By Utkan Şahin & Semih Tuna / info@eurohoops.net
İzleyenler hatırlayacaktır Vizontele’nin meşhur bir sahnesi vardır. Televizyon sürekli karıncalı gösterince “Çok beğenilince devamını çekmişler” der Cem Yılmaz…
Bizimkisi de tam olarak o hesap!
2 yıl önce sizlerin karşınıza “Basketbol Süper Ligi’nin eski yıldızları şimdi ne yapıyor?” yazısıyla çıkmıştık. O günden beri sitenin en çok ilgi gören yazılarında biri oldu. Corona virüsü sebebiyle evde kaldığımız bu günlerde listeyi genişletmek ve daha fazla oyuncuyla karşınıza çıkmaya karar verdik ve eskilerin birçok yıldızının şimdilerde ne yaptığını araştırdık.
Bu sefer daha sıkı çalıştık ve tam 75 tane eski yıldızın şimdilerde neler yaptığını bulduk. Sizi yormamak için bunları 3 farklı yazıda karşınıza getireceğiz. İlk bölümü geçtiğimiz günlerde karşınıza getirmiştik. Sırada ise 3. bölüm var.
Bu bölümde de birçok tanıdık isimle karşılaşacaksınız. Yine birçoğu öyle ya da böyle basketbolun içerisinde kalmış durumda… Fakat aralarında yasal ot malzemesi satıcılığından tutun, özel muhasebeciliğe kadar farklı işler yapan isimler de var.
Neyse lafı çok fazla uzatmadan, sizlere yeni yüzlerle Basketbol Süper Ligi’nin eski yıldızlarının neler yaptığını bir kez daha sunuyoruz.
Not: Türk oyuncular liste daha da büyümesin diye eklenmedi. Ayrıca listede olmayan oyuncuların büyük bir kısmı şu anda sadece emekliliğin keyfini sürüyor. Eğer listede olmayan ve başka bir işle uğraştığını bildiğiniz bir oyuncu varsa lütfen bize yazın ve yazıya hemen ekleyelim!
Romain Sato
Türkiye kariyeri: Fenerbahçe (2012-2013)
Şimdi ne yapıyor?: Teksas’ta yaşıyor, çocuklarına bakıyor
Fenerbahçe için 2012-2013 sezonu tarihin en büyük hayal kırıklıklarından biri…
Zeljko Obradovic dönemi öncesinde o yaz EuroLeague’de yaşlı ama kendini kanıtlamış ne kadar yıldız varsa toplayan sarı-lacivertliler, sezona Final Four ümidiyle girmiş ama Top-16’yı hezimetle, ligde ise şampiyonluk göremeden sezonu tamamlamıştı.
O sezon Fenerbahçe’ye gelen isimlerden biri de Romain Sato’ydu.
Tecrübeli forvet, belki Mike Batisteveya Bo McCaleb kadar büyük bir hayal kırıklığı yaratmadı ama verimsiz bir sezon geçirdi. Sarı-lacivertlilerden sonra İspanya’ya giden ve Valencia‘da çok iyi 4 sezon geçiren Orta Afrika Cumhuriyet’li forvet, 2017’de kariyerine nokta koydu.
Eşinin Instagram’da yaptığı paylaşıma bakılırsa Sato’nun basketbolu bırakma sebebi ailesiyle daha fazla vakit geçirebilmek. Eşi, Sato’nun desteği sayesinde tiyatro yapabildiğini de belirtmiş. Tam bir aile babası!
Tüm aile Teksas’ta yaşıyor ve kendisi, yakın zaman verdiği bir röportajda en büyük isteğinin kolejde okuduğu Xavier’in teknik kadrosunun bir parçası olmak olduğunu söylemiş.
Ben Woodside
Türkiye kariyeri: TED Kolejliler (2012-2013), Türk Telekom (2015-2016)
Şimdi ne yapıyor?: Sigorta şirketinde yönetici
Bir dönem Basketbol Süper Ligi’nin asist kralı olan Ben Woodside şimdilerde sigorta işinde yer alıyor.
Kolej kariyeri sonrasında Avrupa’ya gelen Amerikalı guardın yolu 2012’de Türkiye’ye düştü. O yıl başarılı bir sezon geçiren ve ligde playoff oynayan TED Kolejilerin, saha içindeki organizatörüydü.
Penney ve Stajonevic, Ankara ekibinin skorunu çekerken o da 7.0 asist ortalamasıyla onları besliyordu. O sezonun ardından İtalya’ya giden Woodside, 2014’te geri dönecekti ama sakatlığı sebebiyle anlaşması feshedildi. O da İspanya’da geçirdiği sezonun ardından Türk Telekom ile geri döndü.
Büyük paralar harcayan ama karşılığında yere çarpılan Telekom’un guardı olan Woodside, kötü performansıyla Ankara ekibinin ligden düşmesine destek oldu. Telekom’dan sonra bir yıl da Yeni Zelanda’da oynayan Woodside, sakatlıklar sebebiyle 32 yaşında basketbolu bıraktı.
