by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
NBA’de normal sezonunun sonuna doğru hızla yaklaşıyoruz. Bu dönemde şampiyonluk adayları, playoff ve lotarya takımları belirginleştikçe takımların yılın son döneminden beklentileri de farklılaşıyor.
Takas ve buy-out döneminin sona ermesiyle birlikte takımlar hedeflerine yoğunlaşmaya başladı. Biz de bu dönemde performansları takımların hedefleri doğrultusunda hayati önem taşıyacak oyuncuları belirliyoruz.
LeBron James, Los Angeles Lakers:
Kadrosunda LeBron James’i bulunduran bir ekipte onu seçmek kolaya kaçmaktan başka bir şey değil gibi gözükebilir. Ancak bir gerçek var ki LeBron’un bugüne kadar parçası olduğu ekipler başarısız bile olsalar en fazla yıldız ismin onların taşıdığı yere kadar gitmeye başladılar. Bu sezon da kadrodaki eksikler sebebiyle Lakers’ın birinci oyun kurucusu olarak oynayan 35 yaşındaki LeBron, şu ana kadar Lakers’ı Batı Konferansının zirvesine kadar taşımış durumda.
Ancak zorlu batı playofflarında başarılı olmak için Lakers’ın bundan daha özel bir performansa ihtiyacı var ve LeBron kariyeri boyunca en iyi basketbolunu Nisan ayından sonra oynamaya başladı. Playoff’larda en çok maçta oynayan dördüncü isim olan LeBron James; dakika, basket,serbest atış, top çalma, sayı kategorilerinde liderliği elinde bulunduruyor. Yıldız oyuncu üç sayılık basketlerde dördüncü, ribaundlarda altıncı, asistlerde ise üçüncü sırada yer alıyor.
LeBron James, bu sezon maç başın 34.9 dakika sahada kalıyor ve bu sürede 25.5 sayı – 10.6 asist – 7.8 ribaund ortalamaları tutturdu. Kadrosunda Rajon Rondo dışında gerçek bir oyun kurucu bulundurmayan Lakers’ta bütün oyun yönlendirme görevi 35 yaşındaki oyuncunun omuzlarına binmiş durumda. LeBron’un ilerleyen yaşıyla beraber playoff’larda böyle bir yükün altında neler yapabileceği Lakers’ın kaderini belirleyecek.
Jamal Murray, Denver Nuggets:
Denver Nuggets son iki sezonun en iyi normal sezon takımlarından birisi ancak Nikola Jokic’in geçen sezon playoff’larında gösterdiği harika performansa rağmen Nuggets için sene hayal kırıklığıyla bitmişti. Playoff’larda daha ileriye gitmeyi hedefleyen Nuggets, Nikola Jokic ile harika bir taşıyıcıya sahip ancak takımın tavanı yan parçaların performansına bağlı.
Şubat ayı boyunca bilek sakatlığıyla boğuşan Jamal Murray, buna rağmen sezonun en iyi dönemlerinden birisini geçirdi. 23.6 sayı – 5.7 asist – 3.1 ribaund ortalamaları tutturan oyuncu üç sayı çizgisinin gerisinden %40.7 ile şut attı. Murray eğer sezonun geri kalan kısmında bu formunu devam ettirmeye devam edebilirse bu hem rakip savunmaların Jokic’e odaklanmasını zorlaştıracak hem de Nuggets’ın sezonu nerede bitireceği konusunda önemli bir belirleyici olacaktır.
Paul George, Los Angeles Clippers:
Geçtiğimiz yaz kadrosuna Kawhi Leonard ve Paul George’u katan Los Angeles Clippers, sezona en büyük şampiyonluk adayı olarak girmişti. Özellikle sezonun ilk döneminde biraz çalkantılı bir performans sergilese de Clippers, All-Star arasından sonra ritmini yakalamış gibi gözüküyor. Reggie Jackson eklemesiyle beraber kadrosunda personel anlamındaki eksiklikleri de mümkün olduğu kadar giderdiler.
