2019-20 NBA: Batı Konferansı’ndaki Her Takımın MVP’si

19/Mar/20 09:04 Mart 19, 2020

admin69

19/Mar/20 09:04

Eurohoops.net

Eurohoops Çeviri, yarım kalan NBA sezonunda her takım için en iyi performansı gösteren isimleri huzurlarınıza taşıyor…

by Mandela Namaste, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 3 Mart 2020 tarihinde BleacherReport‘ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

NBA sezonunun bitimine beş hafta kala askıya alınmasıyla birlikte normal sezon ödülleri normalde yılın bu döneminde konuşulduğu kadar tartışılmıyor.

MVP, Yılın Çaylağı gibi ödüllerin kazananları normalde Nisan ayının ortalarına kadar netlik kazanmaz. Ancak bu skalayı tek takıma indirdiğimiz zaman bir takımın en değerli oyuncusunu seçmek çok daha kolay oluyor.

Bu fikirle yola çıkarak 2019-20 sezonunda Batı Konferansı’nda yer alan takımların en değerli oyuncularını belirledik.

Dallas Mavericks: Luka Doncic

Halihazırda bir MVP ödülü olan ve ikincisine doğru emin adımlarla yürüyen Giannis Antetokounmpo, LeBron James’in en büyük varisi olarak görülüyor. Ancak Luka Doncic’in Yunan oyuncunun hemen arkasından geldiğini söylemek lazım.

Bu sene yaşadığı sakatlıklara rağmen ligin en iyi 10 oyuncusundan birisi olan Doncic, bu sezon toplam 13 kez triple-double’a imza atmakla kalmadı ve Kasım ayı boyunca oynadığı 14 maçta triple-double ortalaması tutturarak Dallas Mavericks’in NBA tarihinde bir ay boyunca en yüksek offensive rating’e sahip takım olmasını sağladı.

Sakatlıkları sebebiyle zaman zaman istikrarsız performanslar sergileyen Doncic, sağlığına kavuştuğu ilk karşılaşmada 33 sayı – 12 ribaund – 8 asistlik bir performans sergiledi. Genç yıldız bundan sadece 4 karşılaşma sonra oynadığı Miami Heat maçında ise 6’da 0 ile üçlük atıp sadece 4 ribaund alabildi.

Ancak henüz sadece 21 yaşında bu kadar iyi bir oyun sergileyen Doncic’in bundan beş sene neredeyse durdurulamaz olacağını unutmamak gerekiyor.

Dallas Mavericks; son yıllarda ortaya koyduğu akıllı yapılanmayı, Kristaps Porzingis de ikinci adam rolündeki başarısını devam ettirirse Batı Konferansında adından söz ettirmeye uzun süre devam edecek.

Denver Nuggets: Nikola Jokic

İlk 20 maçta gösterdiği kötü şut performansından sonra tekrar kendisini bulan Jokic, bu sezon oynadığı karşılaşmalarda 12 kez triple-double yaptı ve 8 karşılaşmada 30 sayının üzerine çıkmayı başardı. Uzun oyuncu ligin en ilginç hücumlarından birinin ana parçası olmaya devam ediyor.

Denver Nuggets, üst üste ikinci sezon sakatlık ve istikrar sorunları yaşıyor. Garry Harris sezon boyunca iyi bir performans gösteremedi. Jamal Murray ve Paul Millsap sakatlıkları sebebiyle önemli süreler takımdan ayrı kaldı. Michael Porter Jr. NBA’de ilk kez süre almaya başladı. Eğer Nuggets, kendisine daha az güvenen bir lidere sahip olsaydı daha zor bir durumda olabilir.

41-19’luk dereceye sahip olan Denver Nuggets, sezon boyunca üst üste üç maçtan fazlasını kaybetmedi. Denver ekibinin bütün mağlubiyetleri play-off potasının yakınlarında yer alan takımların karşısında geldi.

