EuroLeague’in Bile Unuttuğu EuroLeague Transferleri – Bölüm I

06/Nis/20 10:08 Temmuz 2, 2021

Utkan Sahin

06/Nis/20 10:08

Eurohoops.net

Yıllar geçiyor ve her geçen gün hafızalarımız bizden bir şeyleri çalıyor. Eurohoops Fırın basketbolseverlerin hafızalarını tazelemeye geliyor:

By Utkan Şahin & Semih Tuna / info@eurohoops.net

Corona virüsü sebebiyle tüm dünyada hayat durmuş durumda! Herkesin, toplum ve kendi sağlığı için evlerinde kalması gerekiyor.

Ortada basketbolla ilgili güncel bir durum olmadığı içinde sizleri geçmişe götürmeye ve hafızalarınızı tazelemeye karar verdik.

Eurohoops Fırın olarak EuroLeague’de, “o” takımda oynadığını unuttuğumuz transferleri bulmaya çalıştık.

Bu yazının NBA versiyonunu da birkaç yıl önce sizlerle buluşturmuştuk. 

Hafıza insanı aldatabiliyor. Bazen bir oyuncunun EuroLeague’de oynadığını bile hatırlayamayabiliyorsunuz… Bazen de bir efsane bir takımla o kadar özdeşleşiyor ki hafızanızda sanki hep o takımda oynamış gibi kalıyor.

Eurohoops Fırın bu yazı dizisinde hafızalarınızı tazeleyecek. Yazı dizisi diyorum çünkü önümüzdeki günlerde farklı farklı dönemlerle karşınıza gelmeye devam edeceğiz…

Hazırsanız, karşınızda EuroLeague’in bile unuttuğu EuroLeague transferleri yazısının ilk bölümü:

Louis Bullock – Müller Verona

Oynadığı sezon: 2000-2001
İstatistikler: 11 maç 22.0 sayı, 3.2 asist, 2.5 ribaund

Louis Bullock genellikle Real Madrid ile anılır. Hatta kendisi, Jaycee Carroll onun rekorunu kırıncaya kadar İspanyol devinin en çok formasını giyen Amerikalı oyuncuydu.

Fakat onun bu kıtadaki yolculuğu İtalya’da başladı.

Lisedeyken All-American olmayı başaran Amerikalı skorer, 42. sıradan draft edilse de NBA’de hiç oynamadan Avrupa’nın yolunu tuttu. O zamanlarda İtalya Ligi hala prestijini koruduğu için Amerikalı oyuncuların ilk tercihi genellikle Çizme oluyordu. O da şimdilerde 2. ligde mücadele eden Verona’yla anlaştı.

Modern dönemde ilk EuroLeague deneyimini bu takımla yapan Bullock, göz alıcı bir performans sergiledi. Yılın beşine seçildi. Bir yıl daha İtalya’da oynayan Bullock, ardından kapağı İspanya’ya attı ve kariyerinin sonuna kadar orada oynadı.

2 yıllık Malaga performansının ardından Real Madrid‘e gelen Bullock, İspanyol ekibinin yeniden yapılanmasına yardımcı oldu. 2005’te Madrid, ligde uzun süren şampiyonluk hasretini sonlandırırken başrolde o vardı. 2012’ye kadar İspanya’da oynayan Bullock, bitirişi yine Madrid’de yaptı ama Estudiantes formasıyla…

Carlos Arroyo – Tau Ceramica

Oynadığı sezon: 2001-2002
İstatistikler: 3 maç 9.7 sayı, 2.3 asist, 1.0 ribaund

Carlos Arroyo ve EuroLeague macerası denilince akla ilk olarak Galatasaray geliyor.

Sarı-kırmızılıların yıllar sonra gelen şampiyonluğunda takımın lideri olan Arroyo, 2014’te de kulübü playoff’a kadar taşımıştı. Hatta onun playoff’taki sakatlığı Galatasaray taraftarının kalbinde hala bir yara olarak duruyor. Ardından hafızalara Maccabi ve Barcelona geliyor.

