by Zach Buckley, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 11 Nisan 2020 tarihinde BleacherReport‘ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevirilmiştir.
Maçlar kağıt üstünde oynanmıyor, yetenek seviyesi her zaman sonuç olarak karşımıza çıkmıyor. Bu yüzden NBA’in tarihinin en iyi takımlarından bazılarının şampiyonluğu yok.
Bu yazıda lig tarihinde beklentilerin en uzağında kalan 5 takımı sıralayacağız. Bu takımları sıralarken yaşanan hayal kırıklığının boyutuna ve subjektif yaklaşılan objektif verilere bakacağız.
Ani bir sakatlıkla sezonunun yönü değişen takımları bu yazıya dahil etmiyoruz. 1972-73 Boston Celtics’in bütün sezonu John Havlicek’in omzu sakatlandıktan sonra rayından çıktığı için bu yazıda yer almıyor. 1967-68 yılında Billy Cunningham’ın bileğini kırdığı Philadelphia 76ers ve 2018-19 sezonunda Kevin Durant ile Klay Thompson’ın sakatlandığı Warriors bu yazıda yer almayacak.
Zirve performansına çıkıp daha iyi takımlara denk gelen 90’ların sonundaki Utah Jazz ya da 1971-72’de Los Angeles Lakers’a kaybeden efsanevi Milwaukee Bucks takımını cezalandırmayacağız.
- 1993-94 Seattle SuperSonics
1993-94 sezonunda Michael Jordan basketboldan emekli olup beyzbol oynamaya başladığında Seattle SuperSonics ligi hakimiyeti altına alacak gibi gözüküyordu.
Bir önceki sezon Gary Payton, Shawn Kemp ve George Karl, 55 galibiyete ulaşmış ve batı konferansı finalleri yedinci maçına kadar gelmeyi başarmıştı. Yaz döneminde kadroyu korumakla kalmayan Seattle, Detlef Schrempf ve Kendall Gill gibi eklemeler de yaptı.
Sonics, gelecek vaat eden bir takımdan konferansın en iddialı ekibi haline gelmişti. İlk 22 maçını kazanan Sonics, sezonu 63 galibiyet ile NBA lideri olarak bitirmişti ve ligdeki en iyi ikinci hücum ile en iyi üçüncü savunmaya sahipti.
Peyton ve Kemp All-Star seçilmiş, Schrempf üçüncü opsiyon olarak kendisini göstermeye başlamıştı. Gill, Ricky Pierce ve Sam Perkins ile birlikte Sonics’in altı oyuncusu en az 12 sayı ortalama ile oynuyordu.
Play-off’lardaki ilk iki maçında Denver’ı rahat yenen Sonics, beş maç üzerinden oynanan serinin sonraki üç maçında da Nuggets’a mağlup olup NBA tarihinde play-off’lara birinci sıradan girip sekizinci sıradaki takıma elenen ilk ekip oldu.
- 2010-11 Miami Heat
Çok güçlü bir kadroya sahip olan her takımının her sezon şampiyonluk ihtimali vardır. Ancak şampiyonluğu kaybetmesi de normal karşılanabilir. Ancak 2010-11 Miami Heat için bu geçerli değildi.
LeBron James, Chris Bosh ve Dwyane Wade, Miami Heat forması altında bir araya geldiğinde kulüp adeta bir şampiyonluk kutlaması düzenlemişti. Bu kutlama düzenlendiğinde sezonun başlamasına daha üç ay vardı. Bazı takımların saha içinde birbirine alışması zaman alır, ancak düzenlenen etkinlikte “bir değil, iki değil, üç değil, dört değil, beş değil, altı değil, yedi değil” daha fazla şampiyonluk isteyen LeBron James’in beklemeye niyeti yok gibiydi.
