By Utkan Şahin /info@eurohoops.net
“Cory Higgins, Adrien Moerman, Tonye Jekiri, Drew Crawford, Anthony Gill, Billy Baron, Jeremy Evans, Scottie Wilbekin ve Nigel Hayes!”
Ülke basketbolunda gözlerimiz ilk olarak EuroLeague’de mücadele eden takımlarımıza dönük ama ligin altında da önemli cevherler yatıyor. Bütün bu isimler Avrupa kıtasında kendilerini burada kanıtlayarak EuroLeague’de kendilerine kariyer kurmayı başardılar. Üstelik buradan NBA’e giden veya şimdilerde EuroLeague’de tutunamasa da belirli dönemlerde Avrupa’nın en iyi liginde oynama şansı elde etmiş birçok oyuncu var.
Bu isimlere yenilerinin katılabileceğinin farkında olan Eurohoops Fırın, her sene karşınıza getirdiği “üst seviye için hazır” oyuncular yazı dizisine bu sezon Basketbol Süper Ligi’nden başlamaya karar verdi. Seçtiğimiz isimlerin hepsi belki EuroLeague’e için “hazır” isimler değil ama kariyer basamağı olarak daha yüksek profilde görebileceğimiz, bu şansı hak eden oyuncular!
Üstelik biz 14 oyuncuya yer verdik ama bunun sebebi biraz listeyi geniş tutup, sizi yormak istemememiz. Yoksa Gregor Hrovat, Gary Browne, Moustapha Fall, Omar Prewitt, Corey Davis, Robert Upshaw, Berk Demir gibi isimler içinde yazın benzeri beklentiler içerisinde olabilirsiniz.
Lafı daha fazla uzatmadan karşınızda, Basketbol Süper Ligi’nde gösterdikleri performansla bir üst seviyeye hazır olan 11+3 oyuncu:
Not: Bu sezon ligde oynamış ama sonrasında başka bir ülkeye transfer olmuş isimler dahil edilmemiştir.
Chris Jones (Frutti Extra Bursaspor)
Yaşı / Pozisyonu: 26 / Oyun kurucu
İstatistikleri: 19 maç 15.3 sayı, 6.7 asist, 3.4 ribaund, 17.6 verimlilik puanı
Chris Jones bu sezonun güzel sürprizlerinden biri.
Sadece 4 sezon önce Moğolistan’da oynayan Amerikalı guard, yazın Frutti Extra Bursaspor’a transfer olduğu zaman bu topraklarda çok bilinen bir oyuncu değildi ama çok kısa bir süre içerisinde ligin izlemesi en zevkli oyuncularından biri haline geldi.
Peki neden? Jones, çok atletik, havada spektaküler hareketler yapan birisi mi yada durdurulamaz bir yetenek mi? İki soru içinde cevabımız hayır ama onu izlemesi yine de çok zevkli. Amerikalı guard, eski kıta basketbolunun o çok sevdiği “zeka dolu” saha içi generali tanımını iliğine kadar dolduruyor.
Rakip sahada hücumu harika okuyan, gerektiği yerde gereken işi yapan, ikili oyunları harika yöneten ve kritik anlarda birilerinin alması gereken o sorumluluğu almaktan asla çekinmeyen bir isimden bahsediyoruz. Üstelik sezon boyunca istikrarlı bir şekilde – TOFAŞ maçı hariç – bütün bunları yerine getiren bir isimden!
Lige yeni çıkan ve ne yapacağı hiç bilinmeyen Bursaspor, onun bu özellikleri sayesinde playoff yarışına aday takımlardan biri olabildi. Bursaspor taraftarı doğal olarak onu bulduğu için elbette çok mutlu ama sıradan bir basketbolsever de aynı hisleri yaşıyor çünkü bir hafta sonunda onun hücumda takımına nasıl liderlik yapacağını izlemek gayet tatmin edici bir etkinlik.
6.7 asist ortalamasıyla ligin asist krallığında 5. sırada yer alan Jones, bu sezon yaptıklarıyla üst seviyede kendine şans bulmayı fazlasıyla hak etti. Zaten sezon ortasında bir EuroLeague takımı olan Maccabi de onunla ilgilendi.
