2019-20 EuroLeague: Beyaz Sezonun Bireysel Ödülleri

30/Mar/20 10:22 Mayıs 26, 2020

Utkan Sahin

30/Mar/20 10:22

Eurohoops.net

Avrupa basketbolu corona virüsü sebebiyle durdu. Eurohoops ise bu arada Turkish Airlines EuroLeague’de sezonun ödüllerini dağıtmaya karar verdi:

by Utkan Şahin / info@eurohoops.net

Corona virüsü sebebiyle tüm dünyada spor organizasyonları doğal olarak durduruldu. Turkish Airlines EuroLeague ise Mart ayının ortasından itibaren durdurulan ligi dün (25 Mayıs) itibarıyla tamamen iptal etti…

Dolayısıyla artık normal sezon ödüllerini dağıtmamız için hiçbir sebep yok.

Sizler için lige oynanan süreçte gelinen bu döneme kadar ligin en iyi beşlerini, MVP’sini ve daha birçok bireysel ödülünü dağıttık. Tabii dağıtırken oyuncuların istatistiklerini göz önüne aldık ama alışkın olduğunuz gibi en önemli karar verici noktamız hiç olmadı. Belki bu sebepten şaşıracağınız tercihler olabilir.

Neyse, lafı uzatmadan yazıya geçelim…

Sezonun En İyi Üçüncü Beşi

  • Lorenzo Brown (Kızılyıldız) 27 maç 12.3 sayı, 3.3 ribaund, 4.6 asist, 13.0 EFF: Şutu problemli, Avrupa’ya ilk kez 20’lerinin sonunda gelmiş Amerikalı guard hikayesinden genellikle iyi son çıkmaz fakat Lorenzo Brown, bu kaideyi bozmayı başardı. Kızılyıldız’ın beklentilerin üstünde bir sezon geçirmesinde büyük rol oynayan Brown, özellikle ilk yarıda sergilediği liderlikle Sırp ekibinin ilk yarıyı ilk 8’de tamamlamasında ana etmendi. Kızılyıldız sezonun devamını getiremedi ama Brown, ilk sezonunda kendisini kanıtlayarak sezonun üçüncü beşinde yer almayı hak etti.
  • Thomas Walkup (Zalgiris Kaunas) 28 maç 9.6 sayı, 3.6 ribaund, 5.5 asist, 12.7 EFF: Sırada Avrupa’da bu sezon kendini kanıtlayan başka bir Amerikalı guard var. Alex Perez’in hayal kırıklığı ve Marius Grigonis’in sakatlığından ardından yaratıcı oyuncu olarak tek başına kalan Thomas Walkup, muazzam bir gelişim gösterdi. Geçen sezonki görev adamlığından takımın liderliğine yükselen Amerikalı guard, Saras’ın aradığı “o” oyun kurucu olmayı başardı ve Litvanya ekibini ayağa kaldırdı. Onun performansı sayesinde de Zalgiris, kabus gibi geçen sezonda pes etmedi ve playoff yarışına geri döndü. Walkup da sezon ortasında sözleşme uzattı. Eğer bunu yapmamış olsaydı, yazın birçok takımı peşinden koşturabilirdi.
