricinde düzelmedi ama buna rağmen oyuna bir kısa olarak bu kadar etki edebilmesi gerçekten inanılmaz. CSKA maçında kritik anlarda yaptıkları da bunun en büyük göstergesiydi. Panathinaikos için belki mükemmel bir sezon olmuyor ama en azından takım gücü itibariyle olması gerekti yerde. Ve Calathes de böyle giderse yakında EuroLeague tarihinde çift hanelerde asist ortalaması tutturan isim olabilir. Çünkü buna gerçekten yakın!
  • Facu Campazzo (Real Madrid) 18 maç 10.5 sayı, 6.9 asist, 2.3 ribaund, 15.8 EFF: EuroLeague’de işin sadece hücum kısmında ya da işin sadece savunma kısmında Facu Campazzo’dan daha fazla oyuna etki eden oyuncular muhtemelen vardır. Fakat oyunun her iki tarafında da eşit bir şekilde oyuna bu kadar etki eden bir oyuncu yok. 93.4 savunma verimliliğiyle ligin en iyi kısası olan Campazzo, hücumda da harika bir iş çıkartıyor. Llull’un sakatlığıyla birlikte artık iyice takımın kısa lideri olan Arjantinli yıldız, asist krallığında 6.9 ile 2. sırada yer alıyor. Gerçekten birçok maçta onun sahada olması Real Madrid‘in adına o kadar çok şey değiştiriyor ki Campazzo’nun sahada olduğu anlarda Madrid, her maçta rakiplerine ortalama 6.7 sayı fark atıyor. Gerçekten çok özel bir oyuncu ve onun sahadaki o yaratıcılığını görmek büyük bir şans!
  • Vasilije Micic (Anadolu Efes) 17 maç 14.2 sayı, 5.8 asist, 2.6 ribaund, 15.1 EFF:  Yaratıcılık demişken EuroLeague’de bu alanda özel bir adamı da atlamayalım. Geçen sezon ki o sığ tartışmadan kurtulduk. Shane Larkin artık bu takımın tam anlamıyla gerçek lideri ama bu Vasilije Micic’in değerini hiç azaltmıyor. Hatta bence aksine artıyor. Çünkü Larkin gibi bir skorerin yanında Micic gibi doğru karar alma yüzdesi bu kadar yüksek bir guardı izlemek Efes‘i lig tarihinin en özel hücum takımlarından biri haline getiriyor. Sezona mükemmel başladıktan sonra biraz düşüş yaşasa da onun sahadaki varlığı bile rakiplerin birçok savunma planını çöpe atıyor. Üstelik düşüş dediğime da bakmayın. Bu adam bu sezon EuroLeague’de sayı, asist, ribaund, PIR ve üçlük yüzdesinde en iyi performansını ortaya koyuyor. Dolayısıyla onun yeri kesinlikle burası!
  • Tornike Shengelia (Baskonia) 18 maç 16.9 sayı, 6.0 ribaund, 2.2 asist, 19.7 EFF: Yazık oluyor! Gerçekten çok yazık oluyor. Tornike Shengelia bu sezon Baskonia‘da mükemmel bir performans sergiliyor. Şöyle söyleyeyim büyük bir takımda olsa muhtemelen MVP ödülü için bile konuşabileceğimiz bir sezon geçiriyor Gürcü yıldız! Fakat Baskonia kadrosundaki diğer bütün problemler onun bu performansını biraz gölgeliyor. Takımının maç kazanması için her şeyi yapıyor. Aynı Micic gibi kariyerindeki en iyi istatistiklerle oynuyor, mücadele ediyor ve bazen atmaması gereken şutları bile atmak zorunda kalıyor. Yine de bunların hiçbiri yetmiyor. Ligde hem sayı krallığı hem de verimlilik puanında 6. sırada Shengelia’nın ismi var. Keşke onun bu harika sezonunu daha fazla taçlandırıp, onu ilk beşe koyabilsek ama Baskonia bu haldeyken bunu yapamayız.
  • Nikola Milutinov (Olympiakos) 17 maç 10.5 sayı, 8.9 ribaund, 0.7 blok, 19.9 EFF: Yazık oluyor 2! Nikola Milutinov da birebir Shengelia’yla aynı durumda yer alıyor. Sırp pivot, harika oynuyor ve Olympiakos’un kazanması için her şeyi yapıyor ama Pire ekibi o kadar kötü bir kadroya sahip ki bütün bunlar gölgede kalıyor. Jan Vesely‘in sakatlanmasıyla birlikte ligdeki en iyi pivot unvanını alan Milutinov, takımı onu kullanmaya çalıştığı sürece pota altında bütün dengeleri değiştiriyor. Ligin ribaund krallığında zirvede yer alan yıldız oyuncu, tam 8 kere maçı çift hanelerde ribaundla tamamladı. Sadece ribaundlarda da değil, çember korumada, pota altında bitirmede de o var. Zaten onun sahada olduğu anlarda Olympiakos, rakiplerine 51 sayı üstünlük kurarken Milutinov yokken 93 sayı yemesi onun ne kadar iyi olduğunu ama takımının da ne kadar kötü olduğunun bir işareti!