Dış şut yüzdesi Avrupa kıtasının en üst seviyesi için belki biraz soru işareti olabilir ama ne olursa olsun bu sezonun ardından ona üst seviyede şans verecek bir takımın olduğuna inanıyorum.
Emanuel Terry (TEKSÜT Bandırma)
Yaşı / Pozisyonu: 23 / Pivot
İstatistikleri: 19 maç 10.4 sayı, 7.8 ribaund, 1.2 asist, 17.6 verimlilik puanı
TEKSÜT Bandırma sadece Türkiye için değil, EuroLeague için de harika bir yetiştirici. Son 4 sezonda Bandırma sınırları içerisinde izlediğimiz 7 oyuncu, burada gösterdiği performansla EuroLeague’e gitti.
Emanuel Terry henüz belki o seviyede değil ama Avrupa’daki ilk sezonunda gösterdiği performansla kendisine bu kıtada güzel bir kariyer kurabileceğini göstermeyi başardı.
Eğer Bandırma’ya rakip olan bir takımın pivotuysanız, bu 23 yaşındaki atlet ile karşılaşmaktan pek memnun olmayacağınızı söyleyebilirim. Çünkü Terry; inanılmaz atletizmi, patlayıcılığı ve hızlı ayaklarıyla sizin başınıza her iki pota altında da bela açabilir.
Takımınızın kısaları topa baskıda biraz olsun gecikirse bir sonraki göreceğiniz şey, muhtemelen havada alley-oop tamamlayan Terry olacaktır. İşin savunma kısmında atletizmiyle sizin potaya gitmesini umduğunuz bir şutu, sert bir blokla uzaklara gönderebilir. (blok krallığında 1.1 ile 5. sırada yer alıyor)
Atletizminin yanında Terry hiç de fena bir ribaundçu değil. 7.8 ribaund ortalamasıyla ligin altıncı sırasında yer alıyor. Bütün bunlar çok değerli çünkü Avrupa kıtasında bu kadar etkileyici atleti her zaman bulamıyorsunuz.
Elbette oyununda hala eksikler var. Hem post-up savunmasında hem de kısa savunmasında gelişmesi gereken yönler var. Keza 23 yaşındaki çaylak bir Amerikalıya göre oyunu hala olgunlaşmış da değil ama adı üstünde bir çaylak ve sezon içerisinde bizlere gelişim gösterebildiğini kanıtladı. Yazın da muhtemelen bunun karşılığını alacak.
Berkan Durmaz (TOFAŞ)
Yaşı / Pozisyonu: 23 / Forvet
İstatistikleri: 18 maç 6.7 sayı, 2.8 ribaund, 1.4 asist, 8.2 verimlilik puanı
“Büyük bir takımda oynayıp, iyi para kazanarak oturmak mı yoksa kendisine güvenilen bir yerde kalıp, sahada kalmak mı?”
Türkiye’de yerli ve genç oyuncularla ilgili en büyük paradokslardan biri bu durum! Bir açıdan kendi geleceğinizi garanti altına almanız gerekiyor, diğer açından potansiyelinize ihanet ediyorsunuz. Türkiye’de basketbolseverler, bu noktada ilkini tercih eden yerli oyunculara genellikle 7 büyük günahtan birini işlemiş gibi davransa da bence bu yanlış. Herkes için sorunun cevabı farklı olabilir.
Berkan’ın hikayesinde verdiği karar doğru bir yönde ilerledi.
Milli oyuncu, yazın Fenerbahçe‘nin teklifini daha fazla süre almak istediği için reddetti. Evet, belki sarı-lacivertli formayla da oyunu gelişebilirdi ama hikayenin o kısmı gerçekleşmemesi sebebiyle şu an için bir muallak. TOFAŞ’ta kalıp oynaması olumlu oldu çünkü 23 yaşındaki forvet, bu yıl önemli bir gelişim gösterdi.
Bu yıla kadar sanki biraz Berkan’ın oyunu 4 ile 5 numara arasında sıkışacakmış gibi gözüküyordu. Şut sokamaması 4 numara için bir problem, fiziksel olarak küçük kalması da 5 numara için bir problem gibiydi. Berkan, bu sezon hem orta mesafesini hem de üçlük atışlarını ileriye götürerek bunu kilitli problemli açmayı başardı. Yüzde %35.5 ile maç başına 0.5 ile üçlük buldu. Bu üst seviye için hala yeterli değil ama başta savunmada olmak üzere o kadar değerli özellikleri var ki, onun biraz modern 4 numaraya uygun role girebilmesi her şeyi daha da değerli hale getirdi. Bu da rolünü artırdı.