Ancak sene boyunca en çok sıkıntısını çektikleri şey sağlık sorunları oldu. Bir arada oynama alışkanlıkları geliştirebilmek adına mümkün olduğu kadar çok beraber oynaması gereken takımda Paul George sakatlıkları sebebiyle 22 maç kaçırdı. Kawhi Leonard’ın yük kontrolü sebebiyle dinlendirilmesi de Los Angeles temsilcisinin işini kolaylaştırmadı. Yine de Kawhi Leonard’ın playoff etkinliği ve Clippers rotasyonunun derinliği göz önünde bulundurulunca düğümün çözüleceği yer Paul George olacak. Özellikle Thunder’daki son iki sezonunda Playoff’ta tatminkar performanslar ortaya koyamayan yıldız isim, Clippers’ın şampiyonluk iddiasını sürdürebilmesi için sahada kalmak ve iyi oynamak zorunda.
Mike Conley, Utah Jazz:
Utah Jazz, Bojan Bogdanovic ve Mike Conley eklemeleriyle kağıt üstünde neredeyse bütün eksiklerini gidererek geçtiğimiz yaz döneminin kazananlarından birisi olmuştu. Fakat saha içindeki adaptasyon süreci o kadar da pürüzsüz geçmiyor. Özellikle Donovan Mitchell ve Mike Conley ikilisinin beraber sahada olduğu anlarda Jazz henüz istediği seviyeye çıkabilmiş değil.
Mike Conley’nin topu Donovan Mitchell’a bırakıp ikinci bir top yönlendirici olarak oynadığı zamanlardaki rolüne alışması beklenenden daha fazla zaman almış gibi gözüküyor. Tecrübeli oyuncu zaman zaman bu rolde ne kadar etkili olabileceğini gösterse de yaşadığı sakatlıkların da etkisiyle istikrar en büyük sorunu. Bu istikrar sorunu da varken Conley ve Mitchell gibi ufak kalan bir guard rotasyonun savunmada getirdiği dezavantajları hücumda telafi etmek iyice zorlaşıyor. Eğer Conley, bu rolde istikrarlı olarak performans vermeye başlarsa Utah Jazz için de birçok kapı açılacaktır.
Russell Westbrook, Houston Rockets:
Geride bıraktığımız iki sezon boyunca Chris Paul ve James Harden ikilisiyle mücadele eden Houston Rockets; sakatlıklar, şanssız şut performansları ve bir türlü istenen uyumun yakalanmaması sebebiyle beklenen başarıya ulaşamamıştı. Bir şeylerin değişmesi gerektiğine karar veren Rockets yönetimi Paul’ü yollayarak Westbrook’u kadroya dahil etti.
İzolasyona dayalı bir sistemde oynayan Rockets’ta Westbrook’un hücuma tempo katması isteniyordu. Westbrook ve Harden daha önce birlikte oynamıştı ancak o dönemde iki oyuncunun da oyun karakteri şu andakinden çok farklıydı. Bu ikilinin tekrar uyum sağlaması çok kolay gözükmüyordu. Ancak işler sezon ilerledikçe yoluna girmiş gibi gözüküyor. Özellikle Şubat ayında 33.4 sayı – 7.3 ribaund – 6.0 asist ortalamalarına imza atan Russ, konfor alanını bulmuşa benziyor. Yıldız oyuncunun bu performansını devam ettirmesi Rockets’ın sezonu için hayati önem taşıyor.
Dennis Schröder, Oklahoma City Thunder:
Yaz döneminde hem Russell Westbrook’u hem de Paul George’u takaslayan Thunder’ın bir play-off takımı olmasını kimse beklemiyordu. Ancak Chris Paul önderliğinde tüm beklentileri alt üst eden Thunder, 37-23’lük dereceye sahip ve dokuzuncu sıradaki Blazers’ın 11 maç önünde bulunuyor. Billy Donovan’ın üç guardlı (Paul, Alexander, Schröder) beşleri tercih etmesi de bu sürpriz performansta önemli rol oynadı.
Thunder’ın harika geçirdiği Aralık ve Ocak ayı boyunca takımın performansındaki belirleyici faktör Dennis Schröder oldu. Özellikle Aralık ayında forma giydiği maçlarda 22.3 sayı – 3.9 ribaund – 3.4 asist ile oynayan Alman oyuncu, Ocak ayında ise %46 ile üçlük isabeti sağladı. Oklahoma City Thunder’ın şu ana kadar gösterdiği performans beklenmiyordu ancak sezonun son kısmında Schröder bu seviyede bir oynamaya devam ederse onlardan daha çok söz edeceğiz.