İlk 18 Haftanın En İyi Beşi:

  • Shane Larkin (Anadolu Efes) 17 maç 20.5 sayı, 3.9 asist, 3.3 ribaund, 24.1 EFF: Bence dilbilimcilerin artık bir araya gelip, Shane Larkin için yapılacak yeni övgüler bulması gerekiyor. Çünkü şu an kullandıklarımızı o kadar çok söyledik ki artık anlamlarının etkisi azalmış gibi oldu. Bir oyuncu için olağanüstü performans sergiliyor dediğimiz zaman bunun bir anlamı var. Fakat bu tarz bir performansı Larkin gösterince; “Ee bunu hep yapıyor, ne var?” diyecek hale geldik. Oturup herkesin ağzını açık bıraktığı maçları saymaya kalksak bir çırpıda 5-6 maç sayabiliriz ki Bayern’e karşı attığı 49 sayı da yanımıza kar kalır. İstatistikleri zaten her şeyi anlatıyor. 24.1 verimlilik puanıyla De Colo’nun 2015’teki performansından beri gördüğümüz en iyi ortalamayı tutturmuş durumda. O ilk beşte olmayacak da kim olacak!
  • Mike James (CSKA Moskova) 18 maç 20.9 sayı, 4.7 asist, 3.5 ribaund, 22.1 EFF: Hayatın içerisinde olmaz denilen şeyler olabiliyor. Bunun basketboldaki örneklerinden biri de kesinlikle Mike James! Baskonia‘dan sonra kazanan takımın verimli oyuncusu olmaktansa verimsiz ama çok yetenekli bir oyuncuya dönüşen James, Moskova’da ise dizginlendiği zaman ne kadar değerli olduğunu herkese gösteriyor. Geçen sezonki 4 büyük yıldızını – birini sakatlık yüzünden – kaybeden CSKA‘yı yanındaki harika görev adamlarıyla birlikte taşıyan James, aynı istatistikleri çok daha verimli ve daha az şut kullanarak tutturdu. Mike James bu sezon %45.1 ile üçlük atıyor ve %50 true shooting yüzdesine sahip desem sizler için yeterli olur mu? Yeterli olmazsa Efes ve Zalgiris maçlarında yaptıklarına bakın! Bana hak vereceksiniz.
  • Scottie Wilbekin (Maccabi Tel Aviv) 17 maç 16.2 sayı, 3.2 asist, 1.9 ribaund, 16.8 EFF: Sanırım Maccabi yanlışlıkla geçen sezon Mitchell Wilbekin’i oynattı. Yoksa iki sezon arasında bu kadar fark olması gerçekten inanılmaz. Geçen sezonun en büyük hayal kırıklıklarından biri olan Scottie, bu sezon ise EuroLeague’in elit yıldızlarından biri gibi oynuyor. Tabii bunda koç Sfairopoulos’un ona uygun bir takım düzenini yaratmasının çok büyük etkisi var. Yoksa gerçekten de Mitchell’i izlemiş olamayız. Fakat kritik anlarda geçen sezon bu kadar çuvallarken bu sezon bambaşka bir lidere dönüşmesi ve çoğu maçta en kritik anda takımını ayakta tutması da Scottie’nin mental olarak gösterdiği bir gelişim. İsrail devi, şu anda ligin ilk 4’ü için avantajlı bir durumda ve Wilbekin de sahaya koyduğu liderlikle bu beşte olmayı hak ediyor.
  • Anthony Randolph (Real Madrid) 16 maç 13.0 sayı, 4.3 ribaund, 0.9 top çalma, 14.1 EFF: Bana sorarsanız, Real Madrid ligin en fazla çeşitliliğe sahip takımı ve bu takımın lideri de Facu Campazzo! Fakat bütün bu düzenin en verimli şekilde işlemesini sağlayan isim de Anthony Randolph! Amerikalı yıldızın, forvetten verdiği skor ve dış şut katkısı, Real Madrid’i neredeyse kusursuz hale getiriyor. Zaten bu kadar çeşitliliğe rağmen Madrid’de en fazla süre alan 2. oyuncu oyuncu da o. Madrid mükemmel bir takım olsa da düzenli olarak her maç çift hanelere çıkar diyebileceğiniz oyuncu sayısı az. Randolph ise 4 numaradan skoru sürükleme işini harika bir şekilde yapıyor. Ligde en çok üçlük sokan uzun olan Randolph, %50 üçlük yüzdesiyle maç başına 2.7 isabet buluyor. Üstelik bütün bunları geçen yıllara göre çok daha istikrarlı bir şekilde yapıyor. Bireysel olarak baktığımızda Shengelia’nın istatistikleri daha iyi olabilir ama Amerikalı yıldız, kazanan takımın parlayan parçası! Dolayısıyla da ilk beş onun hakkı!
  • Nikola Mirotic (Barcelona) 18 maç 18.5 sayı, 7.1 ribaund, 1.3 asist, 21.1 EFF: Yazın transfer olduğu zaman Nikola Mirotic’in zaten bu beşte olacağı kesin gibi bir şeydi. Sonuçta EuroLeague’e her yaz böyle çarpıcı bir isim geri dönmüyor. Henüz NBA’e gitmeden önce de bu ligin yıldızlarından biri olan Mirotic, döndükten sonra da doğal olarak harika performanslarına devam etti. Barcelona yıldızlarla dolu kadrosuyla henüz beklenen basketbolu sergileyemese de Mirotic, kendi üzerine düşeni fazlasıyla yapıyor. Katalanlara liderlik yapan yıldız forvet, sayı, ribaund ve verimlilik puanında ilk 6’da olmayı başaran tek isim olarak ilk 18 maçı geçirdi. Fakat söylediğim gibi zaten onun burada olmaması sürpriz olurdu.