EuroCup’taki Andorra maçındaki harika performansı – 17 sayı, 7 ribaund, 3 asist – da her şeyin bir taçlanması oldu.
Bu yaz veya birkaç yaz sonra, Türkiye’nin EuroLeague ekipleri onun kapısını tekrardan çalacaktır. O zaman milli oyuncunun cevabının ne olacağını bilmiyorum ama geçirdiği bu yılın ardından üst seviyeye daha hazır olduğunu sizlere kesinlikle söyleyebilirim.
Nick Johnson (Türk Telekom)
Yaşı / Pozisyonu: 27 / Guard
İstatistikleri: 19 maç 11.6 sayı, 3.3 ribaund, 5.0 asist, 13.5 verimlilik puanı
Nick Johnson, bu yaz kariyerinde önemli bir adımı atmayı başardı.
Amerikalı guardın Avrupa uyumu pek kolay olmadı. NBA’den sonra Bayern’e ilk geldiğinde takım içinde ona biçilen rol sebebiyle tam olarak kendisinden istenileni anlayamadı. En azından Almanya kariyeri böyleydi ama Telekom gibi etrafı daha bitirici oyuncularla kurulu, kendisinin hücumdaki organizasyonu sürüklediği bir takımda hemen çok yönlülüğü ortaya çıktı.
Özellikle RJ Hunter’ın ayrılmasıyla birlikte hücumda daha fazla özgürlüğe kavuşan Johnson, Avrupa basketbolunda fazlasıyla aranan bir oyun kurucuyla birlikte oynayabilen yedek yaratıcı rolüne tam olarak oturdu. Hatta TJ Campbell’in bazı defoları sebebiyle öne bile çıktı.
Bu onun kariyeri için çok önemli çünkü onun gibi savunmada atletizmiyle arka alana büyük bir direnç getiren, hücumda organizasyona yardımcı olan bir rol oyuncusu her zaman değerlidir. Özellikle de doğru yapılanmayla birlikte…
Telekom’un sezon ortasında yaptığı atılımla çok alakalı olduğu için yukarı seviye takımların bu ilgisini çekecektir. Belki bu ilgi direk olarak bir EuroLeague takımından gelmeyebilir ama iyi kurgulanmış iddialı bir EuroCup takımı ona bu şansı verebilir.
Alex Poythress & Greg Whittington (Galatasaray Doğa Sigorta)
Yaşı / Pozisyonu: 26 / Forvet-Pivot
İstatistikleri: 9 maç 12.8 sayı, 5.4 ribaund, 0.8 asist, 10. 8 verimlilik puanı
Koç Ertuğrul Erdoğan, Galatasaray‘ın başına geçtiği günden bu yana çok doğru bir iş yapıyor. NBA hayali yüzünden bir türlü Avrupa’da kendine doğru kariyeri kurgulayamayan yetenekli, potansiyelli oyuncuları hem kulübüne hem de Avrupa basketboluna kazandırıyor.
Bunun ilk örneğini geçen sezon Nigel Hayes ile gördük. Bu sezon ise Galatasaray‘ın Avrupa’ya böyle iki, hatta bence ileride geri dönecek olan Ben Moore’yla birlikte 3 değerli sunumu var.
Alex Poyhtress’ten başlarsak… Amerikalı uzun, tam olarak yukarıda anlattığımız o arada kalmanın bir örneği. Yıllardır NBA’de çeşitli takımlarda şans bulsa da oranın basketbolu için fiziksel defoları sebebiyle bir türlü kalıcı olamadı.
