EuroLeague’in Bile Unuttuğu EuroLeague Transferleri – Bölüm VI

14/Nis/20 08:14 Nisan 14, 2020

Utkan Sahin

14/Nis/20 08:14

Eurohoops.net

Yıllar geçiyor ve her geçen gün hafızalarımız bizden bir şeyleri çalıyor. Eurohoops Fırın basketbolseverlerin hatıralarını tazelemeye geliyor.

By Utkan Şahin & Semih Tuna / info@eurohoops.net

Coronavirüs sebebiyle tüm dünyada hayat durmuş durumda! Herkesin, toplum ve kendi sağlığı için evlerinde kalması gerekiyor.

Ortada basketbolla ilgili güncel bir durum olmadığı için de sizleri geçmişe götürmeye ve hafızalarınızı tazelemeye karar verdik. Eurohoops Fırın olarak EuroLeague’de, “o” takımda oynadığını unuttuğumuz transferleri bulmaya çalıştık.

Bu yazının NBA versiyonunu da birkaç yıl önce sizlerle buluşturmuştuk. 

Hafıza insanı aldatabiliyor. Bazen bir oyuncunun EuroLeague’de oynadığını bile hatırlayamayabiliyorsunuz… Bazen de bir efsane bir takımla o kadar özdeşleşiyor ki hafızanızda sanki hep o takımda oynamış gibi kalıyor.

Eurohoops Fırın ise bu yazı dizisinde hafızalarınızı tazeleyecek. Yazı dizisi diyorum çünkü önümüzdeki günlerde farklı farklı dönemlerle karşınıza gelmeye devam edeceğiz. Yazının ilk beş bölümünü sizlere sunmuştuk. Bugün sıra altıncı bölümde…

Hazırsanız, karşınızda EuroLeague’in bile unuttuğu EuroLeague transferleri yazısının altıncı bölümü:

EuroLeague’in Bile Unuttuğu EuroLeague Transferleri – Bölüm I

EuroLeague’in Bile Unuttuğu EuroLeague Transferleri – Bölüm II

EuroLeague’in Bile Unuttuğu EuroLeague Transferleri – Bölüm III

EuroLeague’in Bile Unuttuğu EuroLeague Transferleri – Bölüm IV

Toko Shengelia – Spirou Charleroi

Oynadığı sezon: 2011-2012
İstatistikler: 9 maç 8.3 sayı, 4.3 ribaund, 1.0 asist

Toko Shengelia şimdilerde ligin en değerli uzunlarından biri.

NBA’den döndüğü günden bu yana Baskonia forması giyen Gürcü yıldız, belki Bask ekibini takım olarak Final Four’lara ya da şampiyonluğa taşıyamadı ama gösterdiği performansla ligin en iyi isimlerinden biri olarak anıldı. Hatta birçok büyük takımın taraftarı da onun transferi hayaliyle yaşıyor.

Baskonia felaket bir sezon geçirse de Shengelia, ligin en iyi beşlerinden birine girmeyi hak edecek bir performans sergiledi. – 15.9 sayı, 5.6 ribaund, 18.5 EFF –

Shengelia’nın bu günleri çok çarpıcı olsa da muhtemelen onun ilk EuroLeague macerasını hatırlamazsınız.

Valencia‘nın altyapısından çıktıktan sonra Belçika’ya transfer olan Gürcü yıldız, ilk EuroLeague serüvenini burada yaşadı. O zamanlar 20 yaşında olan Shengelia istikrarsız bir sezon geçirse de sezonun sonunda draft edilmeyi başardı ve NBA’e gitti.

Mike Wilkinson – Unics Kazan

Resim

Oynadığı sezon: 2011-2012
İstatistikler: 16 maç 6.4 sayı, 4.8 ribaund, 0.7 asist

Mike Wilkinson’ı Galatasaray‘daki performansından hatırlarsınız.

