2019-20 NBA: Doğu’daki Her Takımın MVP’si

18/Mar/20 09:36 Mart 18, 2020

admin69

18/Mar/20 09:36

Eurohoops.net

Eurohoops Çeviri, yarım kalan NBA sezonunda her takım için en iyi performansı gösteren isimleri huzurlarınıza taşıyor…

by Mandela Namaste, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 3 Mart 2020 tarihinde BleacherReport‘ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

NBA sezonunun bitimine beş hafta kala askıya alınmasıyla birlikte normal sezon ödülleri normalde yılın bu döneminde konuşulduğu kadar tartışılmıyor.

MVP, Yılın Çaylağı gibi ödüllerin kazananları normalde Nisan ayının ortalarına kadar netlik kazanmaz. Ancak bu skalayı tek takıma indirdiğimiz zaman bir takımın en değerli oyuncusunu seçmek çok daha kolay oluyor.

Bu fikirle yola çıkarak 2019-20 sezonunda Doğu Konferansında yer alan takımların en değerli oyuncularını belirledik.

Atlanta Hawks: Trae Young

Trae Young’ın en ateşli destekçileri bile genç yıldızın bu kadar çabuk All-Star seçilmesini beklemiyordu. Ancak bu yıl adeta seviye atlayan Young, 29.8 sayı – 9.4 asist ortalamalarıyla henüz ikinci sezonunda daha önce sadece Oscar Robertson, Tiny Archibald ve Russell Westbrook gibi isimlerin yakaladığı bir istatistik ortalaması tutturdu. Genç oyuncu bunu dünya üzerindeki en verimli şut performanslarından birisini gösterirken başardı.

Young’ın henüz 21 yaşında çıktığı seviye ligin kalanı için korkutucu bir seviyede. Genç yıldızın sahada olduğu ve olmadığı anlardaki Atlanta Hawks farkı onun gerçekten ne kadar “değerli” olduğunu gözler önüne seriyor. Hawks’ın Young’ın sahada olduğu dönemlerde iyi bir takım olduğunu söylemek doğru olmaz ancak genç yıldızın oturduğu anlarda -12.3 net ratinge sahip olan ekip ligin açık ara en kötü takımı haline geliyor.

Bir takımın en iyi oyuncusu sahada değilken iyi performans gösterememesi alışılmış bir şey. Ancak Hawks’ın genç oyuncularının seviye atlaması ve takıma tecrübeli oyuncuların katmasıyla Trae Young önderliğinde nasıl bir takım olabileceği heyecan uyandırıyor.

Boston Celtics: Jayson Tatum

Boston Celtics’teki en değerli oyuncu yarışının iki ismin arasında geçtiğini söylemek gerekiyor. Ancak Tatum’ın son 1.5 aydaki performansı ve bu süreyi Kemba’nın sakatlığı sebebiyle kaçırması tercihimizi daha kolay hale getiriyor.

Ligdeki ikinci senesinde çok parlak bir performans gösteremeyen Tatum, 2019-20 sezonunda çaylak senesinin play-off’larında sergilediğine benzer bir performans izletiyor. Kariyerinde ilk kez All-Star seçilen genç yıldız, Şubat ayından beri ligin en iyi oyuncularından biri gibi oynuyor.

30 Ocak’tan beri oynadığı mücadelelerde 29.8 sayı – 7.8 ribaund – 3.1 asist ortalamaları tutturan Tatum, saha içinden %49.4, üç sayı çizgisinin gerisinden %46.9 ile şut atıyor. Bu dönemde 10-3’lük bir derece yakalayan Celtics, Tatum’ın önderliğinde Clippers, Jazz, Sixers, Thunder gibi ligin önemli takımlarını mağlup etme başarısını gösterdi.

Elit bir skorer olan Tatum, ESPN’in defensive real plus-minus istatistiğinde de lig genelinde 17. sırada bulunuyor. Belki de Celtics, sonunda Giannis Antetokounmpo’nun panzehirini bulmuş olabilir.

