by Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Avrupa basketbolunda NBA’deki gibi “çaylak” oyuncu kültürü yok.
Atlantik’in diğer kıyısında Pablo Prigioni gibi farklı örneklerini görsek de bunun en büyük sebebi lige kolejden gelen genç oyuncular… Bu oyuncular profesyonel basketbola adım attıkları sezonda genellikle oyunu, kültürü ve gerçek hayatı öğreniyor.
Avrupa’da ise böyle bir düzen yok ve çaylak diyebileceğimiz oyuncuların hepsi profesyonel basketbola çoktan adım atmış isimler… Yine de bilinmeyen bir ligde ve seviyede oynamak kolay değil.
Daha önce daha alt seviyelerde oynayan bir oyuncu buraya yükseldiği zaman kendisini en iyilere karşı deniyor. Keza Amerika’dan ilk defa buraya gelen bir oyuncu da iki kıta basketbolu arasındaki farklarla karşılaşıyor. Ne kadar yetenekli olursa olsun, onların bu ortama nasıl adapte olacağı hep bir soru işareti oluyor.
Bu yüzden de EuroLeague’de çaylak oyuncu kültürü olmasa da aslında oyuncular bu deneyimi yaşıyorlar…
Bunun farkında olan Eurohoops Fırın da coronavirüs sebebiyle EuroLeague’in durmasını fırsat bildi ve EuroLeague’de bu sezon çaylak yılını geçiren oyuncuları 15’ten zirveye doğru sıraladı.
Unutmayın, sizin düşüncelerinize çok önem veriyoruz. O yüzden yazının sonundaki ankete katılıp siz de en iyi ismin belirlenmesine yardımcı olabilirsiniz. Ayrıca yorumlarınızla sosyal medya hesaplarımızda bizlere görüşlerinizi bildirebilirsiniz.
15- Theo Maledon (ASVEL)
Yaş: 18
İstatistik: 22 maç, 17 dakika, 7.4 sayı, 3.1 asist, 1.8 ribaund, 6.6 EFF
Saha içi yüzdeleri: %51.3 ikilik, %36.7 üçlük, %68.9 faul atışı
Theo Maledon diğerlerinden farklı. O çaylak tanımına tam olarak uyuyor.
ASVEL’in genç guardı henüz 18 yaşında ve profesyonel kariyerinde henüz çok az basamağı çıktı. Bu sezon gördük ki ileride onu gerçekten parlak bir gelecek bekliyor.
Maledon’un 2020 NBA Draftı’nda -yapılırsa- ilk 10’dan seçilmesi bekleniyor. ASVEL’in amacı ise en başından beri onu NBA’e en hazır bir şekilde göndermekti. Bunun için sezon boyunca Fransız ekibi, ona süre vermekten hiç çekinmedi.
Açıkçası bence ilk kez EuroLeague’de oynayan 18 yaşındaki bir çocuktan beklediklerinden çok daha fazlasını aldılar. Belki Maledon, Doncic gibi takımını sürüklemedi ama bu yaşta bu seviyede takımı yönetebilecek, hücumu organize edebilecek bir oyuncu olduğunu ortaya koydu. Son dönemde çıkan diğer Fransız guardların üst seviyede yaşattığı hayal kırıklıklarını düşünürsek bu hem kendisi için hem de ülkesi için çok değerliydi.
İstatistiksel olarak Maledon’dan daha iyi çaylaklar var ama kendisinin 18 yaşında olduğunu göz önüne alarak kendisine 15. sırayı veriyoruz.
En iyi maçı: 19 sayı, 2 ribaund, 2 asist, 19 EFF vs Panathinaikos
14- Tyler Dorsey (Maccabi Tel Aviv)
Yaş: 24
İstatistik: 28 maç, 18 dakika, 9.9 sayı, 2.4 ribaund, 1.5 asist, 7.4 EFF
Saha içi yüzdeleri: %38.0 ikilik, %38.9 üçlük, %68.3 faul atışı
Yunan oyuncular genellikle ülkeleri dışında pek bekleneni veremez ama Tyler Dorsey, bu kalıbın dışında kalan bir isim.
