by Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Sporda işin doğası gereği spot ışıkları hep yıldızların üstündedir.
Bir takımı yahut bir maçı konuşurken ister istemez yıldızların ne yaptığını ve yapamadığını konuşuruz. Fakat basketbol tek kişilik bir oyun değil, beş kişilik bile bir oyun değil! Çok daha fazlası…
Modern basketbolda hele de maç sayılarının artmasıyla birlikte artık dar rotasyonlar hayal oldu. Koçlar eğer takımları korumak istiyorsa bol bol rotasyon yapmak zorunda ve bu yüzden rol oyuncularının vereceği katkıların değeri çok önemli. Çünkü onların neler verip veremeyeceği bir takımın bütün kaderini değiştirebiliyor.
Bunun farkında olan Eurohoops Fırın ise yeni yazısında EuroLeague’deki rol oyuncularını onurlandırmak istedi ve ilk 16 sırada yer alan takımların, her birinin en iyi rol oyuncularını seçti.
Hazırsanız, karşınızda rol oyuncuları:
Not: Maç başına 20 dakikadan fazla süre alan oyuncular, listeye dahil edilememiştir.
ALBA Berlin – Makai Mason
İstatistikleri: 20 maç ortalama 10 dakika 6.3 sayı, 0.7 ribaund, 1.1 asist, 5.3 EFF
Şut yüzdeleri: %47.9 ikilik, %44.1 üçlük, %91.7 EFF
Alman guard Makai Mason’ın, profesyonel ilk sezon için hiç de fena istatistikleri yok.
Kolej kariyeri sebebiyle ilk defa bu sezon Avrupa’da üst seviyede oynayan Mason, rotasyonda her zaman süre bulamasa da bulduğu kısa sürelerde kendi göstermeyi başardı. ALBA’nın kısa rotasyonu dolu olmasına rağmen sakatlıklar sebebiyle ayağına gelen fırsatları hiç geri çevirmedi. Özellikle Bayern (17 sayı) ve Olympiakos (15 sayı) performansları çok etkileyiciydi.
Oyun aklının yüksek olması, güvenilir şutunun yanında aklıyla rakip savunmaları cezalandırarak faul çizgisine gitmesi onun en büyük artıları olarak gözüktü. Bir rol oyuncusu olarak onun sahada olduğu anlarda ALBA’nın rakiplerine 52 sayılık bir üstünlük kurması ise – bu konuda takımın en iyisi – dikkat çekici…
Makai’nin yeteneklerinin daha fazlasını vaat ettiğinden şüpheliyim ama bu haliyle bile Reneses’in aradığı o güvenilir yedek guard rolünü çok iyi dolduruyor.
ASVEL – Theo Maledon
İstatistikleri: 22 maç ortalama 17.4 dakika 7.4 sayı, 3.1 asist, 1.8 ribaund, 6.6 EFF
Şut yüzdeleri: %51.3 ikilik, %36.7 üçlük, %68.9 faul atışı
Evet biliyorum, Theo Maledon tam anlamıyla bir rol oyuncusu değil. Takımın başkanı Tony Parker’ın da söylediği gibi ASVEL, onu NBA’e en hazır bir şekilde gitmesi için – 2020 Draftının önemli isimlerinden biri – hazırlamaya çalışıyor. Bunun için de bazen kazanıp kaybetmeyi, onun gelişiminin arkasına bile koyuyor olabilirler.
Fakat ona özgüven verip, gelişim göstermesi için çalışıyor olmaları, ona takım içerisindeki verdikleri görevi değiştirmiyor.
Fransız guard birçok maça ilk beşte başlasa da aslında takımın diğer kısalarının veremediği o enerjiyi ve potaya penetre ederek hücum planını çeşitlendirmeyi sunuyor. Bunu yaparken de oyunun temposunu diğer bölümlere göre daha yukarıya çekiyor ve daha çok kolay sayı takımına sunuyor.