  • Luke Sikma (ALBA Berlin) 28 maç 9.7 sayı, 6.5 ribaund, 4.5 asist, 16.6 EFF: Luke Sikma bu ligin en iyi oyuncusu değil ama izlemesi ondan daha zevkli olan başka bir oyuncu da çok az var. Reneses’in ALBA’sında sürükleyici parça olan tecrübeli uzun forvet, sahada her şeyi ama her şeyi yaparak sıradan bir EuroLeague severin gönlünü feth etmeyi başardı. İstatistikleri her şeyi anlatıyor zaten… Ligde ondan başka +9.0 sayı, +6.0 ribaund ve +4.0 asist yapan başka bir isim yok. Evet, ALBA hiç playoff yarışına giremedi ama oynadıkları basketbol hep gözlerimizin pasını sildi. Dolayısıyla da Sikma bu beşte olmayı kesinlikle hak ediyor.
  • Kyle Hines (CSKA Moskova) 28 maç 8.8 sayı, 4.9 ribaund, 1.4 asist, 11.4 EFF: EuroLeague’in en acı hikayelerinden birini söyleyeyim mi? Kyle Hines, modern EuroLeague’de Saras ile birlikte en çok şampiyonluğu olan oyuncu fakat onu 10 yıllık EuroLeague kariyeri boyunca hiçbir zaman en iyi beşlerde yer alırken göremedik. Evet, bu tarz beşlerde istatistikler çok öne çıkıyor ve Hines da böyle bir oyuncu değil ama onun oyuna etkisi kesinlikle yadsınamaz. Yıllardır savunmada 1’den 5’e kadar herkesi savunarak CSKA’ya inanılmaz bir avantaj sağlayan Amerikalı uzun, bu yıl da buna devam ediyor. Hücumda da 2016’ten beri en yüksek ortalamasını yakaladı tecrübeli pivot… EuroLeague onun saha içi verimliliğini göz ardı edebiliyor olabilir ama ben etmeyeceğim.
  • Nikola Milutinov (Olympiakos) 24 maç 10.3 sayı, 8.2 ribaund, 1.2 asist, 19.2 EFF: Yazık oluyor. Her yaz EuroLeague’in diğer büyük takımlarının Nikola Milutinov’un peşinden koştuğuna dair çıkan haberlere aşinayiz. Sırp pivotun pota altında yapabildiklerini düşünürsek bu çok normal. Fakat Olympiakos, elindeki bu değeri kullanmayı hiç beceremiyor. Bu sezon felaket kadro planlamasında zirveyi gören Pire ekibi, karşılığını da başarısızlıkla aldı. Milutinov bu kötü kadroda elinden geleni yapmasına rağmen doğru bir şekilde kullanılmadığı için işlerin değişmesini sağlayamadı. Yine de ortaya koyduğu performans ve istatistikleriyle ben buradayım demeye devam ediyor. Yazın sözleşmesi bitince birçok dev takım bunu görecektir.

