Michael Jordan Efsanesine Çıplak Gözle Bakış: Mucizenin Tanıkları Anlatıyor!

28/Nis/20 09:15 Nisan 28, 2020

admin69

28/Nis/20 09:15

Eurohoops.net
michael_jordan_bulls

Her sporcunun Michael Jordan ile alakalı bir anısı, bir hikayesi var.

by Players Tribune, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı PlayersTribune’de yayınlanmış ve uyarlanarak çevirilmiştir.

Bazıları için Michael Jordan bir rakipti, bazıları içinse bir ikon. Bazı oyuncular için bir patrondu, bazı oyuncular ise ilham kaynağı… Jordan, “Büyüklüğün bir evrimin parçası olduğuna ve nesilden nesile geliştiğine inanıyorum” demişti. Sporcular için Michael Jordan’ın bir ilham kaynağı olduğu çok açık. Jordan’ın etkileri sadece basketbolda değil, günümüzdeki kültürün ve toplumun her zerresinde görülebiliyor.

Bu efsanevi figürü onurlandırmak için sporcuların en iyi Michael Jordan anılarını ve hikayelerini sizler için derledik…

Gary Payton: “Size anlatacağım bir Michael Jordan hikayem var. Çaylak yılımda oynadığımız bir hazırlık maçıydı. Chicago Bulls ile oynuyorduk ama o zamanlar efsaneleşmiş Bulls değillerdi. Üst üste kazandıkları üç şampiyonluktan önceydi, sene 1990’dı. 1988 ve 1989’da play-off’larda Detroit Pistons’a kaybetmişlerdi.

Draftın ikinci sırasında seçilmiştim ve hazırlık maçlarında oynuyordum. O zaman Michael Jordan’ın kim olduğu umurumda bile değildi. Lige gelmeden önceki yıllarda onu izlemiştim. Evet iyi bir oyuncuydu ama dokunulmaz biri değildi.

Maçın büyük kısmında Jordan benchteydi. Sadece bir hazırlık maçında olduğumuzun ve Jordanın karşılaşmayı o kadar ciddiye almadığının farkında değildim. Beni B.J. Armstrong tutuyordu ve onun üzerinden 19 sayı atmıştım. Bunu yaptığımda sadece çaylaktım ve herkese deli gibi sataşmaya başlamıştım. B.J.’e sataşıyordum, Bulls’un benchinin yanından geçerken kenarda oturanlara dik dik bakıyordum. MJ’e sataşıyorum. Kendimi harika hissediyordum.

Birkaç hafta sonra normal sezon başlayınca ilk kez Jordan ve Bulls ile karşılaşacaktık. Maç Seattle’daydı, bu maç için çalışıyordum ve kendimi hazır hissediyordum. Şehirdeki herkes Bulls’tan ve Jordan’ın Seattle’a gelmesinden konuşuyordu. Bense ‘Bir önceki maçta onlara 19 sayı attım, MJ’i tutabilirim, sorun yok’ diye düşünüyordum.

Maçtan önce hava atışı için orta sahada toplandık, herkes birbirinin elini sıkıyordu. MJ benim elimi sıkmadı. Daha sonra B.J.’e döndü ve ‘K*duğumun çaylağını bana bırak’ dedi, bunu herkesin duymasını istiyordu.

‘Peki, tamam’ diye düşündüm. ‘Elinden geleni ardında koyma’

Maç başladı ve Michael’ı ben tutuyordum. Phil Jackson’ın arka arkaya 5-6 kez Jordan üzerinden hücum oynattığını fark ettim. Bu pozisyonların hepsinde Jordan sayı bulmuştu. Michael benim hayal bile edemediğim bir seviyede oynuyordu.

Dakikalar içinde faul problemine girdim ve K.C. beni benche çekti. O andan sonra maçta çok oynadığımı söyleyemem. 7-8 dakika civarında oynamıştım ve hiç sayı atamamıştım. MJ maçı 33 sayı ile bitirdi.

Ama bu hikayenin sonu değildi, maçın sonlarına doğru benchte otururken MJ yanımıza doğru geldi. Maç devam ederken direkt bana baktı. Koç oradaydı, bütün takım oradaydı ve hepsi Jordan’a bakıyordu.

