By Utkan Şahin & Semih Tuna / info@eurohoops.net
Eurohoops Fırın olarak EuroLeague’de, “o” takımda oynadığını unuttuğumuz transferleri bulmaya çalıştık.
Bu yazının NBA versiyonunu da birkaç yıl önce sizlerle buluşturmuştuk.
Hafıza insanı aldatabiliyor. Bazen bir oyuncunun EuroLeague’de oynadığını bile hatırlayamayabiliyorsunuz… Bazen de bir efsane bir takımla o kadar özdeşleşiyor ki hafızanızda sanki hep o takımda oynamış gibi kalıyor.
Eurohoops Fırın ise bu yazı dizisinde hafızalarınızı tazeleyecek. Yazının ilk altı bölümünü sizlere sunmuştuk. Bugün ise son bölümdeyiz.
Hazırsanız, karşınızda EuroLeague’in bile unuttuğu EuroLeague transferleri yazısının yedinci bölümü:
EuroLeague’in Bile Unuttuğu EuroLeague Transferleri – Bölüm I
EuroLeague’in Bile Unuttuğu EuroLeague Transferleri – Bölüm II
EuroLeague’in Bile Unuttuğu EuroLeague Transferleri – Bölüm III
EuroLeague’in Bile Unuttuğu EuroLeague Transferleri – Bölüm IV
EuroLeague’in Bile Unuttuğu EuroLeague Transferleri – Bölüm V
Lamar Odom – Baskonia
Oynadığı sezon: 2013-204
İstatistikler: 1 maç 0.0 sayı, 2.0 ribaund, 1.0 blok
Garip ama Lamar Odom, kariyerindeki sondan bir önceki profesyonel maçına EuroLeague’de çıktı. – Filipinler’de oynadığı turnuva yarı profesyoneldi –
Amerikalı yıldızının kariyerinin son döneminde yaşadığı düşüş hepinizin malumu. Yaşadığı psikolojik sorunlar sebebiyle dağıldı ve ölümden döndü. Kendisinin söylediğine göre 12 kez felç, 6 kez de kalp krizi yaşadı.
Odom, yaşadıklarından önce şansını Avrupa’da denemeye karar verdi.
NBA’de gözden düşen yıldız oyuncu, 2013-14 sezonunun ortasında Avrupa’ya geldi ve Baskonia‘yla 2 aylık bir sözleşme imzaladı. Yukarıdaki fotoğraftan da görebileceğiniz gibi kendisine şehirde büyük bir ilgi oldu ama bunun karşılığını sahada veremedi.
Baskonia‘yla 2 maça çıkan Odom, sadece 2 sayı atabildi. EuroLeague’de oynadığı 6 dakikada skora hiç katkı veremedi. Ardından sakatlığını bahane göstererek ülkesine geri döndü.
DeShaun Thomas – JSF Nanterre
Oynadığı sezon: 2013-2014
İstatistikler: 10 maç 9.5 sayı, 2.8 ribaund, 0.1 asist
EuroLeague’de Barcelona, Anadolu Efes, Maccabi ve Panathinaikos gibi önemli takımların formasını giyen DeShaun Thomas, EuroLeague kariyerine ilk hangi takımda başladı?
Eğer bu sorunun cevabının Barcelona olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
2013’te Spurs tarafından 58. sıradan draft edilen ama kontrat alamayan Thomas, ilk olarak JSF Nanterre’yle Avrupa’ya geldi ve bu takımla EuroLeague’de mücadele etti. Fransız ekibinin kısa EuroLeague sezonunda hücumda zaman zaman iyi performanslar gösterdi ama tüm sezon sadece 1 asist yapması onun hakkındaki bazı şeyleri anlatıyordu.
Hatırlarsınız, bir dönem Xavi Pascual’in kalıplı, her iki forvet pozisyonunda da oynayabilen, solak forvetlere bir zaafı vardı. Thomas, o zaafın etkisiyle Fransa’daki sezonun arkasından kendisini Barcelona’da buldu. Sonrasını biliyorsunuz.