Sezonun En İyi İkinci Beşi

  • Vasilije Micic (Anadolu Efes) 24 maç 14.5 sayı, 2.5 ribaund, 5.8 asist, 16.0 EFF: Geçen sezonki o sığ tartışmadan kurtulduk. Shane Larkin artık bu takımın tam anlamıyla gerçek lideri ama bu Vasilije Micic’in değerini hiç azaltmıyor. Hatta bence aksine artıyor. Çünkü Larkin gibi bir skorerin yanında Micic gibi doğru karar alma yüzdesi bu kadar yüksek bir guardı izlemek Efes‘i lig tarihinin en özel hücum takımlarından biri haline getiriyor. Sezona mükemmel başladıktan sonra biraz düşüş yaşasa da onun sahadaki varlığı bile rakiplerin birçok savunma planını çöpe atıyor. Üstelik düşüş dediğime da bakmayın. Bu adam bu sezon EuroLeague’de sayı, asist, ribaund, PIR ve üçlük yüzdesinde en iyi performansını ortaya koyuyor. Micic’in belki yeri ilk beş bile olabilir ama biz daha homojen beşler için onu buraya sakladık.
  • Nick Calathes (Panathinaikos) 28 maç 13.3 sayı, 4.9 ribaund, 9.1 asist, 17.8 EFF: EuroLeague’in asist kralı Nick Calathes, her yıl büyüyerek ilerlemeye devam ediyor. Bu yıl yanına eklenen şutörlerin de etkisiyle hücumda çok daha rahatlayan Calathes, Panathinaikos‘u ligin en çok sayı atan 2. takımı yapmayı başardı. Ligin açık ara en çok double-double yapan oyuncusu olan Yunan guard, tam 11 maçta çift hanelerde asist yaparak maçı tamamladı. Kendi şutu kısa bir dönem haricinde düzelmedi ama buna rağmen oyuna bir kısa olarak bu kadar etki edebilmesi gerçekten inanılmaz. Evet, Panathinaikos için belki bu performanslar takımın özlenen o Final Four’a gitmesi için yeterli değil ama Calathes, kendi yolunun en iyisini bize sunuyor. Bunu yaparken de EuroLeague tarihinde en özel pasörlerden biri olduğunu ortaya koyuyor.
  • Scottie Wilbekin (Maccabi) 26 maç 16.1 sayı, 2.0 ribaund, 3.4 asist, 15.8 EFF: Sanırım Maccabi geçen sezon Mitchell Wilbekin’i oynattı. Yoksa iki sezon arasında bu kadar fark olması inanılmaz. Geçen sezonun en büyük hayal kırıklıklarından biri olan Scottie, bu sezon EuroLeague’in elit yıldızlarından biri gibi oynuyor. Tabii bunda koç Sfairopoulos’un ona uygun bir takım düzenini yaratmasının çok büyük etkisi var. Fakat kritik anlarda geçen sezon bu kadar çuvallarken bu sezon bambaşka bir lidere dönüşmesi ve çoğu maçta en kritik anda takımını ayakta tutması da Scottie’nin mental olarak gösterdiği bir gelişim. İsrail devi, 2014’ten bu yana ilk kez playoff’a kalmayı hak etti. Sezon devam etseydi belki onları ilk 4’te bile görebilirdik. Maccabi‘ye bu başarıyı getiren oyuncu olarak da Wilbekin ikinci beşi hak ediyor.
  • Bojan Dubljevic (Valencia) 26 maç 14.2 sayı, 6.5 ribaund, 1.7 asist, 18.0 EFF:  Sonunda EuroLeague’de beklenen Bojan Dubljevic’i izliyoruz. Valencia‘da ilk parladığı yıllarda herkes onun ya NBA’e ya da EuroLeague’in dev takımlarından birine gideceğine emindi. Hatta menajeri de açıklamalarıyla bunu bir kez daha doğruladı. Fakat yıllar geçtikçe hem bu beklentilerin yerine gelmedi hem de Karadağlı pivotun oyunu sanki bir yerlerde tıkanmış gibi kaldı. Özellikle 2017’deki EuroLeague macerası onun için büyük bir eksiydi. Bu yıl geri döndü. Bir uzun olmasına rağmen takımına harika liderlik yapan Dubljevic, 5. haftadan sonra Valencia’yı ayağa kaldırarak playoff yarışına soktu. Bunu yaparken bir dönem maç başına 3-4 üçlük sokmayı da başardı. Ligin en iyi pivotlarından biri olduğunu gösteren Dubljevic, pivotlar arasında da en yüksek sayı ortalaması tutturan isim oldu. Yazın birçok takım, bu performansın ardından onun peşine düşebilirdi ama o Valencia’da kalmayı şimdiden tercih etti.
  • Walter Tavares (Real Madrid) 28 maç 7.2 sayı, 7.1 ribaund, 2.2 blok, 14.5 EFF: Walter Tavares, sezonun ilk yarısında bu ödülleri dağıttığımız zaman üç beşe de girememişti. Sezona biraz yavaş başlayan dev pivot, savunmadaki verimliliğini bile eskiye göre ortaya koyamamıştı. Fakat sezonun ikinci yarısında bambaşka bir Tavares izlemeye başladık. Sakatlıkların da etkisiyle Madrid’de rotasyon daralınca öne çıkan dev pivot, kendi yarı sahasında eski günlerine dönerken hücumda da daha önce hiç bu seviyede hiç görmediğimiz kadar fark yarattı. Son 4 maçta 13.0 sayı ortalama tutturdu Tavares… Zaten işin hücum tarafında böyle oynayınca gerçekten muazzam bir avantaj ortaya koyuyor. Dolayısıyla geriden geldi ve en iyi 2. beşteki yerini söke söke aldı.