Sezon İlk Yarısının Bireysel Ödülleri

MVP

Shane Larkin (Anadolu Efes) 17 maç 20.5 sayı, 3.9 asist, 3.3 ribaund, 24.1 EFF:

NBA, özellikle son 5 yılda EuroLeague’den çok fazla yıldızı çaldı. Hatta bir ara yıldız olmayan oyuncuları bile alıp götürdüler. Fakat birisini gözden kaçırdılar: Shane Larkin!

Bana göre daha önceki NBA deneyimlerinde iyi bir rol alacağını kanıtlamıştı ancak NBA takımları ona bu rolü vermekten çekinince bu etkileyici oyuncu da eski kıtaya geri döndü. Kendisine güvenilen ortamda neler yapabileceğini geçtiğimiz Mart ayından bu yana etkileyici bir şekilde gösteriyor.

EuroLeague’in birçok unutulmaz efsanesi ve skoreri var. Bunların arasında argümanlı bir şekilde bir seçim yapmak gerçekten zor. Fakat sadece hissiyat olarak konuşacaksak kişisel olarak Anthony Parker’dan beri durdurulması en zor oyuncuyu izliyormuşuz gibi geliyor.

Çünkü kendini bulduğu günden beri ben henüz EuroLeague’de onu durdurabilen bir takım ya da koç görmedim. Bir kere birebirde savunmanız imkansız. Çünkü böyle bir şeyi denerseniz, hızlı ilk adımıyla bütün savunmayı parçalıyor. Eğer diğer delici kısalar gibi şutunu riske etmeye kalkarsanız ise 2-3 saniye sonra çok pişman olarak topu kenardan çıkartmak zorunda kalıyorsunuz. Kombinli savunmalarla yahut ikili sıkıştırmalarla denerseniz de bu sefer takımın diğer top yönlendiricileri devreye giriyor ve sizi yine cezalandırıyor.