Ping Shang – Panathinaikos
Oynadığı sezon: 2013-2014
İstatistikler: –
Ne?!
Muhtemelen yukarıdaki fotoğraf olmasa ve internette bu transfere dair bazı bilgiler yer almasa sizlere bu transferin olduğunu inandıramazdım. Çünkü kendim bile inanmakta zorlanıyorum.
2013-2014 sezonunda Panathinaikos, yıllardır ağızlardan düşmeyen “Avrupa’nın Çin’e yatırım yapması lazım. NBA gibi, oynatmasa bile Çin’deki oyuncuları buraya getirsin” geyiğini gerçekleştirdi. Yunan devi, Çinli uzuna pek şans vermedi. EuroLeague’de kadroda yer alsa da hiç oynamayan Shang, ligde 5 maçta 4 sayı üreterek Avrupa kariyerini 2 kupayla tamamladı.
Tabii oynamasa da EuroLeague’de bir takımın kadrosunda yer alan ilk Çinli oyuncu olarak tarihe geçti.
Panathinaikos‘un bu transferden beklendiği gibi bir maddi kazanç elde edip edemediğin dair pek bir açıklama ya da bilgi yok ama herhalde olsaydı diğer takımlardan da bunu görürdük. Ping’den beri EuroLeague’de bir takımın kadrosuna girmeyi başaran tek isim bu sezon Hao Dai oldu.
O da henüz bir şans bulamadı ama ALBA Berlin’in altyapısından yetiştiği için 18 yaşındaki oyuncunun daha şanslı olduğunu söyleyebiliriz.
Brian Randle – ALBA Berlin
Oynadığı sezon: 2013-2014
İstatistikler: 2 maç 3.0 sayı, 4.0 ribaund, 0.5 blok
Şimdilerde Minnesota Timberwolves‘ta asistan koç olan Brian Randle’ı Maccabi günlerinden hatırlarsınız…
Avrupa’daki kariyerinin hemen hemen çok büyük bir kısmını İsrail’de geçiren Amerikalı forvet, Hapoel Jerusalem’de gösterdiği performansla 2014’te kendini Maccabi‘ye taşıdı. İsrail devinin playoff oynayan son kadrosunun önemli bir parçası olan Randle, atletizmi ve agresifliğiyle dikkat çekici bir sezon geçirmişti.
Fakat dizlerindeki bitmek bilmeyen sakatlıklar onun kariyerine devam etmesine engel oldu. İyi bir kontratla Lokomotiv Kuban’a giderken sağlık testinden geçemediği için transferi yattı. Kariyeri de çok uzun vermedi.
Amerikalı forvetin EuroLeague kariyeri, Maccabi’yle birlikte başlamadı. 2012’de ilk kez İsrail’in dışına çıkan Randle, ALBA’yla 2 aylık bir sözleşme imzaladı ve EuroLeague’de ilk kez orada oynadı.
Performansı pek parlak değildi. Sadece 2 maçta oynadı ve 3.0 sayı ortalamasını sergiledi. Ardından İsrail’e geri döndü.
Rimantas Kaukenas – Baskonia
Oynadığı sezon: 2013-2014
İstatistikler: 5 maç 3.6 sayı, 1.2 ribaund, 1.0 asist
Modern EuroLeague’de hakkı yeterince verilmeyen oyunculara dair bir liste yapsak herhalde Rimantas Kaukenas listenin ilk sıralarında yer alır.
Gerçekten büyük ve özel bir oyuncuydu. Kendisi hiç EuroLeague’de şampiyonluk yaşayamadı ya da EuroLeague’de herhangi bir beşe seçilmedi ama 2000’ler basketboluna izini bıraktı. O herkesin unutamadığı Montepaschi Siena takımının belki en önemli yıldızı değildi ama en kritik oyuncusuydu. Dengeleyici bir faktör olarak yanındaki guardların hep daha iyi gözükmesini sağladı. Zaten Siena da onu efsanesi kabul ederek daha oynarken formasını emekli etti.