Kristaps Porzingis, Dallas Mavericks:
Luka Doncic ile sadece geleceğin değil şu anda da ligin en büyük yıldızlarından birisine sahip olan Dallas Mavericks’te sezon başında sakatlıktan dönen ve takıma adapte olmaya çalışan Kristaps Porzingis, Mavericks kariyerine beklentilerin altında bir başlangıç yapmıştı. Ancak Letonyalı yıldızın hem sakatlığı hem de Knicks’teki rolünden çok farklı bir rol ile sahada yer alması bunu anlaşılabilir kılıyor.
Zaman içerisinde yeni rolüne git gide daha da ısınan Porzingis, özellikle Doncic’in bilek sakatlığından dolayı kaçırdığı dönemde gösterdiği performans ile sezonun son kısmı için umut verdi. Sürelerinin büyük kısmını pivot pozisyonunda almaya başlayan ve bundan memnuniyetini dile getiren Porzingis, son 10 maçında 26.5 sayı – 10.8 ribaund – 2.5 asist ortalamaları tutturdu. Eğer yıldız isim bu performansını devam ettirebilirse Doncic ve Porzingis playoff’larda karşılaşacakları bütün takımlara sorun çıkarabilecek bir ikili olacaktır.
Dillon Brooks, Memphis Grizzlies:
Ja Morant ve Brandon Clarke’ın sezona harika girmesiyle kendisini bir anda Playoff potasında bulan Memphis Grizzlies’in performansında bir düşüş olması er ya da geç bekleniyordu. Bu kadar genç isimlerin üzerine kurulu bir yapıda sezonun boyunca yüksek şut performansının devam etmesi olası gözükmüyordu. Ancak Grizzlies’in sezonunun bu noktada olmasının en büyük sebeplerinden birisi de Dillon Brooks’un sezonun ilk kısmında gösterdiği harika performans.
Özellikle Aralık ve Ocak ayı boyunca üçlük çizgisinin gerisinden %45 ile şut atan Brooks, Grizzlies ile 3 yıl 35 milyon dolar değerinde bir sözleşmeye imza atarak kontratını uzattı. Ocak ayının sonundan beri performansında yavaş yavaş düşüş gözüken genç oyuncu, Grizzlies’in Ja Morant’ten sonraki en büyük dış tehdidi. Şu anda en yakın rakibinin 3.5 maç önünde sekizinci sırada yer alan ve playoff yarışı veren Grizzlies, Brooks’un bir an önce kendisini bulmasına ihtiyaç duyuyor.
Cj McCollum, Portland Trail Blazers:
Son altı sezonda playoff yapma başarısı gösteren Portland Trail Blazers, sezona istediği gibi bir başlangıç yapamadı. Jusuf Nurkic’in sakatlığıyla birlikte pota altında önemli bir silahından eksik olan Blazers, yaz döneminde kanat rotasyonunda yaşadığı kayıpları da telafi etmeyi başaramadı. Sezonun büyük kısmında Damian Lillard’ın sırtına binerek ilerleyen takım, yıldız oyuncunun All-Star arasından önce sakatlanmasıyla birlikte kendini bir krizin içinde buldu.
Damian Lillard’ın yokluğunda sorumluluk alan Cj McCollum, oynadığı son dört maçta 33 sayı – 5.2 ribaund – 8.8 asist ortalamaları tutturdu. Son playoff sırası için Memphis Grizzlies’i takibine devam eden Blazers, son 20 maçının 12’sini kendi sahasında oynayacak. Sezonun son kısmında Lillard’ın da parkelere dönmesiyle beraber Cj McCollum’un bu performansını devam ettirmesi Blazers’ın altı yıllık serisini devam ettirebilmek için fark yaratabilir.
Lamarcus Aldridge, San Antonio Spurs:
Son 22 sezonun tamamında playoff yapıp 5 şampiyonluk elde eden San Antonio Spurs‘te bu sezon işler istenildiği gibi gitmiyor. Geçen sezon sezon sakatlanan Dejounte Murray’in dönmesi, Derrick White, Bryn Forbes ve Lonnie Walker gibi isimlerin bir yıl daha tecrübe kazanması ile yeniden playoff adayı olmak isteyen Texas ekibinde sezon başı planlananlar uymadı ve Spurs şu anda playoff potasının 4 maç dışında yer alıyor.