Bu hareket tuhaflıkla cesurluk arasındaki ince çizgide yer alıyordu ancak Miami’yi de gayet iyi anlatıyordu. Ancak bu bildiğimiz NBA’in değiştiği anlamına da geliyordu. LeBron James o tarihte MVP ödülünü kazanmıştı, Dwyane Wade bir şampiyonluk ve finaller MVP’si ödülü sahibiydi. Bosh oynadığı son beş sezonda All-Star seçilmişti. Bu oyuncuların hiçbiri henüz 30 yaşında bile değildi.
Sezona beklentilerin altında kalarak 9-8’lik dereceyle başlayan Miami Heat, sonraki 22 maçının 21’ini kazanıyordu. Sezonu 58-24 ile bitiren Miami Heat, lig genelinde savunma ve hücum verimliliğinde ilk beş sırada yer alan tek takımdı.
Doğu konferansı play-off’larında fazla zorlanmayan Miami Heat, bütün serileri 4-1 kazanarak adını finale yazdırdı. Final serisinde Dallas Mavericks karşısında ilk üç maçın ikisini kazanan Heat için dördüncü maçtan itibaren işler sarpa sarmaya başladı.
LeBron James’in sadece 8 sayı ile oynadığı dördüncü maçtan sonra seri beşinci ve altıncı maçta Heat’in iyice kontrolünden çıktı. Bu üç maçı toplamda 19 sayı farkla kaybeden Heat; LeBron, Wade ve Bosh’ın aynı anda olduğu 90 dakikada 100 pozisyon başına 16.6 sayı fark yediler.
Heat daha sonra işleri yoluna koyup LeBron’un Miami’da geçirdiği dört sezonda iki şampiyonluk kazanmayı başardı. Ancak tüm beklentilerden sonra ilk sezonun çok büyük bir hayal kırıklığı olduğu aşikar.
- 2006-2007 Dallas Mavericks
NBA tarihi boyunca normal sezonda sadece 13 takım 67 maç kazanmayı başardı.
Bu takımlardan dokuzu NBA şampiyonu olmayı başardı. 2015-16 San Antonio Spurs, ikinci turda Oklahoma City Thunder’a elenmişti. 2015-16 Golden State Warriors, 2015-16 finallerinde LeBron James’li Cleveland Cavaliers’a kaybetti. 1972-73 sezonunda Boston Celtics neredeyse bütün kadrosu Hall-of-Fame seviyesinde oyuncularla kurulu olan New York Knicks’e mağlup olmuştu.
2006-07 Dallas Mavericks, ilk turun ötesini göremedi. Mavericks, 7 maç üzerinden oynanan serilerde sekizinci sıradan play-off’a giren takıma kaybeden ilk konferans lideri olurken Golden State Warriors’ın kadrosunda bir tane bile All-Star bulunmuyordu.
Mavericks’de normal sezon MVP’si olan Dirk Nowitzki ve Josh Howard ise All-Star maçında yer almıştı. Dallas o sezonki en iyi ikinci hücuma ve en iyi beşinci savunmaya sahipti.
Ancak Golden State Warriors’ın kısa beşine karşı bir cevap bulamayan Dallas Mavericks’de Dirk Nowitzki bir türlü ritmini yakalayamadı. 2.13 boyundaki yıldız oyuncu altı maçlık seri boyunca sadece bir kez 23 sayının üzerine geçmeyi başardı. Bu maçlarda Nowitzki, saha içinden %38.3, üç sayı çizgisinin gerisinden %21.1 ile şut attı.
- 2015-16 Golden State Warriors
2015-16 Golden State Warriors, sezonun son üç maçına kadar NBA tarihinin gördüğü en iyi takımdı.
Normal sezonu 73 galibiyetle bitirerek rekor kıran Warriors, rakiplerine maç başına 10.76 sayı fark atmıştı. Warriors, karşılaşmalarının çoğunun ikinci yarısında aktif olarak dinleniyordu. Play-off’taki ilk iki rakibini 4-1’lik skorlarla geçen Warriors, konferans finallerinde Oklahoma City Thunder karşısında 3-1 geriye düştükten sonra finale çıkarak LeBron James ve Cleveland Cavaliers’ın rakibi oldu.