Evine geri dönen Amerikalı guard, hayatını bambaşka bir alana çevirdi ve bir sigorta şirketine girdi. Kendisi şimdilerde de aynı alanda başka bir şirkette de yöneticilik yapıyor. Yine de basketboldan kopmuş değil, kendisinin memleketinde bir de çocuklar için yaptığı basketbol kampı var.
Jovo Stanojevic
Türkiye kariyeri: Beşiktaş (2008-2009), Kepez (2009-2010), Pınar Karşıyaka (2010-2012), TED Kolejliler (2012-2013)
Şimdi ne yapıyor?: Sırbistan’da alt lig takımında oynuyor
Basketbol Süper Ligi’nde klasik 5 numaralar her zaman fark yaratmıştır. Jovo Stanojevic de bunun örneklerinden biri!
Atletizm olarak problemli olsa da geniş kalçaları, oyun aklı ve yumuşak bileğiyle pota altında takımının skorunu sırtlayan Sırp pivot, Avrupa’nın birçok liginde oynasa da kariyerinin büyük bir kısmını Türkiye’de geçirdi.
Türkiye macerasına ilk olarak kısa bir Beşiktaş deneyimiyle başlayan Stanojevic, 3 farklı takımla 4 sezon daha geçirdi. Hepsinde de çift haneli sayı ortalaması tutturan Stanojevic, özellikle Karşıyaka’daki performansıyla akıllara kazandı. Kendisinin İzmir’deki yeri bir başkadır.
2013’te TED Kolejlilerde oynadıktan sonra basketbolu bırakan Stanojevic, geçtiğimiz yıl bir projeyle geri döndü.
Sırbistan’da Darko Milicic, Branko Cvetković ve Stanojevic gibi basketbolu bırakan oyuncular, Novi Sad’de geçtiğimiz yıl “I Came To Play” isimli amatör bir basketbol takımında buluştu. Coronavirüse kadar da burada sahaya çıkıyorlardı.
Jamont Gordon
Türkiye kariyeri: Galatasaray (2012-2014), TOFAŞ (2014-2015)
Şimdi ne yapıyor?: Yasal ot ticaret yapıyor ve dezenfektan satıyor
Jamont Gordon herhalde 2010’lu yılların en üzücü hikayelerinden biri.
Yetenekliydi ve gerçekten de Avrupa’da kendine çok daha iyi bir kariyer kurabilirdi. Kolej sonrasında EuroLeague’de Cibona ve CSKA formaları giyen Amerikalı guard, güçlü fiziğiyle oyunun her iki tarafında da başa belaydı.
Evet bazen dağınık ve fazla özgüvenliydi ama henüz olgunluk dönemine yaklaşmayan bir Amerikalı guard için bunlar çözülebilecek problemlerdi. Galatasaray‘ın lig şampiyonluğunda büyük rol oynayan ve final MVP’si seçilen Gordon, 2. sezonunda çok büyük bir talihsizlik yaşadı. Sezonun hemen başında ön çapraz bağları koptu ve bu talihsizlik belki de Galatasaray’ın tüm sezonunu değiştirdi.
O sakatlığın ardından uzun süre oynamayan Gordon, 2014’te TOFAŞ ile geri dönmeye çalıştı ama eski günlerinden çok uzaktaydı. Sonra bir kez de Partizan ile denedi ama orada da olmayınca 2017’de 30 yaşında basketbolu bıraktı.
Basketbolu bıraktıktan sonra memleketi Tennessee dönen Gordon, orada ticaret yapmaya başladı. Ülkemizde yasal olmasa da Gordon’un yaşadığı eyalette ot ticareti yasal ve kendisi bunu sağlayan şeyler satıyor. Ayrıca Instagram adresine göre dezenfektan satışı da yapıyor.
Sasha Vujacic
Türkiye kariyeri: Anadolu Efes (2011-2013), İstanbul BŞB (2014-2015)
Şimdi ne yapıyor?: Kendine hala takım arıyor
“Her yaz DeAndre Jordan’la beraber çalışıyorum. 35 yaşındayım ama 25 yaşında gibi hissediyorum. İçimdeki bu ateşi diri tuttuğum müddetçe bu işin üzerine gitmeye devam edeceğim.”
Yukarıdaki açıklamaları bu sezonun başında Sasha Vujacic yaptı. Evet, inanması biraz zor ama kendisi 35 yaşında olmasına rağmen hala NBA’den iş arıyor.
Vujacic’in Türkiye’deki macerasını hatırlarsınız… Sloven şutör, NBA’de geçirdiği 10 sezonun ardından 2011’de büyük beklentilerle Anadolu Efes‘e gelmişti. Evet, belki NBA’deki performansı yeterli değildi ama o dönem Avrupa’da işleri değiştirebilecek yeteneklerdendi. En azından beklenti oydu.
İlk sezonu fena değildi. İşin hücum kısmında katkı verdi ama Efes‘in iddialı olduğu ve playoff’ta Olympiakos’la unutulma bir seri oynadığı 2. sezonun da takımın başına daha çok dert oldu. Koçla arası iyi olmayan Vujacic, özellikle sezonun 2. yarısında çöktü. Playoff serisinde toplamda -2 verimlilik puanıyla oynadı.