‘Hazırlık maçında b*k b*k konuşuyordun?’

İşin garibi, MJ kızgın bile değildi. Gayet rahat bir şekilde sakızını çiğniyordu.

‘Gerçek b*k işte bu. NBA’e hoş geldin ufaklık.’

Bull o sene şampiyon oldu, daha sonra Jordan emekli olmadan beş şampiyonluk daha kazandılar”

Shawn Kemp: “MJ’i zirve yıllarında izleyebildiğim için kendimi şanslı hissediyorum. 90’ların başında, MVP olan, sizi öldürmeye çalışan Michael Jordan…

Michael ile oynadığınız zaman kısa sürede nasıl bir canavar ile karşı karşıya olduğunuzun farkına varırdınız. Bir önceki akşam hayatınızın en iyi maçını oynamış olabilirsiniz, kendi evinizde oynuyor olabilirsiniz, o gün sizin doğum gününüz olabilir, Jordan size karşı hasta hasta oynuyor olabilir, hiç fark etmez…

Her şey sizin lehinize olabilir ve Jordan çıkıp ilk yarıda dilini sarkıtarak 25 sayı atardı. Bütün takımınızı ve organizasyonunuzu yerle bir etmeye çalışırdı…

Jordan, bunun için yaşıyordu.”

Dominique Wilkins: Chicago Bulls ile oynadığımız bir karşılaşmadan önce Michael Jordan üstünde takım elbisesiyle soyunma odamıza girdi. Jordan bizim soyunma odamızda ne yapıyor diye düşünüyordum.

Sonra o gece onu tutacak olan takım arkadaşımın yanına gitti ve ‘Ayakkabılarını sıkı bağlasan iyi edersin, senin için uzun bir gece olacak’ dedi.

Şoka uğramıştım, gerçekten bizim soyunma odamıza mı geldi diye düşünüyordum. Ne diyeceğimi bilemedim.

O akşam bize tam 60 sayı attı.”

‘Bir mirası oluşturmak için dışarıdan görünenden çok daha fazlasını yapmanız gerekir. Bu miras, size verilen bir şey değil kazanılan bir şeydir.’  – Michael Jordan

Allen Iverson: “Tarihin en iyisi kim tartışmasında benim de söyleyecek bir şeyim var.

Lütfen yerinizi bilin ve artık bu soruyu sormayın, size yalvarıyorum. Bunu sorgulamayın. Lütfen.

Konu “Siyah İsa”ya geldiğinde bunu sorgulamayın. “Siyah İsa” bizim aramızda dolaşıyor.

Sheryl Swoopes: “Eskiden kuzenlerime ve arkadaşlarıma ‘Bir gün Michael Jordan ile tanışacağım’ derdim. Onlar da ‘Tabii canım, biz de tanışacağız’ diyerek beni ciddiye almazlardı.

Yine de kararlıydım, bir gün Jordan ile tanışacaktım.

İlk kez Jordan ile tanışma fırsatını yakaladığım günü hala hatırlıyorum. 93’te Bulls şampiyon olduktan hemen sonraydı. Beni Chicago’daki basketbol kampına antrenman yapmam için davet etmişti. Kalabalığın arka taraflarında duruyordum.

Salona girdi ve orta sahaya doğru yürüdü, daha sonra ‘Sheryl Swoopes nerede?’ diye sordu. İlk aklıma gelen Jordan’ın neden beni sorduğu oldu. Daha sonra ‘Aman tanrım, adımı biliyor’ diye düşündüm. ‘Buradayım’ diye seslendim ve beni orta sahaya çağırdı.

Kahramanımın yanında duruyordu. O benim kahramanımdı, hala da öyle. Sadece yanında duruyordum, ne diyeceğimi ya da ne yapacağımı bilmiyordum.

‘Seni Final Four’da izledim’ dedi.

Sadece teşekkür edebilmiştim, ağzımdan başka hiçbir kelime çıkmadı. ‘Gayet iyisin’ dedi. Yine sadece teşekkür edebilmiştim. Daha sonra durdu ve ‘Senin hakkında kadın Michael Jordan diyorlar’ dedi.

