by Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Eurohoops geleneği 2019-20’de de devam ediyor.
Artık Turkish Airlines EuroLeague’le NBA arasındaki ilişkiyi anlatmaya bile gerek yok. 2010’lu yıllarla birlikte Amerika’dan doğan rüzgar, buradan birçok yıldızı NBA’e doğru götürdü. Luka Doncic’in performansları artık iki lig arasındaki “uzak akrabalığın” taçlandığı gösterge olarak önümüzde duruyor.
Dolayısıyla EuroLeague’e NBA gözlüklerinden bakmamızda ve Avrupa’nın zirvesinde kendimize sadece bir ya da birkaç yetenek değil, tam bir takım aramamızda pek sakınca görüleceğini sanmıyorum. Üstelik bu sezon tarihin en iyi sezonlarından birini yaşıyoruz ve elimizdeki yetenek seviyesi çok daha arttı.
Fakat hatırlatmakta fayda var; bir takım kurarken sadece yeteneğe bakamayız. Bu sebeple de kurduğumuz takımın hem NBA’e uyumluluğunu ve hem de takım içindeki uyumluluğuna bakacağız.
Lafı daha fazla uzatmadan NBA’deki sezonunda en azından 30 galibiyet arayacak 15 kişilik kadromuzu açıklamaya ve anlatmaya başlayalım!
Önceki yıllarda kurduğumuz kadrolar:
NBA’e EuroLeague’den Takım Kurduk: İstanbul Eurohoopers!
EuroLeague’den NBA’e Takım Kurduk: İstanbul Eurohoopers Vol. 2
NBA’e EuroLeague’den Takım Kurduk: İstanbul Eurohoopers Vol. 3!
Oyun Kurucular: Yaratıcılık ve Akıcılık!
Shane Larkin – Vasilije Micic – Facu Campazzo
Belki 3 tane topla verimli olabilen guard seçmek size biraz uyumsuz gelmiş olabilir ama temponun zirve yaptığı NBA’de artık bu bir problem değil, aksine zorunluluk. Eğer elinizde birden çok yaratıcı olmazsa yoğun tempo içerisinde fazlasıyla dağılabilirsiniz. Bu sebeple de bize bu lazım ve şanslıyız ki bu konuda bize yardımcı olabilecek üç tane çok iyi guardımız var.
Larkin’i zaten herhalde yazıyı gördüğünüz an tahmin etmişsinizdir. Halihazırda eski kıtadaki durdurulması en zor oyuncuyu, bu listeye almamak büyük bir ahmaklık olurdu. O sadece takımımızın bir oyuncusu değil, aynı zamanda yıldızı…
Bildiğiniz gibi, Larkin’in daha önceden bir NBA kariyeri var. Hatta buraya yolu düşen çoğu yıldızının aksine bence NBA’de kalabilecek bir kariyeri oldu. Nets‘te geçirdiği sezonun ardından Baskonia‘yla Avrupa’ya adım atmış olması bana büyük bir şaka gibi gelmişti. Şimdiki Larkin o dönemden bile çok daha üst düzey bir oyuncu. Ligin sayı kralı olması bir yana bunu %56.5 ikilik ve %52.0 üçlük yüzdeleriyle başardı. NBA kariyerinde üçlük yüzdesi bu kadar yüksek değildi ama kazandığı özgüvenle beraber şimdilerde alev alev yanıyor.
Geçtiğimiz yaz süper guard, NBA’den teklif almasına rağmen kendi istediği tarzda bir rol bulamadığı için Türkiye’ye geri döndü. Biz ise ona o istediği rolü vereceğiz, hiç merak etmesin.
Larkin ile Micic, Avrupa kıtasının en iyi ikilisi ve bu yazıda onları ayırırsak kesinlikle büyük bir hata yaparız.
Bu ikili, geçen yıldan bu yana birlikte oynama alışkanlığı edinme konusunda büyük bir adım attı ve ikisi de birbirinin oyunundaki gediklerini tam olarak kapatıyor. Efes‘te olduğu gibi biz de işin skor kısmında daha fazla Larkin’e güvenirken organizasyon, oyunun temposunu kontrol etme ve ikili oyun yönlendirme gibi konularda ise Micic’e güveneceğiz. Sırp guard çok iyi bir wingman! Sadece Larkin’in yanında değil, Pangos ile de bunu bize göstermişti. Üstelik hem Larkin hem de Campazzo’yu seçerek fiziksel olarak biraz arka alanda kısa kaldık, dolayısıyla da Micic gibi fizikli bir guard bize işin savunma tarafında çok yardımcı olacaktır.
Sırp guardın bir NBA kariyeri henüz yok ama draftta Sixers tarafından seçildi ve iki sezondur çıkan iddialara bakarsak, yeni kıtada onu izleyen takım çok. Biz elimizi diğerlerinden hızlı tutup, onu kadromuza kattık.
