by Alex Kennedy, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 19 Eylül 2018 tarihinde HoopsHype‘ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevirilmiştir.
Normal hayatta insanlara maaşlarını sormak görgü kurallarının dışında kalıyor. Hassas bir bilgi olan maaş konusu özellikle iş arkadaşları arasında mümkün olduğu kadar gizli tutulur.
Ancak bir NBA oyuncusuysanız herkes ne kadar para kazandığınızı öğrenebiliyor. Günümüzde bir oyuncunun aldığı maaşı, primleri öğrenmek sadece birkaç saniyenizi alıyor.
Oyuncuların takımlardan aldığı maaş bilinse de sporcuların yaptığı sponsorluk anlaşmalarının detayları genellikle bilinmiyor. LeBron James’in Nike ile hayat boyu imzaladığı 1 milyar dolara yakın sponsorluk anlaşması ya da James Harden’ın Adidas ile imzaladığı 13 yıl 200 milyon dolar değerindeki kontrat gibi anlaşmaların detayları açıklansa da genellikle oyuncuların bu kontratlardan ne kadar para kazandığı bilinmiyor.
Ancak Forbes gibi kuruluşların yaptığı tahminler üzerinden NBA oyuncularının diğer sporculara göre çok daha sponsorluk parası kazandığını biliyoruz.
Forbes’tan Kurt Badenhausen’ın yazısından yola çıkarak NBA’in en çok sponsorluk geliri elde eden 10 oyuncusunun bu yıl toplam 234 milyon dolar kazandığını biliyoruz. Sağlıklı bir karşılaştırma yapabilmek adına örnek vermemiz gerekirse NFL’in en çok sponsorluk geliri elde eden 10 oyuncusu 90 milyon, MLB’nin en çok sponsorluk geliri elde eden 10 oyuncusu ise toplam 25 milyon kazanıyor.
LeBron James, bu yıl tek başına yaklaşık 52 milyon dolar sponsorluk geliri elde etti. Bu değer en fazla sponsorluk geliri elde eden 10 beyzbol oyuncusunun kazandığı parayı tek başına ikiye katlıyor. NBA’deki yıldız isimlerin diğer liglere kıyasla çok daha kuvvetli olduğunu ve daha fazla sponsorluk anlaşması yaptığını söyleyebiliriz.
Bazı NBA yöneticileri ve oyuncu menajerleriyle NBA oyuncularının sponsorluk anlaşmalarını nasıl imzaladığı, ne tip anlaşmalar yaptığını ve ödenecek ücretlerin nasıl belirlendiği üzerine konuştuk. Yöneticiler ve menajerler gizli bilgileri paylaştıkları için bu yazıda anonim kalmayı tercih ettiler.
Yetenekli oyuncular NBA Draft’ına katılmaya karar verdikten sonra bir menajerle anlaşıyorlar. Menajerlerin ilk yaptığı işlerden birisi de temsil ettikleri oyuncular için potansiyel sponsorluk anlaşmaları bulmak. Çoğu genç oyuncu, draft öncesi süreci geçirebilecek kadar paraya sahip olmuyorlar. Bu yüzden menajerler oyunculara, para kazanmaya başladıklarında geriye ödemeleri şartıyla kredi veriyorlar. Menajerler, oyuncuların draft öncesi denemelere çıkacakları dönemdeki seyahat ve konaklama ücretlerini karşılıyorlar.
Oyuncuların imzaladıkları ilk sponsorluk anlaşmaları genellikle çok büyük maddi kazanç sağlamıyor. Ancak lige geçiş sürecinde oyuncuların ihtiyacı olan maddi geliri sağladığını da söylemek lazım. Oyuncuların imzaladığı büyük çaplı sponsorluk anlaşmaları ilerleyen günlerde imzalanıyor. Burada oyuncuların hangi takım tarafından seçildiği ve büyük bir markette oynayıp oynamayacağı da önemli rol oynuyor.
Koleksiyon kartı şirketi Panini, draft öncesi dönemdeki oyunculara yatırım yapan şirketlerden bir tanesi. Lig kaynaklarına göre Panini, oyunculara ne kadar para ödeyeceklerine karar verdikleri özel bir skala kullanıyor. Oyuncunun imzalamayı kabul ettiği kart sayısına göre sporcuların kart başına ne kadar para kazanacağı belirleniyor. Oyuncuların seçildiği draft sırası ne kadar yüksek olursa kart başına aldıkları para da o kadar artıyor. Ancak menajerler, temsil ettiklerin oyuncuların yeteneklerine göre birinci turun sonlarında ya da ikinci turda seçilen isimler için de pazarlık yaparak bu ücreti arttırabiliyorlar.
Mesela Draft’ın birinci sırasında seçilen bir oyuncu kart başına 20 dolar gibi bir ücret alıyor. Bu isim 7500 kartı imzalayarak geçirdiği birkaç saat sonunda 150.000 dolar gibi bir ücreti cebine koymuş oluyor. Ancak draft edilmeyen oyuncular imzaladıkları kart başına 1 dolar kazanıyorlar. Panini, zaman zaman bu ücretleri arttırsa da genellikle kullandıkları ücret skalası bu şekilde.
Bu paraların NBA kontratlarıyla kıyaslayınca çok büyük meblağlar olmadığını kabul etmek gerekiyor fakat oyuncular sahaya çıkmadan önemli bir miktarı ceplerine koymuş oluyor. Bir diğer örnek olarak 2018 Draft’ında Tissot, bir oda kiraladı. Oyuncular bu odaya gelerek draft öncesinde sosyal medyada markanın ürünleri ile post paylaşması karşılığında 1000 dolarlık ücret aldılar.