2008-09 sezonunda İsrail’de oynayan Porto Rikolu guard, NBA yerine buralarda kalsa neler yapacağını bizlere göstermişti. Barcelona kariyeri pek parlak değildi. Artık yaşlandığı için yarardan çok dert olmuştu Katalan ekibine… Üstelik bence 6. adamlık pek ona uygun bir rol değildi.

Arroyo tüm bunların öncesinde ise Tau Ceramica’da çok kısa bir dönem oynadı. Denver onu Ocak ortasında serbest bırakınca ilk kez Avrupa’ya gelen Porto Rikolu guard, sakatlığı sebebiyle EuroLeague’de sadece 3 maç oynadı ve NBA’e geri döndü.

Mike Batiste – Spirou Charleroi

Oynadığı sezon: 2000-2001
İstatistikler: 10 maç 16.1 sayı, 9.2 ribaund, 0.4 asist

Mike Batiste, hiç tartışmasız bir Panathinaikos efsanesi.

Tam 10 yıl boyunca Atina ekibinin formasını giyen Batiste, Zeljko Obradovic‘in gözdelerinden biri oldu. Takıma birçok yıldız gidip geldi ama o ve Diamantidis, Panathinaikos‘un demirbaşları oldu. NBA’deyken bir 3 numara olan Batiste, bu kıtada tarih boyunca anılacak bir pivota evrildi. Bu ikilinin oynadığı ikili oyunlar, Zeljko Obradovic‘in en çok güvendiği hücum planlarından biri oldu.

Genele bakınca Panathinaikos’ta 3 EuroLeague şampiyonluk kazandı ve ismini Avrupa basketboluna damga vuran Amerikalıların arasına yazdırdı.

Onun Panathinaikos dışındaki macerası olarak Fenerbahçe‘yi biliyoruz. Kendisinin 2013’teki macerası Fenerbahçe taraftarı tarafından pek iyi anılmıyor. Bence suç, sezon ortasında onun ayrılmasına izin vermeyen Pianigiani’deydi.

Batiste, Avrupa’da bir efsane olmadan önce Belçika’da Spirou Charleroi formasını giydi. Zaten Avrupa’daki kariyeri de bu takımda başladı.

EuroLeague’de de ilk kez bu takımla mücadele eden Batiste, modern dönemin ilk sezonunda kısa ama etkileyici bir sezon geçirdi. Muhtemelen Obradovic de onu gözüne oradaki performansıyla kestirdi.

Michael Wright – Idea Slask

Oynadığı sezon: 2000-2001
İstatistikler: 8 maç 14.4 sayı, 8.6 ribaund, 0.5 asist

Michael Wright ya da Ali Karadeniz… Basketbol Süper Ligi’nin unutulmaz oyuncularından biriydi.

Türkiye Ligi’ne gelmiş, alçak posttan bu kadar rahat sayı çıkarabilen ikinci bir isim direkt olarak aklıma gelmiyor. Kerem Tunçeri ile kurduğu ortaklık, halen Beşiktaşlı taraftarlar tarafından hatırlanıyor.

1998 yılında Dünya Gençler Şampiyonu olan Amerika’nın en skorer oyuncularından biriydi. Fiziksel handikapları yüzünden NBA’de tutunamayan ancak Türkiye’nin tozunu attıran Michael Wright, Ali Karadeniz adıyla Türk vatandaşlığına geçti.

Wright, Türk Telekom, Trabzonspor ve Mersin BŞB’de oynadı. Türk Telekom, EuroCup maceralarında önemli rol oynayan Wright, yedi yıllık kariyerinde iki kez sayı kralı oldu.

Amerikalı oyuncu, bütün bunlar öncesinde ise EuroLeague’de şansını denedi. Avrupa’daki ilk yılında IDEA Slask – şu anki ismiyle Slask Wroclaw – ile anlaşan Wright, Polonya ekibinin kısa süren EuroLeague sezonunda boy gösterdi. İstatistiklerinden de anlayacağınız gibi hiç fena bir performans ortaya koymadı.

Pau Orthez ile EuroLeague’de mücadele etti ve orada da iyi bir performans sergiledi ama nedense EuroLeague’deki takımların pek gözüne giremedi.