Efes‘ten sonra tekrar şansını NBA’de deneyen Sloven oyuncu, 2014’te Türkiye’ye geri geldi ama İstanbul BŞB formasıyla… İlginç bir şey oldu. İstanbul BŞB’deki performansı sonrasında NBA ona tekrar teklif yaptı. Sanırım Knicks, kendisinin Cebeci’deki performansına tutuldu ve onu 2 yıl kadrosunda tuttu.
Knicks‘te geçirdiği iki sezonun ardından yine Avrupa’ya dönen Vujacic, bu sefer İtalya’yı tercih etti. Hatta son olarak İtalya 2. Ligi’nde oynadı.
Kendisinin gelecekten beklentisi ise hala NBA’de oynamak… Ne diyelim “Hadi inşallah!”
Paul Henare
Türkiye kariyeri: TEKSÜT Bandırma (2005-2006)
Şimdi ne yapıyor?: Japonya’da koçluk yapıyor
Eğer Basketbol Süper Ligi gurmesi değilseniz, Paul Henare’nin ligdeki macerasını hatırlayacağınızı pek sanmıyorum.
Yeni Zelandalı guard, 2004-2005 sezonunda sezon sonunda Bandırma’ya geldi ve çoğunluğu playoff olmak üzere sadece 12 maça çıktı. Performans olarak da pek kendisini hatırlatacak bir şey sergilemedi. Tahminim kendisi o dönem Bandırma’da oynayan Pero Cameron’un önerisiyle gelmişti.
Bandırma’daki o küçük kaçamaktan sonra ülkesine geri dönen Henare bir daha Avrupa’ya gelmedi. Ülkesinde 2010’a kadar oynadıktan sonra da hemen koçluğa geçti. Herhalde bir ara sahada olmayı özledi çünkü kendisi 2014’te kısa bir dönem tekrar oyuncu oldu.
Yeni Zelanda Ligi’nde 3 kere şampiyon olan ve 3 kere de Yılın Koçu seçilen Henare, 2016-2019 yılları arasında milli takımın başına da geçti. Sonrasında koltuğu Pero Cameron’a bıraktı.
Henare şimdilerde Japanyo’da koçluk yapıyor ve Kagawa Five Arrows’u çalıştıyor.
Rashard Griffith
Türkiye kariyeri: TOFAŞ (1995-1997, 1998-2000), Pınar Karşıyaka (2006-2007)
Şimdi ne yapıyor?: Üniversite’de okudu ve Wisconsin’de takım menajerliği yapıyor
Rashard Griffith bu topraklara gelmiş en özel yabancılardan biriydi.
1995’te TOFAŞ’a gelerek Avrupa’ya adım atan Amerikalı pivot, fiziksel olarak buralara çok fazlaydı. İnanılmaz kalın ve güçlüydü. Antrenmanlarda yaptığı smaçlarla birçok kere potayı kırdığı iddia edilirdi.
Fakat onu bu kıtada özel bir oyuncu yapan tek özelliği tabii ki fiziği değildi. Pota çevresinde harika bir bitirici, ikili oyunlarda pozisyon almayı bilen ve pota etrafında kimselere ribaund bırakmayan bir oyuncuydu.
Bursa’da iyi kötü bir çok anısı oldu. Aris maçından dolayı suçlandığı da oldu, David Rivers ile birlikte takımı şampiyon yaptığı da… TOFAŞ’tan sonra Kinder Bologna’ya giden Amerikalı pivot, orada da EuroLeague şampiyonluğu kazandı.
Sonrasında Avrupa’nın çeşitleri yerlerinde oynamaya devam etti. Kariyerinin son yıllarında Karşıyaka’yla geri döndü ama performansı çok iyi olmadı. Türkiye’nin ardından 3 yıl da Romanya’da oynayan Griffith, 2010’da bıraktı.
Kendisi şimdilerde ise hem öğrencilik hem de yöneticilik yapıyor.
2011-2016 yılları arasında gençlere eğitim veren Griffiht, 2016’da Wisconsin’de takım menajerliğine getirildi. Takımda menajerliğin yanında mentörlük de yapıyor. Ayrıca kendisi aynı üniversitede 2017’de öğrencilik hayatına da atıldı ve bu yıl mezun oldu. Tebrikler Rashard!
K’Zell Wesson
Türkiye kariyeri: Büyük Kolej (2000-2001), Beşiktaş (2008-2009), Pınar Karşıyaka (2009-2010), Türk Telekom (2010-2011), Erdemirspor (2011-2012), Başkent Gençlik (2012-2013), Pertevniyal (2013-2014), Gediz Üniversitesi (2014-2015), Afyon Belediye (2015-2016)
Şimdi ne yapıyor?: Bireysel antrenör
K’Zell Wesson sanırım en az bir Türk basketbolcu kadar Türkiye’de takım takım, il il gezdi.
Türkiye’ye ilk olarak Büyük Kolej formasıyla gelen Wesson, sonrasında Avrupa’ya çıksa da 2008’de Beşiktaş‘la geri döndü. Dönüş o dönüş! Her yıl Türkiye’de oynayan Amerikalı uzun, özellikle Beşiktaş’taki performansıyla akıllarda kaldı. O takımda Chatman ve Baxter ile birlikte iyi bir üçlü olmuşlardı.