Kamptaki çocuklar bana başın dertte der gibi bakmaya başladı. Jordan’a baktım ve ‘Ben öyle bir şey demedim, asla öyle bir şey demedim’ dedim. O da durdu ve ‘Hayır, seni izledim. Baya iyisin. Benimle bire bir oynamak ister misin?’ diye sordu. ‘Şimdi mi? diyebildim sadece, o da onayladı. Kamptaki diğer çocuklar oynamamız için baskı yapıyordu. Jordan’a hayır diyemezdim, o koca Michael Jordan’dı. Hem de onun kampındaydım, nasıl hayır diyebilirdim ki?

Topu aldı ve sen başla diyerek bana attı. O anda sanki daha önce hiç basketbol oynamamış gibi hissediyordum. ‘Çembere gitmeye çalışamam, çünkü beni bloklar’ diye düşündüm ve şut atmaya karar verdiğim. Attığım şut çembere bile değmedi, çocuklar gülmeye başlamıştı. Sonra Jordan topu aldı ve ilk şutunu kaçırdı. Benim attığım ilk üç şutta top çembere değmemişti bile. Kendi kendime, ‘Hey, Michael Jordan ile oynuyorsun. Kendini göstermen lazım’ diyip duruyordum. Sonraki şutumu soktum, kamptaki bazı çocuklar beni desteklemeye başladı ama çoğu Jordan’ı destekliyordu.

Maça devam ettik, 7’de bitiyordu. Skor 4-3’tü ve ben öndeydim. Jordan ‘Tamam bu kadar yeterli’ diye düşünmüş olacak ki arka arkaya üç sayı attı ve skoru 6-4’e getirdi. Son sayıya geldiğimizde çocuklar smaç yapması için tezahürat yapmaya başlamıştı. O anda içimdeki rekabetçi uyandı. Jordan’ın smaç basmasına izin veremezdim, smaç vurmak için sıçradığında onu geriye doğru çektim.

Uzun lafın kısası, smaç basmasına izin vermemiştim ama Jordan maçı kazandı. Suratımdaki bütün makyaj üzerindeki tişörte bulaşmıştı. Makyaj malzemelerinin üzerine bulaştığı tişörtü istemediği için bana vermişti. O tişört hala en sevdiğim tişörtlerden birisi. Jordan ile olan bu hikayemi hayatımın sonuna kadar unutmayacağım”

Quentin Richardson:Ben Chicago’da büyüdüm, Jordan hanedanlığını kurarken sürekli onu izliyordum. Yıllar sonra Darius ile birlikte Jordan’ın kamplarından birisine gitmiştik. Üstümüzde AND1’nın ürünleri vardı. Danışman hocaların verdiği dersin arasında kendi aramızda maç yaptık. Maçın ardından Jordan geldi ve ‘O ürünlerle ne yapıyorsunuz? Sizin Nike giydiğinizi sanıyordum’ dedi. Biz de ona yeni bir sponsorluk anlaşması yapmaya çalıştığımızı, henüz bir şeyin net olmadığını söyledik. Bize baktı ve ‘Endişelenmeyin, siz benimlesiniz’ dedi. Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorduk bile, peki diyip geçiştirdik.

Ertesi gün Jeff bizi aradı ve ‘Ne olduğunu bilmiyorum, ama Jordan’ın sizin onunla birlikte olduğunuzu söyledi. Her şeyin çaresine bakacaklar’ dedi.

Nike bizimle doğru düzgün bir anlaşma yapmak istemiyordu, sadece arada ürün yolluyorlardı. Bir anda Jordan sayesinde bizimle anlaşmaya yapmaya karar verdiler. Daha sonra biz de Jordan markasıyla anlaşma imzaladık. 

AND1 ürünleri mi giysek diye düşünürken baştan aşağı Nike giyinmeye başlamıştık. Tarihin en iyisi bizi kanatlarının altına almıştı.”

Darius Miles: “Genç yaştayken Q ile birlikte Jordan’ın basketbol kampına davet edilmiştik. Bütün Bulls maçlarını izlerdik, MJ o dönemde her çocuğun kahramanıydı ama bizim için yeri çok ayrıydı.

