EuroLeague’in Bile Unuttuğu EuroLeague Transferleri – Bölüm II

07/Nis/20 09:03 Ocak 2, 2021

Utkan Sahin

07/Nis/20 09:03

Eurohoops.net

Yıllar geçiyor ve her geçen gün hafızalarımız bizden bir şeyleri çalıyor. Eurohoops Fırın basketbolseverlerin hafızalarını tazelemeye geliyor:

By Utkan Şahin & Semih Tuna / info@eurohoops.net

Corona virüsü sebebiyle tüm dünyada hayat durmuş durumda! Herkesin, toplum ve kendi sağlığı için evlerinde kalması gerekiyor.

Ortada basketbolla ilgili güncel bir durum olmadığı için de sizleri geçmişe götürmeye ve hafızalarınızı tazelemeye karar verdik. Eurohoops Fırın olarak EuroLeague’de, “o” takımda oynadığını unuttuğumuz transferleri bulmaya çalıştık.

Bu yazının NBA versiyonunu da birkaç yıl önce sizlerle buluşturmuştuk. 

Hafıza insanı aldatabiliyor. Bazen bir oyuncunun EuroLeague’de oynadığını bile hatırlayamayabiliyorsunuz… Bazen de bir efsane bir takımla o kadar özdeşleşiyor ki hafızanızda sanki hep o takımda oynamış gibi kalıyor.

Eurohoops Fırın ise bu yazı dizisinde hafızalarınızı tazeleyecek. Yazı dizisi diyorum çünkü önümüzdeki günlerde farklı farklı dönemlerle karşınıza gelmeye devam edeceğiz. Dün yazısının ilk bölümünü sizlere sunmuştuk. Bugün ise sıra ikinci bölümde…

Hazırsanız, karşınızda EuroLeague’in bile unuttuğu EuroLeague transferleri yazısının ikinci bölümü:

EuroLeague’in Bile Unuttuğu EuroLeague Transferleri – Bölüm I

Ed Cota – Telindus Oostende

Resim

Oynadığı sezon: 2001-2002
İstatistikler: 8 maç 14.6 sayı, 2.9 ribaund, 5.1 asist

Kendisinin Litvanya ekibiyle bir fotoğrafını bulamadım ama Avrupa’da Ed Cota denilince akla ilk olarak Zalgiris gelir.

Avrupa diyorum çünkü kendisi NCAA’de de efsane bir takımda oynadı. North Carolina’da Vince Carter, Antawn Jamison gibi yıldızlarla birlikte aynı sahayı paylaşan bu küçük adam, yaptığı asistlerle kolej tarihine geçti.

Zaten bu özelliğini Zalgiris formasıyla da gördük. 2.5 yıl oynadığı Litvanya devinde Sabonis ve Beard gibi isimlere topla buluşturarak 2 kez EuroLeague’in asist kralı oldu. Hali hazırda da Zalgiris’in modern EuroLeague tarihinde en çok asist yapan 3. oyuncu o!

Litvanya’da gösterdiği performansla o dönem yatırım yapan Dinamo Moskova’nın yolunu tutan Cota, 2005’te de yedek oyun kurucu olarak Barcelona’yla lige geri döndü. Katalan ekibiyle birlikte o sezon Final Four bile oynadı.

Eğer o dönemleri aşinaysanız bütün bunları hatırlıyorsunuzdur ama Amerikalı guardın tüm bunlardan önce hatırda kalması zor bir EuroLeague macerası daha vardı.

Avrupa’ya ilk geldiğinde Oostende’yle anlaşan Cota, Belçika ekibiyle EuroLeague’de oynadı. Oostende’nin kısa sezonunda dikkat çekince de kendisini Zalgiris’e attı.

Antonio Granger – Virtus Bologna

Oynadığı sezon: 2001-2002
İstatistikler: 2 maç 5.0 sayı, 1.5 ribaund

Eğer 2001-2002 Final Four’unu izlemediyseniz muhtemelen Antonio Granger’ı Virtus Bologna formasıyla hiç görmemişsinizdir.