Pota altında savaşan, kısa boyuna rağmen ribaundlarda çok etkili olan Wesson, yaşlandıkça biraz kilo alsa da alt liglerin aranan ismi oldu. Kendisi o kadar çok süre Türkiye’de kaldı ki Türkçe’yi öğrendi.
2017’de basketbolu bıraktıktan sonra ise spordan kopamadı Wesson… Sertifikalı bir bireysel antrenör olan Amerikalı oyuncu, bu konuda Atlanta’daki bir şirkette çalışıyor.
Terrell Lyday
Türkiye kariyeri: Galatasaray (2002-2003)
Şimdi ne yapıyor?: Emlak şirketinde müdürlük yapıyor
Terrell Lyday’ın Türkyie’deki kariyeri çok uzun değil. Hatta Wesson ile kıyaslarsak yok diyebileceğimiz kadar az…
Fakat Amerikalı combo guard, Türkiye’de geçirdiği o kısa sürede hafızalarda yer edinmeyi başaracak kadar iyi bir performans sergiledi. En azından Galatasaray taraftarı için.
Avrupa’daki ilk yıllarında Galatasaray’a gelen Lyday, Mart başında takıma katıldı ve sadece 12 maçta oynadı. Yine de meşhur Fenerbahçe serisinde özel performanslarıyla taraftarının kalbine girmeyi başardı. Özellikle uzatmaya giden maçta çok özel bir performans sergiledi. – 31 sayı –
O sezonun ardından Fransa’ya giden Lyday, Avrupa’nın önemli liglerinde oynadı. Kariyerinin son bölümünde ise UNICS Kazan’a gitti ve 5 yıl Rus ekibinin formasını giydi. Orada da özellikle 2011’deki EuroCup şampiyonluğuna büyük bir katkı verdi.
2013’te henüz 34 yaşındayken basketbolu bırakan Lyday, memleketi California’ya geri döndü ve basketbolla alakasız bambaşka bir işe girdi. Emlak işine ilgisi olduğunu fark eden Amerikalı oyuncu, şimdilerde bu işte yükseldi ve bir emlak şirketinde müdürlük yapıyor. Yine de basketboldan çok kopmuş değil. Hala kolejde formasını giydiği BYU’nun maçlarına gidiyor.
Loren Woods
Türkiye kariyeri: Anadolu Efes (2007-2008)
Şimdi ne yapıyor?: Motivasyon konuşmaları yapıyor, spor marketing şirketi var
Anadolu Efes‘in 2006-07 sezonu tam anlamıyla büyük bir hezeyandı.
Ligde Fenerbahçe‘ye kaybedilen şampiyonluk sonrası Avrupa’nın saygın koçlarından David Blatt’i takımın başına getiren lacivert-beyazlılar, 2000’lerdeki geleneklerin aksine bir kadro yapılanmasına gitti. O dönem kadroya katılan isimlerden birisi ise Loren Woods’tu.
2.18’lik boyu ve blok yeteneğiyle Efes öncesinde NBA’de hayli sayıla maça çıkan Amerikalı pivot, tutunamayınca Avrupa’ya gelmişti. İşin hücum kısmında burada da pek fazla özellik ortaya koyamadı ama çemberi savunma ve ribaundları toplama açısından fena değildi. Tabii yine de Avrupa basketboluna çok adapte olabildiğini söylemek de mümkün değil.
Onun kaderini ise meşhur Partizan-Anadolu Efes maçı belirledi. Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesi sonrasında Amerika, vatandaşlarına Sırbistan’a gitmemeyi tavsiye edince takımdaki 4 Amerikalı, kritik Partizan maçına gitmedi. O 4 kişiden biri de Woods’tu. Efes, o olaydan sonra Amerikalı oyuncuyla yollarını ayırdı.
Efes sonrasında Zalgiris ve Zaragoza’da şansını deneyen Woods, oralarda da tutunamayınca bu sefer Arap yarımadasına yöneldi. Hatta Lübnan pasaportu bile aldı. Orada 40 yaşına kadar da oynadı.
Basketbolu bıraktıktan sonra ise kendisi sporun içinden kopmadı. Sport marketing şirketi kuran Woods, ayrıca motivasyon konuşmacılığı da yapıyor. Linkedin’deki sayfasında kendini anlatırken “bir rol modeli” cümlesini kurmuş. Biraz iddialı sanki…
Sconnie Penn
Türkiye kariyeri: Anadolu Efes (2007-2008)
Şimdi ne yapıyor?: Memphis Grizzlies‘ta asistan koç
Sconnie Penn de 2006-07 kadrosununda bir parçasıydı.
Onun Cibona dönemini hatırlarsınız. Kısa boyuna rağmen rakiplerin deliciliğini asla durdurmadığı harika bir liderdi. Hem Cibona hem de Pesaro’nun beklentilerin üstünde bir iş çıkartmasını sağlamıştı. 2007’de Rashard Wright’ın sakatlığı sonrası Efes‘e katılan Penn’den beklentiler büyüktü.