Danny Ainge, 2017 Draft’ından sonra Celtics birinci sırada kalsaydı bile Tatum’ı seçeceğini söylediğinde pek inandırıcı gelmemişti. Ancak Ainge bir kez daha haklı çıktı. Eğer Tatum böyle oynamaya devam ederse sadece takımının değil ligin MVP adaylarından birisi haline gelebilir.

Brooklyn Nets: Spencer Dinwiddie

Dinwiddie 20 sayı ortalama tutturan skorerler arasındaki en verimli oyunculardan birisi olmayabilir ama onun Brooklyn Nets için yaptıkları göz ardı edilmeyecek seviyede.

Her sezon performansının üzerine koymaya devam eden Dinwiddie, Kyrie Irving ve Caris LeVert’in kaçırdığı süre içerisinde takımın lideri haline geldi. Kasım ayından Ocak ayına kadar oynadığı 30 karşılaşmada 24.5 sayı – 6.8 asist – 3.4 ribaund ortalamaları tutturan Dinwiddie, Nets’i 14-16’lık bir dereceye taşıdı ve bu süre içerisinde Brooklyn kadrosunda pozitif net ratinge sahip olan üç oyuncudan biriydi.

Dinwiddie’nin bir hücumun tam zamanlı ana parçası olmasını engelleyen zaafları var. Dinwiddie asla iyi bir üç sayı tehdidi olmadı ve topu eline daha fazla aldıkça top kaybı sayıları da artıyor. Ancak Brooklyn Nets’in en iyi performansını verebilmesi için Spencer Dinwiddie’nin kariyeri boyunca harika bir iş çıkardığı altıncı adamlık görevini yapması gerekiyor.

Sakatlıkları bulunan Kyrie Irving ve Kevin Durant’in dönüşüyle birlikte önümüzdeki sene Nets, Dinwiddie’nin bu rolde yapacaklarına çok ihtiyaç duyacak.

Charlotte Hornets: Devonte’ Graham

Ocak ayından beri şut yüzdeleri biraz düşse de Graham, Hornets’in bu sezon beklentileri kıl payı da olsa aşmasında önemli bir role sahip.

Geçtiğimiz yaz Kemba Walker’ı kaybeden Charlotte Hornets’in bu sezon daha büyük bir düşüş göstermesi bekleniyordu ancak Graham’in performansıyla birlikte Hornets bunu engellemiş gibi duruyor. İlk sezonunda sadece 676 dakika oynayan Graham, ikinci sezonunda yaz döneminde takıma katılan Terry Rozier’ı gölgesinde bırakarak takımın birincil oyun kurucusu haline geldi.

Bu sezon ligin en iyi pasörlerinden birisi olan Graham sahadayken Charlotte Hornets, 100 pozisyon başına 8 sayı daha fazla üretiyor.

Graham’in ilk altı haftadaki harika performansından sonra rakipleri genç oyuncunun skor etkinliğini yavaşlatmanın yolunu bulmuşa benziyor.  1 Aralık tarihinden beri saha içinden %35.1 ile şut atan ikinci tur seçiminin draft edildikten bu kadar süre sonra bir takımın hücumuna liderlik etmesini kimse beklemiyordu.

Sezonun ikinci kısmında yaşadığı sıkıntılar Graham’i önümüzdeki sezon için daha fazla motive edecektir. Bu yüzden Graham önümüzdeki sene daha da iyi bir performans gösterirse kimse şaşırmamalı.

Chicago Bulls: Zach LaVine

Zach LaVine’i profesyonel kariyeri boyunca izlemenin insanın bünyesinde her zaman güzel duygular canlandırdığını söylemek doğru olmaz ancak skorer oyuncunun bu sezon Chicago Bulls’un MVP’si olduğu tartışmasız bir gerçek.