Bütün basketbol eğitimini Amerika’da alan 24 yaşındaki guard, sadece milli turnuvalar için Avrupa’ya geldi. Onda da hatırlarsınız, pek süre alamadı. NBA’de tutunamayınca bu yaz Avrupa’ya gelmeye karar veren Dorsey; Sfairopoulos faktörüyle Yunan takımlarını değil, Maccabi‘yi tercih etti.
İyi ki de öyle yapmış çünkü onun sezon başındaki oyunuyla şu dönemdeki performansı arasında büyük bir fark var.
Sezon başında oldukça dağınık görünen ve hücumda yarardan çok zarar veren genç guard, Maccabi‘de gösterdiği gelişimle birlikte kenardan gelerek skor katkısı veren o oyuncu profiline dönüştü. Kritik maçlarda sorumluluk aldı, Wilbekin’in kötü olduğu gecelerde ise takımı sırtlamaya çalıştı.
Kendisi hala dağınık. Saha içi yüzdelerinde de bunu görebiliyoruz. Bazen Avrupa basketbolunun hiç alışkın olmadığı saçma tercihlerde bulunabiliyor ama yeteneğin, geleneği yenmeyi başladığı şu günlerde üstüne oynanması gereken bir at.
Sfairopoulos’un yanında gelişimini sürdürür ve oynadıkça o dağınıklığı toparlayabilirse bu kıtada değerli bir skorer olabilir.
En iyi maçı: 19 sayı, 2 ribaund, 5 asist, 25 EFF vs Valencia
13- Jordan Loyd (Valencia)
Yaş: 26
İstatistik: 18 maç ortalama 21 dakika 11.1 sayı, 1.1 ribaund, 2.4 asist, 8.8 EFF
Saha içi yüzdeleri: %40.5 ikilik, %42.9 üçlük, %77.4 faul atışı
Şut tercihleri sorgulanan ama yetenekli bir başka oyuncuya geçelim.
Hatırlayacaksınız; iki yaz önce Jordan Loyd, EuroLeague’in kıyısından dönmüştü. İsrail’de geçirdiği harika sezonun ardından Daçka‘yla anlaşan Amerikalı guard, son anda Toronto Raptors‘tan kontrat bulunca bir anda kendini NBA’de buldu. Fakat şampiyon kadroda doğal olarak çok fazla süre alamadı ve o da bu sezon yarım kalan işi tamamlayarak EuroLeague’e geri döndü.
Avrupa’nın en iyi ligindeki ilk sezonu ise tam olarak bir alışma süreciydi. Valencia‘nın uyumsuz kısa rotasyonu içerisinde sorumluluk almaya çalışan Loyd, bazen başarılı oldu, bazen ise sınırı çok geçerek dağıldı.
Takımının geride olduğu akşamlarda oyunu çok fazla zorladığına şahit olduk. Bence bu seviyede ilk kez oynayan bir oyuncu için gayet normal. Üstelik bardağın dolu tarafında da birçok şey var. Takımının en önemli kısa skoreri olmasına sebebiyle rakip takımlar ona sert önlemler alsa da Loyd, %42.9 üçlük yüzdesiyle 11.1 sayı ortalaması tutturdu.
Üstelik birebir üzerinden en çok üçlük atan isimlerden biri olarak bunu başardı. Bunun yanında skoru sürükleyebilecek, forvetten ikili oyun oynayabilecek bir oyuncu olduğunu ortaya koydu. Bence sezon ortasında o sakatlığı yaşamasaydı Valencia‘nın playoff yarışındaki düşüşü bu kadar kolay olmazdı.
