by Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Avrupa basketbolunda NBA’deki gibi “çaylak” oyuncu kültürü yok.
Atlantik’in diğer kıyısında Pablo Prigioni gibi farklı örneklerini görsek de bunun en büyük sebebi lige kolejden gelen genç oyuncular… Bu oyuncular profesyonel basketbola adım attıkları sezonda genellikle oyunu, kültürü ve gerçek hayatı öğreniyor.
Avrupa’da ise böyle bir düzen yok ve çaylak diyebileceğimiz oyuncuların hepsi profesyonel basketbola çoktan adım atmış isimler… Yine de bilinmeyen bir ligde ve seviyede oynamak kolay değil.
Daha önce daha alt seviyelerde oynayan bir oyuncu buraya yükseldiği zaman kendisini en iyilere karşı deniyor. Keza Amerika’dan ilk defa buraya gelen bir oyuncu da iki kıta basketbolu arasındaki farklarla karşılaşıyor. Ne kadar yetenekli olursa olsun, onların bu ortama nasıl adapte olacağı hep bir soru işareti oluyor.
Bu yüzden de EuroLeague’de çaylak oyuncu kültürü olmasa da aslında oyuncular bu deneyimi yaşıyorlar…
Bunun farkında olan Eurohoops Fırın da coronavirüs sebebiyle EuroLeague’in durmasını fırsat bildi ve EuroLeague’de bu sezon çaylak yılını geçiren oyuncuları 15’ten zirveye doğru sıraladı.
Unutmayın, sizin düşüncelerinize çok önem veriyoruz. O yüzden yazının sonundaki ankete katılıp siz de en iyi ismin belirlenmesine yardımcı olabilirsiniz. Ayrıca yorumlarınızla sosyal medya hesaplarımızda bizlere görüşlerinizi bildirebilirsiniz.
15- Theo Maledon (ASVEL)
Yaş: 18
İstatistik: 22 maç, 17 dakika, 7.4 sayı, 3.1 asist, 1.8 ribaund, 6.6 EFF
Saha içi yüzdeleri: %51.3 ikilik, %36.7 üçlük, %68.9 faul atışı
Theo Maledon diğerlerinden farklı. O çaylak tanımına tam olarak uyuyor.
ASVEL’in genç guardı henüz 18 yaşında ve profesyonel kariyerinde henüz çok az basamağı çıktı. Bu sezon gördük ki ileride onu gerçekten parlak bir gelecek bekliyor.
Maledon’un 2020 NBA Draftı’nda -yapılırsa- ilk 10’dan seçilmesi bekleniyor. ASVEL’in amacı ise en başından beri onu NBA’e en hazır bir şekilde göndermekti. Bunun için sezon boyunca Fransız ekibi, ona süre vermekten hiç çekinmedi.
Açıkçası bence ilk kez EuroLeague’de oynayan 18 yaşındaki bir çocuktan beklediklerinden çok daha fazlasını aldılar. Belki Maledon, Doncic gibi takımını sürüklemedi ama bu yaşta bu seviyede takımı yönetebilecek, hücumu organize edebilecek bir oyuncu olduğunu ortaya koydu. Son dönemde çıkan diğer Fransız guardların üst seviyede yaşattığı hayal kırıklıklarını düşünürsek bu hem kendisi için hem de ülkesi için çok değerliydi.
İstatistiksel olarak Maledon’dan daha iyi çaylaklar var ama kendisinin 18 yaşında olduğunu göz önüne alarak kendisine 15. sırayı veriyoruz.
En iyi maçı: 19 sayı, 2 ribaund, 2 asist, 19 EFF vs Panathinaikos
14- Tyler Dorsey (Maccabi Tel Aviv)
Yaş: 24
İstatistik: 28 maç, 18 dakika, 9.9 sayı, 2.4 ribaund, 1.5 asist, 7.4 EFF
Saha içi yüzdeleri: %38.0 ikilik, %38.9 üçlük, %68.3 faul atışı
Yunan oyuncular genellikle ülkeleri dışında pek bekleneni veremez ama Tyler Dorsey, bu kalıbın dışında kalan bir isim.