Bana göre çok da kötü oynamadı. Evet ligdeki performansı vasattı ama EuroLeague’de ortalama bir performans ortaya koydu. O meşhur Partizan maçında – Belgrad’da giden 2 Amerikalıdan oyuncudan biriydi – hatta elinden gelen her şeyi yaptı. Fakat kendisinin Socrates’e verdiği röportajda da söylediği gibi o takımın yapısı bozuktu. Haliyle ihale ona da yıkıldı.
Efes sonrasında kendisini Ukrayna, Yunanistan ve İtalya’da gördük. 2011’de de Veroli formasıyla emekli oldu.
Basketbolu bıraktıktan sonra işin antrenörlük tarafına geçen Penn, kolejde formasını giydiği Ohio State’te uzun süre oyuncu geliştirme departmanın başında yer aldı. Geçen yaz ise Memphis Grizzlies‘tan teklif aldı ve NBA ekibinin teknik kadrosuna geçti.
Ayrıca kendisi aynı Woods gibi motivasyon konuşmacılığı yapıyor. Herhalde o Efes kadrosunun bir özelliği olsa gerek bu!
Brian Boddicker
Türkiye kariyeri: Galatasaray (2004-2005), Selçuk Üniversitesi (2006-2007)
Şimdi ne yapıyor?: Bir sigorta şirketinde başkan yardımcısı ve lisede asistan koçluk yapıyor
Brian Boddicker’ın da yeri Galatasaray taraftarında bir başkadır.
2004’te Türkiye’ye sarı-kırmızılı formayla gelen Amerikalı, tam olarak bir modern uzun forvetti. Hatta o dönem Türkiye Ligi’nin Dirk Nowitzki’si gibi takılıyordu. Galatasaray’ın play-out oynadığı sezonda takımın en önemli ismiydi.
Kural gereği sarı-kırmızılılar tek yabancı kullanabilirken 3 maçta da Boddicker oynadı ve Amerikalı uzun forvet, sergilediği performansla Galatasaray’ın korkutucu bir durumla karşılaşmasına engel oldu. Galatasaray’dan sonra Mutlu Akü Selçuk Üniversitesi’yle Türkiye’de bir yıl daha oynayan Boddicker, orada da harika performans sergiledi.
Fenerbahçe‘ye attığı 36 sayıyla akıllarda kalan Amerikalı oyuncu, sezonu sayı krallığında 2. sırada tamamladı. Türkiye’den sonra çoğunlukla Fransa’da oynayan Boddicker, 2015’te basketbolu bıraktı.
Kendisi basketbolu bıraktıktan sonra ise bambaşka bir iş alanına yöneldi. Teksas’ta yaşayan Boddicker, önemli bir sigorta şirketine işe başladı ve orada başkan yardımcılığına kadar yükseldi. Bu önemli işine rağmen basketboldan da kopmadı. Kendisi Austin’de bir lisede asistan koçluk da yapıyor.
Robert Hite
Türkiye kariyeri: Galatasaray (2007-2008)
Şimdi ne yapıyor?: BIG 3’te oynadı
Sırada yine kısa bir dönem oynayan ama iyi izler bırakan başka bir eski Galatasaraylı oyuncu var.
Sezon başladıktan sonra sarı-kırmızılılara katılan Robert Hite, taraftarın tam sevici kalemde bir oyuncuydu. Çok alıcı bir atletizmi vardı. Ayrıca o tarz oyuncuların aksine çok iyi bir şutördü. Belki skora katkısı çok istikrarlı değildi ama önemli maçlarda kritik katkılar verdi. Özellikle EuroCup’taki Beşiktaş serisinde…
Onun kariyerindeki hatası çok gezmesi oldu. Galatasaray‘dan sonra 6 yılda 11 farklı kulüp gezdi. Hiçbirinde de tutunamadı. Sonrasında da kariyerini erken denilebilecek bir yaşta – 30 – tamamladı.
Hite, basketbola son 2 yılda BIG 3 ile geri döndü. 2018’de draft edildi. 2019’da draft edilmedi ama sezon başladıktan sonra bir takım onu kadrosuna kattı. Muhtemelen bu yıl da kendisini turnuvada görecektik ama coronavirüs şimdilik engel oldu buna.
Tomislav Ruzic
Türkiye kariyeri: Beşiktaş (2003-2004, 2013-2014), Kepez Belediye (2007-2008), TOFAŞ (2010-2013), Gaziantep (2014-2017)
Şimdi ne yapıyor?: Zadar’da asistan koç
Tomislav Ruzic, Türkiye Ligi’nin gezginlerinden biri!
İlk olarak Beşiktaş‘ın unutulmaz 2003-04 kadrosuyla Türkiye’ye geldi. O takımda işini harika yapan bir atıcıydı. Dış atışlarıyla alanı açtı fakat playoff’ta pek iyi oynamayınca biraz gözden düştü. Siyah-beyazlılardan sonra Fransa’ya giden Ruzic, 2008’de bu sefer Kepez ile oynadı.