Loyd, çok kişinin profesyonel basketbolcu olabildiği bir konferanstan çıkma bir oyuncu ve kariyeri boyunca kimse ona şans vermemesine rağmen yukarı doğru ilerledi. Bence bu çok değerli. Savunmadaki problemlerini aşar, hücumda da sınırlarını bilirse EuroLeague’de onu uzun yıllar izleyebiliriz.
En iyi maçı: 27 sayı, 5 ribaund, 8 asist, 41 EFF vs Panathinaikos
12- Billy Baron (Kızılyıldız)
Yaş: 29
İstatistik: 26 maç ortalama 24 dakika 11.6 sayı, 2.7 ribaund, 2.2 asist, 11.0 EFF
Saha içi yüzdeleri: %44.3 ikilik, %40.3 üçlük, %85.5 faul atışı
Harika şutörlerden devam ediyoruz.
Türkiye’de Eskişehir formasıyla izleme şansı bulduğumuz Billy Baron, gökten EuroLeague’e inmedi. Amerikalı şutör, geçen sezon ABA Liga final serisinde harika bir performans sergileyerek Kızılyıldız’ı EuroLeague’e soktu ve bunun karşılığını da yeni bir kontratla aldı.
Baron’un EuroLeague’deki ilk sezonu ise tatmin ediciydi.
Kızılyıldız’da Lorenzo Brown ile birlikte iyi bir ikili olan şutör oyuncu, Sırp ekibinin beklenenden iyi bir sezon geçirmesine yardımcı oldu. Maç başına 2.15 üçlük isabetiyle EuroLeague’de 10. sırada yer alan Baron, zaman zaman skorda yaşadığı patlamalarla da dikkat çekti. Zenit’e 26 sayı attı, Maccabi‘yi 22 sayıyla yıktı…
Genel performansıyla itibariyle bir şutör olarak EuroLeague’de oynayabileceğini kanıtladı.
Onun bu sıralamada belki de beklediğinizden biraz geride kalmasının ise birkaç sebebi var. Öncelikle savunmada gerçekten takımının başına problem oldu. 97.2 savunma verimliliğiyle düzenli süre alanlar arasında en kötü 2. isim o. Ayrıca istikrarsız bir performans sergiledi. Eskişehir günlerinin aksine şutunun girmediği günlerde maçtan çok koptu.
Eğer sadece bir rol oyuncusu olsa bu kabul edilebilir bir şeydi ama Kızılyıldız gibi bir takımda ondan daha istikrarlı performanslar görmeyi beklerdim. Bu sebeple de kendisini biraz arkada, 12. sırada tutuyoruz.
En iyi maçı: 26 sayı, 3 ribaund, 1 asist, 34 EFF vs Zenit
11- Austin Hollins (Zenit St. Petersburg)
Yaş: 28
İstatistik: 27 maç ortalama 22 dakika 10.4 sayı, 2.1 ribaund, 1.5 asist, 7.9 EFF
Saha içi yüzdeleri: %57.3 ikilik, %34.7 üçlük, %91.7 faul atışı
Sırada gözlerden uzakta, iyi bir sezon geçiren bir çaylak var.
Tarihinde ilk kez EuroLeague’de mücadele eden Zenit, bu sezon muhtemelen en az izlenen takımdı. Sezon başından renklerini belli etmeleri, hücumda yaşadıkları problemler sebebiyle insanın zaman zaman uykusunu getirmeleri ve düşük yetenek tavanları basketbolseverlerin onlardan biraz kaçmasına neden oldu.
Çaylak takımın çaylak oyuncusu olan Hollins ise belki de bu yüzden yeterince konuşulmadı.
Geçen sezon Almanya’daki “Rasta Vechta” peri masalında büyük rol oynayan Hollins, EuroLeague’deki ilk sezonunda Rus ekibinin problemli kadrosuna rağmen iyi bir performans ortaya koymayı başardı.