Siena dışında Zalgiris ve Real Madrid‘in formalarını giyen Litvanyalı guard, EuroLeague’de noktayı Baskonia‘da koydu. O zamanlar 36 yaşında olan Kaukenas, Baskonia için kötü geçen sezonda vasat bir performans sergiledi ve sakatlığının etkisiyle sadece 5 maça çıkabildi.
Fakat basketbolu bırakmadı. Reggio Emilia’ya giden efsane guard, ilerleyen yaşına rağmen İtalya’ya damga vurdu. Damga vurmak derken küçük düşünmeyin. 40 yaşında hala rakiplerinin durduramadığı bir oyuncuydu.
Jamario Moon – Olympiakos
Oynadığı sezon: 2013-2014
İstatistikler: 1 maç 0.0 sayı, 0.0 ribaund
Jamario Moon’u NBA’i yakından takip edenler hatırlar.
27 yaşında kadar NBA şansını kovalayan ve bir dönem Harlem’de oynayan Amerikalı oyuncu Toronto’da parlayınca fazlasıyla konuşulmuştu. İnsanları atletizmiyle büyüledi. Gerçekten de çarpıcı bir atletizmi vardı. Hatta bir basketbolcudan çok bir atletti kendisi…
NBA’de 5 sezonluk kariyeri bittiğinde ise şansını EuroLeague’de denemeye karar verdi. 2013-14 sezonun ortasında şampiyon Olympiakos’a katıldı. Bu transfer duyulduğu zaman heyecan verse de sahada karşılığı olmadı. Daha doğrusu kendisini sahada göremedik. EuroLeague’de sadece 1 maça çıkan Moon, Fenerbahçe‘ye karşı 6 dakika oynadı ve bir istatistik elde edemedi. Ardından serbest bırakıldı.
En azından 17 yılda 23 farklı kulübü gezdiği kariyerine EuroLeague’i de yazdırmayı başardı.
Bo McCalebb – Bayern Münih
Oynadığı sezon: 2014-2015
İstatistikler: 5 maç 9.8 sayı, 2.4 ribaund, 3.6 asist
Şimdilerde çok uzak bir zaman gibi geliyor… Bo McCalebb, bir zamanlar bu kıtanın en önemli yıldızlarından biriydi.
Partizan’da başlayan yükselişini Siena’da devam ettiren yıldız oyuncu, zirveyi Makedonya Milli Takımı’yla 2011’de gördü. Zaten turnuva tarihinin en büyük bir sürprizlerinden biri için inanılmaz olmak gerekiyordu.
O turnuva onun düşüş noktası oldu. 2012’de büyük beklentilerle Fenerbahçe‘ye geldi. O dönem Avrupa basketbolundaki etkisini düşünürsek sarı-lacivertlilerin yaptığı en büyük transferlerden biriydi. İstatistikleri iyiydi ama sahadaki verimi hep beklentilerin altında kaldı. Hayal kırıklığıyla geçen Simone Pianigiani sezonundan ardından Obradovic‘in ilk sezonunda da kadroda kaldı ama sanırım o sezonla ilgili akılda kalan tek anı; Nemanja Bjelica’yla sahada içinde yaşadıkları tartışmaydı.
İstanbul’da kariyeri tepetaklak gidince 2014 yazında kendisi kulüp bulmakta zorlandı. Garip, sadece 2 yıl önce bütün kulüpler ona kontrat vermeye hazırdı. O kontratı en sonunda 1 aylık şekilde Bayern’den buldu. Alman ekibiyle 5 maça çıkan McCalebb, ortalama bir performans sergiledi. Alman ekibi onunla sözleşme imzaladı ama yaşadığı sakatlık sonrası sezonu kapatınca geri dönemedi. Bir daha da EuroLeague’de oynama şansı bulamadı.