Larkin’in yapmasına izin vermemeniz gereken en önemli şey ise savunma ribaundunu ona aldırmamak. Eğer ribaundu almasına izin verirseniz oyunu istediği tempoya çekip sizi mahvediyor. Bazen kötü bir ilk yarı ya da periyot geçirdiği zaman seviniyorsunuz, sonra ise 5 dakikada gelip bütün maçı değiştiriyor. Çok değil, 2 hafta önce Karşıyaka maçında yaptıklarını bunun en iyi örneği…

Ayrıca öyle inanılmaz istatistikleri var ki, insanın aklı çıkıyor. Mesela kendisi 20.5 sayı ortalamasıyla 3. sırada ama bunu maç başına sadece 10.5 top kullanarak yapıyor. %57.7 true shooting yüzdesiyle guardlar arasında ilk sırada. Keza sahada olduğu anlarda Efes, rakiplerine 153 sayılık bir üstünlük kuruyor ve ligde bu konuda en iyi isim o!

Bütün bunlarla birlikte Anadolu Efes de EuroLeague’in zirvesinde yer alıyor. MVP ödülü ona gitmeyecek de kime gidecek?

Teşekkür ederiz NBA! Böylesine bir yıldızı bizden çalmadığın için…

En İyi Koç:

Ioannis Sfairopoulos (Maccabi Tel Aviv) – Ergin Ataman (Anadolu Efes)

İlk 18 hafta itibariyle bu ödülün 2 büyük adayı var: Biri Ioannis Sfairopoulos, diğeri de Ergin Ataman!

Ataman’dan başlarsak; tecrübeli koç, kariyerinin kesinlikle en iyi günlerini geçiriyor. Anadolu Efes, hem ligde hem de EuroLeague’de zirvede! Lacivert-beyazlılar, kulüp tarihinin birçok rekorunu daha sezonun ortası yeni geçmişken alt üst etti. Ve bence en az bunun kadar önemlisi de gerçekten harika bir basketbol oynuyorlar. Ne zaman Efes’ten bir geri adım atmasını bekleseniz, hep bir şekilde ayağa kalkmanın yolunu buluyor. Dahası da şu yazıda anlattığım gibi; Ataman bence EuroLeague’in yeni düzenini en erken gören koçlardan biri! 

Fakat bütün bu başarılar harika olsa da ben bireysel olarak tırnak ucuyla, hatta tırnağın ucunun bile en ucuyla Ioannis Sfairopoulos’u önde görüyorum. Yine de bu ödülü herhangi birine vermek diğerine haksızlık olacağı için ödülü ikisine paylaştırma kararı aldık.

Çünkü bu adam, yıllarca hayal kırıklıklarına boğulan bir EuroLeague devini geri getirdi.

2014’teki sürpriz şampiyonluktan sonra İsrail devi, adeta gözümüzün önünde sürekli eridi. Yanlış kadro planlamaları, kötü transferler, 6 koçun değiştiği sezonlar ve hem yerel ligde hem de EuroLeague’de yaşanan kötü sonuçlar!

Üstelik geçen sezon Sfairopoulos göreve geldiği zaman birçokları da kulüp ile genlerinin tutmayacağını söylemişti. Fakat o da gitti, kendi tarzını kulübe uydurdu.

Çok kötü durumdayken aldığı takımı geçen sezon playoff yarışına sokan Yunan koç, yaz döneminde yapılan transferlerle birlikte takımına bir seviye daha atlattı.

Ligin savunma verimliliğinde ilk sırada yer alan Maccabi, Scottie Wilbekin’in üstündeki yükün de doğru dağıtılmasıyla birlikte hücumda da bir lidere kavuştu ve ilk 18 maçta 12 galibiyet aldı. Sezon başında onların playoff yarışında olması herkes için beklenen bir tahmindi ama onlar bunun da ötesine geçerek ilk 4 için iddialı bir hale geldiler.

Üstelik bütün bunları yaparken de takımın da neredeyse sakatlanmayan oyuncu kalmadı. En basitinden takımın yazın yaptığı en büyük transfer olan Omri Casspi, 7. haftadan beri yok. Fakat Sfairopoulos, elinde kim kaldıysa bir şekilde yolunu açmayı başardı ve ortaya kazanan bir Maccabi çıkardı.

En İyi Çaylak:

Rokas Giedraitis (ALBA Berlin) 18 maç 13.7 sayı, 4.1 ribaund, 1.6 asist, 14.8 EFF

Avrupa basketbolunun yazılı olmayan kurallarından biri de şudur: “Aito Reneses’in elindeki yetenekleri dikkatli izleyin!”

Bugüne kadar sayısız yıldız basketbolcuyu dünya basketboluna kazandıran İspanyol koç, bu kıtada oyuncu gelişimi konusunda kesinlikle en iyilerinden biri ve muhtemelen son ürünü de Rokas Giedraitis olacak!