Meşhur Cemal Nalga olayının yaşandığı sezon kadroda olan Amerikalı uzun, pota altında Radoslav Rancik ile harika bir uyum yakalıp, sarı-kırmızılıların sezonu olaysız bir şekilde tamamlamasını sağlamıştı. Şutörlüğüyle birçok maçta Galatasaray‘ın en skorer ismi olmuştu.

Galatasaray’dan sonra Rusya’ya transfer olan Wilkinson, 2011’de kendini EuroLeague’de buldu.

Daha önce kariyerinin başında Aris ile EuroLeague’de oynayan ve iyi bir performans sergileyen Amerikalı uzun, Kazan’da ise o ölçüde bir performans sergileyemedi. Takımın ilk beş oyuncusu olsa da şut yüzdesi düşük kalınca 6.4 gibi bir sayı ortalamasında kaldı.

Danny Green – Union Olimpija

Oynadığı sezon: 2011-2012
İstatistikler: 7 maç 11.4 sayı, 4.0 ribaund, 1.9 asist

Avrupa’nın bilinen hikayelerinden biri olsa da bunu almadan geçmek istemedim çünkü o döneme yetişemeyen genç arkadaşlar belki bilmiyor olabilir.

2011 yazında kulüp sahipleri ile Oyuncular Birliği anlaşamayınca lokavt oldu ve o dönem birçok tarihi transfere şahit olduk. Türkiye için en meşhuru Deron Williams’ın Beşiktaş‘a gelmesi oldu. Keza o dönem Fenerbahçe‘de Thabo Sefolasha’yı getirdi.

EuroLeague’de ise o dönem NBA’de birçok Avrupalı yıldızın yanında Amerikalı bazı oyuncular da geldi. Bir çoğunu hatırlarsınız; Ibaka – Real Madrid, Ty Lawson – Zalgiris, Dragic&Seraphin – Baskonia, Galinari – Milano ve Kirilenko – CSKA Moskova gibi…

Hepsini bu listeye alsak olmazdı çünkü halihazırda zaten onlar için yaptığımız bir liste var. Biz de aralarındaki en çarpıcı örneği seçtik.

Danny Green’i özellikle NBA severler çok iyi biliyor.

Amerikalı forvet, dış şut yeteneği ve savunmasıyla yıllarca şampiyonluk peşinde koşan takımların kadrosunda yer aldı. 2014’te Spurs ile 2019’da ise Raptors ile şampiyonluk yaşadı. 2011’de ise henüz kendini kanıtlamamış bir oyuncu olarak buralara geldi.

Sloven ekibiyle 7 maça çıkan belki çok istikrarlı bir performans sergilemedi ama iyi istatistikler yaparak buradan ayrıldı.

Marques Green – Cedevita Zagreb

Oynadığı sezon: 2012-2013
İstatistikler: 10 maç 5.7 sayı, 1.7 ribaund, 3.4 asist

Marques Green ile ilgili o zamanın basketbol dergilerinden birinde -6. Adam veya Slam- yazılan bir yazıyı hiç unutamıyorum. Amerikalı oyuncunun lisedeki koçu, o yazıda 1.65 boyundaki guardın çok değil 20 santim uzun olsaydı Allen Iverson’dan daha iyi bir oyuncu olacağını iddia etmişti.

Bu iddialı açıklamanın doğruluğu ne kadar var bilmiyorum ama iyi bir guarddı. Özellikle TED Kolejliler’deki ilk sezonu özeldi. Fenerbahçe‘ye geçişi malumunuz pek iyi olmadı. Willie Solomon gibi dominant bir oyuncudan sonra geldi. Taraftar, yıldız ismin bırakılmasından dolayı sinirliydi. O yüzden daha ilk günden Green’e karşı bir antipati vardı. O da vasat bir performans sergiledi.

Sarı-lacivertliler sonrasında Avrupa’nın alt seviyelerinde gezen Amerikalı guard, 2012’de EuroLeague’e geri döndü ve Cedevita Zagreb ile mücadele etti. Yine çok iyi bir performans koyamadı ve sezon ortasında takımdan ayrıldı.