Ntilikina’dan sonra Fransız guardlarla ilgili bir şüphe çıkmış olsa da 19 yaşındaki guard şu ana kadar EuroLeague seviyesinde fark yaratabilecek bir yetenek olduğunu göstermiş durumda. Özellikle Panathinaikos deplasmanındaki 19 sayısı ve Efes‘e karşı yaptığı 10 asist onun isminin daha fazla konuşulmasını sağlayan maçlardı.
Dejan Davidovac – Kızılyıldız
İstatistikleri: 23 maç ortalama 18.3 dakika 6.3 sayı, 2.9 ribaund, 0.6 asist, 7.5 EFF
Şut yüzdeleri: %53.2 ikilik, %32.6 üçlük, %79.5 faul atışı
Dejan Davidovac, bana sorarsanız ligin en hakkı verilmeyen forvetlerinden biri…
Genç yaşından beri Kızılyıldız formasıyla Avrupa kupalarında önemli süreler alan 25 yaşındaki forvet, bu sezon da takımın etkileyici kısalarının yanında dengeleyici bir oyuncu olarak takımına katkı veriyor. Kızılyıldız’da düzen genellikle Lorenzo Brown, Billy Baron ve Kevin Punter üçlüsü üzerinden dönüyor. Bu üçlünün yarattığı pozisyonlarla diğer oyuncular da besleniyor.
Sırp forvet ise oyun aklı ve olgunluğuyla bir nevi yaratıcılar ve tamamlayıcılar arasındaki o bağı sağlıyor. Onun yüksek pozisyon bilgisi sayesinde Kızılyıldız, işin hücum tarafında daha dengeli bir rotada ilerleyebiliyor. Geçmiş yıllarda onun forvetlerden ikili oyun oynayarak takımına yardımcı olabildiğini görmüştük. Bu sezon top ona o kadar kalmadığı için belki o kadar görmüyoruz ama buna rağmen topsuz da takımına yardımcı olabilmesi bence gelecekte onu Kızılyıldız dışında bir EuroLeague takımında görebileceğimizin işareti…
Davidovac, bu sezon en iyi maçlarını ise 17 sayı attığı CSKA Moskova deplasmanı ve 15 sayı attığı Anadolu Efes maçında oynadı.
Youssoupha Fall – Baskonia
İstatistikleri: 27 maç 13.5 dakika 6.0 sayı, 5.0 ribaund, 0.7 blok, 7.7 EFF
Şut yüzdeleri: %61.5 ikilik, %0.0 üçlük, %45.2 faul atışı
Ham… Senegalli 2.21’lik bu pivot EuroLeague seviyesi için kesinlikle oldukça ham fakat şu haliyle bile sahada problem yaratan değil, çözen tarafta yer alıyor.
Bask ekibi, Vincent Poirier’yi kaybettikten sonra onun boşluğunu daha çok Michael Eric ile doldurmayı planlamıştı ama tecrübeli pivot, bunun karşılığını beklendiği kadar veremedi. Haliyle Fall, ilk yılında belki de beklenenden fazla sahada kaldı.
Bu bazen onun faul problemine girmesine bazen de kısaların penetreleri karşısında çaresiz kalmasına sebep oldu. Fakat henüz ilk yılında ve yapabildiği şeyler yapamadıklarından daha çok öne çıkıyor. Sadece 13 dakika sahada kalmasına rağmen bu sezon ligde 5.0 ribaund ortalama yakaladı ve hücum ribaundu istatistiğinde de 7. sırada yer alıyor. Keza zaman zaman çember savunma konusunda etkileyici sekanslar da bize sunabiliyor (5 blok yaptığı Zalgiris maçı gibi).
Tüm lig Walter Tavares’in yaptığı etkiden sonra yana yakıla ona çare arıyor. Fall o seviyeye çıkabilecek mi göreceğiz ama şimdilik bir görev adamı olarak kısıtlı dakikalarda beklenen katkıyı verebildiğini söyleyebiliriz.
Riccardo Moraschini – Olimpia Milano
İstatistikleri: 15 maç ortalama 17.5 dakika 5.3 sayı, 2.6 ribaund, 1.1 asist, 5.8 EFF
Şut yüzdeleri: %59.3 ikilik, %29.0 üçlük, %83.3 faul atışı
Yıllardır eldeki kısıtlı imkanlarla bir yerli rotasyonu oluşturmaya çalışan Olimpia Milano, bu konuda çok fazla deneme atışı yapmak zorunda kaldı. Ettore Messina’nın getirdiği Riccardo Moraschini ise belki de onların tutan ilk yerli transferi oldu.