Bu unvan için olan yarışma eğer Lauri Markkanen ve Wendell Carter Jr. sağlıklı kalabilseydi daha sıkı olabilirdi. Ancak LaVine’in bu sezon gösterdiği hücum üretimi harika bir seviyedeydi.

Sayı ve ribaund kategorilerinde kariyerinin en yüksek ortalamalarını tutturan LaVine, %52.6’lık bir effective field-goal yüzdesine sahip. Hücumda bazen bencil bir görüntü çizse de bu sezon yaratıcılık özelliğini de geliştiren LaVine, maç başına 4.2 asist yapıyor.

LaVine hala iyi bir savunmacı değil ancak hücum tarafında gösterdiği muazzam performanslarla bu zaafını nötrlemeyi başarıyor.

Cleveland Cavaliers: Kevin Love

Collin Sexton hayal kırıklığıyla geçirdiği ilk sezonun ardından ikinci senesinde büyük bir gelişim gösterse de Cleveland Cavaliers ile olan ilişkisi fazlasıyla tartışılan Kevin Love bu ödülün rahatlıkla sahibi oluyor.

Kevin Love artık 2015-16 sezonundaki seviyede olmayabilir ancak bu hala onun iyi bir oyuncu olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Love kariyeri boyunca iyi yaptığı şeyleri aynı seviyede yapmaya devam ediyor. Andre Drummond ve Tristan Thompson gibi isimlerin bulunduğu kadroda maç başına 9.6 ribaund ortalama yakalayan Love, 3.1 asist ortalamasıyla oynuyor ve üç sayı çizgisinin gerisinden %37.4 ile şut atıyor.

Tabii ki Cleveland Cavaliers gibi sıkıntılı bir ortamda Love’ın  zaafları normalden daha fazla ortaya çıkıyor. Ancak bu sahadaki zamanının büyük kısmını üç sayı çizgisinin gerisinde bekleyerek geçiren Love’ın yeteneklerinin hala değerli olmadığı anlamına gelmiyor.

Detroit Pistons: Derrick Rose

Basketbolun güzel yanına tekrar hoş geldin Derrick Rose. Bunu 20-42’lik dereceye sahip Detroit Pistons’ta oynayan bir oyuncu için söylemek ne kadar doğru orası tartışılır fakat Rose, çapraz bağlarını kopardığından beri sahada bu kadar iyi gözükmüyordu.

2018-19 sezonuna Minnesota Timberwolves formasıyla harika bir giriş yapan Rose’un performansı zaman içerisinde yavaşlamıştı. Ancak bu sezon Pistons forması giyen oyuncu muhteşem bir performans gösteriyor.

%52.0 ile kariyerinin en iyi effective field-goal yüzdesini yakalayan Rose, %37.3’lük asist yüzdesiyle lig genelinde de ilk 10 sırada yer alıyor. Karar verme konusunda bu sezon önceki yıllara göre çok daha iyi bir performans gösteren Rose, elit bir izolasyon skoreri ve ortalama üzeri bir pick-and-roll oyuncusu.

Tüm bu harika istatistiklere rağmen Rose, Pistons’ın kalburüstü bir takım haline gelmesini sağlayamıyor. Tecrübeli oyun kurucunun savunma tarafında hala zorlandığını da söylemek gerekiyor.

Indiana Pacers: Domantas Sabonis

Indiana Pacers’ın Gürcü pivot Goga Bitadze’yi Draft’ta seçmesinin ardından Domantas Sabonis’in geleceği hakkında bazı soru işaretleri belirmişti. Pacers’ın Myles Turner ile Sabonis arasında bir tercih yapması bekleniyordu.

Eğer ilerleyen günlerde Pacers’ın bu iki oyuncu arasında bir tercih yapması gerekirse takımın kimi seçeceği artık çok net.