Avrupa’daki ilk yıllarında Sevilla forması giyen Amerikalı forvet, 2002’de sezonun son kısmında İtalyan devine katıldı. Sadece Final Four ve ligdeki playoff maçlarını oynadı. Hatta finalde 11 dakikada 10 sayı atarak takımına önemli katkı verdi ama Bologna’nın felakete sürüklenmesine engel olamadı.

Granger o yaz Anadolu Efes‘e transfer oldu ve lacivert-beyazlılarına tarihine geçti. Hatırlarsınız, ilk geldiğinde pek beklentileri veremedi ama sonradan ne kadar kaliteli bir oyuncu olduğunu herkese gösterdi. Kişisel olarak da benim çok sevdiğim oyunculardan biriydi. Klasik bir üç numara olarak lacivert-beyazlıların tarihine imzasını attı. Hele hele Atina’da, Anadolu Efes‘in OAKA’da aldığı son Panathinaikos galibiyetindeki katkısı unutulmazdı.

O zamanlar bir klasik olan İtalya – EfesCSKA Moskova üçgenine o da katıldı ama 1 yıl sonra geri döndü, en iyisini yaptı.

Kariyerindeki 94 EuroLeague maçının 69’unu Efes ile oynayan yıldız oyuncu, lacivert-beyazlı formayla modern EuroLeague’de 900 sayıyı geçen ilk isim olarak tarihe geçti.

Semih Erden – Partizan

Resim

Oynadığı sezon: 2004-2005
İstatistikler: 10 maç 3.0 sayı, 2.3 ribaund, 0.5 blok

2000’lerin başında basketbolu takip edenler muhtemelen bu transferi unutmamıştır. Daha genç kuşak içinse sürpriz olabilir.

Türkiye’nin o dönemki altın jenerasyonun bir parçası olan Semih, 2004 yazında sürpriz ve olaylı bir şekilde Darüşşafaka‘dan Partizan’ın yolcusu oldu. Darüşşafaka bu transferi kabul etmedi. Olay FIBA’ya taşındı ve uzun süre gündemi meşgul etti. Hatta Daçka, kendisi bir yıl sonra Türkiye’ye Fenerbahçe formasıyla geri dönünce bu transfere “hüleli” dedi.

Biz konumuza dönersek… İlk kez Partizan ile EuroLeague seviyesinde oynayan Semih, Sırbistan’da pek varlık gösteremedi. Kendisi o zamanlar 18 yaşındaydı ve fiziksel olarak epey inceydi.

10 maçlık ilk EuroLeague sezonunda en iyi performansını Efes‘e karşı attığı 10 sayıyla gösterdi. Geriye kalan 9 maçta ise sadece 20 sayı attı. Sonra Fenerbahçe ile Türkiye’ye geri döndü.

Kariyerinin devamında EuroLeague’de bol bol sahne alan Semih, Türk takımlarıyla 150 maça çıktı.

Alex Scales – Real Madrid

Resim

Oynadığı sezon: 2005-2006
İstatistikler: 8 maç 8.0 sayı, 1.9 asist, 1.1 asist

Alex Scales’i Türk basketbol severler iyi hatırlar…

Mersin Büyükşehir Belediye’yle özdeşleşti. Küme düşmeme mücadelesi veren Akdeniz ekibine sezon ortasında katılarak 2 defa takımın ligde kalmasına yardımcı oldu.

Ancak Amerikalı guardın kariyerinde daha önce EuroLeague vardı. Hem de ligin dev takımlarından birinde oynadı: Real Madrid.

Profesyonel kariyerinin ilk yıllarında Avrupa’yı pek tercih etmeyen Scales, 2005’te boşta kalınca Madrid’le EuroLeague’e geldi. Hatta İspanyol deviyle playoff bile oynadı ama Barcelona karşısında takımının ezilmesine engel olamadı.

Scales, bir sonraki yıl bu sefer Aris ile EuroLeague’de mücadele etti ve iyi bir performans gösterdi. Oradaki performansı, maddi olarak kariyerinin sonraki dönemini de etkileyen en büyük faktörlerden.