Bu cümle bence çok önemli çünkü Zenit’in guard rotasyonu gerçekten EuroLeague için çok yetersiz. Takımın iki guardı çoğu maçta sınıfta kalırken bitirici bir oyuncu olarak Hollins bu yükle yaşamak zorunda kaldı. Tam olarak bu yüzden üçlük yüzdesi onun kalitesine göre biraz düşük kaldı. Fakat bunun yanında Efes, Khimki ve CSKA maçlarında gördük ki skorda büyük patlamalar yapabilen bir yetenek.
Ben, Hollins’in ligde çok iyi bir görev adamı olabileceğini düşünüyorum. Hatta büyük takımlar için biraz eğitilirse çok iyi bir aday olabilir. Harika bir atletizmi ve çok iyi bir skorerliği var. K.C. Rivers’ın zaman içerisinde gösterdiği gelişimi ondan da görebiliriz.
En iyi maçı: 28 sayı, 3 ribaund, 2 asist, 24 EFF vs CSKA Moskova
10- Jimmer Fredette (Panathinaikos)
Yaş: 31
İstatistik: 27 maç ortalama 21 dakika 12.9 sayı, 2.1 ribaund, 1.8 asist, 12.6 EFF
Saha içi yüzdeleri: %52.5 ikilik, %41.7 üçlük, %95.5 faul atışı
Muhtemelen Fredette’yi listede çok daha sonra görmeyi bekliyordunuz. İstatistiklerine bakarsak haklı da olabilirsiniz ama sanırım sizleri ikna edebilecek argümanlarım var.
Öncelikle şunu belirteyim; Amerikalı yıldız, benim bu sezon çok şey beklediğim isimlerden birisiydi. Hatta kendisini sezonun en iyi transferleri listesine de koymuştum. Avrupa’da draft sonrası büyük bir hayal kırıklığı yarattığı için onun hakkında ön yargılı düşünceler var ama Fredette, gerçekten skor üretmesi için yaratılmış bir oyuncu. Garip şut stiliyle bu kadar yüzdeli atması da bunu gösteriyor. Üstelik Calathes’in yanına tam olarak “cuk” diye oturan bir isim.
İstatistik olarak baktığımızda, Fredette bütün bunları karşıladı. İyi yüzdelerle maç başına 12.9 sayı attı ve onun şut yeteneği Calathes’e daha fazla alan açtı. Panathinaikos ligin en iyi hücum takımlarından biri oldu.
Fakat çok daha dominant bir skorer performansı izlemeyi bekliyordum ondan. Bize aslında neler yapabileceğini Milano, Fenerbahçe ve Khimki maçlarındaki performanslarıyla gösterdi. Oyunu domine ettikçe çok daha farklı bir oyuncuya dönüştü ancak sezonun genelinde bunun yerine pasif bir oyuncu olmayı tercih etti.
Kritik maçlarda, kritik anlarda genellikle geride kaldı. İstikrarlı bir şekilde ondan beklenen ikinci adam rolünü ortaya koyamadı. Bu da özellikle sezon sonunda Panathinaikos‘un yaşadığı düşüşte iyice gözüktü. Savunmada açtığı dertlere ise hiç girmiyorum.
Bu durum elbette biraz Calathes’in sonsuz bir hakimiyetle oynamasından kaynaklandı ama yılda 2 milyona yakın kazanan bir oyuncudan daha dominant olmasını beklerdim.
Bu sebeple de gösterdiği performansına rağmen bence çaylaklar listesinde onun yeri 10. sıra!
En iyi maçı: 28 sayı, 3 ribaund, 2 asist, 24 EFF vs Milano
9- Elijah Bryant (Maccabi Tel Aviv)
Yaş: 25
İstatistik: 27 maç ortalama 19 dakika 8.4 sayı, 2.9 ribaund, 2.0 asist, 7.6 EFF
Saha içi yüzdeleri: %55.4 ikilik, %41.7 üçlük, %69.2 faul atışı
YouTube fenomeni iş başında!
