by Kevin O’Connor – Çeviri: M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 30 Ocak 2020 tarihinde The Ringer‘da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
NBA yöneticileri ve ligdeki oyuncuların temsilcileri, 6 Şubat’ta sonlanacak takas döneminin bitişine kadar sessiz bir piyasa bekliyor ancak işler iki yıl önceki gibi kızışabilir. Bilindiği üzere o dönemde Blake Griffin, şoke edici bir şekilde Clippers‘tan Pistons‘a takaslanmıştı.
Pek ciddi görüşmeler olmuyor çünkü çoğu takım, bulunduğu konumdan memnun ya da kabul edilebilir takaslar bulamıyor.
Geçen ay takas yoluyla kadrolara katılabilecek oyunculara baktım. Bu isimlere Robert Covington, Davis Bertans ve Andre Iguodala da dahil. Genelde görüşmeler bu oyuncularla ilgili dönüyor ancak bugün, gelin birlikte “NBA’de genel menajer olsam özellikle hedefimde olacak” oyunculara bakalım. Bogdan Bogdanovic gibi piyasadaki oyunculara, popüler Takas Makinesi hedefi olan Myles Turner gibi oyunculara ve çeşitli uzak isimlere bakacağız.
Bogdan Bogdanovic, Maliyetine Değiyor
Şampiyonluk yarışındaki takımlar, 27 yaşındaki ve yurt dışındaki deneyimi sayesinde takıma playofflarda önemli katkı verebilecek, büyük maç oynama deneyimi ve yeteneği bulunan Bogdanovic için şanslarını zorlamalı. En kötü ihtimalle ikinci beşinizin lideri olabilecek muazzam bir altıncı adam olacak olan Bogdanovic, bu sezon Kings formasıyla geçen haftaya kadar bunu yaptı. Daha sonrasında Buddy Hield’ın yerine ilk 5’e yerleşti. En iyi ihtimalle ise skorerliği, pick-and-roll ve bire bir hücumlardaki iş bitiriciliği, sabit şutörlüğü ve hırslı savunmasıyla ilk 5’in ve maçı bitiren dizilişlerin değişmez parçası olur.
Bogdanovic, ligde üçüncü yılını geçiren herhangi bir oyuncu gibi değil. Yıllar boyu dünyada son anları en iyi oynayan oyunculardan biri olurken 2017’de Fenerbahçe formasıyla EuroLeague şampiyonluğu yaşadı, geçen yaz Sırbistan’ı Dünya Kupası’nda beşinciliğe taşıdı. İki kez Türkiye Ligi, iki kez Adriyatik Ligi ve dört kez Sırbistan Ligi şampiyonluğu yaşadı. NBA’de henüz playoff yapamadı ancak normal sezonda Kings formasıyla büyük işler yaptı, maç kazandıran şutları attı ve geçen ay Thunder karşısında attığı üçlükle bunların son örneğini gösterdi. Bogdanovic, daha üst seviyede oynayan bir takım için neredeyse kesinlikle önemli katkılar verir.
Kings’in Bogdanovic’i takaslamasına gerek yok. Şimdiden reddettikleri teklifler var. Edinilen bilgiye göre Kings, Nemanja Bjelica ile bir draft hakkını Kyle Kuzma karşılığında Lakers‘a önermişti ancak Lakers, Bogdanovic’i istedi. Sacramento bunu reddetti ancak Bogdanovic, gelecek yaz sınırlı serbest kalacak ve 15-25 milyon dolar aralığındaki her türlü maaş, Kings için sorunlu bir maaş bütçesi doğuracak. Hield ve Harrison Barnes yeni sözleşme aldı. De’Aaron Fox ve Marvin Bagley III’nin kontratları 2021 ve 2022 yıllarında bitiyor. Kings; Fox, Hield ve Bogdanovic’e 2021’den itibaren yaklaşık 75 milyon dolar bağlamanın kendileri için çok kârlı olduğu kararını vermezse Hield veya Bogdanovic’i daha geniş bir kanat veya bir uzun için takaslamak mantıklı olur.
