by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 7 Nisan 2020 tarihinde BleacherReport‘ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevirilmiştir.
LeBron James liderliğindeki Miami Heat, 2011 yılında Dallas Mavericks’e kaybetti. Daha sonra Linsanity çılgınlığı belki de geride bıraktığımız 10 yılda New York şehrine en heyecanlı günlerini yaşattı. San Antonio Spurs, 2014 yılında tarihin en iyi basketbollarından birisini oynayarak Miami Heat’ten bir önceki sezonun intikamını alarak şampiyonluğa uzandı. Golden State Warriors, 5 yıl süren bir hanedanlık kurarken LeBron James, Cleveland şehrinin profesyonel sporlardaki şampiyonluk hasretini sona erdirdi. Toronto Raptors ve Kawhi Leonard, 2019 yılında Kanada’ya ilk NBA şampiyonluğunu getirdi.
Bunların hepsi NBA’in yakın geçmişinin en önemli olaylarıydı, ancak hepsi çok daha küçük olayları takip eden süreçlerde gerçekleşti.
Listemizdeki 10 an, geride bıraktığımız 10 yılı kelebek etkisiyle şekillendiren anlar.
Sasha Vujacic’in 2010 Finallerine Noktayı Koyması
Çoğu basketbol sever 2010 yılında Los Angeles Lakers’ın Boston Celtics karşısında kazandığı şampiyonluğu konuşurken doğal olarak Kobe Bryant ve onun 7. Maçta kötü bir şut akşamı geçirmesine rağmen ortaya koyduğu kazanma azmine odaklanıyor.
Kobe Bryant, serinin son maçında 6/24 ile şut atsa da 15 ribaund aldı ve maçın son anlarında Metta World Peace’in kaydettiği kritik üç sayılık isabetinin asistini yaptı. Bu üçlük maçın bitimine 1:01 kala gelmişti ve kalan sürede Boston Celtics Ray Allen ve Rajon Rondo’nun elinden iki üç sayılık isabet buldu.
Yedinci maçın kaderini belirleyen isim ise son anlarda Sasha Vujacic oldu. Maçın bitmesine 11.7 saniye kala Los Angeles Lakers 81-79 öndeydi ve Vujacic çizgiye geldi. Eğer Vujacic, kullandığı atışlardan birini veya ikisini birden kaçırsa Boston Celtics’in karşılaşmaya ortak olmak için yeteri kadar süresi vardı.
Fakat Vujacic, sadece 4:41 dakika oynadığı ve 0/2 attığı karşılaşmanın son anlarında kullandığı iki faul atışını da büyük bir soğukkanlılık ile sayıya çevirerek Los Angeles Lakers’ı şampiyonluğa taşıdı.
Mavericks, 2011 Yılında Kobe ve Gasol’lü Lakers’a Son Verdi
Los Angeles Lakers’ın üst üste kazandığı ikinci şampiyonluktan sonra ESPN’in 13 yorumcusundan 11’i Kobe Bryant’ın kariyerinde ikinci kez üst üste üçüncü şampiyonluğa ulaşacağına inanıyordu.
Lakers normal sezonu 57-25’lik dereceyle bitirmiş ve Lamar Odom, En İyi Altıncı Adam ödülünü kazanmıştı. İlk turda Chris Paul’lü New Orleans Hornets’i 4-2 eleyen Lakers, bu tahminleri hayata geçirecek gibi gözüküyordu. İkinci turda Los Angeles Lakers, Dirk Nowitzki önderliğindeki Dallas Mavericks ile karşılaşıyordu.
ESPN’in 14 uzmanı seri öncesi Lakers’ın Mavericks’i mağlup edeceğine inanıyordu. Los Angeles 2010-11 sezonuna şampiyonluk ihtimallerinde ikinci, Dallas Mavericks ise yedinci sıradaydı.