Özellikle TOFAŞ’taki ikinci sezonundan sonra yaş almasıyla birlikte skora katkısı düştü ama Türk vatandaşlığı olması ve devşirme sayılması onu değerli kıldı.
Bursa’da 3 yıl, Beşiktaş’ta ise 1 yıl oynayan Ruzic, ardından Gaziantep’te devşirme olarak 3 yıl geçirdi ve basketbolu orada bıraktı.
Basketbolu bıraktıktan sonra ise altyapısından yetiştiği Zadar’a geri döndü ve bu yıl asistan koç olarak takımın teknik kadrosunda yer aldı.
Jurica Zuza
Türkiye kariyeri: TOFAŞ (2010-2012), Trabzonspor (2012-2013)
Şimdi ne yapıyor?: Neptunas’ın koçu
Jurica Zuza, Türkiye’ye oldukça geç yaşta geldi ama oynadığı iki takımda da sevildi. Sempatik görüntüsü da bunda çok etkili oldu.
EuroLeague’de de oynayan Hırvat pivot, ilk olarak TOFAŞ ile 2011’de sezon ortasında geldi. Türkiye’de klasik beş numaralar hep iş yapıyor diye belirtmiştim. Zuza da öyleydi. Pota altında geniş kalçalarıyla bir şekilde kendine yer açmaya başardı.
O sezon Bursa ekibinde gösterdiği performansla 1 yıl daha kalan Zuza, TOFAŞ’ın playoff oynamasına yardımcı oldu. Sonra yolu Trabzonspor’u düştü. Bir alt ligde mücadele eden Karadeniz ekibine yardımcı olan Zuza, takımının yükselmesini sağladı.
Sonrasında bir daha Türkiye’de oynamadı ama hala özellikle Trabzonspor taraftarı tarafından iyi anılır. Kariyerinin sonunda Lietkabelis’te oynayan Zuza, bıraktıktan sonra orada asistan koçluğa geçti.
Arkasından bir başka Litvanya ekibi Neptunas’a geçen Zuza, bu yıl ortasında da başantrenörlüğe getirildi.
Antonio Granger
Türkiye kariyeri: Anadolu Efes (2002-2004, 2005-2007)
Şimdi ne yapıyor?: Ev dekorasyonu mağazası var
Antonio Granger hakkı yeterince verilmeyen oyunculardan biriydi. En azından benim için!
İki farklı dönemde Efes forması giyen Amerikalı forvet, size bir 3 numaradan ne arıyorsanız sunuyordu. Savunulması çok zor bir oyuncuydu. Özellikle de elinin sıcak olduğu günlerde…
Mesela bir Panathinaikos deplasmanında 7/8 üçlükle oynayarak bir Türk takımının OAKA’daki ilk galibiyetini almasını sağlamıştı. Belki kariyeriyle Avrupa’da çok büyük bir iz bırakamadı ama sahadaki karizmasıyla hep hatırlanacak.
Ki kendisi birçok istatistikte lacivert-beyazlıların tarihinde yer alıyor. Efes tarihinde 900 sayı barajına ulaşmayı başaran ilk oyuncu olan Granger, ayrıca bulduğu 158 üçlükle de Efes tarihininde EuroLeague’de en çok üçlük atan oyuncu olmayı da başardı.
Üstelik çok genç yaşta basketbolu bıraktı. En son 2007’de Efes forması giyen Granger, henüz 31 yaşındayken formasını astı. Ailesiyle birlikte Dallas’a taşınan Granger, orada ise kendine bir ev dekorasyonuyla ilgili bir mağaza açtı.
Instagram’da ailesiyle birlikte çok mutlu gözüküyor.
Marc Salyers
Türkiye kariyeri: Oyak Renault (2003-2004), Fenerbahçe (2004-2005), Trabzonspor (2011-2012)
Şimdi ne yapıyor?: Bir şirkette kişisel varlık danışmanlığı yapıyor
Çok iddialı konuşmak istemiyorum ama söz konusu sayı üretmekse Marc Salyers, bu topraklara gelen en iyi forvetler arasında kesinlikle zirveye oynar.
Sırtı dönük yahut yüzü dönük… İçeriden veya dışarıdan… Hiç fark etmez. Salyers, bir şekilde sayı üretirdi. Türkiye’ye ilk olarak Oyak Renault formasıyla gelen Amerikalı oyuncu, Bursa ekibi küme düşse de 25.4 sayı ortalamasıyla parıl parıl parladı.
O performansından sonra soluğu Fenerbahçe‘de aldı. 2000’lerin başındaki ekonomik kriz yüzünden basketbolda zirveden aşağıya düşen Fenerbahçe, o sezon Damir Mrsic ve Marc Salyers ile birlikte tekrardan bir atılım yaptı. Ligde 4. sırayı alan sarı-lacivertliler, EuroChallenge’da ise Beşiktaş‘ı eleyerek Final Four oynadı.
Fenerbahçe’den sonra Salyers, tam bir Avrupa gezgini oldu. Almanya, Fransa, İtalya… Nerede iş bulursa oraya gitti. Arada Chalon ile ile EuroLeague oynadı ve 21.8 sayı ortalamasıyla orada da sayı kralı oldu. Hatta Fenerbahçe’ye bir maçta 40 sayı attı.
