by Matthew Foley, çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 25 Şubat 2020 tarihinde BleacherReport‘ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Luka Doncic ondan öğrendi, Houston Rockets onu kadrosuna katmak istedi… Ancak hiçbir NBA takımı onu ikna edemedi. İspanyol yıldız Sergio Llull neden NBA’de oynamak istemedi?
Real Madrid’in salonu olan WiZink Center’daki Barcelona maçı öncesi dev bayraklar, çalan kornalar, taraftarların tezahüratları, rakibi tahrik etmek isteyen taraftarlar… Salonun içindeki atmosferin Red Sox – Yankees ya da Duke – North Carolina maçından bir farkı yoktu.
Salonda Amerika’daki spor olaylarında şahit olduğumuz kurumsal sıkıcılık ve yapmacık taraftar eğlenceleri yer almıyordu. 12.729 taraftarın bulunduğu salonda sigara dumanı ve rakip benchi koruyan polis kuvvetlerine rastlamak daha kolaydı. Bu mücadele en yakın NBA salonundan 5500 km uzakta oynanıyordu ama sahada bazı tanıdık yüzleri görmek de mümkündü.
Madrid kadrosunda eski NBA oyuncuları Anthony Randolph, Rudy Fernandez, Jordan Mickey ve Jeffery Taylor gibi isimler bulunurken; Barcelona kadrosunda Malcolm Delaney, Alex Abrines, Brandon Davies, Kyle Kuric, Kevin Pangos ve Nilola Mirotic gibi tanıdık yüzleri görmek mümkündü.
Şu anda Phoenix Suns forması giyen eski Barcelona oyuncusu Ricky Rubio, Barcelona – Real Madrid rekabeti için “Spordan çok daha fazlası” diyor ve sözlerine “İspanya çok büyük bir şehir değil ancak Avrupa’nın en büyük kulüplerinden ikisini barındırıyor. Celtics ve Lakers’ın aynı şehirde yer alması gibi” şeklinde devam ediyor.
Tüm bu saydığımız isimlerin yanında yer alan Madrid’in en büyük yıldızı ve İspanya tarihinin en iyi oyuncularından biri olan Sergio Llull, ilk yarı boyunca maçı idare etdiyor gibi gözüküyordu. Dokuz dakika boyunca sadece 2 sayı kaydeden 2017 EuroLeague MVP’si, 2009 Draftı’nın 34. sırasında seçilen yıldız oyuncu, devrenin son anlarında 12 metreden iki tane şut attıktan sonra benchin en sonuna oturdu. İlk yarı boyunca nefesini saklayan Llull, üçüncü çeyreğin başlamasından hemen önce enerji içeceğinden bir yudum aldı ve Real Madrid koçu Pablo Laso’nun yanından geçerek sahaya doğru ilerledi.
Sonunda zaman gelmişti.
Barcelona karşısında Laso’nun en çok güvendiği isim Llull’dü. Maçı biraz izleyince bunun sebebini rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Üç sayı çizgisinin gerisinden yüksek yüzdeyle şut kullanan 1.90’lık oyuncu, sahanın her yerinden şut tehdidine sahip ve potaya gitmekte gayet başarılı. Maç sona erdiğinde Real Madrid, sahadan 10 sayılık bir galibiyet ile ayrılıyordu.
Daha önce NBA’de forma giyen İspanyol basketbolcu Jose Calderon, “Llull’ün oyunu NBA için biçilmiş kaftan . Fiziksel olarak yeterli kapasiteye sahip. Şut sokabiliyor ve bire birde de gayet etkili. Eğer NBA’de oynasaydı başarılı olacağına hiç şüphem yok” diyor.
Rockets, 2009 senesinde Llull’ün hakları için 2.5 milyon dolar ödediğinde şüphesiz bunları göz önünde bulundurmuştu. Houston Rockets’ın scoutu Marko Radovanovic, Llull hakkında “neredeyse 10 yıldır onu buraya getirmeye çalışıyoruz. Üç yıl önce görüşmeler baya ilerlemişti, ilk beş başlatmayı düşünüyorduk” diyor. Ancak tüm bunlara rağmen yıldız oyuncu İspanya’da kalmayı tercih etti.
EuroLeague TV’de yorumculuk yapan eski Sacramento Kings ve Real Madrid oyuncusu Joe Arlauckas, “bunu söylediğim için bana çok kızacak ama neden NBA’de şansını denemediğini gerçekten anlamıyorum. Rockets onun için ideal bir ortamdı. Sonuç olarak herkes kendi kararını veriyor fakat geriye dönüp baktığında pişman olabilir. Neyse ki burada kalmayı tercih ettiği için İspanya’daki herkes onu çok seviyor” ifadelerini kullandı.