Takımlar ikinci turda karşı karşıya geldiğinde işler beklentilerden çok farklı oldu. Dallas Mavericks, Lakers’ı 4 maçta süpürdü ve son maçta rakibine 36 sayılık bir fark attı. Serinin son maçında Jason Terry ve Peja Stajakovic üç sayı çizgisinin gerisinden 15/16 ile şut attı.
Bu seriyle birlikte Los Angeles Lakers’ın iki şampiyonluk kazanan çekirdeğinin sonuna gelinmiş oldu. 2011-12 sezonunda Lakers, kendi divisionını başarmış olsa da batı konferansından tekrar finallere çıkmayı başaramadılar.
2010-11 sezonu düşünüldüğü zaman akla doğal olarak ilk Dallas Mavericks’in finallerde Miami Heat’i mağlup edişi geliyor. Ancak Kobe – Gasol liderliğindeki Lakers’ı adeta sahadan silmek Mavericks kadrosunun tarihi bir ekip olduğunun en önemli göstergelerinden birisiydi.
Golden State Warriors’ın Jeremy Lin’i Serbest Bırakması
Jeremy Lin, Keith Smart’ın koçluk yaptığı Golden State Warriors formasıyla 2010-11 sezonunda 29 maçta forma giydi ve Bay Area ekibi sezon 36-46’lık dereceyle bitirdi.
O sezon Jeremy Lin, çıktığı az sayıda maçta Stephen Curry’nin arkasından box plus/minus istatistiğinde ikinci sırada yer aldı. Maç sayısı az olsa da çaylak bir oyuncunun hele ki draft edilmemiş bir ismin bu istatistikte pozitif değere sahip olması çok sık rastlanan bir durum değil.
Jeremy Lin, bir sonraki sezon çıktığı G-League maçlarında 18.0 sayı – 5.8 ribaund – 4.4 asist – 2.1 top çalma ortalamaları yakalamasına rağmen sezon boyunca Golden State Warriors formasıyla sahaya çıkamadı ve 2011’in Aralık ayında serbest bırakıldı.
Bundan üç gün sonra Jeremy Lin, Houston Rockets ile sözleşme imzaladı ancak kısa bir süre sonra tekrar serbest bırakıldı. 27 Aralık tarihinde New York Knicks, Jeremy Lin’i kadrosuna kattı ve ‘Linsanity’ başlamış oldu.
Bir ay boyunca kısıtlı sürelerde sahaya çıkan Lin, 4 Şubat 2012 tarihinde ilk ciddi şansını yakaladı. Bu maçtan sonra çıktığı 10 karşılaşmada 24.6 sayı – 9.2 asist – 4.1 ribaund – 2.4 top çalma ortalamaları tutturan Lin, D’Antoni’nin sisteminde parladı.
Son 20 yıl boyunca New York Knicks taraftarları sevinecek fazla bir şey yaşamadı. Ancak Linsanity, tüm lige kısa süreliğine de olsa büyük bir renk kattı. Eğer Warrios, Lin’i kesme kararı almasaydı bu asla yaşanmayabilirdi.
Gregg Popovich’in 19.4 Saniye Kala Tim Duncan’ı Oyundan Çıkarması
Tim Duncan, NBA tarihinin en iyi 10 oyuncusundan birisi.
2013 NBA Finallerinin ilk beş maçında ve altıncı maçın son 20 saniyesine girilene kadar Spurs, Miami Heat karşısında Tim Duncan’ın sahada olduğu anlarda 29 sayılık bir üstünlük yakalamıştı. Duncan’ın oturduğu anlarda ise Heat rakibine 12 sayılık bir üstünlük kuruyordu.
Kawhi Leonard, 19.4 saniye kala faul atışını kaçırdıktan sonra Gregg Popovich, Tim Duncan’ı oyundan çıkartarak yerine Boris Diaw’ı aldı. Skor o esnada 94-92 Spurs lehineydi.
Leonard ikinci faul atışını sayıya çevirdi ve skoru 94-91’e getirdi. Bu esnada Duncan da benchte kaldı. Sonraki pozisyonda yaşananlar lig tarihinin en önemli anlarından biriydi.
