by Jack Silverstein / Çeviri: Cem Doğan
Bu yazı ilk olarak 7 Haziran 2018 tarihinde Chicago Mag’de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
******
42 saniye, NBA’in gelecek yirmi yılını değiştirdi.
1998 NBA Finalleri 6. maçında Chicago Bulls, bitime 41.9 saniye kala Utah Jazz karşısında 86-83 gerideydi. 7. maça kalmak sadece bir ihtimal değil, problemdi de. Scottie Pippen sakat sakat, Ron Harper ise hasta hasta oynuyordu. Toni Kukoc da yorgundu — bir futbol maçı izlerken, maç önü ısınmasını kaçırmıştı.
Toni’ninki biraz saçma olabilir evet, ama takım cidden yorgundu. Bulls tükenmişti. İntikam için yanıp tutuşan bir takıma karşı deplasmanda 7. maçı oynamak pek de ideal görünmüyordu.
Ve, gerçekleştiği gibi, bu bir seçenek değildi.
“Benim olaya bakışım ‘Maçı kazanacağız’ şeklindedir” diyor Michael Jordan, maçtan dört ay sonra yayımlanan For the Love of Game isimli kitabında. “4 ya da 24 sayı geride olmamız fark etmez. Her zaman işlerin tersine dönebileceğini düşünürüm.”
Hiç yaptılar mı ki… MJ, 6. maçı muhtemelen NBA tarihindeki en meşhur tek kişilik sekanslardan biriyle bitirdi. Böylece altıncı final serisinde altıncı yüzüğü ve altıncı Finaller MVP’si ödülünü kazanarak, sonraki 20 yılda ligde dönecek tartışmalar için çıtayı belirledi. Doğru ya da yanlış, adil veya değil, Mike’tan bu yana her süperyıldız, 6 rakamı ve 6’da 6 yapmak üstünden değerlendirildi: Dönemin iki büyük kırılması olan Kobe-Shaq ayrılığı ve ‘The Decision‘ vakasına yol açan iki kıstas.
(Bu yazıdaki neredeyse tüm alıntılar maçın ardından ya da ertesi gün söylenenlerden derlenmiştir. Bir de Michael Jordan ve Phil Jackson’ın yıl içinde söylediklerinden.)
1. BÖLÜM: “48 dakika oynamaya hazır mısın?”
’98 Finalleri’ndeki Bulls, Speed filmindeki otobüs gibiydi. Eğer elinizdeki, boş yolda saatte 90 km ile giden bir otobüsse, sorun yok! Vaktinde hedefe ulaşacaksınızdır. Ama bu ekip, kendisine üç bomba bağlanmış gibi hissediyordu:
1. Kollektif tükeniş. Hem genel (ikinci üçleme ve bilhassa o sezon) hem de özel olarak (1994’ten bu yana ilk, Jordan’la da 1992’den bu yana ilk 7 maçlık serinin geliyor oluşu).
2. Bireysel tükenme. Jordan’ın idrak edilmesi zor bir seriye imza atması — beyzboldan dönmesinden bu yana mümkün olan 352 maçtan 351’ine çıkması. Pippen’ın bütün sene boyu sakatlıklarla uğraşması ve takımın 7 as oyuncusunun yaş ortalamasının 32.5 olması.
3. Finaller’de evsahibi avantajının olmayışı. İlk maçı uzatmada kaybettikten sonra üç maçı da kazanıp NBA tarihindeki en haşin serilerden birine imza atmışlardı — ki 96-54’lük üçüncü maçta şut saati uygulaması başladığından beri en az sayı yeme rekoru ve Finaller tarihindeki en büyük fark rekorunu kırmışlardı.
Sonra evlerinde seriyi sonlandırabilecekleri maç gelip çattı. Bu maçta Jordan, galibiyet için dengesiz bir üçlük kullanmıştı ve kaçan bu şut, eğer girseydi Jordan’ın Bulls oyuncusu olarak son şutu olabilirdi.