Kariyerinin başındaki kısa bir dönem dışında hep İtalya’nın alt sıra takımlarında oynayan İtalyan kanat oyuncusu, Milano‘da ise bir EuroLeague takımının rol oyuncusu olabileceğini göstermeyi başardı.
Özellikle Drew Crawford gelinceye kadar Milano’nun perimetre savunmasındaki en önemli oyuncusu olan Moraschini, – o sahadayken rakipler %34.4 üçlük yüzdesinde – hücumda da tamamlayıcı bir oyuncu olarak takımına katkı verdi.
Hatta Real Madrid maçında bundan daha da fazlasını yaptı ve 21 sayıyla karşılaşmanın en skoreri oldu fakat son çeyrekte takımının maçı kaybetmesine yine de engel olamadı.
Fernando San Emeterio – Valencia
İstatistikleri: 24 maç ortalama 17.6 dakika 7.3 sayı, 1.8 ribaund, 1.6 asist, 8.5 EFF
Şut yüzdeleri: %49.2 ikilik, %46.8 üçlük, %75.0 faul atışı
Valencia ligde rotasyonu en karışık takım. Rotasyon yapmaya bayılan koç Jaume Ponsarnau, takımda en fazla süreyi ortalama 23 dakikayla Bojan Dubljevic’e veriyor ve takımda tam 9 oyuncu 18 ile 21 dakika arasında süre alıyor. Dolayısıyla burada bir seçim yapmak kolay değil.
İlk bakışta aklıma Vanja Marinkovic ve Joan Sastre geldi ama sonrasında biraz eli büyütmek ve bir efsaneye saygılarımı sunmak istedim.
Fernando San Emeterio’nun kariyerinde hiç EuroLeague şampiyonluk ve muhtemelen bu saatten sonra da olmayacak ama EuroLeague denilince benim aklıma gelen ilk isimlerden biri kesinlikle o.
Oyun aklı, sakin yapısı ve en kritik anda gönderdiği üçlüklerle kendine saygı duyulası bir kariyer kuran İspanyol forvet, 35 yaşında bile izlemeye doyamadığınız bir oyuncu. Evet, artık ayakları savunmada problem yaratıyor ve sık sık sakatlanıyor ama sahada kaldığı anlarda hala sakinliği ve tecrübesiyle takımının bütün çarklarının dönmesini sağlayan o parça oluyor.
Öyle ki bundan bir 5 yaş daha genç olsa muhtemelen Valencia için playoff yarışı kaçan bir tren olmazdı.
KC Rivers – Zalgiris Kaunas
İstatistikleri: 15 maç ortalama 19.2 dakika 9.3 sayı, 1.5 ribaund, 1.1 asist, 6.7 EFF
Şut yüzdeleri: %52.8 ikilik, %41.2 üçlük, %90.0 faul atışı
“En güzel rol oyuncusu, takımın kaderini değiştiren rol oyuncusudur.”
Bu sezon başında hücumda tam anlamıyla bir hayal kırıklığı olan Zalgiris, playoff yarışında olması beklenirken bir anda kendini ligin en dibinde buldu. Hatta 15. haftada sadece 3 yenilgiyle oradaydılar. Fakat sadece K.C. Rivers eklemesi her şeyi değiştirdi.
Peki Amerikalı oyuncu ne yaptı? Öyle 20 sayı ortalamaları filan mı tutturdu? Yukarıdaki istatistiklerinde de gördüğünüz gibi hayır! Sadece çok iyi olduğu bir şeyi yaptı ve şut soktu. Sahada bir tane güvenilir şutörünün daha olması ise Zalgiris hücumuna bir anda 2 seviye fark atlattı.