Elijah Bryant, Avrupa’da yaşadıklarını ve eşiyle birlikte hayatlarını YouTube kanalı üzerinden yayınlıyor. Arta kalan zamanlarında ise EuroLeague’de izlemesi çok zevkli bir oyuncu oluyor!
Maccabi‘nin harika görev oyuncusu, ligin hakkı yeterince verilmeyen oyuncularının başında geliyor.
Amerikalı kanat oyuncusunun belki çok gösterişli hücum silahları yok ama agresifliği ve temposuyla Maccabi’nin kanat rotasyonunda tam aranan şeyleri sundu. Onun kanatlardaki bu agresifliği başta Wilbekin olmak üzere birçok oyuncunun performansını artırırken takım savunmasını da çok daha yukarı çekti.
Üstelik Bryant, istediği zaman dikkat çekici bir skorer olabileceğini de bize birçok kez gösterdi. Özellikle Wilbekin’in oynamadığı Khimki maçında adeta tek başına takımını zafere taşıdı. Zaten İsrail’deki ilk sezonunda da skorerliğiyle dikkatleri çekmişti ama o, çaylak sezonunda bunu zorlamaktansa takımına yararlı olabilecek diğer şeyleri sundu.
İstatistiklerini düşünürsek, belki Fredette yahut Baron’un ondan daha önde olması gerektiğini düşünebilirsiniz ama her şey istatistik değil. Bryant, bu iki isme göre sahada çok daha verimli bir isim ve kazanan bir takımın kritik parçası!
O yüzden aklım geridekilerde değil, aksine keşke Bryant’i listede daha ön sıralara alabilsem…
En iyi maçı: 21 sayı, 6 ribaund, 4 asist, 21 EFF vs Khimki
8- Martin Hermannsson (ALBA Berlin)
Yaş: 25
İstatistik: 27 maç ortalama 25 dakika 10.9 sayı, 4.8 asist, 1.6 ribaund, 8.5 EFF
Saha içi yüzdeleri: %52.5 ikilik, %33.7 üçlük, %86.0 faul atışı
Aito Reneses’in ALBA Berlin’i her açıdan ligin en keyifli takımlarından biri.
Oyunun doğası gereği genellikle kazanan takımlar daha çok konuşulur, kaybeden takımlar ise geride kalır. ALBA ise bu konuda bir istisna… Alman ekibi, bu sezon öyle çok maç kazanmadı. Hatta playoff yarışı için hiç ciddi bir aday bile olamadı ama ellerindeki yetenekler, ortaya koydukları akıcı basketbolla birlikte bence her EuroLeague severin kalbine girmeyi başardı.
Takımın o yeteneklerinden birisi de Martin Hermannsson!
İzlandalı guard, benim Fransa 2. Ligi’nden beri zevkle takip ettiğim oyunculardan biri. Hatta 2 yıl önce EuroLeague’de oynayacak Daçka yerine ALBA’yi tercih ettiğinde de biraz üzülmüştüm. Fakat Reneses’in yanında yaşadığı gelişimi görünce insan onun doğru bir karar verdiğini kabul ediyor.
Almanya’da bir skorerden giderek oyun kurucuya dönüşen İzlandalı guard, EuroLeague’deki ilk sezonunu ise tam olarak olması gerektiği gibi geçirdi. Hatalar yaptı, zaman zaman fiziksel olarak ezildi ve bazen sezonun temposuna ayak uydurmakta zorlandı.
Fakat sezon ilerledikçe geriye gitmedi, hep ileriye doğru adım attı. EuroLeague’de bir takımın nasıl yönetileceğini öğrendi ve özellikle sezonun ikinci yarısında ALBA’nın maçları kazanmasında büyük rol oynadı. Üstelikle Peyton Siva’nın kötü oynadığı hatta sakatlıklar yüzünden oynamadığı bir sezonda bunu yaptı. ,
ALBA’nın temposu sebebiyle 4.8 asist belki olması gerekenden daha fazla olabilir ama bundan önemlisi onun oyun temposunu yönetmesi ve takımının ortaya koyduğu akıcılıkta oynadığı roldü.