Green’in EuroLeague kariyeri parlak olmadı ama 1.65’lik boyuyla lig tarihinde süre alan en kısa oyuncu olarak tarihe geçmeyi başardı.

Nemanja Nedovic – Lietuvos Rytas

Oynadığı sezon: 2012-2013
İstatistikler: 10 maç 9.8 sayı, 2.5 ribaund, 2.1 asist

Nemanja Nedovic şimdilerde Olimpija Milano forması giyse de EuroLeague’de Unicaja Malaga’daki performansıyla hafızalara kazındı. Tabii bir de bitmek bilmeyen sakatlıklarıyla…

Fakat Sırp guardın kıtanın en iyi ligindeki macerası bambaşka bir ülkedeydi.

Kızılyıldız altyapısından çıkan Nedovic, o dönem kulübün yaşadığı ekonomik kriz sebebiyle Lietuvos Rytas’a gitti. Amacı o sene gireceği draft öncesinde kendini göstermekti. Nedovic ve menajerinin bu planı başarılı oldu aslında.

Rytas için kısa bir sezon olsa da Nedovic, çaylak bir oyuncuya göre iyi bir performans sergiledi. Zaten sezonun sonunda draft edildi ve biraz anlamsız olan NBA kariyerini yaşamaya başladı.

Clint Capela – Elan Chalon

Oynadığı sezon: 2012-2013
İstatistikler: 7 maç 2.3 sayı, 3.0 ribaund, 0.7 blok

Clint Capela’nın aslında Nedovic’e benzeyen bir hikayesi var ama İsviçreli uzun, Nedovic’in aksine NBA’de kalıcı olmayı başardı.

NBA öncesinde Fransa’da basketbol eğitimini alan Capela, henüz 18 yaşındayken Elan Chalon ile karşımıza çıktı. Gençti ve doğal olarak çok hamdı.

Zaten takımı için kısa süren sezonda çok az süre aldı. İlk 6 maçında sadece oyun koptuktan sonra oyuna giren yıldız pivot, sadece son maçı olan Unicaja Malaga’ya karşı 20 dakikadan fazla süreyi görmeyi başardı. O maçta da 12 sayı, 12 ribaundla double double yaptı.

Bir sezon sonra draft edilen Capela, NBA’de kendine iyi bir kariyer kurdu. Şu günlerde onu bir daha EuroLeague’de görmemiz çok zor. Bakalım yaşlandığı zaman yolu tekrar buralara düşecek mi?

Ricky Minard – Beşiktaş

Resim

Oynadığı sezon: 2012-2013
İstatistikler: 6 maç 11.5 sayı, 4.3 ribaund, 2.3 asist

Beşiktaş‘ın tarihindeki tek EuroLeague sezonunu hatırlarsınız.

3 kupalı sezonun ardından küçülmeye gitmişti Siyah-Beyazlılar.Yola Erman Kunter ve 3. sınıf yabancılarla çıkan Beşiktaş, iyi bir normal sezon grubu oynasa da Top-16’da Fenerbahçe‘yle birlikte çuvalladı.

Beşiktaş’ın o kadrosunda taraftarının unutmak isteyeceği birçok yabancı vardı: Vladimir Dasic, Damir Markota, Randall Falker gibi…

Ricky Minard tam olarak o oyuncuların içerisine girecek bir isim değildi. Belki de zaten ne kötü ne de çok iyi oynadığı için hafızalarda az yer edindi. Amerikalı swingman, küçük işleri iyi yapan ama şut atmakta – özellikle ligde – baya sorun yaşayan biri oldu.

İyi bir görev adamıydı ama onunla ilgili bence tek sorun koç Kunter‘ın Minard’ı anlatırken David Hawkins benzeri bir oyuncu demesi oldu.