Larry Ayuso – Zalgiris Kaunas

Resim

Oynadığı sezon: 2005-2006
İstatistikler: 8 maç 10.3 sayı, 1.8 asist, 1.1 asist

ING Basketbol Süper Ligi’ne imzasını atmış bir başka yetenekli skorer daha!

Larry Ayuso, Türkiye’de çok fazla oynamadı. Hatta Avrupa’da bile yeterince oynamadı ama o rahatlığı, yeteneği ve Porto Riko Milli Takımı’nda Arroyo’yla birlikte yaptıklarıyla hep akıllarda kaldı. 2003-04 sezonunda Beşiktaş, ilk kez Ülker ve Efes Pilsen’e meydan okurken o da takımın yıldızlarından biriydi. Khalid-El Amin takıma liderlik yaparken o da skoru sürüklüyordu.

Genellikle kendi ülkesinde oynamayı tercih eden (43 yaşında hala oynuyor) Porto Rikolu yetenek, EuroLeague’de de kısa bir dönem boy gösterdi.

2005’te Zalgiris‘e katılan Ayuso, Litvanya ekibinde kendi standartlarının altında bir performans çizdi. Zalgiris için de pek iyi bir sezon geçmedi. Kaunas’taki günlerini muhtemelen hatırlamıyorsunuzdur.

Marcin Gortat – Rhein Energie Köln

Oynadığı sezon: 2006-2007
İstatistikler: 14 maç 10.4 sayı, 5.6 ribaund, 1.2 asist

Bildiğiniz gibi Avrupa basketbolu, son dönemde birçok genç yeteneğini EuroLeague’de bile oynatamadan NBA’e kaptırdı. Dolayısıyla da sık sık bu tarz oyuncuların konuşulduğu yazılara rastlıyorsunuz…

Marcin Gortat böyle bir oyuncu değil.

Türk basketbolseverinin karşısına Hidayet’in de forma giydiği Orlando Magic‘le birlikte çıkan Polonya yıldızı kariyerinin başlarında EuroLeague’de gördük.

19 yaşındayken ülkesinden Köln’e transfer olan Gortat, Alman ekibinin tarihinde ilk ve tek kez EuroLeague’de yer aldığı 2006-07 sezonunda takımın bir parçasıydı. Hatta takımın pota altındaki en büyük kozuydu. O dönem 23 yaşında olan Gortat, iyi bir sezon geçirdi. Yazılanlara göre kendisine EuroLeague’in büyük takımlarından teklif de geldi ama Polonyalı yıldız draft edildiği Orlando’nun yolunu tuttu.

Mahmoud Abdul Rauf – Aris

Oynadığı sezon: 2006-2007
İstatistikler: 17 maç 4.6 sayı, 0.8 ribaund, 0.7 asist

Mahmoud Abdul Rauf bugünlerde sık sık konuşulduğu gibi kariyeri gelişimi en üzücü olan yeteneklerden biriydi.

NBA Draft 1990’da 3. sıradan seçilen yetenekli guard, muhtemelen bugünün dünyasında olsaydı önemli bir yıldız olacaktı.

Kendi döneminde de olabilirdi belki ama Amerika Milli Marşı’nda ayağa kalkmamış olması onu biraz dışarıya itti. Şimdilerde diyorum çünkü NBA’in şartları onun dönemine göre değişti. Belki dünya hala aynı korkutuculuğa sahip ama onun ligden siyasi olarak dışlandığı döneme göre NBA çok daha farklılıklara açık bir yer.

Diğer açıdan ise onun gençlik dönemlerine şahit olanlar ne kadar büyük bir yetenek olduğunun altını basa basa anlatıyor. Efsane koç Phil Jackson’ın “Stephen Curry bana Mahmoud Abdul Rauf’ı hatırlatıyor” açıklaması zaten bunun bir örneği…

Türk basketboseverler kendisini bu topraklarda izleme şansı da buldu.

1998’de ilk kez EuroLeague’de mücadele eden Fenerbahçe, 2 yıl için 3.8 milyon dolar gibi yüklü bir kontratla onu getirdi ama maalesef çok fazla şey veremedi. Geçtiğimiz dönemde Socrates youtube kanalındaki programında İbrahim Kutluay’dan öğrendiğimiz bilgiye göre Amerikalı oyuncuda Tourette sendromu varmış.  Herhalde bu durum takıma adapte olmasını zorlaştırdı. Amerikalı oyuncuların zaten eski kıta basketboluna uyum sağlamakta zorlandığını düşünürsek Abdul Rauf’un işi çok daha zordu.