Arada Trabzonspor ile Türkiye’ye bir uğrayan Salyers, son olarak 2014’te Fransa 2. Ligi’nde oynadı ve bıraktı.
Ülkesine geri dönen Amerikalı oyuncu, üniversitede okuduğu ekonomi işine yöneldi. 2017’den beri de Alabama’da bir şirkette kişisel varlık danışmanlığı yapıyor.
James White
Türkiye kariyeri: Fenerbahçe (2007-2008)
Şimdi ne yapıyor?: İtalya’da oynuyor
Ne hayal kırıklığı ama!
Buralara büyük ama içi gerçekten boş beklentilerle gelen oyunculardan biriydi James White! Bir sene önce Spurs‘te çok fazla süre almasa da şampiyonluk yaşamıştı. Ayrıca gerçekten inanılmaz bir atletti.
Fakat atletizminin sahadaki karşılığını neredeyse hiçti. 2007-08’de Fenerbahçe, Willie Solomon önderliğinde EuroLeague’de tarihinde ilk kez playoff’a giderken White, o takımın etkisiz elemanıydı. Zaten sarı-lacivertliler, onun yüzünden sezon ortasında Tarence Kinsey transferini yapmak zorundaydı.
Bu topraklardaki tek iyi hatırası, smaç yarışmasıydı. Olağanüstüydü. Fenerbahçe sonrasında ise Avrupa’yı karış karış dolaştı. Bir ara saçma bir şekilde 30 yaşında New York’ta şans buldu ve 1 sezon NBA’de oynadı.
Kariyerinin son bölümünde İtalya’da kendine bir hayat kuran White, bu sezona önce 2. ligde başladı. Sonrasında ise Virtus Roma’ya geçti. Tabii coronavirüs sebebiyle o da şimdilerde sahaya çıkamıyor.
Chinemelu Elonu
Türkiye kariyeri: TOFAŞ (2012-2015), Beşiktaş (2015-2016)
Şimdi ne yapıyor?: Porto Riko’da oynuyor
Chinemelo Elonu, 2010’ların ilk döneminde ligimizin sabit pivotlarından biriydi.
İlk kez 2012’de Türkiye’ye TOFAŞ’la gelen Nijeryalı pivot, pota altındaki sertliği, ribaundlardaki üstünlüğüyle 4 yıl Türkiye’de kaldı. Hücumda hiçbir zaman çok önemli bir silah olmadı. Genellikle ikili oyun sonrasında bitirebildi. Onda da el hassasiyeti pek iyi olmadığı için basit pasları yakalama konusunda bile zorlanabiliyordu.
Yine de savunmaya getirdiği sertlik onun burada kalıcı olmasını sağladı. 3 sezon TOFAŞ’ta sürekli oynayan kalıplı pivot, son sezonunda Bursa ekibi ligden düşünce Beşiktaş‘a geçti. Siyah-beyazlılar ile kötü bir sezon geçirince onun buradaki dönemi sona erdi.
Türkiye’den sonra İtalya ve Yunanistan’da oynanan Elonu, 1 yıl takımsız kaldıktan sonra bu yılın başında Porto Riko’ya gitti ve eski takımı Capitanes de Arecibo’yla anlaştı.
Rickie Winslow
Türkiye kariyeri: Fenerbahçe (1995-1996), Türk Telekom (1996-1998), Ülkerspor (1998-1999), Anadolu Efes (1999-2000)
Şimdi ne yapıyor?: Yardım derneği kurdu
Rickie Winslow’u gençler başka şekilde, yaşlılar ise başka bir şekilde tanıyor. Gerçi yaşlılar başka bir isimle bile hatırlıyor olabilir!
Kısa süren NBA kariyeri sonrasında Avrupa’ya ilk kez İspanya’yla gelen Winslow, orada kazandığı smaç yarışmasının ünvanıyla bu topraklara geldi. İlk olarak Fenerbahçe‘nin meşhur 1995 kadrosunun bir parçası olan Amerikalı forvet, belki çok büyük bir skorer değildi. Hatta bazen o ünvanın da altında ezildi ama inanılmaz atletizmi, spektakülerliği ve profesyonelliğiyle akıllara kazındı.
Fenerbahçe’den sonra Türk Telekom’da 2 yıl ve Efes‘te de 1 yıl oynayan Winslow, Türk pasaportu aldı ve ismi de Kartal Ferat Fırıncıoğlu oldu. Efes‘te oynadıktan sonra basketbolu bırakan Winslow, Türk basketbolseverin karşısına yıllar sonra oğluyla çıktı. Evet, 2015 Draftında Heat tarafından 10. sıradan seçilen Justise Winslow onun oğlu.
Oğlunun maçlarını yakından takip eden Rickie, bunun yanında oldukça takdir edilesi bir projeye imza attı. 2003’te yoksul çocuklar için bir dernek kuran Rickie, orada yardıma muhtaç çocukları hayata kazandırıyor.