Aaron Gordon’ı Kurtaralım
Hiç yeni bir okula veya yeni bir işe girip birkaç ay veya yıl sonra oranın size göre olmadığını fark ettiğiniz oldu mu? Gordon, Orlando’da aynısını düşünüyor olmalı. Orada işler istediği gibi yürümüyor. Koçla da ilgili değil. Altıncı sezonunda beşinci koçuyla çalışıyor. Ne kadar çalışırsa çalışsın -yaz dönemindeki çalışmaları basın tarafından övüle övüle bitirilememişti, ki buna ben de dahil- kariyerinin en büyük hayal kırıklığı sezonunu geçiriyor. Şut mekaniğini ne kadar değiştirirse değiştirsin bu böyle. Bu sezon saha içi ve serbest atış isabet oranlarında kariyerinin en kötü ortalamalarını yakaladı. Belki de Gordon beklendiği kadar iyi değildir ancak ben oyumu Magic’in keşfedemediği, oyununda farklı bir yön olduğu yönünde kullanacağım.
Gordon, bu sezon sürelerinin yarısından çoğunu yanında iki uzun varken aldı. Genelde de o isimler Nikola Vucevic ve Jonathan Isaac oldu. Isaac sezonu kapatmışken Magic baş antrenörü Steve Clifford, Gordon’ı Isaac’in yerine kaydırmak yerine Khem Birch’ü genelde orada oynattı. Çok kötü değil. Gordon, 4 numarada en iyi performansını gösteriyor. Alan açılıyor, o da savunmada bulduğu boş koridorlara daha çok hücum etme fırsatı buluyor, genelde de bunu daha yavaş ayaklı savunmacılara karşı yapıyor. Gordon daha fazla penetre edebildiği zaman kötü şut yeteneğinin etkisi azalıyor. Gordon, onu uzun forvette oynatma konusunda daha istekli bir takımda oynasa hücum verimliliği de otomatik olarak artardı.
Ancak en büyük değişiklik top kullanma oranı olmalı. Yıllar boyu Magic, Gordon’ı şutunu yaratan bir skorer olarak geliştirmeye çalıştı. Gordon da kendisini öyle görüyor ve bazen topu tutup havasını indirene kadar elinden çıkarmıyor. Ancak yıllar boyu bazen gereklilik bazen de seçim sonucu farklı roller üstlendi. Hiçbiri, biri hariç, ona istikrarlı bir şekilde uymadı.
Gordon, Draymond Green veya tepedeki ikili oyunlarda toplu oyuncu için perde yapan isim olarak kullanılan eski Blake Griffin tarzında bir pivot olarak görülmeli. Böylece yüksek smaçlar ve harika bitiricilik ile savunmaları harcayabilir ya da zaman zaman yaptığı gibi paslarıyla savunmaları bozabilir. Gordon’ın kariyeri boyunca devrilerek yalnızca 69 pozisyon bitirmiş olması çok kötü. Son dönemde Clifford’ın başa geçmesinden bu yana pozisyon başına 1,5 sayı bulup yıldızlaştığı düşünülünce bu yeterli değil.
Gordon için mantıklı takım Minnesota. Onlar da Orlando’yu bu sezon Gordon konusunda bir yokladı iddialara göre. Tam olarak ne teklif edildiği bilinmiyor ancak Minnesota, Robert Covington’ı elden çıkarmaya çalışıyor. Bir hayal edin: Gordon, potaya devriliyor ve sonra üçlük atabilen ya da koridor bulabilen Karl-Anthony Towns’a topu çıkarıyor. Wolves‘un gerçek bir oyun kurucusu yok ancak Gordon gibi bir isimler o açığı kapatabilirler.
Gordon’da hem Draymond hem de Blake’in yeteneklerinden birer parça var. Magic, Gordon’ın seçildiği günden bu yana organizasyonda o kadar çok değişikliğe gitti ki onun bu yönünü keşfetmek için yeterli fırsat bulamamış olması tek bir kişinin hatası değil. Başka bir takım ona bu şansı vermeli.
Boston İçin Zekice (Smart) Hamle
Boston’da topu kullanabilen bir dolu kanat var: Jayson Tatum, Jaylen Brown, Gordon Hayward ve Marcus Smart. Guard Kemba Walker’ı da bu listeye ekleyince herkese yeterli sayıda pozisyon bulmak zorlaşıyor. Bazen oyuncuların üst üste binmesi o oyuncuların güçlü yanlarını kısıtlayıp zayıf yanlarını ortaya çıkarabiliyor. Bu oyunculardan birini takaslamak mantıklı mı? Yaşları yalnızca 21 ve 23 olan Tatum veya Brown’ı takaslama ihtimalleri çok düşük ancak Hayward ve Smart da ilgi çekici takas hedefleri olabilir.