Sezonun En İyi Beşi

  • Shane Larkin (Anadolu Efes) 25 maç 22.2 sayı, 3.1 ribaund, 4.1 asist, 25.8 EFF:  Bence dilbilimcilerin artık bir araya gelip, Shane Larkin için yapılacak yeni övgüler bulması gerekiyor. Çünkü şu an kullandıklarımızı o kadar çok söyledik ki artık anlamlarının etkisi azalmış gibi oldu. Bir oyuncu için olağanüstü performans sergiliyor dediğimiz zaman bunun bir anlamı var. Fakat bu tarz bir performansı Larkin gösterince; “Ee bunu hep yapıyor, ne var?” diyecek hale geldik. Oturup herkesin ağzını açık bıraktığı maçları saymaya kalksak bir çırpıda 5-6 maç sayabiliriz ki Bayern’e karşı attığı 49 sayı da yanımıza kar kalır. İstatistikleri zaten her şeyi anlatıyor. 25.8 verimlilik puanıyla Sabonis’in 2004’teki -26.2 verimlilik puanı – performansından beri gördüğümüz en iyi ortalamayı tutturmuş durumda. O ilk beşte olmayacak da kim olacak?
  • Mike James (CSKA Moskova) 28 maç 21.1 sayı, 3.3 ribaund, 4.3 asist, 20.9 EFF: Hayatın içerisinde olmaz denilen şeyler olabiliyor. Bunun basketboldaki örneklerinden biri de kesinlikle Mike James! Baskonia‘dan sonra kazanan takımın verimli oyuncusu olmaktansa verimsiz ama çok yetenekli bir oyuncuya dönüşen James, Moskova’da dizginlendiği zaman ne kadar değerli olduğunu herkese gösterdi. Geçen sezonki 4 büyük yıldızını – birini sakatlık yüzünden – kaybeden CSKA‘yı yanındaki harika görev adamlarıyla birlikte taşıyan James, aynı istatistikleri çok daha verimli ve daha az şut kullanarak tutturdu. Yıldız isim, bu sezon %42.0 ile üçlük attı ve kariyer yüzdesini tutturdu.Zaten %50 true shooting yüzdesine sahip desem sizler için yeterli olmaz mı? Yeterli olmazsa Efes ve Zalgiris maçlarında yaptıklarına bakın! Bana hak vereceksiniz. Onun yeri kesinlikle ilk beş!
  • Facu Campazzo (Real Madrid) 28 maç 9.9 sayı, 2.3 ribaund, 7.1 asist, 15.4 EFF: EuroLeague’de işin sadece hücum kısmında ya da işin sadece savunma kısmında Facu Campazzo’dan daha fazla oyuna etki eden oyuncular muhtemelen vardır. Fakat oyunun her iki tarafında da eşit bir şekilde oyuna bu kadar etki eden bir oyuncu yok. 93.4 savunma verimliliğiyle ligin en iyi kısası olan Campazzo, hücumda da gözlerimizin pasını sildi. Llull’un sakatlığıyla birlikte artık iyice takımın kısa lideri olan Arjantinli yıldız, asist krallığında 7.1 ile 2. sırada kapattı. Gerçekten birçok maçta onun sahada olması Real Madrid‘in adına her şeyi değiştirdi. İstatistikler de bize bunu söylüyor. Campazzo’nun sahada olduğu anlarda Madrid, her maçta rakiplerine ortalama 7.3 sayı fark attı. Bu kadar bol rotasyon kullanan bir takım için büyük bir fark bu. Gerçekten çok özel bir oyuncu ve onun sahadaki o yaratıcılığını görmek büyük bir şans!
  • Nikola Mirotic (Barcelona) 28 maç 19.0 sayı, 6.9 ribaund, 1.6 asist, 22.5 EFF: Nikola Mirotic neden bu kadar önemli bir transfer olduğunu herkese kanıtladı. Yazın transfer olduğu zaman yarattığı rüzgardan sonra çok değil, biraz sendelese herkes onun başına üşüşebilirdi. Hatta birkaç tane kritik şut kaçırsa bile bu olabilirdi. Barcelona’nın kupada yaşadığı başarısızlık sonrasında söylenenler bunun bir göstergesi… Fakat yıldız isim, bu sezon ortaya koyduğu performansla en azından EuroLeague özelinde böyle bir konuşmaya şans vermedi. Belki de Barcelona’yı haddinden fazla sırtlamak zorunda kalan Mirotic, yine de ortaya koyduğu performansla hiç geri adım atmadı ve bizlere “iyi ki geri dönmüş” dedirtti. CSKA deplasmanında soktuğu şut bile bunun için yeterliydi. Saf kalite ve saf yetenek..
  • Tornike Shengelia (Baskonia) 28 maç 15.9 sayı, 5.6 ribaund, 2.9 asist, 18.5 EFF: Yazık oldu! Gerçekten çok yazık oldu. Tornike Shengelia bu sezon Baskonia‘da mükemmel bir performans sergiledi. Şöyle söyleyeyim büyük bir takımda olsa muhtemelen MVP ödülü için bile konuşabileceğimiz bir sezon performansı sergiledi Gürcü yıldız! Fakat Baskonia kadrosundaki diğer bütün problemler onun bu performansını biraz arka plana attı. Takımının maç kazanması için her şeyi yaptı; kariyerindeki en iyi istatistiklerle oynadı, mücadele etti, maç sonlarında inanılmaz işlere imza attı. Yine de bunların hiçbiri takımına yetmedi. Ligde hem sayı krallığı hem de verimlilik puanında 6. sırada Shengelia’nın ismi var. Belki takımı yüzünden onun ilk beşte olmasını yadırgayabilirsiniz ama bu performans gerçekten daha azını hak etmedi. Bunu Shengelia’ya yapamam…