Vlado Scepanovic
Türkiye kariyeri: Anadolu Efes (2000-2001)
Şimdi ne yapıyor?: Partizan’ın asistan koçu
Vlado Scepanovic, Türkiye’de pek de iyi hatırlanan isimlerden birisi değil.
İlk kez Efes formasıyla ülkesi Karadağ’dan ayrılan Karadağlı şutör, burada bekleneni veremedi. O dönemki sınır sebebiyle yabancı oyuncuların performansları çok daha kritikken Scepanovic, sezon boyunca hücumda etkisiz eleman gibiydi. Bir tek final serisinin ilk maçında hafızalarda kalan bir performans sergiledi.
Efes‘ten ayrıldıktan 3 ay sonra Türkiye’de düzenlenen EuroBasket 2001’de finalde de canımızı çok acıttı. – Finalin en skoreriydi –
Türkiye sonrasında Bologna ve Panathinaikos gibi önemli takımların formasını giyen Scepanovic, 2011’de Yunanistan’da basketbolu bıraktı. 2016’da basketbola başladığı Buducnost’ta geçici olarak koçluğa getirilen Karadağlı isim, sonrasında Andrea Trinchieri’nin yardımcısı oldu.
İtalyan koçla birlikte önce Brose’de çalışan Scepanovic, Trinchieri birlikte Partizan’a geçti.
Horace Jenkins
Türkiye kariyeri: Anadolu Efes (2006-2007)
Şimdi ne yapıyor?: Bireysel antrenör
Anadolu Efes‘te iyi hatırlanmayan bir başka oyuncuya geçiyoruz.
NBA’den ayrıldıktan sonra AEK Atina ve İsrail’de sergilediği skorer performanslarıyla – EuroCup’ta sayı kralı olmuştu – dikkat çeken Horace Jenkins, 2006 yazında büyük beklentilerle Efes‘e geldi ama performansı hiç öyle olmadı.
Oktay Mahmuti’nin sistemine ve kendisine ayak uydurmakta zorlanan Amerikalı guard, EuroLeague’de yine skorerliğini ortaya koysa da ligde dibe vurdu. Zaten sezon ortasında koç Mahmuti, kendisine daha fazla dayanamadı ve onu kadro dışı bıraktı.
Efes sonrasında İtalya ve İsrail’de oynayan Jenkins, 2009’da basketbolu bıraktı.
Pennsylvania’ya taşınan Amerikalı oyuncu, onu hayata bağlayan – kolejde basketbol oynamak için 3.5 yıl çöp kamyonunda çalışmıştı – sporu ise bırakmadı. Bir şirket kuran Henkins, genç çocuklara bu şirket üzerinden basketbol eğim veriyor ve bireysel antrenörlük yapıyor.
Jurica Golemac
Türkiye kariyeri: Anadolu Efes (2002-2003)
Şimdi ne yapıyor?: Cedevita Olimpija’nın koçu
Jurica Golemac bu topraklarda çok fazla iz bırakmadı.
Scepanovic gibi ilk kez Efes ile ülkesinden ayrılan Hırvat uzun, lacivert-beyazlıların daha çok tamamlayıcı oyuncusuydu. Kambala-Brown-Granger üçlüsü üzerinden ilerleyen Efes‘te genellikle yabancı sınırı sebebiyle dışarıda kaldı. Hatta playoff’ta oynamadı.
Efes sonrasında ise neredeyse bütün kıtayı gezen Golemac, 2013’te 36 yaşındayken formasını astı ve hemen koçluğa geçti. Slovenya’da birçok takımı çalıştıran Golemac, 2019’da Koper Primorska’ya ilk lig şampiyonluğunu kazandırınca bu yaz Union Olimpija’ya yatırım yapan Cedevita’ya geçti ve koçluk kariyerine orada devam ediyor.
Stephane Pelle
Türkiye kariyeri: Tekelspor (2003-2004)
Şimdi ne yapıyor?: Muhasebeci
Stephane Pelle’yi gerçek Basketbol Süper Ligi gurmeleri hatırlar!
Kendisi bu topraklarda çok fazla oynamadı. Üstelik büyük bir takımda da oynamadı ama 2003-04 sezonuna damga vuran isimlerden biriydi. Tekelspor’da Aubrey Reese ile birlikte çok iyi bir ikili olan Kamerunlu uzun, o sezon takımını playoff’a kadar taşımıştı. Bunu yaparken de 17.8 sayı, 11.1 ribaund ortalamasıyla double-double istatistikleri elde etmişti.
Böylesi bir sezonun ardından EuroLeague’de kendini bulan Pelle, ASVEL formasıyla bir maçta 20 ribaund alsa da üst seviyede çok kalamadı.
Belçika’ya transfer olan Kamerunlu uzun, herhalde Fransızca’nın etkisiyle kariyerinin sonuna kadar burada kaldı. 2018’e kadar burada oynadı. Hatta 3. ligde bile oynamayı kabul etti. Basketbolu bıraktıktan sonra da Belçika’dan ayrılmadı.
Başka bir iş koluna geçen Pelle, muhasebeci oldu. Artık ribaundları değil sayıları topluyor.