Bu sürede Demar Derozan’dan güçlü bir hücum katkısı alan Spurs için sezonun kalanında playoff serisini 23 sezona çıkartıp rekoru yeniden kırmak adına 2015 yazında takıma katılan tecrübeli uzun Lamarcus Aldridge’in performansını arttırması gerekiyor. Özellikle son 2 sezonda gösterdiği güçlü hücum ve savunma performanslarından sonra bu sezonun büyük bir kısmında eski günlerini aratan tecrübeli uzun bu sezon 18.8 sayı 7.5 ribaund ve 1.6 blok ile oynarken maç başına 2.9 deneme ile 1.2 üç sayı isabeti buluyor.
Spurs eğer playoff takımı olmayı sürdürmek istiyorsa Lamarcus’un hücumda daha fazla dışarı çıkarak potaya gitmeyi seven Demar ve Dejounte gibi oyunculara alan açması, savunmada ise pota dibini karartması gerekiyor. Söylemesi, yapmasından daha kolay…
Zion Williamson, New Orleans Pelicans:
Anthony Davis’i kaybetmesine rağmen Draft’ın birinci sırasından Zion Williamson’ı alarak geleceğe umutla bakmaya devam eden New Orleans Pelicans‘ta yeniden yapılanma sürecinde işler beklenildiğinden iyi gidiyor. Yaz liginde sakatlık geçiren Draft’ın 1 numarası sahaya ilk kez 20 Ocak’ta çıkmış olsa bile takımına ve seyircilere beklediklerine değdiğini gösterdi.
Şubat ayında 25.7 sayı, 6.2 ribaund, 2.6 asist ile ayın çaylağı seçilen genç oyuncu bu süreçte takımıyla çıktığı 9 maçta 5 galibiyet elde etmeyi başardı. JJ Reddick, Lonzo Ball, Brandon Ingram ve Jrue Holiday gibi tecrübeli ve genç isimleri kadrosunda barındıran Pelicans için hem bu sezonu bitirecekleri yer hem de gelecek için 2019 Draft’ının 1 numarasının performansı çok değerli olacak.
DeAndre Ayton, Phoenix Suns:
Yaz döneminde kadrosuna Ricky Rubio’yu katan Phoenix Suns, Aaron Baynes gibi önemli bir rotasyon parçasının da eklenmesiyle birlikte sezona iyi bir giriş yapmıştı. Geçtiğimiz yıllarda takım halinde yaptıkları basit hatalardan bu oyuncuların tecrübesiyle uzaklaşan Suns’ta, playoff hayalleri de kurulmaya başlamıştı. Ancak sezon ilerledikçe hızını kaybetmeye başlayan Phoenix ekibi, lotaryanın derinliklerine doğru ilerlemeye başladı…
Rubio eklemesi Suns’ın hücumuna yeni bir soluk katsa da tecrübeli guard ile DeAndre Ayton’ sadece 27 karşılaşmada sahayı paylaştılar ve bu da adaptasyon sürecini fazlasıyla yavaşlattı. Özellikle ikili oyunlarda henüz istenilen seviyeye gelememiş olmaları, Ayton’ın biraz daha olgunlaşması gerektiğini gözler önüne seriyor. Bu sezon oynadığı 29 maçta 19.2 sayı – 11.9 ribaund ortalamaları tutturan Ayton’ın sezonun geri kalan kısmında Rubio ile uyum yakalaması Suns’ın önümüzdeki sezonu için bir başlangıç noktası olabilir.
Buddy Hield, Sacramento Kings:
Luke Walton’ın Buddy Hield’ı benche çekmesinin ardından şutör oyuncunun rolünden memnun olmadığı ve takasını isteyebileceğine dair haberler çıkmıştı. Bu sezon oynadığı 60 maçta 19.9 sayı – 2.4 ribaund – 2.4 asist ortalamaları tutturan Hield, üç sayı çizgisinin gerisinden maç başına 9.7 şut deniyor ve %38.6 ile isabet sağlıyor.
Kings, sezon başında Buddy Hield’a 4 yıl 94 milyon dolar değerinde bir kontrat vermişti. Önümüzdeki yaz Bogdan Bogdanovic de sınırlı serbest kalacak. Kings yönetiminin bu iki oyuncuyu da kadroda tutmak istediği biliniyor ancak Luke Walton’ın yönetimin böyle bir yatırım yaptığı Hield’ı nasıl kullanacağını bir an önce çözmek zorunda.