Henüz EuroLeague’e gelmeden önce bile birçok dev takımın ilgisini çeken Litvanyalı forvet, ilk sezonunda da bunun sebeplerini açıkça gösterdi. ALBA belki çok fazla maç kazanmadı ama onların tıkır tıkır işleyen sistemi içerisinde en dikkat çeken isim o oldu.

Hem hızlı hücumdaki atletizmi hem de üç sayılık atışlardaki başarısıyla izleyenlerin gözüne hoş gelen Giedratis, topu çok fazla yere vuran bir oyuncu olmamasına rağmen ilk sezonundan 13.7 sayı ortalama tutturdu. Üstelik %41.4 üçlük ve %52.8 ikilik yüzdeleriyle bunu başardı.

Kesinlikle ilk 18 haftanın en dikkat çekici çaylağı oydu ve bu performans böyle giderse ALBA’nın onu gelecek yaz elinde tutma ihtimali bence bayağı düşük bir olasılık!

En Çok Beklentilerin Üstüne Çıkan Takım:

ASVEL

Fransa basketbolu bu sezon EuroLeague’e geri dönerken ASVEL, ilk sezonunda ligin güzel ve özel hikayelerinden biri olmayı başardı.

Kadro kalitesi olarak baktığımızda herhalde en sıkı ASVEL taraftarı bile sezon başında kendilerini playoff hattına yazmamıştı. Hatta takımın sahibi Tony Parker’ın bile en iyi rüyalarında bile bu yoktur.

Fakat onlar beklenmedik bir şekilde bütün dengeleri değiştirdi ve sezon başından beri playoff mücadelesi içerisinde yer alıyorlar.  Özellikle evinde bambaşka bir performans gösteren ASVEL, Lyon’da Panathinaikos, Olympiakos, CSKA Moskova ve Baskonia gibi büyük takımları mağlup etmeyi başardı. Ellerindeki kadroya bakarsak bence bu takımları devirmeleri bile başlı başına bir başarı…

Muhtemelen sezonu ilk sekizde bitirmeyecek ASVEL. Fakat iç sahada sergiledikleri performansla sezonun bu kadarlık kısmına kadar yarışta tutunmaları bile zaten yeterli. Lige gerçekten büyük bir renk kattılar!

En İyi Rol Oyuncusu:

Daniel Hackett (CSKA Moskova) 15 maç 8.2 sayı, 2.6 ribaund, 2.9 asist, 8.9 EFF

CSKA Moskova denilince akla doğal olarak hep yıldızlar geliyor ve birçok şey o yıldızlar üzerinden konuşuluyor. Fakat bu sezonki performansıyla birlikte Daniel Hackett, bence Rus devinin son dönemdeki en iyi transferi olma unvanını hak etti.

Geçen sezon bir rol oyuncusu olarak mükemmel bir iş çıkartan ve ön alana getirdiği sertlikle CSKA’nın belki de kaderini değiştiren İtalyan guard, bu sezon çıtayı biraz daha yukarıya çekti.

Hackett, Will Clyburn’ün de sakatlanmasıyla birlikte çaresiz kalan CSKA’ya adeta nefes oldu. Mike James ile birlikte harika bir ikili olan tecrübeli guard, hem James’in saha içerisinde bazı konforları kazanması sağladı hem de takımı yönetti.

Bütün bunları yaparken de belki Siena döneminden beri görmediğimiz bir dominantlık ortaya koydu ve arka arkaya 2 maç, 20’li sayıların üstüne çıktı. Hackett’ın üçlük yüzdesinde de %43.1 ile kariyerinin en yüksek ortalamasına çıkması bile her şeyi anlatıyor.

Açıkçası ilk yarıda onu izlemek gerçekten bir zevkti ve şu anda ligin en iyi rol oyuncusu o!

En Çok Beklentilerin Üstüne Çıkan Oyuncu:

Sertaç Şanlı (Anadolu Efes) 12 maç 8.8 sayı, 2.4 ribaund, 0.6 blok, 8.5 EFF

Bu sadece bizim kararımız değil, siz okuyucularımız da aynı kararı verdiğiniz. Geçtiğimiz günlerde yaptığımız ankette ilk yarıda beklentilerin üstüne en çok oyuncu olarak Eurohoops okuyucuları, %60 ile Sertaç Şanlı’yı seçti. 

Ama seçmemek de gerçekten mümkün değil.