Yine de kendisini modern EuroLeague’de de izleme şansı bulduk.

İtalya Ligi’ndeki sakatlığı sebebiyle 3. kez emekli olan Amerikalı yetenek, 2006’da Aris’in teklifiyle yine geri döndü ve EuroLeague’de sahne aldı. Aslında Çizme’de oynarken bu kıtaya alışıyor gibiydi ama aşil sakatlığı sonrası 37 yaşında Aris’e geldi. Haliyle çok fazla şey veremedi.

Blagota Sekulic – Real Madrid

Oynadığı sezon: 2007-2008
İstatistikler: 19 maç 3.6 sayı, 2.3 ribaund

Hatırlarsınız, 2014’te Blagota Sekulic’i Fenerbahçe‘de izledik.

Zeljko Obradovic‘in ilk sezonunda uzun rotasyonunda yaşanılan sakatlıkların ardından onu transfer etmişti Fenerbahçe. Bugün bile pek iyi hatırlanan bir transfer değil. EuroLeague’de sadece 4 maç oynayıp çok az katkı verdi. Sarı-lacivertlilerin derdini çözebilecek tarzda bir uzun da değildi.

Bu transfer sebebiyle çok iyi hatırlanmasa da Karadağlı uzunun alt seviyelerde gayet iyi bir kariyeri oldu. Avrupa’yı gezdi, özellikle İspanya’da alt sıra takımlarında önemli performanslar sergiledi.

Sekulic, kariyeri boyunca 6 farklı takımla EuroLeague’de yer aldı. Bunların arasından herhalde en ilginç olanı onu Real Madrid formasıyla izlemiş olmamızdı. Belirtelim; o dönem Real Madrid, Avrupa’nın tepe takımlarından biri değildi. Hatta bir yıl önce EuroCup’ta şampiyon olarak Avrupa’nın en iyi ligine geri dönmüştü.

Yeniden yapılanma döneminde olan İspanyol devi, EuroCup şampiyonluğunda da kadroda olan Sekulic’i kadroda tuttu ve EuroLeague’de oynattı. Üstelik Karadağlı uzun, EuroLeague kariyerinde en fazla maça Real Madrid formasıyla çıktı. Orada da çok fazla şey veremedi.

Mark Dickel – Brose Bamberg

Oynadığı sezon: 2007-2008
İstatistikler: 12 maç 1.3 sayı, 1.3 ribaund, 1.9 asist

Yine Türkiye’de izleme şansı bulduğumuz bir isimle karşınızdayız.

2002’de Yeni Zelanda, Dünya Kupası tarihinin en büyük sürprizlerinden birini imza atarak 3. olurken Mark Dickel de o takımın as oyun kurucusuydu. Türkiye ve Avrupa’ya gelişi de zaten bu turnuvayla oldu. Ülkemizde Fenerbahçe, Erdemir ve Selçuk Üniversitesi forması giydi.

Bireysel olarak çok skorer bir isim değildi ama yaratıcı bir oyun kurucuydu. Hatta bir maçta hızlı hücumda topu yere çarptırarak verdiği alley-oop pasını hiç unutamıyorum. Çocukken günlerce benzerini yapmayı denemiştim.

Yeni Zelandalı guardın Avrupa kariyeri üst perdeden gitmedi. Zaten o seviyede bir isim de değildi ama kısa da olsa Dickel de EuroLeague’de oynama şansı buldu. 2007-08 sezonunda Brose Bamberg‘le anlaşan Dickel, Almanya ekibiyle kariyerine EuroLeague’i yazdırdı.

Takımın yedek oyun kurucusuydu. İstatistiklerden de anlayacağınız gibi çok fazla şey veremedi. Zaten o sezonun ortasında Almanya’dan ayrılıp Selçuk Üniversitesi’ne geldi.