İlk 15 haftada 74.4 sayı ortalaması tutturan Litvanya devi, sonraki 13 haftada ise 87.2 sayı ortalaması yakaladı. Tabii ki her şey sadece KC Rivers’ın şut atmasıyla değişmedi, Walkup’ın gelişimi, Ulanovas’ın sorumluluk alması ve uzunların daha uyumlu olması da bunu etkiledi fakat Amerikalı şutörün bitiricilikte elit bir performans sergilemesi de buna yardımcı oldu.
Bu değişim de Zalgiris’i bir anda en alttan playoff yarışı için iddialı bir hale getirdi.
Sasha Vezenkov – Olympiakos
İstatistikleri: 25 maç ortalama 13.3 dakika 7.0 sayı, 2.0 ribaund, 0.5 asist, 6.8 EFF
Şut yüzdeleri: %59.3 ikilik, %48.3 üçlük, %80.8 faul atışı
Sasha Vezenkov sonunda kendinden beklenen patlamayı yapmaya başladı.
Kariyerinin başında gösterdiği performansla tüm Avrupa’yı peşinden koşturan Bulgar forvet, sonrasında ise ne Barcelone ne de Olympiakos’ta bunu devam ettirememişti. Hatta süre almakta bile zorlanır olmuştu. Georgios Bartzokas’ın gelişi ise ona aradığı özgüveni bulmasını sağladı.
Artık yaşlanan Georgios Printezis’in üstündeki yükü alan 24 yaşındaki yetenek, özellikle dış atışlarla takımına kritik katkılar verdi. Onun bu sürpriz katkısı da playoff trenini kaçırmak üzere olan Olympiakos’un yarışa geri dönmesini sağladı.
Özellikle Bayern Münih deplasmanında sadece 16 dakika 20 sayı atması ve Zalgiris ile ASVEL maçlarında kısa sırada ürettiği 15 sayı onun en dikkat çekici performansları oldu. Muhtemelen gelecek sezondan itibaren onu sahada daha fazla göreceğiz.
Vyacheslav Zaytsev – Khimki Moskova
İstatistikleri: 18 maç ortalama 12.3 dakika 2.9 sayı, 2.2 ribaund, 1.2 asist, 4.5 EFF
Şut yüzdeleri: %65.6 ikilik, %16.7 üçlük, %57.1 faul atışı
Aslında Vyacheslav Zaytsev daha fazla süreyi hak eden bir oyuncu ama Rimas Kurtinaitis’in inatları ve yaşadığı sakatlıklar şu ana kadar buna izin vermedi.
Khimki’de bütün problemler Alexey Shved üzerinden başlıyor. Yıllardır Rus devi, en büyük yıldızına uygun bir şekilde kadro kurmaya çalışıyor. Bu konuda her planı deniyorlar ama henüz tam anlamıyla çözüm bulamadılar. Zaytsev ise aslında onların takım içerisindeki çözümlerinden biri çünkü yıllardır sahada olduğu anlarda Shved ile en uyumlu oynayan isim o.
Onun toplu oyundan çok topsuz oyunu tercih etmesi hücumu, Shved’in savunmadaki tembelliklerini kapatmak için verdiği mücadele ise savunmayı rahatlatıyor. Rus guard sahadayken Khimki’nin rakibine +19 sayılık bir üstünlük kurması da bundan kaynaklanıyor.
Fakat ilginçtir elinde böyle takım için değerli bir oyuncusu varken Kurtinaitis ondan daha çok Chris Kramer’e güveniyor. Yanlış tercih!
Leo Westermann – Fenerbahçe Beko
İstatistikleri: 21 maç ortalama 11.4 dakika 3.9 sayı, 1.7 ribaund, 1.7 asist, 3.3 EFF
Şut yüzdeleri: %36.4 ikilik, %47.6 üçlük, %71.4 faul atışı
Bir rol oyuncusundan beklentileri iyi ayarlamanız gerekiyor. Sezonun başında Fenerbahçe taraftarı ise Leo Westermann özelinde bunu pek yapamadı.
Herhalde Fransız guard için küçük bir meblağ da olsa bonservis ödenmiş olması beklentileri etkiledi ve sarı-lacivertliler sezona girince Westermann’ı günah keçilerinden biri haline getirdi. Fakat kötü başlangıçtaki problemler hiçbir zaman ondan kaynaklanmadı ve Fransız guard süre buldukça bunu herkese gösterdi.