26 yaşındaki uzun, şu ana kadar hem heyecanlandırdı hem de düşündürdü. İşin olumlu tarafına bakarsak, inanılmaz bir atletten bahsediyoruz. Üst vücudu o kadar güçlü ki, yaptığı bloklar ya da smaçlarla sanki çocuklar liginde oynuyormuş gibi kendini gösteriyor. Üstelik o gücü sayesinde bu kıtada 5 numarada süre alabiliyor ve bu da bir eşleşme avantajı getiriyor. Eski kıtada henüz şut ritmini yakalayamamış olmamasına rağmen skorerlik açısından gösterdiği performans ümit verici…
Diğer yandan ise gerçekten bu kıta için çok ham bir oyuncudan bahsediyoruz. Özellikle EuroCup’ta pozisyon bilgisi ve karar alma mekanizması olarak endişe verici maçlar oynadı. Avrupa’da henüz 3 aydır oynadığını düşünürsek bu bazı açılardan doğal fakat gelişmesi gerektiği de kesin.
Bazı EuroLeague takımları onun bu gelişimini takip ediyor ve bu, kıtadaki kariyerini belirleyecek. Bence henüz EuroLeague için hiç hazır değil ama Avrupa kıtasında ne olacağı hiçbir zaman belli olmaz.
Yaşı / Pozisyonu: 27 / Forvet
İstatistikleri: 14 maç 12.3 sayı, 4.8 ribaund, 1.6 asist, 14.9 verimlilik puanı
Poythress, Hayes ve Moore’un aksine Greg Whittington, İstanbul’a çaylak olarak gelmedi. İsrail’de kendini fazlasıyla kanıtlamış bir halde geldi. Fakat sezon başında onunla ilgili bir problem vardı; İsrail ligi, bazen Amerikalı yetenekler için yanıltıcı olabiliyor.
Whittington ise sahada olabildiği her an bunun böyle olmadığını fazlasıyla gösterdi.
O sanki içine çok yönlü bir guard girmiş gibi oynayan harika bir uzun forvet. Takımı için her şeyi yapabiliyor. Şut sokuyor, (%52.7 üçlük yüzdesi) ribaund alıyor, bir guard gibi topu getirip hücumu hemen başlatabiliyor, çember etrafında bitirebiliyor. Adeta yok yok! Gerçekten izlemesi çok keyifli bir oyuncu.
Amerikalı uzunun en büyük sorununu aslında yukarıda biraz ortaya çıkardım: Sahada olabildiği anlarda!
Whittington sakatlık konusunda problemli bir oyuncu ve bu durum onun hem sık sakatlanmasına hem de maç içindeki devamlılık problemi yaşamasına neden oluyor. Bu durum elbette endişe verici ama böyle yetenekli bir oyuncu da Avrupa’da çok fazla yok.
Onun buradaki kariyeri nasıl devam eder bilemiyorum ama bana sorarsanız, EuroLeague’e gidemezse sebebi yeteneği olmayacak.
Bonzie Colson & Johnny Hamilton (Darüşşafaka Tekfen)
Yaşı / Pozisyonu: 24 / Forvet
İstatistikleri: 19 maç 12.2 sayı, 5.4 ribaund, 0.9 asist, 14.9 verimlilik puanı
Darüşşafaka Tekfen bu sezon takdir edilesi bir sezon geçiriyor. Türkiye Kupası’nda finale kadar çıktılar, ligde playoff hattı içerisindeler ve EuroCup’ta da çok zorlu bir grupta işi İstanbul’da oynanacak “tamam ya da devam” maçına kadar getirmeyi başardılar.
Üstelik sadece sonuç olarak değil, oyuncu bazında gösterdikleri gelişim de çok takdir edilesi. Hem yerli çekirdek içerisindeki gençler hem de yabancılar oyuncular, bu sezon kendi kariyerleri için önemli bir gelişim gösterdi.
Bonzie Colson o isimlerden biri. Aslında biz sezon başında ondan bunu bekliyorduk ki yaz döneminin en iyi 10 transferi arasında gösterdik. O yazıda adaptasyon konusunda endişelerimiz vardı ama o bunu boşa çıkardı.
Amerikalı forvet, gördüğüm en ilginç basketbolcu fiziklerinden birine sahip. Boyu kısa olmasına rağmen hem kalçası çok büyük hem de omuzları çok güçlü. Bu da ona hücumda sürekli eşleşme avantajı getiriyor. Ayrıca çok agresif bir oyuncu. Şutunun getirdiği bazı dezavantajlara rağmen bu agresiflik onu sürekli hücumda ileriye itiyor. Savunmada koç Selçuk Ernak’a birçok pozisyonu savunabildiği için koz veriyor.