LeBron James’in üç sayılık atışı kaçırdığı pozisyonda Tim Duncan’sız San Antonio Spurs, savunma ribaundunu alamadı. Ribaundu alan Chris Bosh, topu köşedeki Ray Allen’a iletti. Ray Allen zor pozisyonda soktuğu üç sayılık basket ile maçı uzatmaya götürdü ve bir sonraki maçı kazanan Miami Heat şampiyonluğa uzandı.
Eğer Tim Duncan son pozisyonda oyunda olsaydı bugün çok daha farklı şeyler konuşuyor olabilirdik. Karşılaşmanın son anlarında sahada Spurs için düzenlenecek olan kupa seremonisinin hazırlıkları bile başlamıştı. Ve eğer Duncan oyunda olsaydı Spurs, kupayla birlikte San Antonio’ya dönmüş olabilirdi.
Tim Duncan’ın Garanti Vermesi
Spurs’ün bir önceki sezon yaşadığı büyük kayıp Tim Duncan ve San Antonio ekibinin ligde tarihindeki en büyük intikam turlarından birinin ateşini yaktı. Normal sezonu 62-20’lik dereceyle bitiren Spurs, ligin lideriydi.
İlk turda play-off’lara sekizinci sıradan giren Dallas Mavericks karşısında zorlanan Spurs, sonraki turlarda Blazers ve Thunder’ı mağlup ederek NBA Finallerine kaldı.
Spurs’ün konferans finallerinde Thunder’ı elediği karşılaşmanın ardınan TNT’den David Aldridge, Tim Duncan’a Miami Heat eşleşmesini sordu. Normalde bu tarz durumlarda gayet politik açıklamalar yapan Duncan, bu sefer çok net konuştu.
“Kazanmamız gereken dört maç daha var, bu sefer gerekeni yapacağız”
Bu an, listenin kalanındaki gibi basketbol sahasının içinde gerçekleşen bir olay değil. Fakat San Antonio Spurs’ün 2014 yılında kazanmaya ne kadar aç ve hırslı olduğunu çok iyi gösteren bir an. İntikam isteğiyle yanıp tutuşan Spurs, final serisinde tarihin gördüğü en iyi takım basketbollarından birisini oynadı.
2013-14 sezonunun finallerinde maç başına 355.2 pas yapan Spurs, 255 pas ortalamasıyla oynayan rakibi Heat’e neredeyse 100 pas fark attı. Spurs’ün topu paylaşarak sergilediği oyun Heat savunmasına çok zor anlar yaşattı ve beş maç sonunda rakibine toplam 70 sayı fark atan Spurs şampiyonluğa ulaştı.
Heat kadrosunda LeBron James, Dwyane Wade, Chris Bosh gibi çok yetenekli isimler vardı. Beraber oynadıkları dört yıl boyunca tüm dikkatler onların üzerindeydi. Ancak Spurs, finallerde gösterdiği performansla birlikte tarihin en yetenekli kadrolarından birinin dağılmasını sağladı.
2015 Warriors’tan Şüphe Edenler
Golden State Warriors, 2015 yılında Stephen Curry ve Klay Thompson’ın liderliğinde şampiyonluğa ulaştıktan sonra şutör takımlar play-off’ta kazanamaz tezini çürütmeliydi.
Ancak birçok kişi Warriors’ın şampiyonluğunu şans, rakiplerinin yaşadığı sakatlıklar, play-off yolunda görece zayıf takımlarla oynamalarına bağladılar.
Bir sonraki sezon Stephen Curry, şüphe eden herkese kendisini kanıtlamak için sahaya çıktı ve NBA tarihinin bir sezon boyunca yakalanan en yüksek ofansif plus/minus değerini yakaladı. Kullandığı top miktarının çok yüksek olması ve buna rağmen inanılmaz bir verimle oynamasıyla birlikte Stephen Curry, NBA tarihinde ilk kez oy birliğiyle MVP ödülünü kazanan isim oldu ve Warriors’ı normal sezonda 73 galibiyete taşıdı.