Hayward, yeniden eski Hayward’a dönüyor. 29 yaşındaki oyuncu, gelecek yaz sınırsız serbest kalabilir ve karşılığında hiçbir şey almadan takımdan ayrılabilir. Boston endişelenmeli mi? Asla hiçbir şeyden emin olamazsınız tabii ama Hayward, şampiyonluk peşinde koşmak ve kolejdeki koçu Brad Stevens’ın takımında oynamak için Celtics‘e gitti. New York veya Atlanta gibi maaş bütçesi olup yeniden yapılanan bir takıma gider mi? Boston ile sözleşmesini uzatması daha olası gözüküyor ancak Hayward’ın 25-30 milyon dolarlık bedeli, o kadar oyuncu ile topu paylaştığı düşünülünce ödenmeye değer mi? Bence evet. Tatum ve Brown’ın gelişimleri için daha iyi bir tamamlayıcı parçayı veya bugün kazanmak isteyen takıma yardımcı olabilecek daha iyi bir ismi takıma katmak zor. Hayward ayrıca bencil değil, şut atabiliyor, penetre edebiliyor, iş kolaylaştırıyor ve savunma yapabiliyor. Ben olsam Hayward’ı tutarım.
Smart daha ilgi çekici. İstikrarsız şut ve skor yetenekleri ile top kullanabilen dört kanat arasında zayıf yönleri en bariz oyuncu o ama aynı zamanda kendisi bir lider. Takım arkadaşları onu çok seviyor ve enerjik, korkusuz savunmasıyla sahada tempoyu o belirliyor. Hücumda kariyeri boyunca %31,5 ile üçlük atmış ve garanti olmayan şutlar atmış olabilir ancak bazen eli çok ısınıyor ve ayrıca istatistiklerde gözükmeyen, hücum ribaundu çelmek veya boştaki topu kurtarmak gibi kritik işler yapabiliyor. Ayrıca ligin en iyi pasörlerinden biri.
Yukarıdaki gibi etkileyici pasları neredeyse her maç atabiliyor. Ayrıca top kullanabiliyor. Asist/top kaybı oranı 3,4 ve bu anlamda maç başına 30 dakikadan fazla süre alan guardlar arasında Ricky Rubio ile ilk sırayı paylaşıyor.
Smart’ı takaslar mıyım? Hayır. Ancak dokunulmaz değil ve Minnesota, New York ve Chicago onun peşinden koşmalı. Lider bir oyun kurucu ve kültür değiştirici olarak görev yapabilir. Takas Makinesi’nin Picasso’su bana şu fikri verdi: Smart ve Romeo Langford‘a karşılık Lauri Markkanen ve Thaddeus Young. Bu takas ihtimali, Markkanen’in bir aydan fazla sahalardan uzak kalmasına neden olan sakatlığı gerçekleşmeden önce düşünülmüştü ancak Markkanen yerine Wendell Carter Jr. konulsa ya da başka bir takım düşünülse bile takasın yapısı mantıklı. Smart ile Bulls, Kris Dunn’da “keşke” dediği oyuncuyu alıyor: Zach LaVine ve Coby White gibi önce skoru düşünen guardların yanında mükemmel bir tamamlayıcı parça bulmuş oluyor. Celtics olsam Picasso’nun bu takasını yapmam: Smart’ı takaslamak, Celtics’in dokuz yıl önce lider Kendrick Perkins’i gönderip Jeff Green’i almasına çok benziyor ancak bir takım büyük bir bedel ödemek istiyorsa bu takas yapısı düşünülebilir. Başka bir takım neden o bedeli ödemesin ki?
Spurs Takas Yapacak mı?
Spurs 47 maçta 21 galibiyet aldı ve playoff tablosunun 2,5 galibiyet gerisinde; ilk 10 lotarya tablosunun ise 3,5 galibiyet önünde. Lig yöneticileri, kalabalık kadrolarını dağıtıp dağıtmayacaklarını merak ediyor. DeMar DeRozan ve LaMarcus Aldridge gibi yaşı ilerlemiş oyuncular hâlâ verimli isimler ancak genç oyuncuların sürelerini kısıtlıyorlar. Dejounte Murray takasa açık değil ancak takasta hedefleyeceğim dört oyuncu daha var:
Derrick White, guard: Rakiplerini kilitleyebilen bir savunmacı olan White, geçen sezon az daha Yılın Savunma takımında kendisine yer buluyordu. Ayrıca hücumda harika bir karar verici. Ribaund alıyor. İyi bir sabit şutör. Tüm Spursvari özellikleri sahip: Daha fazla oynamıyor olması insanın kafasını karıştırıyor. White ve Murray, yalnızca 44 dakika birlikte oynadı.