İşin şut kısmında da beklentilerin üstünde bir sezon geçiriyor. Çok fazla denemese de EuroCup’ta %50.0, ligde ise %34.5 gibi onun için gayet iyi yüzdeler tutturdu.
Colson, çok iyi bir çaylak sezonu başlangıcı yaptı ve Avrupa kıtasında onun tarzında oyuncular her zaman çok değerlidir. Yazın bir EuroLeague takımına transfer olduğunu duyursanız hiç şaşırmayın.
Yaşı / Pozisyonu: 26 / Pivot
İstatistikleri: 18 maç 7.4 sayı, 6.4 ribaund, 0.9 asist, 12.1 verimlilik puanı
Daçka‘nın diğer çaylağı Johnny Hamilton’ın gösterdiği performans ise benim adıma biraz sürpriz oldu.
Hatta basketbola oldukça geç yaşta başlayan Trinidad ve Tobago’lu uzunun, Daçka seviyesi için yeterli basketbol olgunluğu düzeyinde olmadığını düşünüyordum fakat koç Ernak’ın yanında beni yanıltmayı başardı.
Kendi pota altında fiziği ve harika atletizmiyle birlikte büyük bir caydırıcı olan Hamilton, 1.6 blok ortalamasıyla ligin blok kralı olmayı başardı. Bu konudaki yetkinliğini sadece ligimizde değil, EuroCup’ta da 3. sırada yer alarak gösterdi. Üstelik son dönemde sadece zıplayabildiği için caydırıcı bir isim olmaktan da çıktı. Savunmayı yönlendirme ve doğru pozisyon alma açısından da büyük bir gelişim gösterdi.
Hamilton daha büyük gelişimi hücumda oldu. Parmak hassasiyeti pek iyi olmayan 26 yaşındaki uzun, sezon başında çember etrafında müsait pozisyonlarda basit hatalar yapabiliyordu ama son dönemde takımının hücumu için bir silah haline geldi. Özellikle kupada bunu çok fazla gördük.
Çaylak uzun için sezon ortasında Olympiakos iddiaları çıkmıştı. O zaman bu kadar bile etkili değildi. Eğer sezonu böyle devam ettirirse yazın o da bir EuroLeague takımından kontrat bulabilir.
Trae Golden & Mangok Mathiang (Bahçeşehir Koleji)
Yaşı / Pozisyonu: 28 / Guard
İstatistikleri: 19 maç 22.2 sayı, 4.1 ribaund, 7.4 asist, 20.9 verimlilik puanı
Bahçeşehir Koleji için sezon pek parlak geçmiyor. İstanbul ekibi ancak sezon ortasında düşme hattından kaçabildi. Yine de takımın içerisinden iki isim, bireysel performanslarıyla fazlasıyla parlamayı başardı.
Trae Golden o isimlerden biri. İstatistikleri mükemmel diye yalan söylemeyeceğim; Amerikalı guard, hala benim beğendiğim tarzda bir kısa değil. Yetenekli ve oyun kendine kaldığı zaman güçlü vücudu sayesinde kale kapılarına dayanan şahmerdan gibi savunmayı dağıtabiliyor. Onun tarzındaki kısalara göre de asist rakamları hiç fena değil. Keza bu kadar çok şut atan bir oyuncuya göre %51.6 ikilik ve %41.4 üçlük yüzdeleri oldukça etkileyici…
Bu sezon Bahçeşehir bol bol uzatmaya giden maç oynadı ve Golden, kritik anlarda sorumluluk almaktan da çekinmeyerek iyi bir lider olduğunu gösterdi.
Fakat onun tarzındaki guardlar arasında belki de izlediğimiz en etkileyici performans, Bandırma’daki Theodore’du ve o bile biraz daha yukarı seviyede problem yaşadı. Çünkü bu tarz oyuncuları alıyorsanız ona göre takım kurmak zorundasınız ve bir EuroLeague takımının bunu tercih edeceğini sanmıyorum.
Yine de Golden için bu dert değil. Daha önceki Avrupa kariyerini düşünürsek EuroCup seviyesindeki bir takım bile onun için bir yükseliş olacak ve böylesi etkileyici istatistikleri varken gelecek sezon bence bir takım ona bu şansı verecektir.