Sezon İlk Yarısının Bireysel Ödülleri

MVP: Shane Larkin (Anadolu Efes)

İstatistikleri: 25 maç ortalama 29 dakika 22.2 sayı, 3.1 ribaund, 4.1 asist, 25.8 EFF

NBA son 5 yılda EuroLeague’den çok fazla yıldızı çaldı. Hatta bir ara yıldız olmayan oyuncuları bile alıp götürdüler. Fakat birisini gözden kaçırdılar: Shane Larkin!

Bana göre Larkin, daha önceki NBA deneyimlerinde iyi bir rol oyuncusu olacağını kanıtlamıştı ancak NBA takımları ona bu rolü vermekten çekinince bu etkileyici oyuncu da eski kıtaya geri döndü. Kendisine güvenilen ortamda neler yapabileceğini geçtiğimiz Mart ayından bu yana etkileyici bir şekilde gösteriyor.

EuroLeague’in birçok unutulmaz efsanesi ve skoreri var. Bunların arasında argümanlı bir şekilde bir seçim yapmak bile gerçekten zor. Fakat sadece hissiyat olarak konuşacaksak kişisel olarak Anthony Parker’dan beri durdurulması en zor oyuncuyu izliyormuşuz gibi geliyor.

Çünkü kendini bulduğu günden beri ben henüz EuroLeague’de onu durdurabilen bir takım ya da koç görmedim. Bir kere birebirde savunmanız imkansız. Çünkü böyle bir şeyi denerseniz, hızlı ilk adımıyla bütün savunmayı parçalıyor. Eğer diğer delici kısalar gibi şutunu riske etmeye kalkarsanız ise 2-3 saniye sonra çok pişman olarak topu kenardan çıkartmak zorunda kalıyorsunuz. Kombinli savunmalarla veya ikili sıkıştırmalarla denerseniz de bu sefer takımın diğer top yönlendiricileri devreye giriyor ve sizi yine cezalandırıyor.