Campazzo ise aslında biraz fazlalık gibi duruyor. Micic ile birbirlerinin üstlerine biraz basabilirler. Dolayısıyla belki buraya Daniel Hackett gibi bir tecrübeli bir görev adamı seçsek bir açıdan daha doğru olabilirdi ama sonuçta basketbol, biraz da seyirciler için oynanıyor. NBA gibi yüksek tempo oynanan bir yerde Campazzo’nun o sihir gibi paslarını izlemek seyirci için harika olacaktır. Ayrıca yıldız guard, bir Arjantinli ruhu taşıyor ve onun agresif tavırları bize hem hücumda hem de savunmada artı olarak dönecektir. Onun topa baskıdaki yetenekleri bize çok fazla bedava top kazandırabilir.
Umarız, rakipler onu arkasına alıp ters eşleşme oynamaya çalışır çünkü Marcus Smart gibi Campazzo da kısa bir süre içerisinde bunun bir hata olduğunu gösterecektir.
İki Numaralar: Guardlara Yardımcı Oluyoruz
Cory Higgins – Darrun Hilliard – Thomas Walkup
İki numarada elimizi korkak alıştırmadan Nando De Colo, Alexey Shved yahut Scottie Wilbekin gibi skorerleri seçebilir miydik? Belki evet ama bu bizim guard seçimlerimiz ile hiç uyumlu olmazdı. Bizim öne çıkartmak istediğimiz şey, 3 agresif guardımız… Dolayısıyla takımın geri kalanını onlara uygun bir şekilde kurmamız gerekiyor.
Bunun için de bize, ceza şutlarını yüzdeli bir şekilde sokacak ve kanat savunmasında yüzümüzü kara çıkartmayacak bir üçlü lazım.
Rusya’dan sonra Akdeniz gecelerinde biraz bozulmuş olsa da bu konuda Cory Higgins’ten daha iyi bir seçenek ben hala düşünemiyorum. Amerikalı şutör, kendisi için iyi geçmeyen bu kötü sezonda bile %41.0 ile üçlük atıyor, EuroLeague kariyerinin diğer sezonlarında ise %54.0 yahut %49.8’e kadar çıktığı sezonlara şahit olduk. Üstelik dominant guardlarla oynama konusunda da çok tecrübeli! CSKA Moskova kariyerinde bunun ekmeğini çok yedi ve o zaman için harika bir görev adamı olarak o ceza şutlarını soktu ve alan paylaşımını rahatlattı. Bu takımda da aynısını yapabilir. Savunmada atletizmiyle bize yardımcı olurken de zaman zaman da forvetten ikili oyunlar oynayarak hücum planlarımızı çeşitlendirebilir.
Daha önceki kısa NBA deneyiminde Higgins kendini pek gösterememişti ama biz kendisinden burada ümitliyiz.
Onun yedeği olarak biz de CSKA‘ın yaptığını yapacağız. Yazın Higgins Barcelona’ya gitmeye karar verince Rus ekibi, onun yerine Baskonia‘dan Hilliard’ı aldı ve şu ana kadar pek pişman olmadı. Evet, Hilliard topla verimliliği Higgins kadar üst seviye bir oyuncu değil ama diğer konularda Higgins benchteyken onu nefeslendirebilecek bir isim.
%38.6 yüzdesiyle bu sezon ligde en çok üçlük isabeti bulan 12. oyuncu olan Hilliard, bunun çok büyük bir kısmını kendine yapılan asistler (%75.4) üzerinden buldu. Yani tam olarak bizim aradığımız o topla az oynayan ama ceza şutlarını sokan oyuncu. Üstelik savunmada da hiç fena değil. Kendisi CSKA kadrosu içerisinde savunma verimliliği en iyi 3. isim! (90.6) Kendisi daha önce NBA kariyerinde bunu yapabileceğini zaman zaman göstermişti. Hatta çaylak sezonunda kısa süre oynamasına rağmen %40.0 ile üçlük atmış fakat bunu devam ettirememişti. Avrupa’daki iki sezonun ardından daha olgun bi Hilliard’a NBA şahit olabilir.
Tahmin edersiniz ki, üçüncü oyuncumuzdan ise beklentilerimiz biraz daha farklı…
Higgins ve Hilliard’ın set temposuna zarar vermeyecek olan o topla az oynayan ama şutu sokan oyuncu profilini dolduracağına eminiz. Bu seçimimizde ise daha oyun aklı yüksek, çembere daha yakın oynayan, oyun aklı yüksek bir combo guard seçersek çeşitliliği daha yüksek bir takım kurgulayabiliriz.