Onu kesinlikle daha yukarı seviyede göreceğimize ben inanıyorum.
En iyi maçı: 24 sayı, 4 ribaund, 7 asist, 27 EFF vs Zenit
7- Greg Monroe (Bayern Münih)
Yaş: 29
İstatistik: 28 maç ortalama 24 dakika 12.9 sayı, 6.8 ribaund, 2.5 asist, 16.8 EFF
Saha içi yüzdeleri: %52.3 ikilik, %00.0 üçlük, %74.7 faul atışı
Sezon başında Greg Monroe bu listenin muhtemelen ilk sırasında yer alırdı.
Evet, NBA’de değişen basketbol sebebiyle Monroe, gözden düştü ama ne olursa olsun dünyanın en iyi liginde 600’den fazla maça çıkmış ve henüz 30’larına gelmemiş bir yetenekten bahsediyoruz. Üstelik oyun yapısı gereği Avrupa’ya daha uyumlu. Buna bir yıl önce Derrick Williams’ın aynı takımda kariyerini ayağa kaldırdığını da ekleyince Amerikalı pivottan beklentiler fazlasıyla yüksekti.
Sahadaki performansı bunu karşıladı mı? Evet, belirli ölçülerde karşıladı. Takımının en skoreri oldu, -ligde de 15. sırada- pota altında dominant performans sergiledi ve pas yeteneğiyle Avrupa’da çoğu uzunda olmayan şeyleri sundu. Elbette Bayern’in kötü bir sezon geçirmesi biraz ona olan ilginin kaybolmasına neden oldu ama bence işin hücum tarafında beklentileri karşıladı.
Peki buna rağmen neden kendisi yedinci sırada?
Cevabı çok basit, savunma! Onun ikili oyun savunmasındaki problemleri Bayern’in belini gerçekten çok büktü. Rakipler sürekli onun üzerinden ikili oyun oynayarak Bayern savunmasını parçaladı ve Monroe dönmeyen beliyle bir türlü buna çare olamadı. Dolayısıyla Bayern’de geçirdiği sezonun ardından büyük bir takıma geçer argümanı biraz çöktü.
Çünkü hücumda ne kadar çok şey verirse versin, savunmada götürdükleriyle şampiyonluğa oynayan bir takıma çok fazla problem olur. Bundan dolayı da kendisi listede çok sevdiği 7 numarada kaldı.
En iyi maçı: 26 sayı, 8 ribaund, 5 asist, 31 EFF vs Zenit
6- Tonye Jekiri (ASVEL)
Yaş: 25
İstatistik: 27 maç ortalama 23 dakika 8.7 sayı, 7.5 ribaund, 1.3 asist, 12.8 EFF
Saha içi yüzdeleri: %52.3 ikilik, %00.0 üçlük, %66.2 faul atışı
Bizler şaşırdık mı? Hayır! Avrupa’dakiler şaşırdı mı? Muhtemelen!
Türkiye’de geçen sezon Gaziantep’te harika bir performans ortaya koyan Tonye Jekiri, savunmada yaptıkları ve pota altındaki dominant performansıyla Güneydoğu ekibinin tarihinin en iyi performansını ortaya koymasını sağlamıştı. Nijeryalı pivot, burada ise ilk sezonundan kendini EuroLeague’de kanıtladı.