Larkin’in yapmasına izin vermemeniz gereken en önemli şey ise savunma ribaundunu ona aldırmamak. Eğer ribaundu almasına izin verirseniz oyunu istediği tempoya çekip sizi mahvediyor. Bazen kötü bir ilk yarı ya da periyot geçirdiği zaman seviniyorsunuz, sonra 5 dakikada gelip bütün maçı değiştiriyor. Sinan Erdem’deki Zalgiris maçında yaptığı gibi…

Ayrıca öyle inanılmaz istatistikleri var ki, insanın aklı çıkıyor. Mesela kendisi 22.2 sayı ortalamasıyla lider. Üstelik bunu maç başına sadece 12.6 top kullanarak yaptı. %58.3 true shooting yüzdesiyle guardlar arasında açık ara ilk sırada. Bütün bunlarla birlikte Anadolu Efes de EuroLeague’in açık ara bir şekilde ilk sıranın sahibi…

Teşekkür ederiz NBA! Böylesine bir yıldızı bizden çalmadığın için…

EuroLeague’de sezonun MVP’si ödülü tartışmasız bir şekilde Larkın hakkı!

En İyi Koç: Ergin Ataman (Anadolu Efes)

İlk yarıda bu ödülü Ergin Ataman ve Ioannis Sfairopoulos paylaştırarak vermiştik. Burada tek başına Ergin Ataman’a vereceğiz.

Peki neden?

Ioannis Sfairopoulos sezonun ikinci yarısında dağıldığı için mi? Hayır!

Yunan koç, Maccabi‘yle ilk yarıdaki standartını korudu. Hatta kazandığı büyük maçları düşünürsek çıtayı daha bile yukarıya çekti. İsrail devinin yıllar sonra playoff vizesi alması da bunun bir nişanesi oldu.

Sfairopoulos’u bu açıdan çok takdir ediyorum fakat Ergin Ataman ve Anadolu Efes bu sezon eşini benzerini çok az gördüğümüz bir dominasyon ortaya koydu.

28 maçta alınan 24 galibiyet ve liderlik bunu büyük ölçüde zaten açıklıyor. Yine de aslında sonuçlar biraz da buz dağının görünen kısmı… Efes, ortaya koyduğu basketbol ile sadece Türkiye için değil tüm Avrupa için izlemesi en keyifli takımlar oldu. Bu kadar yaratıcı oyuncunun olduğu bir takımın, büyük bir ahenk içerisinde oynaması ve herkesin rolünü çok iyi bir şekilde yerine getirmesi bu keyfi ortaya çıkardı.

Üstelik takım olarak kendilerine yöneltilen eleştirileri de boşa çıkardılar. Lacivert-beyazlılar için en büyük eleştiriler deplasmandaki performansları ve hiçbir oyuncularının sakatlanmamasıydı. (!)

Üstü üste 12 deplasman maçını kazanarak EuroLeague tarihine geçti Efes! Bu deplasmanlar içerisinde Barcelona, CSKA, Real Madrid gibi ligin zirvesinde direkt rakipleri olan takımlar da vardı. Sakatlık olarak ise başta Bryant Dunston‘ın yokluğu bile yeterliydi. Sezon başında Amerikalı pivotun bu kadar maç kaçıracağı bir normal sezonda kimse Efes‘in liderliğine imkan vermezdi. Fakat Efes buna rağmen ayakta kaldı.

Böylesine dominant bir takımı yöneten Ergin Ataman da ödülü kazanmayı hak etti. Hatırlarsınız, EuroLeague’de genel menajerler ona oy vermemişti. Biz böyle bir hatayı asla yapmayacağız.