Garip bir şuttu — Jackson bu şutun aslında o gün 30 sayı atan Kukoc için çizildiğini fakat Utah savunmasının işi bozduğunu söylemişti.
“Michael’ın bu şerefe nail olmasını istediğim kadar, onu bu konuda bir tuzak olarak kullanabileceğimi de fark etmiştim” demişti Jackson, Finaller’den bir ay sonra ESPN The Magazine için konuştuğunda. “Ve Michael buna bozulmadı.”
Jackson’ın anlattığına göre sorun, 1.98’lik Ron Harper topu oyuna sokarken, önündeki 2.18’lik Greg Ostertag’in onun görüşünü bozmasıydı. Harper güya Kukoc’u görememişti ve onun yerine son anda Jordan’a topu çıkarmıştı.
Jackson’a göre Jordan bu anları “Hoş” olarak değerlendirmişti.
“O ânın esiri olmuştu ve bunun etkisindeydi” diyor Jackson. “Eğer kazandıran şutu atsaydı, bu biraz Şeytanı ya da Tanrıyı aldatmak gibi olacaktı.”
Mesele şu ki, Kukoc aslında müsaitti. Jordan gayet açık bir şekilde Harper’dan pası almak için öne doğru hamle yapıyor. Bir yıl önce MJ, 5. şampiyonluğu kazandıran basket için Steve Kerr’e asist yapmıştı. Doğru bir oyundu, ama özellikle bunun Bulls kariyerindeki son pozisyon olabileceğini düşünerek mi orada o şutu başkası yerine kendisinin atmak istediğini merak etmemek de elde değil.
Hangisi doğru olursa olsun, Jordan’ın kaçırdığı bu şut, Bulls’un serinin devamı için Utah’a gitmesi gerektiği anlamına geliyordu. Bunu Pippen hastayken yapacaklardı. Ve MJ’in ne kadar takati kaldıysa, hepsine muhtaçlardı.
Michael Jordan: Evde işi bitirme fırsatını kaybetmiştik ve buraya geldik. Chicago’da maç bittiği gibi bazı olumsuz düşünceler ortaya çıkmıştı. Zaman geçtikçe herkes, eğer 6. yüzüğü istiyorsak, oraya gidip almamız gerektiğini fark etti.
Phil Jackson (koç, Bulls): Utah’taki 6. maçtan önce, soyunma odasında Michael ile konuştum. Bantlama işlemi en son ona uygulanırdı. O arada Scottie de yandaki bir masada buzlarla oturuyor ve sırtı da elektrikle uyarılıyordu.
Scottie Pippen (forvet, Bulls): Karl Malone’dan çok temas almıştım.
Michael Jordan: Phil’e “Çok süre alacağımı biliyorum. O yüzden enerjimin birazını saklayacağım” demiştim.
Dennis Rodman (forvet, Bulls): Son yıllarda kazanma beklentisi daha fazlaydı. Bu yıl, oraya varmak için biraz daha derin kazmak zorunda kalmıştık.
Michael Jordan: Bazı insanların gözlerinde, bizim bunu başaramayacağımıza dair bir ifade vardı.
Dennis Rodman: Her şeyden öte, mental olarak tükeniyorduk.
Steve Kerr (guard, Bulls): Bu sadece bir numaralar oyunu değil. Her maçımız bir Super Bowl — taraftarlar, diğer takım ve medya için. Bizim maçlarımız Clippers–Grizzlies maçları gibi değil.
Michael Jordan: Phil maçtan önce bana “48 dakika oynamaya hazır mısın?” diye sormuştu. Ben de “Ne gerekirse” demiştim.
Scottie, maçın ilk basketinde belini zorladı ve sonra bir hook atış sırasında bu durumu daha kötüye götürdü. llk yarı boyunca sekiyor ve yüzünü ekşiterek oynuyordu. Her iki çeyreğin sonunda da içeri gitti ve devre arasında da tedavi gördü. 2. devre için döndü ama toplamda sadece 26 dakika oynayabildi.