David Blu – Le Mans

Resim

Oynadığı sezon: 2008-2009
İstatistikler: 10 maç 12.5 sayı, 3.8 ribaund, 1.1 asist

David Blu ve Maccabi, birbiri olmadan yapan iki sevgili gibiydi.

Onu izleme şansı bulanlar, İsrail devinde yaptıklarını hatırlar. Çok sempati duyulası bir oyuncuydu. En azından benim için… Tam bir basketbolcu fiziği yoktu ama çok iyi bir görev adamıydı. Agresifti ve kritik anlarda rüzgarı değiştirebilme gibi bir özelliği vardı.

2012’de playoff 2. maçında Atina deplasmanında gerçekten özel bir performans ortaya koymuştu. Keza Maccabi‘nin 2014’teki sürpriz şampiyonluğunda da harika oynadı. İki maçta da 15 sayı attı.

Onlar birlikte güzeldi ama zaman zaman ayrıldılar.

Maccabi’nin 2004’teki şampiyonluğu sonrasında şansını NBA’de denemeye karar veren Blu tutunamayınca Avrupa’ya Benetton ile döndü. 2 yıl İtalya’da oynadıktan sonra Maccabi’ye geri döndü. İsrail devinde 1 yıl oynayıp sonra bu kez de Fransız ekibi Le Mans’a gitti.

O ayrılık da uzun sürmedi.

Ekstra: Fabricio Oberto & Mike D’Antoni

Oynadığı sezon: 1998-1999
İstatistikler: 22 maç 5.3 sayı, 3.9 ribaund, 0.8 asist

Yazı dizimizin “Ekstra” bölümlerinde ise normal şartlar altında yazının içerisine giremeyecek ama sizinle paylaşmak istediğimiz bazı isimleri karşınıza getireceğiz.

Genel olarak modern EuroLeague döneminin dışını bu yazıya sokmuyoruz. O zaman gerçekten çok fazla hatırlatmamız gereken transfer olacak. Fakat dün Fabricio Oberto’nun Olympiakos formasıyla fotoğrafını görünce sizlerle paylaşmak istedim.

Yakın dönemi bilenler onu NBA’den hatırlar. Bu fotoğrafın aksine kendisi, uzun saçlarıyla San Antonio Spurs‘te oynadı. Hatta şampiyonluk da yaşadı. Daha yaş almış isimler ise Tau Ceramica veya Valencia‘daki performanslarını anımsar. Fakat bu iki takımdan öncesi de varmış.

Açıkçası ben de Arjantinli pivotun, Tau Ceramica’nın Güney Amerika bağlantısıyla Avrupa’ya geldiğini sanıyordum ama öyle değilmiş. Kendisi Arjantin’de MVP olduktan sonra ilk kez Olympiakos’ta oynamış. Ardından Tau Ceramica ve Valencia yılları gelmiş! Benim için de sürpriz oldu.

Diğer bir ekstra örneğimiz ise Mike D’Antoni…

Yazının ilk bölümünde Toronto Raptors koçu Nick Nurse’un EuroLeague günlerine sizleri götürmüştük, bu sefer de Houston Rockets Mike D’Antoni’yle aynı şeyi yapacağız.

Elbette tecrübeli koçun, Nick Nurse kıyaslanamayacak kadar belirgin bir Avrupa kariyeri var. Bunun farkındayım ama sadece onun Avrupa’daki döneminin üstünden 15 yıldan fazla süre geçtiği için sizlere hatırlatmak istedim.

Oyuncu olarak da Avrupa’da oynadı D’Antoni… Hatta Milano‘yla 2 defa EuroLeague’i kazandı. Koçluğa da burada başlayan tecrübeli koç, Avrupa’da Milano ve Benetton’ı çalıştırdı. İki takımla da birer kez Final Four’a kaldı. 1992’de yarı finalde Zeljko Obradovic‘e takılan D’Antoni, 2002’de ise Messina’ya takıldı.

2002’den sonra da NBA’e geri döndü ve bir daha buralara geri gelmedi. Biliyorsunuz bu sezon Messina geri döndü. Kim bilir gelecekte o da geri döner…

Eurohoops Fırın’daki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

EuroLeague gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!