Özellikle ligin ikinci yarısındaki deplasmanlarda çok kritik katkılar veren tecrübeli guard, birçok maçta 3. top yönlendirici olarak iyi iş çıkartarak Fenerbahçe‘nin bir şekilde ayakta kalmasını sağladı. Savunmada da kesinlikle Sloukas-De Colo ikilisinden daha fazlasını verdi.
Tabii ondan daha istikrarlı bir performans isteyebilirsiniz ama aynı zamanda bir rol oyuncusu olarak bir sezonda 3’ten fazla maçın kurtarıcısı olmasını da göz ardı edemezsiniz. Westermann, özellikle Baskonia, ALBA Berlin ve Zenit maçlarında ayakta kalarak takımına çok kritik galibiyetler getirdi.
Tyrese Rice – Panathinaikos
İstatistikleri: 28 maç ortalama 17.2 dakika 10.0 sayı, 2.8 asist, 1.1 ribaund, 8.6 EFF
Şut yüzdeleri: %43.9 ikilik, %38.0 üçlük, %93.9 faul atışı
Yıllarca Panathinaikos, Nick Calathes’in arkasına koyabileceği doğru ismi aradı.
Mike James’i denediler ama ortaya yetenekli fakat takımı hangisinin sürükleyeceği belli olmayan bir takım çıktı. Lukas Lekavicius’u denediler ama o da Litvanya’da yaptıklarını, OAKA’da veremedi. Kariyerinin son bölümünde olan Tyrese Rice ise bu yaz geldi ve cuk diye takıma oturdu.
Onun kendi skorunu yaratabiliyor olması Panathinaikos‘a Calathes’i kenarda daha fazla dinlendirme şansı, Amerikalı guardın artık daha olgun bir karakter olması da bu ikiliyi sahada birlikte kullanma şansı verdi. Böylece ortaya Panathinaikos’un aradığı o guard rotasyonu çıktı.
Ayrıca Rice, 41 sayı attığı Olympiakos maçıyla birlikte Atina ekibinin taraftarının gönlüne sonsuza kadar girmeyi de başardı. Bundan iyisi Şam’da kayısı!
Joel Bolomboy – CSKA Moskova
İstatistikleri: 27 maç ortalama 16.5 dakika 5.4 sayı, 4.0 ribaund, 0.5 asist, 7.6 EFF
Şut yüzdeleri: %56.2 ikilik, %32.5 üçlük, %74.3 faul atışı
Evet, biliyorum yazının bu kısmında Daniel Hackett’i bekliyordunuz ama bu pek mümkün değil.
Bir kere kendisi bu sezon ortalama 20 dakikadan fazla süre alıyor. Ayrıca bence Will Clyburn’ün sakatlanmasıyla birlikte bir rol oyuncusu olmanın da ötesine geçti ve takımı taşıyan parçalardan biri haline geldi. Dolayısıyla bize farklı bir isim var ve şanslıyız ki CSKA bize bunu veriyor.
EuroLeague’deki ilk sezonunda zaman zaman etkileyici performanslar sergileyen Bolomboy, ikinci sezonunda ise ortaya çok daha istikrarlı bir performans koydu. Rus ekibinde büyük paralar alan Kostas Koufos hayal kırıklığı yaratsa da Bolomboy bitmek bilmeyen enerjisi, atletizmi ve isteğiyle o açığı Kyle Hines ile birlikte kapatmayı başardı.
Rus uzun, hala zaman zaman yaptığı basit hatalar sebebiyle Itoudis’ten sert fırçalar yiyor ama CSKA ondan ne kadar memnun olduğunu geçtiğimiz günlerde sözleşmesini uzatarak ortaya koydu.
Angelo Caloiaro – Maccabi Tel Aviv
İstatistikleri: 17 maç 19.5 dakika 5.4 sayı, 2.8 ribaund, 1.3 asist, 6.8 EFF
Şut yüzdeleri: %52.9 ikilik, %36.7 üçlük, %85.2 faul atışı
Angelo Caloiaro son dönemde en çok saygı duyduğum isimlerinden başında geliyor.