Zalgiris‘te Sarunas onu giderek bir numaraya çekse de bence Walkup’ı biz burada bu rol için kullanabiliriz. Amerikalı guard, forvetten ikili oyun oynayarak sürekli potaya gidebilir yahut orta mesafeden şutları gönderebilir. – Ben Daryl Morey değilim, o yüzden orta mesafe atan oyuncularımı asla takaslamam – Saras’ın onda çok geliştirdiği, ikili oyun yönlendiriciliğini bizim takımımızda set set hücumlarda kullanabilir. Böylece tempoyu kontrol etme konusunda bizim için dengeleyici bir unsur olabilir.
Keza Walkup, ligin iyi savunmacılarından biri… Savunma verimliliğinde 90.7 ile Zalgiris‘in en iyi ismi ve üst vücudunun güçlü olması sebebiyle kanat savunmasında da toplu savunmada bize çok faydalı olacaktır. Ayrıca ligdeki kısalar arasında ribaundlara en çok katkı veren ikinci isim o!
Sayı yükü açısından soru işaretleri taşısa da bu üçlü bize daha dengeli bir takım kurmak ve guardlarımızı öne çıkartmak için çok yardımcı olacaktır.
Üç Numaralar: Daha Fazla Fizik, Daha Fazla Atletizm
Adam Hanga – Rokas Giedraitis – Deni Avdija
Şu ana kadar kurduğumuz kadroda iki eksik gözümüze çarpıyor. İlk olarak açık konuşalım, sayı yükümüzü sırtlayacak çok fazla oyuncumuz yok. Özellikle iki numaralar biraz guardlarımızın eline bakacak. Diğer yandan ise NBA şartlarına göre arka alanda biraz küçük kalıyoruz ve atletizm olarak da çok fark yaratan bir takım değiliz.
Burada bir şeyleri toparlayacaksak bu skorerler üzerinde olamaz. EuroLeague’de bu konuda çok fazla öne çıkan birisi yok. Hatta ligin en kötü alanı burası bile olabilir. Biz de bu sebeple ikinci problemimizi düzeltmek adına adaylar seçtik ve bu mantıkla ilerledik.
NBA’de mücadele edeceksek Adam Hanga bizim için olmazsa olmaz. Evet, Macar forvetin şutu problemli. – Bu konuda belki paramız olursa Spurs‘ün şut koçlarını transfer ederiz kim bilir? – Fakat onun sahaya getirdiği direnç, atletizm ve fizik bize çok fazla yardımcı olacak. İşin savunma kısmında birden dörde kadar her pozisyonu savunabiliyor. Rakibin en önemli skorerlerinin başına onu rahatlıkla verebiliriz. Ayrıca Hanga karakteriyle de bu parça parça gözüken takım da kayaları birleştiren o parça olabilir. Belki hayalli bir takım için çok konuşulması gereken bir durum değil ama bir işi yapıyorsak tam yapmalıyız.
İkinci oyuncumuz ise Hanga’nın bize getirdiği bazı dezavantajları kapatabilecek bir isim: Rokas Giedraitis!
Aito Reneses’in Dünya basketboluna sunduğu yetenek, geçirdiği bu sezondan sonra muhtemelen EuroLeague’in devlerini bu yaz peşinden koşturtacak ama biz erken davrandık ve onu hemen kaptık. Giedraitis’te aradığımız iki özellikte var: atletizm ve şut!
Çok sert bir savunmacı olmasa da Avrupa’daki kısalar arasında fark yaratacak kadar iyi bir atlet olan Litvanyalı forvet, şut konusunda ise bize alan açmak için çok faydalı olabilecek bir isim. – Ligin en çok üçlük sokan 10. ismi – Bojan kadar saf skorer değil belki ama biz onu bu takım içerisinde de yavaş yavaş o role sokabiliriz. Ayrıca top çalma sezileri de çok iyi. Ligin en çok top çalan 4. isminden bahsediyoruz.
Hanga’nın yanına Giedraitis’i koyduğumuz zaman kesinlikle birbirlerini dengeliyorlar! Üçüncü oyuncumuzu ise şu anki dertlerimiz için değil, geleceğimiz için seçiyoruz!
Deni Avdija, 2020 Draftı’nın önde gelen yeteneklerinden biri. Muhtemelen ilk 5’ten seçilecek. Eğer playoff’ta kendini gösterirse daha önden olabilir. Hayır, kendisi bir Luka Doncic değil. Henüz olgun bir basketbolcudan bahsetmiyoruz ama yetenek çeşitliliği açısından kesinlikle heyecan verici ve gün geçtikçe üst seviye basketbola bu yeteneklerini daha iyi adapte ediyor.