Güçlü Batı Konferansında geçen sezonki konferans yarı finali başarısının ötesine gidemezse kimse Nuggets’ı suçlamaz. Fakat Jokic’in liderliğinde her şey mümkün.

Golden State Warriors: Eric Paschall

Draymond Green bu sezon Warriors kadrosundaki en yetenekli oyuncu. İstatistik olarak baktığımız zaman Marquese Chriss ya da Damion Lee’nin Warriors formasıyla en iyi sezonu geçiren isimler olduğunu da söyleyebilirsiniz. Ancak Warriors’ın hikayesi açısından baktığımızda bu ödül Eric Paschall’a gidiyor.

Klay Thompson ve Stephen Curry’nin sakatlıklarından sonra Golden State Warriors’ın kadrosunda yaratıcı rolünü oynayacak neredeyse kimse kalmadı. Curry’nin elini kırmasından kısa bir süre sonra ise Paschall sahneye çıktı…

Villanova’da oynadığı dönemde kendi şutunu yaratma konusunda sıkıntı çeken Paschall, çaylak sezonunda bu alanda çok daha iyi bir görüntü çiziyor. İzolasyon sayılarında ligin %71’inden daha yüksek bir verimlilik yakalayan Paschall; LeBron James, Donovan Mitchell ve Devin Booker gibi isimlerin önünde bulunuyor.

Curry ve Thompson’ın takıma dönmesi ile Andrew Wiggins’in kadroya katılmasından sonra Paschall’ın yakın gelecekte bu seneki kadar bire bir üzerinden oynamasına gerek kalmayacak. Ancak genç oyuncunun bir seneden kısa bir sürede bu alanda gösterdiği gelişim Warriors’ın oyuncu geliştirme konusunda ne kadar başarılı olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Paschall’ın önümüzdeki sezon tıpkı kolejde yaptığı gibi savunma ve karar verici rolünde çok daha önemli işler yaptığını görürsek kimsenin şaşırmaması gerek.

Houston Rockets: Daryl Morey

daryl morey

Sezonun ilk aylarında James Harden, NBA tarihine geçecek bir performans gösteriyordu. Sezon ilerledikçe Harden’ın performansının düşmeye başlamasıyla birlikte Rockets’ta sorumluluğu Russell Westbrook almaya başladı.

Gözlerimizin önünde Houston Rockets hakkındaki en büyük soru da bu şekilde cevabını bulmuşa benziyor. Bu kadar topu domine etmeyi seven iki oyuncu birlikte oynayabilir mi?

Rockets’taki MVP ödülünün Daryl Morey’e gitmesinin sebebi, başarılı yöneticinin iki oyuncusunun da tavanını yükseltmek için uygun şartları yaratmış olması. Clint Capela’yı takaslyarak P.J. Tucker’ı takımın tam zamanlı pivotu haline getiren Morey, Westbrook’un çembere daha rahat drive etmesini sağladı.

Bu yeni yapıda 9 maç oynayan Rockets, bu karşılaşmalarda 7 galibiyet ve 2 mağlubiyet aldı. Bu dönemde etkileyici galibiyetler alan Rockets, Harden döneminde bu kadar ciddi bir şampiyonluk adayı belki de hiç olmamıştı. Eğer Morey, duruma el koymasaydı şu anda Rockets’ın olası bir ikinci tur eşleşmesinde Lakers ya da Clippers karşısında ne kadar zorlanacağını konuşuyor olurduk.

Los Angeles Clippers: Kawhi Leonard

Kawhi Leonard bu sezon 13 maç kaçırdı, ancak takım arkadaşı Paul George’un çok daha fazla maç kaçırdığı göz önünde bulundurulunca bu ödül 2019 Finaller MVP’sine gidiyor. Verimlilikle alakalı her istatistik kategorisinde geçtiğimiz sezona göre geri adım atan Kawhi, oyunundaki en büyük zaaf olan yaratıcılık konusunu ise bu sene tutturduğu 5.2 asist ile düzeltmişe benziyor.