DJ White – Baskonia
Oynadığı sezon: 2014-2015
İstatistikler: 2 maç 1.0 sayı, 2.0 ribaund
2017’den beri Türkiye’de izlediğimiz D.J White’in EuroLeague kariyerini hatırlıyor musunuz?
Açıkçası inanılmaz iyi bir Baskonia taraftarı değilseniz bu biraz zor. Çünkü sadece 15 dakikalık bir EuroLeague macerasıydı onunki…
2008’de 29. sıradan seçilen ve 6 yıllık bir NBA kariyeri olan White, 2014 yazında gözden düşünce kendini eski kıtada buldu. Baskonia, ona sezon öncesinde yaşanılan bir sakatlık sebebiyle 1 aylık bir kontrat verdi. Fakat o 1 ayda da hiçbir şey sunamadı.
İlk maçına ilk beş başlayan ancak kötü bir performans sergileyen Amerikalı uzun, bir daha şans bulamadı ve gönderildi. Bir daha o seviyelere çıkamadı. Sahadaki verimliliğini ve savunmasını düşünürsek bu hiç de şaşırtıcı değil.
Elijah Johnson – Anadolu Efes
Oynadığı sezon: 2015-2016
İstatistikler: 4 maç 7.0 sayı, 2.7 ribaund, 0.7 asist
EuroLeague’deki Türk takımına transfer olan yabancı bir oyuncuyu unutmak, Türk basketbol severler için çok mümkün değil. İyi de oynasa kötü de oynasa bir şekilde akıllarda kalır. Hele ki böyle yakın diyebileceğimiz bir tarihten bahsediyorsak…
Fakat sanırım Elijah Johnson bu konuda olabilecek en iyi aday. En azından Anadolu Efes taraftarı dışındaki kişiler için!
Bir kere onun gösterişli olmadı. Anadolu Efes‘in alt takımı olan Pertevniyal’de oynuyordu ve Jon Diebler‘in sakatlığı sonrasında kadroya bir anda dahil edildi. Aslında fena bir performans sergilemedi. Atletizmi dikkat çekiciydi ama yetenekleri EuroLeague seviyesi için yeterli değildi.
Ayrılışı da sessiz sakin oldu. Sonrasında da kariyerine alt seviye takımlarda devam etti. Haliyle de akılda kalması için ortaya bir sebep çıkmadı.
Jeff Ayres – CSKA Moskova
Oynadığı sezon: 2016-2017
İstatistikler: 4 maç 6.0 sayı, 4.8 ribaund, 0.8 blok
Yakın dönemden bu listeye alabileceğimiz tek isim muhtemelen Jeff Ayres!
NBA’de şampiyonluk görmüş ve 200’den fazla sayıda maça çıkmış bir oyuncunun gelişi genellikle akıllarda kalır. Hele de CSKA Moskova gibi bir takıma geliyorsa… Fakat Ayres, ne öyle çok büyük bir etki bıraktı ne de CSKA‘yla hafızalara kazındı.
Joel Freeland sakatlığı sebebiyle sezon başını kaçırınca Rus devi, Jeff Ayres’e 2 aylık bir kontrat verdi. Fakat o da sağlıklı kalamadı. Sadece 4 maça çıkan Amerikalı pivot, son maçı dışında çarpıcı bir performans sergilemedi. Sözleşmesi de uzatılmadı.
İlk Avrupa deneyimi sonrasında Japonya’ya giden Ayres, ardından ülkemize geldi ve Eskişehir forması giydi. Tecrübeli pivot burada iyi bir performans sergiledi ve Avrupa’da iyi bir rol oyuncusu olabileceğini gösterdi.
Ertesi sezonun başında Lakers‘tan kontrat alma ihtimali olunca bu teklifler göz ardı etti. O şans ortadan kalkınca teklifleri bulamadı ve yine Japonya’ya gitti.