Sezon başından beri Turner istikrarsız bir performans gösterirken Sabonis, bir yıldıza dönüştü. 18.4 sayı – 12.5 ribaund – 4.9 asist ortalamaları tutturan Sabonis’in istatistiklerine lig genelinde sadece Giannis Antetokounmpo, Joel Embiid ve Nikola Jokic gibi isimler ulaşabildi.

Birçok açıdan bakınca Sabonis, Pau Gasol’ün modern basketboldaki hali diyebiliriz. Hücumda topu yönlendirebilen yıldız isim, dış şutlarıyla da savunmaya zor anlar yaşatıyor.

Victor Oladipo’nun üzerindeki pası yavaş yavaş atmasına Sabonis’in nasıl uyum sağlayacağı önemli bir konu. Ancak geniş repertuvarıyla Sabonis, her ortamda başarıya ulaşabileceğini bu sezon gösterdiği peformans ile kanıtladı.

Miami Heat: Jimmy Butler

Bu sene tutturduğu 20.5 sayı ortalamayla Miami Heat’in en skorer oyuncusu olan Jimmy Butler, skor açısından çok da etkileyici bir sezon geçirmiyor. %24.3 ile üçlük çizgisinin gerisinden şut kullanan Butler’ın effective field goal yüzdesi sadece %47.3.

Ancak bu Butler’ın çok yönlü oyununun Miami Heat için ne kadar kritik olduğunu gözler önüne  seriyor.

Bu sezon şut konusunda sıkıntı yaşayan Butler, oyunun diğer alanlarına odaklanarak lig genelinde 6.8 ribaund – 6.2 asist – 1.7 top çalma ortalamaları tutturan üç oyuncudan biri olmayı başardı. Heat’in koçu Erik Spoelstra da Butler’ın kötü şut attığı dönemlerinde oyunun diğer alanlarına katkı yapmak için ne kadar çok çabaladığını dile getirmekten çekinmiyor.

90’larda oynanan basketbolun son temsilcilerinden birisi olan Butler, yıllar boyunca bu yeteneklerinin kıymetini bilecek bir organizasyon bulmak istiyordu. Miami Heat ile birlikte yıldız oyuncu sonunda yuvasını bulmuşa benziyor. Şampiyonluk için mütevazı bir kadroya sahip olduğunu söyleyebileceğimiz Heat, Butler’ın kadrosunda olmadığı bir senaryoda çok daha zor durumda olurdu.

Milwaukee Bucks: Giannis Antetokounmpo

giannis_antetokounmpo_hornets_bucks_dunk

Eğer bir oyuncu üst üste ikinci MVP ödülünü kazanmaya emin adımlarla ilerliyorsa bu doğal olarak onun takımının da en değerli oyuncusu olduğu anlamında geliyor.

Giannis Antetokounmpo’nun üst üste ikinci sezon sergilediği tarihi performans hakkında çok yazılıp çizildi. Bu yüzden derin analizlere girmeyeceğiz ancak Giannis’in bu sezon yaptıklarını ne kadar översek övelim abartmış da olmayız.

Çemberin bir metre etrafında %77.2, iki sayılık bölgesinden ise %62.7 ile şut atan Giannis’in bu yüzdeleri, neredeyse ulaşılması imkansız oranlar.

Sıkıntılı şutu üzerinde bu sezon çok çalışan Giannis, maç başına 4.7 kez denediği üç sayılık atışlarında %31.6 ile isabet buluyor. Bu oran hala lig genelinin altında ancak Giannis yayın gerisinden yüzdelerini geliştirmeye devam ediyor.

Giannis’in defensive real plus-minus sıralamasında lig genelinde üçüncü olduğunu da unutmamak lazım. Eğer yıldız oyuncu şutunu geliştirmeye devam ederse Giannis’in oyununda eleştirilecek bir detay kalmayacak.

New York Knicks: Mitchell Robinson

New York Knicks’in kadrosundaki herhangi bir ismi “en değerli” olarak isimlendirmek çok mantıklı bir şey değil. Ancak Mitchell Robinson’ın geçtiğimiz günlerde Madison Square Garden’da MVP tezahüratları aldığı göz önünde bulundurunca genç oyuncu en iyi seçenek olarak gözüküyor.