Llull, elbette kendisini NBA’de test etmek istemiştir ancak Avrupa’da kalmayı tercih eden oyuncu bir EuroLeague efsanesi olarak emekli olmaya doğru gidiyor. EuroLeague’deki 13. sezonunu oynayan Llull, sayı ve asist sıralamalarında yedinci sırada bulunuyor.
Ancak Rubio, Llull’ün NBA’de oynama ihtimalinin tamamen bittiğine hala inanmıyor. Yıldız oyun kurucu, “Hala NBA’e gelmek için zamanı var. Avrupa tarihinin en iyi basketbolcularından birisi. Ama basketbol dışında da benim için bir ağabeyden farkı yok” diyor.
Llull’un kariyer yolculuğu Avrupa’da yaptığı sporun zirvesine çıkan çoğu sporcuyla benzer. Barcelona’nın yaklaşık 200 kilometre güneydoğusunda yer alan Menorca adasında doğan Llull, zamanında dedesinin babasına koçluk yaptığı La Salle Mao’nun altyapısında spor hayatına başladı. İspanya’daki çoğu çocuk gibi ilk olarak futbol oynamaya başlayan Llull, zamanla kendini basketbola kaptırdı.
Llull 15 yaşına geldiğinde Menorcan’daki rakip kulüp Jovent Alaior karşısında 71 sayı – 19 asistlik inanması güç bir performansa imza atmıştı. Bu performansından sonra İspanya’nın her yerinden scoutlar bu genç yeteneği izlemeye başlamıştı. Kısa bir süre sonra İspanya altyapı milli takımına davet edilen Llull, ACB Ligi’nde yer alan Ricoh Manresa’nın yolunu tuttu.
Llull’un buradaki ilk sezonu çok da etkileyici değildi. Sadece 11 maçta forma giyen Llull, 2005-06 sezonunda maç başına oynadığı 7.5 dakikada 2.8 sayı ortalaması tutturdu. Sezonunun büyük kısmını dördüncü lig takımı olan Olesa’da geçiren yetenekli oyuncu, burada maç başına 12 sayı ortalama yakaladı. Ama en önemlisi, İspanya basketbolunun en önemli isimlerinden Pablo Laso’nun dikkatini çekmeyi başarmıştı.
Joe Arlauckas, Laso hakkında “Genç oyuncuları yetiştirme konusunda harika bir koç. Luka ve Mirotic’te de aynısını yaptı. Laso genç yetenekleri bulup onlara güven aşılama konusunda çok başarılı” diyor.
Laso’nun Llull’de ne gördüğünü yakın zamanda bütün dünya öğrenecekti. İspanya’nın sıradaki büyük oyun kurucusunun zamanı gelmişti. Henüz 16 yaşındayken İspanya U18 milli takımını Avrupa Şampiyonluğuna taşıyan Llull, üç yıl sonra U20 şampiyonasında finalde kaybedecekti. 2009 yılında A milli takımda forma giymeye başlayan yetenekli oyuncu, İspanya’nın altın jenerasyonu olarak bilinen kadrosunun bir parçası haline gelmişti. Pau Gasol, Navarro, Felipe Reyes gibi isimleri kadrosunda barındıran İspanya, Avrupa basketbolunda bir süper güce dönüşmüştü. İspanya üç Olimpiyat madalyası, iki Dünya Şampiyonası kazanırken birçok oyuncuyu da NBA’e yollama başarısı gösterdi.
Milli takım kariyerinde iki Olimpiyat madalyası, üç Avrupa Şampiyonası kazanan İspanya, geçtiğimiz yaz başarılarının arasına Dünya Şampiyonluğunu da ekledi.
ESPN’in uluslar arası scoutu olan Fran Fraschilla, İspanya’daki basketbol kültürü hakkında “Bu yükseliş 20 yıldır devam ediyor. İspanya’nın oyuncu yetiştirme kültürü Dünyanın en iyilerinden biri. Oyuncularına sadece basketbol oynamayı değil, basketbolu nasıl öğreneceklerini öğretiyorlar. Bu oyuncular profesyonel seviyeye geldiğinde yüksek iş ahlakına sahip oluyorlar ve takım olarak nasıl oynamaları gerektiğini biliyorlar” diyor.
İspanya’nın yerleştirdiği bu kültür sadece milli takım başarısı olarak karşımıza çıkmıyor. Takım basketbolu kültürü sayesinde kulüpler seviyesinde de Avrupa’nın en önemli ekollerinden birisi olan İspanyol takımlarında Llull ve Randolph gibi isimler maç başına 25 dakikadan az süre alıyorlar. Mavericks’in süperstarı Doncic, 2018’de Real Madrid formasıyla maç başına 16.0 sayı ortalama tuttururken sadece 25.9 dakika sahada kalıyordu.