Taylor Rochestie – Baskonia

Oynadığı sezon: 2012-2013
İstatistikler: 4 maç 1.5 sayı, 0.3 ribaund, 0.3 asist

Avrupa’nın önemli gezginlerinden biri olan Taylor Rochestie, 6 sezonluk EuroLeague kariyerinde tam 6 farklı takımın formasını giydi.

Bunlar arasında Nizhny Novgorod ve Kızılyıldız maceraları iyiydi. Özellikle Novgorod’da çok iyi bir performans sergiledi. Zaten o sezon EuroLeague’in sayı kralı ünvanını aldı ve Maccabi‘ye bol sıfırlı bir kontratla gitti. Biliyorsunuz, kendisi bu sezonda anlamsız bir şekilde Olympiakos formasıyla çıktı karşımıza.

Peki Amerikalı guardın, EuroLeague’deki ilk macerasını hatırlıyor musunuz? Pek kolay olmasa gerek.

2011’de Fransa’da gösterdiği performans sonrasında Baskonia‘nın dikkatini çeken Rochestie, 2 yıllık bir sözleşmeyle kendini Bask topraklarında buldu ancak çok kalıcı olamadı. 4 maçta toplam 30 dakika süre alan Amerikalı guard, sadece 6 sayı attı ve Ocak’ın hemen başında gönderildi.

Doron Perkins – Olympiakos

Oynadığı sezon: 2012-2013
İstatistikler: 5 maç 0.4 sayı, 0.4 ribaund, 0.4 asist

5 maç, toplam 27 dakika ve sadece 2 sayı! Tüm bunların karşılığında EuroLeague şampiyonluğu…

Doron Perkins, 2012-2013 sezonunun ortasında tüm kariyerinin en şanslı imzalarından birini attı.

Avrupa’da birçok yeri gezen Perkins, -Türkiye’de Beşiktaş ve Yeşilgiresun’da oynadı- henüz o patlayıcılığını kaybetmeden önce EuroLeague’de de fırsat buldu. Hatta Maccabi‘deki performansları gayet iyiydi. Yedek guard olarak iki sezonda da iyi katkılar verdi. Ardından talihsiz bir sakatlık yaşadı.

Döndükten sonra hiçbir yerde kalıcı olamayan Amerikalı guard, 2012’de Çin üzerinden aktarmalı Olympiakos’a geldi. Pire’de genellikle benchte kaldı. Oynadığı az süreyi de maçlar koptuktan sonra aldı.

Kendisi playoff ve Final Four’da hiç süre almasa da Olympiakos ona EuroLeague apoleti taktırdı ve kariyerine böyle bir ünvan kattı. 2010’da yaşadığı talihsiz sakatlığın karşılığıydı herhalde bu.

Mario Kasun – Montepaschi Siena

Oynadığı sezon: 2012-2013
İstatistikler: 8 maç 5.0 sayı, 4.0 ribaund, 0.3 asist

Mario Kasun’un kariyerinin ilk bölümüyle sonrası arasında büyük bir fark var.

Belki işin hücum tarafında kariyerinin hiçbir bölümünde özel bir oyuncu olmadı ama NBA’e giderken de, sonrasındaki Barcelona kariyerinde de savunmasıyla, sertliğiyle oyunu değiştirebilen bir isimdi. Haliyle Efes‘e transfere olduğunda da beklentiler ondan çok yüksekti. Fakat Kasun o beklentileri veremedi.

Hücumda iyice kaybolan Hırvat uzun, rotasyonundaki yerini de kaybetti. Haliyle onun buradaki 2 yıl macerası bir hayal kırıklığı olarak hafızalara kazındı.

Türkiye sonrası ülkesine dönen Kasun, orada 2. sezonunda 17.9 sayı ortalama tutturunca dikkat çekti. O dönem artık son demlerini yaşayan Siena ona son bir şans vermek istedi ancak bu zar da düşeş hatta dubara gelmedi.

Sadece 8 maça çıkan Kasun, vasat bir performans sergiledi. Sezon ortasında da kişisel sebepleri nedeniyle ayrıldı. Bir daha da Avrupa’da oynamadı.