Los Angeles Clippers‘ın bu sene ciddi rakipleriyle oynadığı maçların neredeyse hepsinde Kawhi’ın sahanın iki yanında da iyi bir performans gösterdiğini söylemek gerekiyor. Clippers’ın Lakers’ı mağlup ettiği iki karşılaşmada Kawhi Leonard, 32.5 sayı ortalama yakaladı ve saha içinden %55.3 ile şut attı.

Kawhi Leonard’ın CV’sinde iki tane Finaller MVP’si ödülü olduğu düşünülünce büyük maçların değerini yıldız ismin ne kadar iyi bildiğini tartışmaya gerek yok. Ancak Clippers’ın yaşadığı sakatlık sorunları düşünülünce yıldız ismin en zorlu anlarda gerekeni yapacak kapasitede olduğunu görmek Los Angeles temsilcisi için iyi bir haber.

Los Angeles Lakers: LeBron James

Burada fazla açıklama yapmamıza gerek yok değil mi?

NBA’deki 17. sezonunu  geçiren LeBron James, hala ligdeki en iyi oyunculardan birisi. %49.6 ile şut atan LeBron, son beş yılda ilk kez %50’nin altına inmiş durumda. Ufak bir sıkıntı olarak adlandırabileceğimiz bu durum dışında LeBron diğer tüm alanlarda harika gözüküyor.

Kariyerindeki en yüksek asist ortalamasını tutturan LeBron James şu anda büyük bir farkla bu alanda lig lideri. Bu sezon 13 karşılaşmayı triple-double ile tamamlayan Kral, defensive real plus-minus istatistiğine göre ligin en iyi 10 savunmacısından birisi.

Kariyeri boyunca altı kez All-Defensive Team’e seçilme başarısını gösteren LeBron James, sezonun her maçında aynı ciddiyetle savunma yapmıyor fakat geçtiğimiz yıllardaki savunma performansına göre bu sene çok daha fazla çabaladığını söylemek yanlış olmaz.

Anthony Davis, Lakers formasıyla şu ana kadar harika bir sezon geçiriyor ve hak ederek All-Star’a da seçildi. Ancak Davis’in gösterdiği performans “En Değerli Oyuncu” ödülünü Kral’ın elinden almasını sağlayacak seviyede değil.

Memphis Grizzlies: Ja Morant

Zion Williamson’ın sezonunun büyük kısmını sakatlık sebebiyle kaçırdığı düşünülünce Ja Morant’in Yılın Çaylağı ödülünün en büyük adayı olduğunu ve bu ödülü sonuna kadar hak ettiğini söylemek yanlış olmaz.

Morant daha şimdiden yakaladığı istatistiklerle tüm rakiplerinin saygısını kazanmış durumda. 17.7 sayı – 7.0 asist – 3.4 ribaund ortalamaları yakalayan genç oyuncu saha içinden %49.2 ile şut atıyor. Gelişmiş istatistikler açısından bakınca real plus-minus kategorisinde pozitif değere sahip olan Morant sahadayken Grizzlies, 100 pozisyon başına 3.4 sayılık bir avantaj yakalıyor.

Memphis son 6 maçın 5’ini kaybederek biraz daha zorlanmaya başlamıştı ancak Morant’in önderliğinde Grizzlies’in önümüzdeki yıllarda play-off takımı olacağı çok bariz. 

Minnesota Timberwolves: Karl Anthony-Towns

Karl Antony-Towns sakatlıkları sebebiyle bu sezonun %40’ını kaçırdı ancak Timberwolves kadrosunda onun yerine bu ödüle aday olarak gösterebileceğiniz birisi var mı?

Timberwolves kariyeri boyunca genellikle pozitif birisi olarak gözüken Towns, önceki dört sezonun aksine bu sene çok daha keyifsiz gözüküyor. Timberwolves’un 5, 11 ve 13 maçlık üç farklı mağlubiyet serisine imza attığı düşünülünce Towns’ın hayal kırıklığı çok daha rahat anlaşılabiliyor.