Yaşı / Pozisyonu: 27 / Pivot
İstatistikleri: 16 maç 11.8 sayı, 10.5 ribaund, 1.6 asist, 18.8 verimlilik puanı
Mangok Mathiang ise Golden’ın aksine benim Bahçeşehir’deki favori oyuncum…
Kendisini sezon başında bu yaz patlama yapabilecek oyuncular arasında aday olarak göstermiştim. Sezon başında Dedas ile yaşadığı problemler sebebiyle Sudanlı pivot, yapabileceklerini çok fazla gösteremedi ama koç değişikliğiyle birlikte ondaki cevher ortaya çıktı.
Çember savunması konusunda ligin en önde gelen isimlerinden biri olan Mangok, ribaundlarda da çok etkili bir isim. 10.5 ribaund ortalamasıyla ligin bu konuda zirvesinde yer alan 27 yaşındaki pivot, tam 8 kere double-double yaparak bu alanda da 1 numarada.
Bütün bunlar etkileyici çünkü sezon başında yaşadığı problemlere rağmen bütün bu alanlarda zirveye çıkmayı başardı. Ben onu geçen sezon ligimizde parlayan Tonye Jekiri’nin bir benzeri olduğunu düşünüyorum. Nijeryalı pivot kadar savunma sezgileri etkileyici değil tabii ama benzer şeyleri sahada iyi yapıyorlar ve aynı onun gibi daha üst seviyede oynamayı kesinlikle hak ediyor.
İsmet Akpınar (Beşiktaş Sompo Japan)
Yaşı / Pozisyonu: 24 / Guard
İstatistikleri: 18 maç 10.7 sayı, 1.6 ribaund, 1.9 asist, 8.9 verimlilik puanı
Açıkçası Ratiopharm Ulm’da bu kadar kendine iyi bir kariyer kurmuşken yazın İsmet’in Beşiktaş‘a transfer olması beni şaşırtmıştı. Onun Türkiye’den çok daha yukarı seviye bir Alman takımına geçiş yapacağını bekliyordum.
Beşiktaş onu tavlamayı başardı.
Sezon başında siyah-beyazlıların o kaotik ortamında belki kendini çok fazla gösteremedi ama sonrasında ayrılan yıldızlarla birlikte İsmet, çok daha fazla ön plana çıktı ve ne kadar değerli bir oyuncu olduğunu bu topraklarda da göstermeye başladı.
Almanya’nın aksine burada daha çok ikinci bir top yönlendirici olarak oynayan 24 yaşındaki guard, oyun bilgisi ve dış şut yeteneğiyle bu konuda oldukça verimli olmayı başardı. Özellikle soğukkanlı olması siyah-beyazlılara birçok maçın son bölümünde pozitif bir artı olarak döndü. Dış şut konusunda da maç başına 1.8 isabeti %39.1 gibi bir yüzdeyle atması değerliydi.
Beşiktaş playoff yarışında kalacaksa sezonun devamında İsmet’in performansı çok belirleyici olacak. Şu anki form durumu itibariyle de yetenekli guard buna hazır gibi gözüküyor.
Yaz ayı geldiği zaman bence Türkiye sınırları içerisinde talibi çok olacak. Büyük bir adım atarak Almanya ya da Türkiye dışında bir ülkenin EuroLeague takımına transfer olması açıkçası biraz sürpriz olur ama pasaport avantajıyla ülkemizde çok değerli ve daha iddialı takımlar, yazın onu kaçırmak istemeyecektir.
Devin Williams (TOFAŞ)
Yaşı / Pozisyonu: 25 / Pivot
İstatistikleri: 19 maç 15.7 sayı, 7.6 ribaund, 1.9 ribaund, 19.7 verimlilik puanı
Yazının bu noktasından sonra kariyerinde EuroLeague olsa da orada öyle ya da böyle sebeplerden dolayı tutunamayan ama o noktaya tekrar çıkmaya hazır olan oyunculara bakacağız.
Geçtiğimiz sezon ilk Avrupa tecrübesinde Büyükçekmece’de etkileyici istatistiklere imza atan, sonrasında da sadece EuroLeague görsün diye menajeri tarafından kadrosunda milyon tane uzun bulunan Buducnost’a götürülen Devin Williams o isimlerden biri.
Amerikalı pivot, bu sezon TOFAŞ’ta adeta Avrupa’nın Joel Embiid’i gibi takılıyor.