2015-2016 Golden State Warriors, tartışmasız şekilde NBA tarihinin en iyi normal sezon takımlarından birisiydi. Bir önceki sezon şampiyon olan takım hakkında yapılan eleştiriler, tarihin gördüğü en etkileyici normal sezonlardan birisinin ateşini yakmış oldu.
Kobe Bryant’ın 2016 Nisanı
Kobe’nin kariyerinin en iyi anlarını listelemeye çalışmak çok zor. Black Mamba, beş şampiyonluk kazandı, bir maçta 81 sayı attı, kopuk aşil tendonuyla iki faul atışını sayıya çevirdi…
En sevdiğiniz Kobe Bryant anı ne olursa olsun, yıldız oyuncunun final maçındaki 60 sayılık performansını geride göz ardı etmenin çok zor olduğunu söylemek gerekiyor.
Sezonun başından 3 Nisan tarihine kadar maç başına 28.4 dakika oynayan Kobe Bryant, son maçından önceki 5 karşılaşmada sadece 23.7 dakika sahada kaldı.
Bu çok ciddi bir dinlenme süresi değil, ancak Kobe kadar sakatlık yaşayan ve dakika alan bir oyuncu için bunun bile faydası olduğunu söylemek gerekiyor. Final maçında 42 dakika sahada kalan Kobe Bryant, 13 Nisan tarihinde Utah Jazz karşısında tam tamına 50 şut denedi ve 60 sayılık bir performans sergiledi.
Kobe’nin kariyeri boyunca birçok önemli tarih var, ancak Black Mamba’nın mentalitesini en özetleyen tarih 13 Nisan olabilir…
2016 Play-off’larında Draymond Green’in Sportmenlik Dışı Faulleri
2014-15 Warriors gibi 2015-16 Cleveland Cavaliers da çok büyük bir takdiri hak ediyor. Ancak bu iki takımın başarısını konuşurken rakiplerinin karşılaştığı engelleri de göz önünde bulundurmak gerekiyor.
2016 finallerinin beşinci maçında Draymond Green’in cezalı olmasa bunlardan bir tanesiydi.
Warriors, bu maç oynanmadan önce final serisinde 3-1’lik üstünlüğe sahipti. Ancak Green’in oynamadığı beşinci maçta Cleveland momentumu çevirmeyi ve seriyi 3-2’ye getirmeyi başardı.
Eğer ceza olmasaydı seri nasıl sona ererdi bilmiyoruz ancak bu konuda Green’in birisini suçlaması gerekiyorsa aynaya bakması gerekiyor.
Bir önceki turda Steven Adams’ın kasıklarına tekme atan Green, Flagrant 2 faul ile cezalandırılmıştı. Daha sonra benzeri bir hareketi LeBron James’e de yapmaya çalışan Green için lig yönetiminin benzeri bir tutum sergilemesini bekleyen taraftarlar var.
Ancak aynı play-off’larda Green’in Michael Beasley karşısında yaptığı ilk sportmenlik dışı faulü savunmak o kadar da kolay değil. Green, ilk turda kaybettikleri maçın son saniyelerinde Michael Beasley’i bir güreşçi gibi yere çalmıştı.
Beasley’nin pozisyonu sattığını savunabilirsiniz ancak maçın son saniyesinde Rockets öndeydi ve top Beasley’deydi. Maçın sonundaki bu pozisyonun Green’in flagrant faul puanını arttırmaktan başka bir işe yaramayacağı aşikardı.
Eğer Green bu faulü yapmasa final serisinin beşinci maçında sahada olabilirdi. Bu da serinin gidişatı açısından büyük bir fark yaratabilirdi. Seri boyunca Draymond Green’in sahada olduğu anlarda Warriors, Cavaliers’a 23 sayılık bir üstünlük sağlamıştı.