EuroLeague’deki son 3 maçında da çift hanelere çıktı. Özellikle Khimki karşısındaki 11 sayı, 9 ribaund, 4 asistlik performansı çok etkileyiciydi. Keza Gigi Datome‘nin üzerinden vurduğu smaç da onun ne kadar atletik bir oyuncu olduğunu gösterdi. Henüz 19’una gelmeden önce U20 Avrupa Şampiyonası’nda MVP seçilen bu çocuğu diğer takımlara kaptıramayız. En kötü zamanı gelince iyi bir takas için kullanırız.
Dört Numaralar: Sabaha Kadar Şut Sokacağız
Nikola Mirotic – Anthony Randolph – Luke Sikma
Modern basketbolda artık olmazsa olmaz şey, alan paylaşımı! Bunun için de bol bol üçlük tehdidi yaratmanız lazım yoksa Sixers gibi yetenekli ama verimsiz bir takım olursunuz. Bu tehditlerin en gereklisi ise 4 numaralardan geliyor.
Çünkü onların tepeden soktukları üçlükle, başka bir oyuncunun alt köşeden soktuğu üçlüğün alan paylaşımı açısından değeri aynı değil. Ayrıca 4 numaranın dışarı devrilip, gönderdiği üçlük hem çok basit organizasyonla gelen şut şansı hem de ribaund sonrası rakibe verilmesi olanaklı olan hızlı hücumlar için bir panzehir. Dolayısıyla bize dışarıdan o şutları sokabilecek dört numaralar lazım. Çok şanslıyız ki elimizde bu konuda çok yetenekli isimler var.
Nikola Mirotic… Evet, NBA’den sıkıldın biliyorum ama sana ihtiyacımız var. Yıldız oyuncu, bu sezon beklentilerin çok altında bir yüzdeyle üçlük atsa da (%32.2) bu iş için tam olarak biçilmiş kaftan. Modern 4 numaranın sözlükteki resimli karşılığı olan Mirotic, sadece Avrupa’da değil, NBA’de bile kendini bu konuda ispatlamış bir isim. (%39.7) Zaten tam olarak bu yüzden onun bu kıtaya geri dönmüş olması saçmalık. 30 takımın 30’u da onu bu özelliği sayesinde kadrosunda ister ama kısmet bizeymiş.
Mirotic bize şut ve sayı yükünü çekme konusunda yardımcı olacaktır ama bir benzerini kenardan getirsek hiç fena olmaz değil mi?
En az Nikola Mirotic kadar değerli bir yedeğimiz var. Anthony Randolph, bu sezon Real Madrid‘de tüm kariyerinin en iyi sezonunu geçiriyor. Sakatlıklar sebebiyle 6 maç kaçırmasına rağmen tüm ligde en çok üçlük sokan 5. isim o ve önündeki diğer isimler Larkin, Wilbekin, James ve Shved gibi dominant kısalar! Zaten Randolph’ün bu isabet sayısına %49.6 üç sayı yüzdesiyle ulaştığını söylememiz her şeyi anlatıyor.
Amerikalı yıldızın belki maç içi devamlılığı düşük olabilir ama bize Mirotic’e göre biraz daha atletik olan ve dönem dönem skorda patlama yaşayabilecek birisi lazım. Randolph bunun çok uygun bir isim. Avrupa öncesindeki NBA kariyerinde büyük beklentilere rağmen ligde tutunamamıştı. Fakat aradan geçen yıllar ile birlikte hem onun oyunu daha olgunlaştı, hem de NBA ona daha uygun bir yer haline geldi. Don Nelson’ın hayalini gerçekleştirerek, belki ona zaman zaman 5 numarada bile şans verebiliriz!
Uzun forvet için son yerimiz için birçok aday var. Şutör ve modern bir dört numara olarak başta Singleton ve Shengelia’ya olmak üzere birçok kişiyi oraya koyabiliriz ama Mirotic ve Randolph bence bu rolü yeterince dolduruyor ve aynı rolde bir başka oyuncuya gerek yok. Bu sebeple ben radikal bir hamleyle Luke Sikma’yı seçiyorum.
Neden radikal çünkü Sikma’nın bize getirdiği birçok dezavantaj var. Bir kere fiziksel olarak küçük, atletizm problemleri var ve savunmayı düşünürsek onu sahaya atmamız çok kolay değil. Fakat bütün bunlar bir yana takımda böyle pas kanalı olabilecek, her şeyi yapabilen, çok yönlü ve zeki bir uzunun kadroda olması hiç de fena bir opsiyon değil. Eğer onu savunmada biraz olsun saklayabileceğimiz beşler yaratabilirsek, zaman zaman onun pasörlüğünden yararlanarak hücumdaki çeşitliliğimizi fazlasıyla artırabiliriz.
İlk iki isimden dolayı Sikma çok az süre alacak, dolayısıyla farklı şey yapan bir forveti tercih ediyoruz. Ayrıca Sikma’nın babası, NBA’de 7 kere All-Star seçilmiş bir efsane ve ona bir şans vermemiz gerekiyor.