Fraschilla, bu durumu “NBA’de yıldız diye tanımlanan oyuncu sayısı belirli bir miktarın üzerine çıkmaz. Ancak sonuç olarak İspanyol ekolü, harika rol oyuncularını NBA’e kazandırmaya devam ediyor.” şeklinde açıklıyor. Ancak İspanya’daki bütün oyuncuların hayali bu değil…
Hayatınızı büyük ölçüde etkileyen kararları alırken göz önünde bulundurmanız gereken birçok faktör vardır. Llull’un NBA’e gitmeme kararı da bunlardan biri. Llull, NBA’de şansını denememe kararını alırken milli gurur, komfor alanı, ailevi durumlar, EuroLeague efsanesi olma ihtimali ve kendisiyle alakalı bazı şüpheleri de göz önüne almak zorundaydı.
Rockets, 2009 senesinde Llull’u draft ederken bir risk aldı. Llull’un uzun süre daha Avrupa’da kalması o zaman da bekleniyordu. Rockets, NBA basketboluna çok iyi uyum sağlayabilecek bir oyuncuyu diğer bütün NBA takımlarından önce keşfetmişti. Llull seçimi hakkında Radovanovic, “Llull sistemimiz için harika bir oyuncu. Oyunun temposunu kontrol edip bütün takımı ateşleyebiliyor. Elbette bazı şeyler zamanla değişebiliyor ama biz asla vazgeçmiyoruz. Takımda kendine uygun bir rol bulabilirdi, benchten gelerek bize çok iyi katkı yapabilirdi” diyor.
2015 Batı Finalleri’nde Golden State Warriors’a kaybeden Houston Rockets’ın Harden’ın üzerinden oyun kurucu sorumluluklarının bir kısmını alabilecek ve kendi şutunu yaratabilecek bir isme ihtiyacı vardı. Rockets Genel Menajeri Daryl Morey, bu ismin Sergio Llull olabileceğine inanıyordu. Llull ve eşi Houston Rockets ile görüşmek için Amerika’ya gitti. Çifte yakın kaynaklardan alınan bilgilere göre Llull ailesi en sonunda küçük kızlarını İspanya’da yetiştirmenin onlar için en doğru karar olduğuna karar verdi.
Aradan geçen zamanda Rockets, Llull’un uygun olduğunu düşündükleri rol için birçok oyuncuyu denedi. İlk önce takıma Lou Williams’ı eklediler, daha sonra Chris Paul ve Russell Westbrook gibi isimleri takasla kadrolarına kattılar. Rockets, benzer bir üretimi çok daha az maliyetle Llull’den alabilir miydi sorusu hala cevabını tam olarak bulabilmiş değil.
İspanya’da kalmayı tercih eden Sergio Llull, 2017 yılında 16.5 sayı – 5.9 asist ortalamalarıyla oynayarak İspanya Ligi ve EuroLeague’in MVP ödülünü kazandı. Bir sonraki sezon Llull için işler bu kadar iyi gitmedi. 2018 sezonunda Llull çapraz bağlarını kopararak sezonunun büyük kısmını kaçırdı ve bu sırada MVP ödülü bir diğer tanıdık isim Luka Doncic’e gitti. Bir sonraki sezon Llull sakatlıktan döndükte sonra Real Madrid lig şampiyonluğunu kazandı ve EuroLeague’de Final Four oynama başarısını gösterdi.
Sergio Llull’un milli takımdan arkadaşı olan Willy Hernangomez, yıldız oyuncunun NBA’e gitmeme kararını “Llull İspanya’da tarih yazmak istiyor. Ama içten içe NBA’de oynamadığına pişman olacağını düşünüyorum. Bu seviyede oynayabileceğini herkes kadar iyi biliyor” şeklinde yorumluyor.
Radovanovic, Houston Rockets kadrosunda tecrübeli oyuncu için hala yer olduğunu düşünüyor. Zaman zaman Llull kararını değiştirdi mi diye şansını deneyen yönetici, “Llull, bu yaşından sonra rol oyuncusu görevinde takımımızda yer alabilir. Pablo Prigioni’nin kontratına benzer bir sözleşme almasında bir sakınca yok. Sergio 32 yaşında ve Avrupa’da gayet iyi para kazanıyor ama onu kadromuzda görmeyi çok isteriz” diyor.
Fraschilla ise “Birçok NBA takımında iyi bir rol oyuncusu olabilirdi, ancak bu saatten sonra Llull’ü bir NBA takımında göreceğimizi hiç sanmıyorum” diyerek bu konuda şüpheleri olduğunu gözler önüne seriyor.