Scottie Pippen: Kötü durumdaydım. Maçın başında bir smaç vurdum, ve yere indikten sonra sıkıntı iyice baş gösterdi. Her koşmaya başladığımda belime ağrılar giriyordu.
Phil Jackson: Scottie ilk devrede dönemeyeceğini söyledi. Hareket edemiyordu.
Scottie Pippen: Devreden önce zamandan tasarruf edip durumun ne olduğunu görmeye karar verdim… Chip biraz tedavi uyguladı. Tedavinin ardından ona oynamaya çalışacağımı söyledim. Sahadaki varlığımın, soyunma odasındakinden daha fazla anlamlı olacağını düşündüm.
Michael Jordan: Scottie’nin sakat olduğunu biliyorduk ve onun varlığı bizi motive ediyordu: Hücum açısından, savunma açısından ve duygusal olarak.
Scottie Pippen: Takım bensiz sahadayken, biraz onları yarı yolda bırakıyor gibi hissettim. Anladılar, ama ben orada olmak istiyordum.
Toni Kukoc (forvet, Bulls): Oynamaması gerektiğini biliyorum, ama onun yüreği, sırt ağrılarından daha büyüktü.
Phil Jackson: İkinci yarıda döndü ve Karl’a ikili sıkıştırmaya gitti; birkaç kez topun ondan başka yere gitmesini sağladı ve başka şeyler de yaptı. Ama her zamanki gibi aktif değildi tabii.
Scottie Pippen: Diğer çocuklar kenardan geldi ve ilk yarıda bizi ayakta tuttu. Özellikle Michael.
Phil Jackson: Michael bizim hücumumuz oldu. Ona potaya gitmesini söyledim, çünkü şut atacak kadar dermanı yoktu.
Michael Jordan: Normalde olduğumdan daha rekabetçiydim, çünkü kazanmayı her zamankinden daha çok istiyordum.
Phil Jackson: Bir koç olarak kendinize ne kadar güvenirseniz güvenin, rakibin sahasında bir 7. maç oynamak istemezsiniz.
Scottie Pippen: Yüzde 100 olmadığımı bilerek bir 7. maça bakmak istemiyordum. Onların sahasında, çok zor bir durumda maça çıkacaktık.
Phil Jackson: Finaller’de hiç 7. maça kalmadık, bunu yapmaya şimdi başlamak için de sebep yok.
2. BÖLÜM: “Russell topa doğru hamle yaptığında, bana boşluk sunacaktı”
Michael Jordan’ın ‘son şut’u, Utah’ın her seferinde ona ikili sıkıştırma yapıp-yapmama arasında gidip gelmesiyle, 1997 Finalleri’nde Jazz‘e karşı kullandığı üç şutun bir sonucuydu.
İlk maçta, skor berabereyken ve bitime 7.5 saniye kalmışken, Utah onu Bryon Russell ile bire bir savunmayı tercih etti. Mike sayıyı buldu.
Flu Game olarak da bilinen 5. maçta, bitime 30 saniye kala skor yine berabereyken Jordan ve Kerr, Pippen’ın Hornacek’i engellemesi üzerinden bir alan bulmuştu. Russell, Pippen’a ikili sıkıştırma için gidince, Jordan da Kerr’den sola doğru kaydı. John Stockton’ı iki oyuncu savunmak zorunda bıraktı. Pippen topu Jordan’a yolladı. Stockton yetişemedi. MJ de üçlüğü yolladı.
6. maçta skor 86-86 iken Utah, Jordan’a ikili sıkıştırma götürdü. MJ, 10 saniye kala topu Pippen’dan aldı. Stockton derhal Kerr’e ikili sıkıştırmaya gitti. Jordan, Stockton ve Russell’ın arasından topu Kerr’e ulaştırdı, o da boş şutu sokarak seriyi takımına getirdi.