Ancak keyfi yerinde olmasa bile Towns, Timberwolves için harika bir performans göstermeye devam ediyor.

Etrafındaki kadronun yetersiz olmasına rağmen 26.5 sayı – 4.4 asist ortalamaları tutturan uzun oyuncu bu alanlarda kariyerinin en yüksek değerlerini yakalamış durumda. Üç sayı çizgisinin gerisinden maç başına 7.9 şut deneyen Towns, bu atışlarda %41.2 ile isabet buluyor.

Sahayı genellikle Jarrett Culver ve Josh Okogie ile paylaşan 24 yaşındaki oyuncu ligin en iyi oyuncularından birisi olmaya devam ediyor. Towns, tamamen sağlıklı hale geldikten ve D’Angelo Russel ile birlikte iyi bir kimya yakaladıktan sonra Timberwolves için işler çok daha iyi bir hale gelebilir.

New Orleans Pelicans: Brandon Ingram

Los Angeles Lakers ile geçirdiği üç sezon boyunca konfor alanını bulmakta zorlanan Brandon Ingram, sonunda gerçek bir ikinci sıra seçimi gibi oynamaya başladı. Geçtiğimiz sezonun büyük kısmında LeBron James’in gölgesinde kalan genç oyuncu sene sonuna doğru ritmini bulmaya başlamıştı.

Geçtiğimiz sezon All-Star arasından sonra sağ kolunda ortaya pıhtı çıkması sonucu sezonu kapatana kadar oynadığı 6 haftada 27.8 sayı – 7.5 ribaund – 2.5 asist ortalamaları yakalayan ve %57.0 ile şut atan Ingram, üç sayı çizgisinin gerisinden %52.9 ile oynuyordu.

Pelicans’ın geçirdiği değişim süreci ve Ingram’ın sağlık sıkıntıları düşünülünce genç ismin bu sezona daha yavaş başlaması beklenebilirdi. Ekim maçlarında saha içinden %51.0 ile şut atan Ingram, ilerleyen aylarda da iyi performansına devam etti ve kariyerinde ilk kez All-Star seçilme başarısını gösterdi.

Zion Williamson’ın New Orleans Pelicans’ın çekirdeğindeki yeri çok önemli ancak Brandon Ingram ile birlikte Pelicans’ın potansiyeli çok daha yukarıya çıkıyor.

Oklahoma City Thunder: Chris Paul

Oklahoma City Thunder, NBA’de bu sezonun en güzel hikayelerinden birisi ve bunu Chris Paul’e borçlular.

Houston Rockets’ta geçirdiği dönemde sakatlıklar ve James Harden ile yaşadığı anlaşmazlıklar sebebiyle Chris Paul iyice gözden düşmüştü. Ancak hakkında söylenenleri duymuşa benzeyen tecrübeli oyuncu hakkındaki tüm soru işaretlerine bu sezon cevap vermekte fazlasıyla kararlı.

Oklahoma City Thunder’dan ayrılmak için elinden geleni yapmak yerine Chris Paul, takımın ağabeylerinden birisi haline gelmeyi seçti ve takım arkadaşları da bu durumdan oldukça memnun gibi. Oklahoma City Thunder; Chris Paul, Shai Gilgeous-Alexander ve Dennis Schroder ile birlikte NBA’in en etkili üçlülerinden birisini kurmuş durumda.

Chris Paul’un bu sezon harika bir performans göstermesi ve clutch anlarda belki de bu yıl özelinde ligin en iyi oyuncusu olması da bu konuda onlara fazlasıyla yardımcı oluyor.

Paul’ün liderliğinde Oklahom City Thunder, potansiyel bir lotarya takımından konferansının ilk beş sırasında yer alan bir ekibe dönüştü. Eğer Thunder, sene başından beri yaptığı gibi beklentileri aşmaya devam ederse play-off’ların ilk turunda bir sürpriz ile karşı karşıya kalabiliriz.