Bütün basketbol eğitimini Amerika’da alan 24 yaşındaki guard, sadece milli turnuvalar için Avrupa’ya geldi. Onda da hatırlarsınız, pek süre alamadı. NBA’de tutunamayınca bu yaz Avrupa’ya gelmeye karar veren Dorsey; Sfairopoulos faktörüyle Yunan takımlarını değil, Maccabi‘yi tercih etti.
İyi ki de öyle yapmış çünkü onun sezon başındaki oyunuyla şu dönemdeki performansı arasında büyük bir fark var.
Sezon başında oldukça dağınık görünen ve hücumda yarardan çok zarar veren genç guard, Maccabi‘de gösterdiği gelişimle birlikte kenardan gelerek skor katkısı veren o oyuncu profiline dönüştü. Kritik maçlarda sorumluluk aldı, Wilbekin’in kötü olduğu gecelerde ise takımı sırtlamaya çalıştı.
Kendisi hala dağınık. Saha içi yüzdelerinde de bunu görebiliyoruz. Bazen Avrupa basketbolunun hiç alışkın olmadığı saçma tercihlerde bulunabiliyor ama yeteneğin, geleneği yenmeyi başladığı şu günlerde üstüne oynanması gereken bir at.
Sfairopoulos’un yanında gelişimini sürdürür ve oynadıkça o dağınıklığı toparlayabilirse bu kıtada değerli bir skorer olabilir.
En iyi maçı: 19 sayı, 2 ribaund, 5 asist, 25 EFF vs Valencia
13- Jordan Loyd (Valencia)
Yaş: 26
İstatistik: 18 maç ortalama 21 dakika 11.1 sayı, 1.1 ribaund, 2.4 asist, 8.8 EFF
Saha içi yüzdeleri: %40.5 ikilik, %42.9 üçlük, %77.4 faul atışı
Şut tercihleri sorgulanan ama yetenekli bir başka oyuncuya geçelim.
Hatırlayacaksınız; iki yaz önce Jordan Loyd, EuroLeague’in kıyısından dönmüştü. İsrail’de geçirdiği harika sezonun ardından Daçka‘yla anlaşan Amerikalı guard, son anda Toronto Raptors‘tan kontrat bulunca bir anda kendini NBA’de buldu. Fakat şampiyon kadroda doğal olarak çok fazla süre alamadı ve o da bu sezon yarım kalan işi tamamlayarak EuroLeague’e geri döndü.
Avrupa’nın en iyi ligindeki ilk sezonu ise tam olarak bir alışma süreciydi. Valencia‘nın uyumsuz kısa rotasyonu içerisinde sorumluluk almaya çalışan Loyd, bazen başarılı oldu, bazen ise sınırı çok geçerek dağıldı.
Takımının geride olduğu akşamlarda oyunu çok fazla zorladığına şahit olduk. Bence bu seviyede ilk kez oynayan bir oyuncu için gayet normal. Üstelik bardağın dolu tarafında da birçok şey var. Takımının en önemli kısa skoreri olmasına sebebiyle rakip takımlar ona sert önlemler alsa da Loyd, %42.9 üçlük yüzdesiyle 11.1 sayı ortalaması tutturdu.
Üstelik birebir üzerinden en çok üçlük atan isimlerden biri olarak bunu başardı. Bunun yanında skoru sürükleyebilecek, forvetten ikili oyun oynayabilecek bir oyuncu olduğunu ortaya koydu. Bence sezon ortasında o sakatlığı yaşamasaydı Valencia‘nın playoff yarışındaki düşüşü bu kadar kolay olmazdı.
Loyd, çok kişinin profesyonel basketbolcu olabildiği bir konferanstan çıkma bir oyuncu ve kariyeri boyunca kimse ona şans vermemesine rağmen yukarı doğru ilerledi. Bence bu çok değerli. Savunmadaki problemlerini aşar, hücumda da sınırlarını bilirse EuroLeague’de onu uzun yıllar izleyebiliriz.
En iyi maçı: 27 sayı, 5 ribaund, 8 asist, 41 EFF vs Panathinaikos
12- Billy Baron (Kızılyıldız)
Yaş: 29
İstatistik: 26 maç ortalama 24 dakika 11.6 sayı, 2.7 ribaund, 2.2 asist, 11.0 EFF
Saha içi yüzdeleri: %44.3 ikilik, %40.3 üçlük, %85.5 faul atışı
Harika şutörlerden devam ediyoruz.