Kampa gittiğimiz ilk gün, MJ’i gerçek hayatta da görmüştük. Daha sonra bizimle basketbol oynamaya başladı. Kimse onu savunmak istemiyordu, sadece çocuktuk. Kimse gerçekten MJ’i savunmak istemiyordu. Q ile birbirimize baktık ve ne olacak ki dedik. Korkmuyorduk.

MJ’i zorlamaya çalışıyordum. Tabii ki o Jordan’dı, birçok hareketi vardı. Beni mahvetti. Ama yine de onu zorlamaya çalışıyordum. Bir yerden sonra bana saygı göstermeye başladı. Kamptan sonra beraber fotoğraf bile çekildik. Eve döndükten sonra Jordan ile çekildiğim fotoğrafımı sanki amcammış gibi başucuma koymuştum.

Annemin gelip ‘MJ nasıl biri?’ diye sorduğunu hatırlıyorum.

‘Anne, çok acayip. Küfür falan ediyordu, aynı bizim gibi konuşuyordu’ demiştim.

Benim için ilk umut parçası bu olmuştu. Jordan da bizim gibiydi, bizim gibi insandı.”

Ron Artest: “Chicago tarafından draft edilmiştim ve hazırlık maçlarına çıkıyordum. Beşinci veya altıncı maçta Jordan’a karşı oynuyordum. Jordan’ın topu almasına izin veremezdiniz, o dönemde ligdeki en iyi oyuncuydu. O sene 25 sayı ortalamayla oynamıştı, önceki yıllarda maç başına 35 atıyordu. Herkesi mahvediyordu, beni arkasında tutmaya çalışıyordu ben de önüne geçip topu almasını engellemek istiyordum. O sırada kaburgalarına dirsek attım.

Ben vurduktan sonra kaburgası kırıldı. Chicago’da yaşıyordum, iki gün boyunca yataktan çıkmadım bile, hiçbir şey yapmıyordum. Jordan’ın kaburgalarını kırmıştım. Menajerim beni aradı ve kendine gelmen lazım dedi, ‘Yataktan çıkamam, Jordan’ın kaburgalarını kırdığıma inanamıyorum’

Daha sonra Mike beni aradı. Telefonu açtım ve ‘Kimsin?’ dedim.

‘Mike’

‘Kim? Michael Jordan? Aman tanrım.’

Durdu ve ‘Her şey yolunda, endişelenmene gerek yok. Böyle şeyler oluyor’ dedi.

O konuşmadan sonra rahatlamıştım ve tekrar antrenmanlara gitmeye başladım. Mike ile ilk tanışmamda onu sakatlamıştım ve üç ay boyunca oynayamamıştı.”

Frank Ntilikina: “Size 16 yaşımdayken MJ’in bana ne söylediğini anlatacağım.

MJ ile karşılaştığımda ona ‘Merhaba Michael, başarının sırrının ne?’ diye sordum.

Biraz düşündü. Daha sonra ‘Basketbolu sevmen gerekiyor. Eğer basketbolu gerçekten sevmezsen büyük bir oyuncu olamazsın. Basketbolu dünyadaki herkesten daha çok sevip her şeyini feda etmeye hazır olmalısın. Sabahları erken kalkıp en iyi haline gelebilmek için her şeyi göze alman gerekiyor. Ancak ilk olarak gerçekten basketbolu sevmen gerekiyor’ dedi.

Kulağa çok basit geliyor ama bunun üzerine düşündükçe daha da anlam kazanmaya başladı. Birçok insan bana ‘Ne kadar iyi olabilirsin? Sence tavanın ne?’ diye soruyor. Cevabını gerçekten bilmiyorum. NBA’de beni neler bekliyor bilmiyorum. Tek bildiğim şey basketbolu her şeyden daha çok sevdiğim.

MJ’in neden bir efsane olduğu sorusunun cevabı burada saklı. Son üç yıldır bana verdiği tavsiye hakkında düşünüyorum.