Bu kez, 1998’deki 6. maçta Jordan topu Malone’dan çalıp, Finaller’i kazandıracak pozisyonu hazırlamak için diğer yarı sahaya taşıdı. Bulls, Jazz‘i ikili sıkıştırma için zorlayıp boşluk bulmak için ya da onun sadece tek savunmacıyla başbaşa kalması için sahneyi tamamen Jordan’a bıraktı.
MJ ilk çeyreğin son şutunu ve ilk yarının son şutunu kaçırmıştı, ama çok fazla Jazz taraftarının onun maçın son şutunu kaçırmasını beklediğini sanmıyorum. Muhtemelen oyunun her an başlayacak olması dolayısıyla sıkıntıdan kıvranıyorlardı.
İlk çeyrekte hakemler, Jazz’in yedek oyun kurucusu Howard Eisley’nin bir üçlük isabetini, süre bitmeden elden çıkaramadığı için geçersiz saymışlardı. Dördüncü çeyrekte de Ron Harper’ın iki sayılık bir isabetini geçerli saydılar. Pozisyonları tekrar izleyince Eisley’nin şutunun aslında geçerli olduğunu, Harper’ınkinin ise iptal edilmesi gerektiğini görüyoruz.
Dennis Rodman: Harper’ınki maçın en önemli şutuydu. O gün hastaydı ve önceki gece habire kusmuştu. Hiç uyuyamamıştı da. Ama maça çıktı.
Jeff Hornacek (guard, Jazz): Böyle şeyleri tartışmazsınız. Gerçek şu ki, maçın sonuna doğru öndeydik, sonra onlar iki kez sayı buldu ve kazandı. Geçerli olan şey bu.
Antoine Carr (pivot, Jazz): Üzücüydü, özellikle de böyle yanlış bir karar söz konusuysa. Sizi öbür türlü ne olacağıyla ilgili meraka sevk ediyor.
Jerry Sloan (koç, Jazz): Zor olacağını biliyorduk. Bunu sineye çekmek zor. Ama ne yapabilirsiniz ki? Bu işler böyle. Hâlâ kaybedensiniz.
Hornacek’in dediği gibi, iki yanlış karara rağmen, yine de bitime 41.9 saniye kala Stockton’ın üçlüğüyle üç sayı öndelerdi. Skor 86-83’tü. Bir molanın ardından Bulls, Jordan-Pippen-Kerr-Kukoc-Rodman beşiyle sahaya çıktı. Pippen kenardan topu oyuna soktu, pası MJ’e idi. Bu, Jordan’dan önce herhangi bir Bulls oyuncusunun topa son dokunuşuydu.
Michael Jordan: Dördüncü çeyreğe 5 sayı geride girmiştik. Bu bir şey değildi. En önemli oyuncularımızdan biri yokken bile bir şey değildi.
Phil Jackson: Birkaç dakika kala bir mola aldım. Orada Michael “Kazanacağız” dedi. Ben de “Biliyorum” dedim. Eğer Michael böyle diyorsa, bu her zaman iyiye işarettir.
Michael Jordan: 1997-98 sezonu boyunca oyunumu son çeyreğe doğru yığdım, çünkü maçın başlarında enerjimi saklıyordum. Benim oyunum her zaman 48 dakika boyunca ne var ne yok ortaya koymak üzerinedir. Şimdiyse kendimi son 12 dakika için bekletiyordum.
Jeff Hornacek: Oyununu daha ileri götürmüştü. Erkenden ona sıkı savunma yapıyorduk, o da bizim üstümüze gelip faul alıyordu. Eh, bunu da çok fazla sürdüremezsiniz.
Antoine Carr: Onu sıkıştırmaya çalışıyorduk.
Muhabir: İşe yaramadı.
Carr: Malum.
Phil Jackson: Stockton o üçlüğü soktuğunda, 41 saniye kala üç sayı öndelerdi. Mola istedim ve oyunculara 2’ye 1 yapmalarını söyledim. Eğer onları bir kere durdurup iki pozisyonda da sayı bulursak, kazanırdık.
Michael Jordan: Bu maçı kazanmak için fırsat bulacağımızı biliyordum, ve bunu hücum yoluyla yapmak istedim.