Çoğu şirket, oyuncular henüz gençken ve önlerinde oynayacakları uzun yıllar varken bu isimlerle kontak kuruyor. Bu dönemde takım taraftarları oyuncularının geleceği hakkında umut dolu olduğu için iş birliği yapmak daha mantıklı oluyor. Bu dönemde oyuncularla anlaşmak imzalamak çok daha düşük meblağlara gerçekleşiyor. Oyuncular NBA takımlarından maaş almaya başladıktan sonra bu tarz ufak anlaşmaları imzalamaya çok sıcak bakmıyorlar. Özellikle oyuncular süperstara dönüştükten sonra sözleşme imzalamak çok daha zor bir hal alıyor. Adidas, James Harden’ı Nike’tan alabilmek için 200 milyon doları gözden çıkarmak zorunda kaldı. NBA organizasyonları gibi markalar da Draft döneminde daha yüksek potansiyele sahip isimlerin peşine düşüyorlar. Çünkü oyuncular yıldıza dönüştükten sonra sponsorluk anlaşması imzalamak çok daha zor bir hal alıyor.
Yaklaşık 20 yıllık bir aradan sonra tekrar NBA piyasasına girmeye karar veren PUMA, geçen sene bu stratejiyi uygulayarak potansiyelli birçok oyuncuyla sözleşme imzaladı. Genellikle Nike, Adidas, Under Armour gibi markalar genç oyuncularla sözleşme imzalarken PUMA; ilk 16 sırada seçilen oyunculardan beşiyle sözleşme imzaladı.
Ancak kolejden NBA’e geçen tüm oyuncuların bu kadar şanslı olduğunu söylemek doğru olmaz. Bazen oyuncuların iyi sponsorluk anlaşmaları imzalaması yıllar alabiliyor. Sponsorluk anlaşmalarında yer alan bir menajer, “Anlaşmaların detayları oyunculara göre değişebiliyor. Bazı oyuncular kolejden çıkıp NBA’e geçerken markalar için çok çekici olabiliyor. Eğer Duke veya Kentucky gibi bir okuldan çıktıysanız ya da takımınızı NCAA seviyesinde şampiyonluğa taşıdıysanız markalar size daha sıcak bakıyor. Fakat bazı oyuncular lige gelirken etraflarında bu kadar yoğun bir heyecan olmuyor ve bu isimlerin kendi markalarını oluşturması birkaç yıl alabiliyor. Bu oyuncular genellikle kendilerini kanıtladıktan sonra sponsorluk sözleşmeleri imzalıyorlar. Bazı durumlarda oyuncuların hikayesini seven firmalar, kendi firmalarının hikayesiyle benzerlik gösterdiği için oyuncularla sözleşme imzalayabiliyor. Bir oyuncu kariyerine daha ufak bir markette başladıktan sonra Los Angeles gibi bir şehrin takımına takaslandığında firmalar için çok daha çekici hale geliyor. Eğer maçları ulusal kanalda sık sık yayınlanan bir takımla anlaşma imzalarsanız, sponsorluk anlaşması imzalama şansınız da o kadar artıyor” diyerek markaların yaklaşımını anlatıyor.
Bu yüzden ayakkabı markalarının oyuncularla anlaşma imzalaması genellikle daha fazla zaman alıyor. Büyük ayakkabı markaları oyuncuların hangi şehirde oynayacağını ve nasıl bir performans ortaya koyacağını görmeden büyük yatırımlar yapmak istemiyor.
Eski menajer Matt Babcock, “Ayakkabı markaları bir oyuncuyla yüklü miktarda bir sponsorluk anlaşması imzalamadan önce birçok değişkeni göz önünde bulunduruyor. Oyuncunun performansı, oyun tarzı, medyanın ne kadar ilgisini topladığı, hangi şehirde ve hangi takımda oynadığı takım gibi faktörlerin hepsi dikkate alınıyor. Guardların ve kanat oyuncularının da pivotlara göre ayakkabı firmaları tarafından daha çok tercih edildiği biliniyor” diyerek markaların tercih sebeplerini açıklıyor.
Damian Lillard gibi bazı oyuncular ayakkabı anlaşmaları imzalamak için NBA Yaz Ligi’nde oynayana kadar bekliyor. Draft’ta altıncı sıradan seçilen Lillard, Yaz Ligi’nde MVP seçildikten sonra Adidas ile büyük bir sponsorluk anlaşması imzalamıştı.
Oyuncuların sosyal medya kullanmaları da sponsorluk anlaşmalarında etkili oluyor. Menajerler, ayakkabı firmalarının kontrat önerdikleri oyuncuların Twitter, Facebook ve Instagram gibi sosyal medya platformlarında ne kadar takipçileri olduğuna önem verdiğini söylüyor. Sosyal medya kullanmayı tercih etmeyen oyuncuların, kendilerinden daha az yetenekli oyunculara kıyasla daha az tercih edildiği biliniyor. Ancak sponsorluk anlaşmalarında sosyal medya sadece bu şekilde rol oynamıyor. Son yıllarda firmalar, uzun süreli sponsorluk anlaşmaları imzalamaktansa oyuncuların sosyal medya postlarına da reklam veriyor.