Türkiye’de Eskişehir formasıyla izleme şansı bulduğumuz Billy Baron, gökten EuroLeague’e inmedi. Amerikalı şutör, geçen sezon ABA Liga final serisinde harika bir performans sergileyerek Kızılyıldız’ı EuroLeague’e soktu ve bunun karşılığını da yeni bir kontratla aldı.
Baron’un EuroLeague’deki ilk sezonu ise tatmin ediciydi.
Kızılyıldız’da Lorenzo Brown ile birlikte iyi bir ikili olan şutör oyuncu, Sırp ekibinin beklenenden iyi bir sezon geçirmesine yardımcı oldu. Maç başına 2.15 üçlük isabetiyle EuroLeague’de 10. sırada yer alan Baron, zaman zaman skorda yaşadığı patlamalarla da dikkat çekti. Zenit’e 26 sayı attı, Maccabi‘yi 22 sayıyla yıktı…
Genel performansıyla itibariyle bir şutör olarak EuroLeague’de oynayabileceğini kanıtladı.
Onun bu sıralamada belki de beklediğinizden biraz geride kalmasının ise birkaç sebebi var. Öncelikle savunmada gerçekten takımının başına problem oldu. 97.2 savunma verimliliğiyle düzenli süre alanlar arasında en kötü 2. isim o. Ayrıca istikrarsız bir performans sergiledi. Eskişehir günlerinin aksine şutunun girmediği günlerde maçtan çok koptu.
Eğer sadece bir rol oyuncusu olsa bu kabul edilebilir bir şeydi ama Kızılyıldız gibi bir takımda ondan daha istikrarlı performanslar görmeyi beklerdim. Bu sebeple de kendisini biraz arkada, 12. sırada tutuyoruz.
En iyi maçı: 26 sayı, 3 ribaund, 1 asist, 34 EFF vs Zenit
11- Austin Hollins (Zenit St. Petersburg)
Yaş: 28
İstatistik: 27 maç ortalama 22 dakika 10.4 sayı, 2.1 ribaund, 1.5 asist, 7.9 EFF
Saha içi yüzdeleri: %57.3 ikilik, %34.7 üçlük, %91.7 faul atışı
Sırada gözlerden uzakta, iyi bir sezon geçiren bir çaylak var.
Tarihinde ilk kez EuroLeague’de mücadele eden Zenit, bu sezon muhtemelen en az izlenen takımdı. Sezon başından renklerini belli etmeleri, hücumda yaşadıkları problemler sebebiyle insanın zaman zaman uykusunu getirmeleri ve düşük yetenek tavanları basketbolseverlerin onlardan biraz kaçmasına neden oldu.
Çaylak takımın çaylak oyuncusu olan Hollins ise belki de bu yüzden yeterince konuşulmadı.
Geçen sezon Almanya’daki “Rasta Vechta” peri masalında büyük rol oynayan Hollins, EuroLeague’deki ilk sezonunda Rus ekibinin problemli kadrosuna rağmen iyi bir performans ortaya koymayı başardı.
Bu cümle bence çok önemli çünkü Zenit’in guard rotasyonu gerçekten EuroLeague için çok yetersiz. Takımın iki guardı çoğu maçta sınıfta kalırken bitirici bir oyuncu olarak Hollins bu yükle yaşamak zorunda kaldı. Tam olarak bu yüzden üçlük yüzdesi onun kalitesine göre biraz düşük kaldı. Fakat bunun yanında Efes, Khimki ve CSKA maçlarında gördük ki skorda büyük patlamalar yapabilen bir yetenek.
Ben, Hollins’in ligde çok iyi bir görev adamı olabileceğini düşünüyorum. Hatta büyük takımlar için biraz eğitilirse çok iyi bir aday olabilir. Harika bir atletizmi ve çok iyi bir skorerliği var. K.C. Rivers’ın zaman içerisinde gösterdiği gelişimi ondan da görebiliriz.
En iyi maçı: 28 sayı, 3 ribaund, 2 asist, 24 EFF vs CSKA Moskova