Teşekkürler, Bay Jordan. Merci, Tarihin En İyisi…”

En yüksek seviyede meydan okumadan hiçbir zaman kaçmadım… Mike, kimseyle bilgi paylaşmazdı. Ancak benimle paylaştı. – Kobe Bryant

Kobe Bryant: “Basketbol benim için bir takıntı haline geldi. Basketbolun tarihini, oyuncuları, oyunu, tekniğini, her şeyi öğrendim…

24 yıl sonra, ilham kaynağımı geçtim…

İnanılmaz bir yolculuktu…”

“Michael’ın kötü bir fotoğrafını çekmek imkansızdı.

50 yıllık kariyerim boyunca diğer bütün sporculardan daha fazla Jordan’ın fotoğrafını çektim. Michael her şeye sahipti. Doğru kişi, doğru yere, doğru zamanda gelmişti. Tüm Chicago şehrine ve Chicago Bulls’a seviye atlattı…” – Walter Ioss Jr.

“Hayatım boyunca onun kadar gerçek dışı görünen birisine bakmadım. Adam adeta havada süzülüyor gibiydi” – Allen Iverson

Chamique Holdsclaw: “Bir dönem koçumla çeşitli anlaşmazlıklar yaşıyordum. Bir sabah saat 10’da Jordan beni aradı.

Daha sonra yanına gittim, o sırada puro içiyordu. Purosunu söndürmesini, saatin çok erken olduğunu söyledim.

Bana baktı ve ‘Kapa çeneni ve otur. Sana bir şey söyleyeceğim. Nike’ın bir oyuncusu olsan da olmasan da sana destek olmak istiyorum. Asla ama asla koçunla medyanın ve taraftarlarının önünde tartışma. Çeneni kapat ve sadece oyununa bak’ dedi.

Taraftarlar koçun icabına bakacaktır diyip gençlik dönemlerinde Koç Collins ile yaşadıklarını anlatmaya başladı. Aralarının her zaman çok iyi olmadığından ve nasıl değişiklikler yapması gerektiğinden bahsetti. Ben de bunu onun tavsiyesini dinledim.

Michael Jordan size tavsiye verdiğinde onu dinlersiniz. O günden beri hiçbir koçum hakkında tek kelime dahi etmedim. Günün sonuna tek sorumlu olduğum şey sahaya çıktığımda gösterdiğim performans.”

Kemba Walker: “Telefonum çaldı, açar açamaz sesin kime ait olduğunu anlamıştım. O an ‘Aman Tanrım, karşımdaki Mike’ diye düşünüyordu. Gayet sakin ve havalı bir ses tonuyla ‘Kemba, sana inanıyoruz. Bunu bilmeni istiyorum, Sana inanıyoruz ve senden harika şeyler bekliyoruz’ dedi.

MJ hayatımı değiştirdi dediğimde şuna inanın ki kesinlikle abartmıyorum.”

Cody Zeller:Telefonum çaldığı andan itibaren Michael’a ne diyeceğimi düşünmeye başlamıştım. Onun tarihin en iyisi olduğunu söyleyebilirdim. Hayatım boyunca onu izlediğimi söyleyebilirdim. Bu 14 yaşındaki Cody Zeller’ın hayallerini gerçekleştirmek olurdu.

Daha sonra telefondaki ses ‘Tamam, şimdi telefonu Rich’e uzatıyorum’ dedi.

Donakalmıştım, en başından beri Michael Jordan ile konuşuyormuşum. ‘Teşekkürler Bay Jordan’ ya da ‘Tamam’ dedim. Dürüst olmam gerekirse ne dediğimi hatırlamıyorum bile. Bir dakika boyunca tarihin en iyi basketbolcusuyla telefonda konuştum ve onun kim olduğunu bilmiyordum bile”

Michael Kidd-Gilchrist: “Henüz 18 yaşındaydım, Jersey’deki bir lisede basketbol oynadığım günlerin üzerinden 1.5 sene bile geçmemişti ve tarihteki en iyi basketbolcuyla telefondaydım.

Sadece onunla telefondaydım demek doğru olmaz, O BENİ ARIYORDU.

Michael Jordan. MJ. Tarihin En İyisi beni arıyordu…

‘Sadece şehrimize hoş geldin demek istedim’ dedi önce, ‘Bu şehir seni desteklemek için sabırsızlanıyor. Charlotte seni bağrına basacak’”

“Michael Jordan hayatımı değiştirdi.” – Kemba Walker

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

NBA gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!