Jeff Hornacek: Mike bizim yoğunluk seviyemizi düşürdü.
Michael Jordan: Phil benim faul alma veya kolay bir basket amacıyla boşluğa doğru birebir oynamamı istedi.
Jerry Sloan: Onu ortaya doğru zorlamak istedik. Felsefemiz buydu. 13 yıldır felsefemiz bu oldu.
Jordan turnikeyle sayıya ulaştı ve farkı bire indirdi. Ardından Stockton sahanın sol tarafında topu aldı, Hornacek aynı tarafta potanın altındaydı ve Jordan tarafından savunuluyordu. Malone ters tarafta potanın altındaydı, onu tutan da Rodman’dı. Hornacek perde ve sonrasında adam değişimi için Malone’a doğru gitti. Jordan onu takip etti, ama sonra aniden durdu, Malone’un arkasında kaldı.
John Stockton (guard, Jazz): Oyunu Karl üzerinden döndürmeyi severim. Harika paslar verir, harika kararlar verir ve sayı bulmasını bilir.
Michael Jordan: Malone’a ikili sıkıştırma yapmaya çalışıyorduk, Hornacek ona doğru perdeye gitti ama tam da boşa çıkaramadı, bu da bana geri dönme fırsatı verdi.
Jerry Sloan: Son dakikalardaki top kayıpları canımıza okudu.
Michael Jordan: Karl beni hiç görmedi.
Karl Malone (forvet, Jazz): Bilmiyorum. Topu aldılar. Güzel. Neyse ne.
Michael Jordan: Topu çalma imkanım vardı… Kafamı kaldırdım ve 18.5 saniye kaldığını gördüm.
Phil Jackson: O anda sanırım tek zihin olmuştuk.
Michael Jordan: Tribünler sessizleşmişti. O an benim için ‘O an’ olmaya başlamıştı. Bu da Zen Budizmi muhabbetinin bir parçası.
Phil Jackson: İlerlemesi için elimi sallıyordum. Sanırım mola almak isterken beni gözünün ucuyla gördü.
Michael Jordan: O anda mola almamamız gerektiğini hissettim, çünkü bu onlara savunmayı düzenleme imkanı verirdi.
Phil Jackson: O anki akış doğru şeydi, biz de durdurmak istemedik.
Michael Jordan: Sahada ilerledikçe… her oyuncuyu görebiliyordum. Steve köşedeydi. John Stockton bana şöyle bir gelir gibi yalandan hareket etti. Ben tepedeydim. Dennis sol çaprazdaydı. Scottie sağda, en dipteydi.
Bryon Russell (forvet, Jazz) 2012: İlk düşüncem “Şükürler olsun handcheck yapabiliyorum” oldu. Çünkü bugünkü kurallarla, o adam 60 sayı ortalama falan tuttururdu.
Michael Jordan: Sağa gidecektim, çünkü şut atabileceğimi biliyordum. Ne zaman bir şut atmam gerekse, savunma bir hata yapıp da soluma doğru boşluk açılmadıkça sağıma giderim. Sağınıza giderseniz, savunmacının topa ulaşmak için vücudunu size yaklaştırması gerekir.
Phil Jackson: Sahayı boşalttık, Michael da Bryon topa uzanana dek bekledi.
Michael Jordan: Stockton, sağ tarafta Steve Kerr’ün başındaydı. Orada risk alamadı, çünkü daha önce Steve onların canını yakmıştı.
Jerry Sloan: Ona ikili sıkıştırma getirebilirsiniz, onu bir tarafa zorlayabilirsiniz, ama büyük oyuncular bu tip oyunları becerirler.
Michael Jordan: Herhangi bir durumda pas vermeye niyetim yoktu. Topu çaldığımda bunun maçı kazandırmak ya da kaybettirmek için benim fırsatım olduğunu anlamıştım. Üzerimde beş kişi bile olsa o şutu kullanırdım.