Kendisinin ne kadar verimli ve bir takım oyuncusu olduğu Türkiye’deki kariyerinde de belliydi ama açıkçası çoğu kişi – ben dahil – onun EuroLeague’de kalıcı olabileceğini düşünmedi. Zaten geçen sezon iyi bir performans göstermiş olmasına rağmen bu sezon başında koç Sfairopoulos bile onu istemiyordu.
Fakat Omri Casspi’nin sakatlığıyla birlikte Caloiaro’ya şans geri döndü ve o da bunu harika kullandı.
Belki ortaya inanılmaz istatistikler koymadı ama enerjisi ve dış şut yeteneğiyle Maccabi‘de çarkların dönmesini sağlayan o parçalardan biri oldu. İçerideki maçta Mirotic’e yaptığı savunmayla, son Efes maçında kritik anlarda arka arkaya soktuğu üçlükler de bunun en büyük kanıtları oldu.
Senden şüphelendiğim için üzgünüm Caloiaro, sen kesinlikle EuroLeague’de oynamayı hak ediyorsun!
Pierre Oriola – Barcelona
İstatistikleri: 27 maç 14.2 dakika 3.9 sayı, 2.0 ribaund, 0.7 asist, 4.4 EFF
Şut yüzdeleri: %69.4 ikilik, %50.0 üçlük, %60.0 faul atışı
Bu yaz rüya gibi transferler yapan Barcelona askerlerden çok generallerle dolu bir takım. Kadrodaki yıldız isimler say say bitmiyor. Hatta rol oyuncuları bile başka bir takımda yıldız olabilecek isimler! Aynı Pierre Oriola gibi…
27 yaşındaki uzun, tam olarak modern basketbolda bütün koçların isteyeceği bir yetenek! Uzun rotasyonunda her iki pozisyonda da oynayabiliyor, şut atabiliyor, sertlikten kaçmıyor ve savunmayı yukarı çekiyor. En önemlisi de hiç şikayet etmiyor.
Yıldızlarla dolu Barcelona rotasyonunda her göreve koşan Oriola, kesinlikle Pesic’in elindeki en büyük şanslardan biri. Sırp koç, onu Mirotic ile de oynatabiliyor, Mirotic’siz de. Bu da sahada Katalanların bütün opsiyonlarını artıyor.
İspanyol uzun, bu sezon hiçbir maçta çift hanelere çıkmadı belki ama sahaya getirdiği her şeyle birlikte Barcelona’ya çok önemli şeyler sunuyor. Üstelik başka bir takıma gidip daha önemli bir rol alabileceğini bilmesine rağmen!
Jaycee Carroll – Real Madrid
İstatistikleri: 22 maç 13.2 dakika 7.5 sayı, 1.2 ribaund, 0.5 asist, 4.5 EFF
Şut yüzdeleri: %47.6 ikilik, %40.5 üçlük, %83.3 faul atışı
Jaycee Carroll sadece bu sezonun değil, tüm zamanlarda EuroLeague’in en iyi rol oyuncularından biri!
Avrupa’ya geldiği günden beri üçlük denilince akla gelen ilk isim o! Birçok kişi onun perdelerden çıkıp çıkıp gönderdiği üçlükleri gözünü kapatınca bile artık görebiliyor. Bu Nisan’da 37 yaşına basacak olan Amerikalı şutör, ilerleyen yaşına rağmen bu sezon da o şutları gönderiyor.
Real Madrid‘in geniş rotasyonunda belki çok fazla süre almıyor ama zaten çok da gerek yok. 39 dakika oynamasa da o çıkıp, en kritik anda şutu gönderebilir. Bu sezon kritik anlarda Laso’nun onu tercih etmesinde de bunu gördük.
Üstelik sadece kritik anlarda da değil, Madrid hücumun tıkandığı her anda onu sahaya atıp, üç sayılık isabetler bulabiliyor. Bence diğer 17 takımın koçu da Laso’yu bu konuda kıskanıyordur.