Efes’teki ilk yılında milli pivot için EuroLeague sezonu çok büyük bir oranda kenarda geçti. Daha çok ligde süre alan Sertaç, EuroLeague’de ise 9 maçta toplam sadece 31 dakika süre aldı.

Bu sezon ise kimse beklemezken öne çıktı ve bambaşka bir performans ortaya koydu Sertaç!

Bryant Dunston’ın sakatlığı sonrasında bir anda şans bulan milli pivot, hem hücumda hem de savunmada ortaya koyduğu performansla herkesi şaşırttı. Üst üste kariyer rekorlarını kırdı, Efes’e Dunston’ın yokluğunu hissettirmedi ve harika bir x-faktör oldu.

Özellikle Baskonia deplasmanında 16 dakikada hiç şut kaçırmadan attığı 18 sayı gerçekten çok etkileyici bir performanstı. Üstelik işin sadece hücum tarafında değil, savunmada da inanılmaz işler çıkarttı. Son Barcelona maçında pota altına getirdiği sertlik inanılmazdı.

Sertaç, Dunston’ın yokluğunda böyle iyi oynamasa Efes, belki yine iyi bir dereceye sahip olurdu ama şu anda ligin lideri olamazdı.

En İyi Genç:

Yovel Zoosman (Maccabi Tel Aviv) 18 maç 5.6 sayı, 2.9 ribaund, 1.7 asist, 5.8 EFF

Evet, Luka Doncic’ten sonra bu performans size vasat gelebilir ama açık konuşalım onun gibisi de 50 yılda bir karşımıza çıkıyor. İsrailli forvet ise dar olan havuz içerisinde bu sezon en iyi genç oyuncu!

Genç oyuncular arasında en ciddi role sahip olan Zoosman, şu ana kadar dış atışlar dışında bunun hakkını vermeyi başardı. Maccabi gibi kazanan bir takımda maç başına 18 dakika süre alan 22 yaşındaki oyuncu, özellikle işin savunma tarafında öne çıktı.

Geçen sezondan bu yana genellikle hep rakibin en önemli kısalarını tutan Zoosman, çoğu zaman burada enerjisi ve fiziğiyle takımı lehine olumlu işler yaptı. İşin hücum tarafında henüz çok fazla şey ortaya koyamıyor ama buna rağmen “Yükselen Yıldız” ödülünü alabilecek oyuncular arasında en yüksek sayı ortalamasına sahip oyuncu da o!

Yine de üçlük yüzdesinin bu sezon %30’ların altına düşmesi onun adına biraz endişe verici. Yine de elimizdeki adaylara bakarsak başka birisini seçmemiz çok mümkün değil.

En İyi Veteran:

Rudy Fernandez (Real Madrid) 18 maç 8.3 sayı, 2.3 ribaund, 2.0 asist, 9.8 EFF

Yaşadığı bel sakatlığı ve ilerleyen yıllar, Rudy Fernandez’in atletizminden çok şey aldı ama o hala bir baş belası!

Rudy, 2016-2018 yılları arasında biraz kaybolmuş gibiydi. Daha önce yapabildiği şeyleri artık yapamaması herhalde onda bir mental çöküntü yarattı. Hatta bir ara Madrid onla kontrat uzatıp uzatmama konusunda bile kararsız kaldı.

Fakat geçtiğimiz yıl onda bazı şeyleri değiştirdi. Fiziksel olarak eski günlerindeki gibi olamayacağını kabullendi ve bu haliyle de verimli olabilecek bir veteran lidere dönüşebileceğini anladı. Nitekim bunu da başardı. Eskisi kadar topla yaratabilen bir skorer değil ama harika bir bitirici olarak Madrid’e müthiş bir şekilde yardım ediyor.

Bu sezon %45.5 ile kariyerinin en yüksek ortalamasını tutturan 34 yaşındaki forvet, maç başına 2.3 üçlük atıyor. Kritik anlarda rakip savunmalar ondan yardıma gelmeye kalktığı zaman tecrübesiyle hemen onları cezalandırıyor.

Llull’ün biraz düştüğü dönemde bu çok önemli çünkü Real’in böyle bir arka planda kalan lidere gerçekten ihtiyacı var. Ayrıca geçtiğimiz günlerde Kaunas’a sadece 2. çeyrekte attığı 17 sayıyı gördünüz değil mi? İnsaf et ve takımların yakasını bırak artık Rudy!