Jerry Sloan: Bir kişi için tüm oyun yapımızı değiştirmeyeceğiz.
Michael Jordan: Russell topa uzanmaya çalıştığında, bana gereken boşluğu sunmuştu.
Bryon Russell, 2014: Beni açıkça itti.
John Stockton, 2013: Şüphe yok. Bunu faul çalınması gerektiği için söylemiyorum. Bu yüzden değil. Ama onu itti.
Phil Jackson, 2013: Orada itme yok. Yıkılmış bir yoldaşına uzatılan bir el var.
Michael Jordan: İlk hamlemi yaptım ve işe yaradı.
Bryon Russell, 2009: Mike bu. Herhangi bir şeyi itiraf edeceğini sanmıyorum.
John Stockton, 2014: Bunlar oyunun bir parçası. Harika bir oyuncu ve harika bir skorer olmak adına, kendinizi boşa çıkarmak ve şutunuzu bulmak için yollar aramalısınız. Bu bir it dalaşı. Yani, evet, itti mi? Elbette. Ama bunun çalınacağını sanmam.
Bryon Russell, 2013: Harika bir oyundu. Düdük çıkmadı. Bence orada faul var. Görünüşe bakılırsa hakemlere göre faul bulunmuyor. Benim için burada üzülecek bir şey yok.
Phil Jackson: Faul çizgisinin oralardan şuta kalktı.
Michael Jordan: Durdum, şutu yolladım. Kolay bir atış oldu.
Bryon Russell, 2009: Şu meşhur gülümseme vardı yüzünde. Biliyorsunuz işte.
Michael Jordan: İroniktir ki, aslında sağa gidip bu şutları kullanmayla ilgili sorunlarım vardır; genelde kısa düşer. Biraz geri çekilirim atarken. Ama bu kez geri çekilmedim, çünkü o gün tüm şutlarım kısa kalıyordu. Bunu bir düşünün.
Jeff Hornacek: Onun yorgun olmasını beklemezsiniz. Bu konuda hiçbir belirti yoktu.
Michael Jordan: Bilinçli bir şekilde elimi yukarı ve dışarı doğru uzattım, çünkü şutum kısa kalıyordu. Poz veriyorum gibi göründü ama bu fundamental ile ilgili bir şeydi.
Phil Jackson: Kendisini boşa çıkardı ve videoda da görebileceğiniz gibi şutuna ilave bir şey ekledi.
Bryon Russell, 2009: Kaçırmasını umuyordum. Olay bundan ibaretti. “Umarım girmez. (Sessizlik) Hasi*tir, girdi. Mola.”
Michael Jordan: Güzel görüntü, ve isabet.
Bryon Russell, 2009: Harika bir şuttu.
Michael Jordan: Şut isabetli olduğunda, orada yeterince fazla zaman geçirdiğimizi biliyordum. Maçı kazandıran basketti bu.
3. BÖLÜM: “Eğer bu sonsa, bitirmenin tek yolu bu”
Hanedanın son pozisyonu savunmadaydı — bu da onlara uyuyordu, çünkü 90’lar Bulls‘unun her iki dönemi de skor değil, savunma sayesinde zirveye çıkılan zamanlardı.
Bu açıdan son oyunda başrolün Ron Harper’da olması şiirseldi, çünkü Harper, ikinci üçlemenin bazı yönlerden sembolüydü. O, Pete Myers’tan sonra takım için ikinci ‘Yeni Jordan’dı; ama Mike’ın dönüşünden sonra kendisini iyi bir savunmacı olarak yeniden tanımladı. O artık, takıma geldiğindeki 20 sayı atan oyuncu değildi.
1995’in sonlarında Phil Jackson, Harper’ın, takımın Orlando ile başa çıkması için ihtiyacı olan üçüncü cüsseli guard olduğunu gördü ve 1995 Genişleme Draftı’ndan önce Harper, Jordan ve Pippen’a ligdeki ufak ve hızlı guardları –misal Stockton– savunma açısından rahat olurlar mı diye sordu. Bu oyuncular da Steve Kerr’ün de desteği ile birlikte, bu konuda sorun çıkmayacağını, hazır olduklarını söylediler.