RJ Barrett’ın Rockets karşısında gösterdiği harika performans gibi bir maç oynanmadığı sürece 21 yaşındaki Robinson, Knicks kadrosundaki en iyi ve istikrarlı oyuncu. Takımdaki oyun kurucu eksikliğine rağmen Mitchell, %71.6’lık true shooting yüzdesi ve %8.0 blok yüzdesine sahip.

2018 Draft’ından önce Mitchell’ın sahadaki farkındalığı hakkında soru işaretleri vardı, bu sıkıntı hala devam ediyor. Bazen sahada Hassan Whiteside’ın takımı zarar görse dahi her şutu bloklamaya çalıştığı dönemdeki gibi gözüken Robinson’ın bu özelliği Knicks gibi bir takımda ise fazlasıyla değerli kalıyor.

Bu kadar fonksiyonsuz bir takımda Robinson’ın böyle bir performans göstermesi genç ismin daha iyi bir takımda neler yapabileceği hakkında herkesi heyecanlandırıyor. 

Orlando Magic: Nikola Vucevic

Bu sezon üst üste ikinci kez All-Star seçilecek kadar iyi bir performans göstermese de Nikola Vucevic, Orlando Magic’in can damarı olmaya devam ediyor. Geçen sezon kariyerinin en iyi sezonunu geçiren Vucevic, sezona yüksek beklentilerle girmişti.

Geçen sezon sergilediği elit şut performansı bu sezon gerilese de yıldız ismin yaratıcılık özellikleri 2019-20 sezonunda da devam ediyor. Vucevic, bu sezon kariyerinin en iyi asist/top kaybı oranını yakalamış vaziyette. Vucevic’in top kontrolü hala biraz sıkıntılı ancak Magic hücumu için ikinci yaratıcı görevini gayet iyi yerine getiren isim için sıradaki adım Nikola Jokic gibi bir role aship olmak olabilir.

Offensive real plus-minus ve defensive real plus-minus değerlerinde pozitif üretim veren 8 pivottan biri olan Vucevic, Magic’teki oyuncular arasında en iyi offensive rating’e sahip olan isim. Yıldız oyuncunun sahada kaldığı 100 pozisyon başına Magic 6.2 sayı daha fazla üretiyor.

Ligdeki en iyi sekiz savunmadan birine sahip olan Magic için hücumda ileriye doğru atılacak bir adım dahi play-off’ta Milwaukee Bucks karşısında süpürülmelerini engelleyebilir.

Philadelphia 76’ers: Joel Embiid

Bu sezon oynadığı oyundan zevk alıp almadığını tartışılan Joel Embiid, Philadelphia 76’ers formasıyla dominant performansını sergilemeye devam ediyor.

Bu sezon Sixers kadrosundaki çoğu oyuncu hayal kırıklığı yaratsa da Embiid, NBA’deki en iyi pivot olmaya devam ediyor. İstatistikleri geçen sezona göre bir tık gerileyen Joel Embiid, 23-3 sayı – 11.8 ribaund – 3.1 asist ortalamaları tutturdu ve %51.2 effective field-goal yüzdesiyle oynuyor.

Embiid’in istatistiklerindeki ufak düşüşün Sixers’ın takım olarak daha iyi olması için yaptığı fedakarlıktan kaynaklandığını da söylemek gerekiyor. Lig genelinde real plus-minus istatistiğinde pivotlar arasında en iyi dördüncü değere sahip olan Embiid, net ratingte ise lider konumda.

Embiid’in bu sezonki performansındaki en büyük sorun iyi takımlara karşı gösterdiği kötü performanslar. Özellikle Boston Celtics, Milwaukee Bucks ve Toronto Raptors karşısında zorlanan Embiid’in performansı Sixers’ın play-off yolu için endişe verici.