Patty Mills, guard: Benchten katkı ihtiyacı duyan her takım için değerli olabilecek, tecrübeli ve eli çabuk ısınabilen bir skorer.
Lonnie Walker IV, kanat: Kısıtlı fırsat ile büyük ışık vermiş atletik şut yaratıcı. Rockets karşısında 28, Celtics karşısında 18 sayı attı ancak Gregg Popovich, iyi karar vericiliği ve akıllı takım savunmasını daha çok önemsiyor ve Walker şu an bu alanlarda zayıf. Bu da sürelerinin kısıtlı olmasının sebebi. Yalnızca 21 yaşında. Dolayısıyla gelişmesi için zaman var ancak şu anda playoff takımına istikrarlı katkı vermekten çok uzak. Spurs, veteran bir oyuncu almak istiyorsa Walker’ı yeniden yapılanan bir takıma gönderebilir.
Jakob Pöetl, pivot: İyi bir şekilde pozisyon savunması yapan, potayı koruyan ve dış oyunda çabuk olabilen çok yönlü bir uzun. Güçlü perdeler yapıyor, içeride iyi bitiriyor, pasör olarak iyi kararlar alıyor ancak Spurs’ün iki uzuna birden nadiren ihtiyacı oluyor. Böyle olunca da Pöetl maç başına Aldridge’in yedeği olarak 17,5 dakika süre alıyor.
Spurs, nadiren sezon ortası takas yapıyor. En son 2014 yılında Nando De Colo’yu Austin Daye karşılığında Toronto Raptors‘a göndermişlerdi. Ancak San Antonio’da işler değişti. Artık playoffları garanti değil ve geçiş dönemindeki bir takımlar. Spurs, bir hamle yapmayabilir ancak yapacak olurlarsa çok ilgi çekici oyuncuları var.
Kelepir Fiyata Denzel Valentine
2016’da 14. sıradan seçilen Valentine’ın yolu zorlu oldu. Çaylak sezonu öncesi antrenman kampını bileğindeki sakatlık yüzünden kaçırdı ve sezon boyu da o sakatlığın etkilerini hissedince çaylak olarak çok zorlandı. Nihayetinde bileğinden ameliyat oldu ve üçüncü sezonunda hiç oynamadı. Artık geri döndü ancak Bulls baş antrenörü Jim Boylen; Zach LaVine, Coby White ve Kris Dunn’ın yerine onu oynatma konusunda çok isteksiz. Valentine bu sezon 28 maça çıktı ancak çoğunlukla önemsiz dakikalarda oynadı.
Bulls‘ta sahaya bile çıkamayan bir oyuncu nasıl olur da bu listeye girer? Çünkü Valentine’ın eli kötü geldi. Sakatlıklar oluyor. Koçlar değişiyor. Öncelikler gelişiyor. Valentine’ın tek sağlıklı sezonu olan ikinci sezonundaki etkileyici performansları unutulmamalı. Maç başına 10,2 sayı üretirken %38,6 ile üçlük atan ve asist/top kaybı oranı 2,5 olan Valentine, eli çok çabuk ısınan bir skorer ve güvenilir bir oyun kurucu olmuştu. Bunlar muazzam istatistikler değil ancak Chicago’nun umut ettiği oyuncu gibi gözüküyordu. Şu an bunu yeniden yapıyor. Yüksek zeka gerektiren paslar atıyor, penetre üzerinden floater ile hünerli bitirişler yapıyor ve perde çıkışlarında ya da ikili oyun sonrasında zor üçlükler sokuyor.
Formasını kırmızı değil de yeşil yapacak olsanız Valentine, yeniden Michigan State’te gibi gözükür… Takımın lideri olup dört yıl boyunca lotarya oyuncusu gözüktüğü yer de orasıydı. Şutunu buraya taşıdı: 2017-18 sezonundan bu yana Valentine, 170 dripling üzeri üçlükte %39,4 ile isabet buldu. Numune sayısı az ancak Valentine’ı bu kadar etkileyici bir genç yetenek yapan şey şutörlüğü ve oyun kuruculuğuydu. Bulls’un nasıl ağzı sulanmasın? Onu istemiyorlarsa başka takım isteyecektir.