Onlar da, Harper da, 6. yüzük yolunda Stockton’ı durdurma yolunda hazırdı. Zafer, cevaptan çok soru işareti yaratmış oldu. Sonrasında da muhabbet, hızlı bir şekilde tüm sezon boyunca sorulacak olan “Sırada Ne Var?”a döndü. Phil bu sezona “Son Dans’ adını vermişti ki bu, benzeri görülmedik derecede doğruydu.
NBA tarihinde o güne dek ve o günden beri hiçbir takım, şampiyonluğun ardından böyle parçalanmamıştı. Phil Jackson ile birlikte tam 10 oyuncunun mukavelesi bitiyordu — bunların içinde Jordan, Pippen, Rodman, Longler ve Kerr de vardı.
Hepsinden öte, asıl soru işareti Pippen’dı. Onu 1994’te, 1995’te ve 1997’de; Jordan, Rodman ve Jackson ile birer yıllık anlaşma yapılan 1996 ve 1997’de neredeyse takaslıyorlardı. Pippen gittikçe, hak ettiğinden daha az para alır olmuştu — 1998 yılında takımda en çok para kazanan altıncı oyuncuydu.
Bulls‘un beklenen dağılışı, kazancı artacak olan Pippen hariç herkes için kötü bir gelişme olacaktı. Belki de bu yüzden, profesyonel spor tarihindeki en garip şampiyonluk kutlaması, herkesi o güzel geceye taşımıştı.
Jerry Sloan: Sadece bir fırsat arıyorduk. Bulls’a karşı bunu yapmak çok zor, hele de saniyeler kalmışken.
John Stockton: Bu olaya olumlu yönden bakıyorum. Kimseden o şutun girmeyeceğini düşündüklerini duymazsınız, ama ben gerçekten gireceğini düşünüyordum.
Jerry Sloan: Çizdiğimiz oyunu uygulama hususunda iyi iş çıkarmadığımızı düşünüyorum. Açıkçası onlar da bizi püskürtme konusunda iyiydiler. John acele bir atış kullandı.
John Stockton: Memnun kalacağınız bir tecrübe değil, bunu söyleyebilirim.
Karl Malone: Her sene, her sene aynı şey. Bıktım usandım.
Michael Jordan: Seri boyunca bizi güçlü kılan unsur savunmamız oldu. Savunmamız böyle olmasa, bu senaryo yaşanmazdı.
Zil çaldığında Jordan o alışılagelmiş hareketi yine yapmıştı: Zıplayarak yumruğunu salladı, sonra da seyircilere doğru “Evet!” diye bağırıp parmaklarıyla “6” rakamını gösterdi.
Phil Jackson: Maç sonunda birbirimize sarıldık. Zordu. Birçok şeyin sonu olduğunu biliyorduk. “Harika bir son” dedim Michael’a. “Mucizevi bir hikaye.”
Michael Jordan: Kazandığımız altı şampiyonluk arasında en zor istikamet, en çok mücadele isteyeni bu olduğu için, sizde acı-tatlı bir his bırakıyor.
Karl Malone: Savaştık. İyi iş çıkardılar. Hazmı zor bir yenilgi. Haklarını vermeli.
Jerry Sloan: Oyuncularım yapabildikleri her şeyi yaptılar. Karl Malone, her zamanki gibi, yüreğini sahada bıraktı.
Toni Kukoc: Kazanacağımızı biliyorduk, çünkü Michael Jordan bizde.
Phil Jackson: Michael gerçek hayatta görebileceğiniz bir süper-kahraman.
John Stockton: Bu oyunun tarihindeki en iyi iş bitirici o.
Greg Foster (forvet/pivot, Jazz): Bu oyunu oynamış en iyi kişinin takımını omuzladığını görüyorsunuz ve bu konuda yapabileceğiniz hiçbir şey yok.