Onun birkaç maçına denk geldiyseniz, hücumda bir uzuna göre ne kadar çok hücum silahı olduğunu görmüşsünüzdür. Atletizmi, fiziksel kuvveti ve şutuyla birlikte zaman zaman bu kıtanın çok üstünde performanslar sergileyerek sizi heyecanlandırabiliyor. Fakat aynı Embiid’in NBA’de yaptığı gibi onun da konsantrasyonu düşük, şut seçimleri her zaman mantıklı değil. Bu da harika başladığı maçta bir yerden sonra sizi çileden çıkartacak bir hale gelmesine neden olabiliyor. Williams’ın Embiid’den farkı ise savunmada aynı sezgilere ve isteğe sahip olmaması…
Yazın TOFAŞ’a transfer olduğu zaman oyuncu gelişimi konusunda bir usta olan Orhun Ene’nin onu problemli olduğu konularda geliştirebileceğini düşünmüştüm. Doğruyu söylemek gerekirse, bu gelişim beklediğim kadar olmadı. Şut seçimleri biraz daha makul bir hale geldi ama devamlılık konusunda hala problemli.
Fakat TOFAŞ gibi daha iddialı bir takımda hücumdaki o sürükleyici oyuncu rolünü üstlenebilmesi göz ardı edilemeyecek bir durum. Üstelik sadece ligimizde değil, EuroCup’ta da bunu iyi bir seviyede yapıyor. Oyunundaki problemli yanlara rağmen bence yetenek paketi olarak Avrupa’da çok fazla bulabileceğiniz bir isim değil Williams! Yaşı da hala gençken bu yaz ona ikinci bir şans verecek EuroLeague takımı olacaktır.
En kötü ihtimal ise EuroCup’ın zengin Rus takımlarından birine büyük paralar karşılığında yolcu olur.
Kartal Özmızrak (Darüşşafaka Tekfen)
Yaşı / Pozisyonu: 24 / Guard
İstatistikleri: 18 maç 9.1 sayı, 3.3 asist, 2.1 ribaund, 10.2 verimlilik puanı
Darüşşafaka‘da bu sezon sadece yabancı oyuncular gelişmedi, yerli çekirdeğin gençleri de önemli bir gelişim gösterdi. Üstelik tek bir örnek de yok. Biz burada Kartal Özmızrak’a yer vereceğiz ama onun yanında Doğuş Özdemiroğlu ve Berk Demir için de övgü dolu cümleler kullanabiliriz.
16 yaşından beri ligde izleme fırsatı bulduğumuz Kartal, belki kariyer adımlarını büyük büyük atmıyor ama sağlam ve devamı gelecek şekilde ilerliyor.
Son yıllarda bir oyun kurucudan çok, şut sokan ikinci bir top yönlendiriciye evrilen Kartal, daha fazla sorumluluk alarak bu rolünün altını dolduruyor. Bu sezon Daçka‘nın yarı saha hücumunda en büyük kozlarından biri olmayı başaran Kartal, özellikle dış şut konusunda takımının en büyük kozu oldu.
Maç başına 1.9 üçlük isabetle yerli oyuncular arasında 3. sırada yer alan milli oyuncu, bu isabet sayısını %39.1 gibi yüksek bir yüzdeyle başardı. İşin hücum tarafının yanında savunmada da Doğuş ile birlikte topa yaptığı baskıyla Daçka’nın savunmadaki direnç noktalarından biri haline geldi.
Son dönemde çok formda olan Kartal, ligde 29 sayı atarak kariyer rekorunu kırdıktan sonra Türkiye Kupası’nda da Galatasaray‘a karşı gerçekten çok etkileyici bir performans sergiledi. Hatta yerli bir oyuncu üzerinde benim son birkaç yılda en çok etkilendiğim performans bu olabilir.
Daçka’yla hem EuroCup hem de EuroLeague’de oynayan milli oyuncu, yıllardır edindiği tecrübe ve oyununa verdiği yönle birlikte bence çok değerli bir hale geldi. Onun yaşında bu kadar tecrübeli ve takımların dertlerine çare olabilecek başka bir yerli oyuncu yok. Dolayısıyla yazın Kartal’ın ismi Fenerbahçe veya Efes ile anılırsa şaşırmamak gerekiyor.