Yıllar sonra EuroLeague’e geri dönen ASVEL’in en önemli kozlarından biri olan Jekiri, pota altındaki sertliği ve yıldırıcılığıyla Fransız ekibini uzun süre ligin iyi savunma takımlarından birini yaptı. Bence onunla ilgili en önemli şeylerden biri; blok ortalamasının bu kadar düşük olmasına rağmen savunmaya yaptığı etki. Basketbolda çemberi savunmak elbette çok değerli ama bir uzunun ayakları yerde savunma yapmayı bilmesi bence çok az bulunabilen bir şey. Jekiri de ise bu var.
Ligin ribaund krallığında ikinci sırada yer alan 25 yaşındaki pivot, hücumda da önemli bir gelişim gösterdi. Çok yüzdeli sokamasa da ikili oyun sonrasında orta mesafeden şut atmaya başladı. Eğer bu durum gelişirse gerçekten EuroLeague’de işleri değiştirebilen uzunlardan biri olabilir.
Sezon başında EuroLeague’de mücadele eden iki Türk takımının onu kaçırarak hata yaptığını düşündüğümü söylemiştim. Hala aynı yerdeyim. Sezon başına göre son dönemde biraz düştü ama Jekiri kariyerinin bir döneminde mutlaka şampiyonluk mücadelesi veren bir takımın uzunu olacak.
En iyi maçı: 18 sayı, 19 ribaund, 1 t. çalma, 29 EFF vs Kızılyıldız
5- Luke Sikma (ALBA Berlin)
Yaş: 30
İstatistik: 28 maç ortalama 25 dakika 9.7 sayı, 6.5 ribaund, 4.5 asist, 16.6 EFF
Saha içi yüzdeleri: %51.8 ikilik, %43.3 üçlük, %70.0 faul atışı
Herkesin bir favori oyuncu tarzı vardır. Bazısı harika skorerlere aşık olur bazısı da mükemmel savunmacılara… Ben ise oyunu değiştiren zeki 4 numaraların hastasıyım.
ALBA Berlin’in tecrübeli yıldızı Luke Sikma, bu sezon bu rolü dolduran isim!
İspanya 2. Ligi’nde başlayan kariyerinde adımları birer birer çıkan Amerikalı uzun, 2017’de geldiği ALBA Berlin’in kaderini değiştirdi. Aito Reneses’in orada kurduğu sistemde birçok oyuncu parladı ama sistemin dönmesini sağlayan isim o oldu. Geçen sezon EuroCup’ta gösterdiği performansla Alman ekibinin yıllar sonra EuroLeague’e dönmesini sağladı.
Bu önemliydi çünkü Sikma, oyunundaki bazı defolar sebebiyle EuroLeague’de her takıma gidebilecek bir oyuncu değil. Oyunu üzerine kurmanız ve savunmadaki defolarını çözmek için de uğraşmanız gerekiyor. Bu sebeple ALBA, EuroLeague’e gelmese muhtemelen onu Avrupa’nın en iyi liginde göremeyecektik.
İlk sezonu bize gösterdi ki bu kötü senaryoda çok şey kaybedermişiz.
Ligin en çok yönlü ismi olan Amerikalı pivot, çaylak sezonunda EuroLeague’e etkisini bıraktı. ALBA’nın harika oyunun önemli bir parçası oldu, karşısında oyunu bilmeyen 4 numaralara ders verdi ve EuroLeagueseverlerin gözlerinin pasını sildi.
4.5 asist ortalaması bence zaten birçok şeyi anlatıyor. Evet, ALBA oyunu başka bir tempoda oynuyor ama ligde 4.5 asist ortalamasını göremeyen guardlar var -uzunlar arasında açık ara ilk sırada- ve ligde onun dışında +9 sayı, +5 ribaund ve +4 asist ortalama yakalayan bir isim yok.
Sikma böylesi bir sezondan sonra başka takımların ilgisini çeker mi açıkçası bilmiyorum ama onun yeri EuroLeague ve umarım burada kalmaya devam eder.
En iyi maçı: 14 sayı, 10 ribaund, 7 asist, 26 EFF vs Panathinaikos