NBA finallerinin ilk maçını 15 sayı farkla kazanan Warriors, çok daha rahat bir ikinci maç oynayarak sahadan 110-77 galip ayrıldı. Üçüncü maçı 30 sayı farkla kaybeden Warriors, dördüncü maçı 108-97 kazanarak skoru 3-1’e getirmişti.
Normal sezonda rekor kıran takım finallerde 3-1’lik bir avantaja sahipti ve kadrosunda o güne kadar oybirliğiyle MVP ödülünü kazanmış tek oyuncu olan Stephen Curry ile Yılın Savunmacısı ödülünde oylamayı ikinci sırada bitiren Draymond Green vardı. Bu isimlerin yanında tarihin en iyi şutörlerinden biri olan Klay Thompson ile göre adamı kavramının tanımı Andre Igoudala da kadroda yer alıyordu.
Ancak tüm bu isimler yeterli olmadı.
Warriors hücumda zorlanmaya başladı. Green’in beşinci maçta cezalı olması da Warriors’ın işini kolaylaştırmadı. Stephen Curry, serinin son üç maçında %36.7 ile şut attı. James, Igoudala’ya NBA tarihinin en meşhur bloklarından birisini koydu ve Kyrie Irving maçın son anlarında şampiyonluğu Cleveland’a getiren soğuk kanlı üç sayılık basketi buldu.
Bir anda Warriors, NBA tarihinin en iyi takımı olacakken final serisinde 3-1’den seri kaybeden ilk kulüp haline geldi
Bazıları bunu hayal kırıklığından çok çöküş olarak adlandırabilir. Ancak tarihin en iyi basketbollarından birisini oynayan Warriors takımı şampiyonluğa ulaşamadı. Tarihte bu kadar yetenekli bir takımın şampiyonluğa ulaşamadığını gördüğünüzde bunu hayal kırıklığı olarak adlandırırsınız.
2003-04 Los Angeles Lakers
Los Angeles Lakers’ın 2003-04 sezonu bir korku tüneli gibiydi.
Kobe Bryant ve Shaquille O’Neal’ın Lakers formasıyla arka arkaya üç şampiyonluk kazanmasının üstünden henüz bir sene geçmişti. Yaz döneminde de takıma Gary Payton ve Karl Malone eklenmişti, zafer kaçınılmazdı. Takıma yeni katılan oyuncular kariyerlerinin son dönemlerinde olsa da hepsi 20 sayının üzerinde ortalama tutturdukları kariyerlerinde Hall of Fame’e girmeyi başardı.
Ancak Lakers’ın finaldeki rakibi Pistons, bir bütünün parçalardan daha önemli olduğunu anlatan harika bir yapıydı. Pistons’ın kadrosunda sadece bir All-Star (Ben Wallace) bulunuyordu. Pistons, kendi grubunu kazanamamıştı ve galibiyet yüzdesinde altıncı, hücum verimliliğinde ise on dokuzuncu sıradaydı. Takas döneminde Pistons, Rasheed Wallace’ı kadroya eklemişti ama kimse onları Lakers’a bir tehdit olarak görmüyordu.
Ancak sonrasında öğrendik ki esas Lakers, Pistons’a bir tehdit oluşturamıyordu. Serinin ilk maçında deplasmanda Lakers’ı yenen Pistons, ikinci maçı kaybetti ve seriye 1-1’lik eşitlik geldi. Üçüncü maçta rakibini 20 sayılık bir farklı yenen Pistons, sonraki iki maçı da kazandı. Pistons şampiyonluğa ulaşarak fiziksel ve duygusal olarak hırpalanmış Lakers’ın dağılmasına sebep oldu.
Bir sonraki yaz sezonunda Lakers; O’Neal ve Payton’ı yolladıktan sonra Phil Jackson’ı da takımın başından aldı. Karl Malone, NBA kariyerinde bir maça daha çıkmadan 2005 Şubat’ında emekli oldu.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!