by Utkan Şahin & Semih Tuna / info@eurohoops.net
Elinizin altında geride kalan 20 yılı bir kitap gibi birleştirecek bir düğme olsaydı ve siz bu düğme bassaydınız… Nasıl olurdu?
Bu sorunun cevabını hayatın diğer alanlarında belki vereyemeyebiliriz ama sizin bir takımın son 20 yılına götürebiliriz.
Eurohoops Fırın, yeni yazı dizisinde ING Basketbol Süper Ligi’nin köklü takımlarının son 20 yılındaki kadrolarını değerlendirdi ve en iyilerden “Milenyum Kadroları” oluşturmaya karar verdi.
İlk takım olarak Pınar Karşıyaka’yı seçtik. İşimiz zor. İzmir ekibinin son 20 yılında lige damgasını vurmuş, bu formayla özdeşleşmiş birçok önemli oyuncu var. Üzülerek bazı isimleri dışarıda bırakmak zorunda kaldık.
Fakat oyunun kurallı belli; 2000’den bugüne Kaf Kaf forması giymiş isimlerden 12+1 şeklinde bir kadro oluşturmak!
Gelin önce bizim oluşturduğumuz kadroya bakalım. Ardından siz de lütfen sosyal medyadan “Milenyum’un Muhteşem Kadrosunu” gönderin.
Oyun Kurucular
#13 Bobby Dixon
Oynadığı sezonlar: 2012-2015
Muhtemelen kadrodaki yeri en kesin olan isim kişi Bobby Dixon!
Yıldız oyuncu, Fenerbahçe‘yle de milli takımla da önemli performanslar sergiledi, başarılar yaşadı ama Karşıyaka’ya tutkun bir insan için onun yeri çok daha başka…
İşin sadece sonuç kısmına bakarsak; 3 yılda 3 kupa kazanan Karşıyaka’nın saha içi lideri oydu. Bu cümle bile onun bu kadrodaki yerinin ayrılması için fazlasıyla yeterli. Fakat daha fazlası da var.
Hatta bir adım ileriye giderek söylüyorum; Dixon, 3 kupa kazandırmasa da bu kulübün taraftarının gönlünde taht kurardı.
Çünkü devşirme oyuncu Türkiye’de şartlar ne olursa olsun asla ezilmeyen ve baş kaldıran bir isim oldu. Bu yüzden de ligde büyük paralar harcayan takımlara karşı kendilerini hep isyankar bir rolde gören Karşıyaka taraftarı için kendi zihniyetlerine Dixon’dan daha iyi uyan başka bir isim olmadı.
Zaten 2014-15 sezonunda bir peri masalı edasında kazanılan o şampiyonluk, Dixon ve Karşıyaka taraftarının ruhlarının bir karşılığıydı. Dünya döndükçe de Karşıyaka’da, bu renklere sevdalanmış bir çocuğa hep bu anlatılacak.
#11 David Holston
Oynadığı sezonlar: 2009-2011
Pınar Karşıyaka’nın son 20 yılında kısa ve çok yetenekli tek oyun kurucu Bobby Dixon değil. Bu role çok iyi uyan bir de David Holston var.
2008-09’da kötü geçen sezonun ardından İzmir’e gelen Amerikalı guard, yetenekleriyle buradaki basketbol ateşini tekrardan alevlendirdi. Harika crosseverlarıyla bazen iki rakibi birbirine düşüren – hatta üçü de gördü bu gözler – Holston, iki yıl kaldığı İzmir’de güzel anılar bıraktı.
İşin basketbol kısmında oldukça yetenekliydi. Fenerbahçe‘ye 31 sayı attığı veya Efes‘in potasına 29 sayı gönderdiği maçlar unutulmaz. Ayrıca iyi de bir pasördü. İkinci yılında asist krallığına oynamıştı.
Diğer taraftan oldukça sempatik bir oyuncuydu. Taraftarlarla iletişimi çok iyiydi. Bu durum da onun burada sevilmesine çok yardımcı oldu. İzmir’den ayrıldıktan sonra birkaç kere çıkan geri döneceği haberleri taraftarı heyecanlandırmıştı. Hatta Ufuk Sarıca da Dixon öncesinde onu istemişti.
Fakat olmadı ve bu hikaye 2 yılla sınırlı kaldı.
#32 Mire Chatman
Oynadığı sezon: 2011-2012
David Holston gibi taraftarın gönlünde taht kurmuş bir ismin yerini ancak Mire Chatman gibi bir yetenek doldurabilirdi.
Beşiktaş‘ta geçirdiği etkileyici ama olaylı üç sezonun ardından 2011 yazında kariyerini İzmir’e taşıyan Amerikalı guard, tek sezonda oldukça etkileyici bir performansı bizlere sundu.
Jovo Stanojevic ile birlikte takımın taşıyıcı parçası olan Chatman, harika bir liderdi. Tam bir takım oyuncusu değildi. Ancak sahadayken yetenekleriyle maçı nasıl etkileyeceğini çok iyi bilirdi.
Kötü başlayan sezonda Karşıyaka, ilk yarı ve ikinci yarının sonundaki galibiyet serileriyle playoffa kalırken Amerikalı guard özellikle ilk seride büyük rol oynadı.
Chatman sezonu da ligde sayı krallığı ve verimlilik krallığını ikinci sırada, asist krallığını ise lider tamamladı. Yine her zamanki gibi oldukça gösterişli…
Dışarıda kalan diğer önemli isimler: Hakan Köseoğlu, Anthony Akins, Roberts Štelmahers
Şutör Guardlar
#4 Dewayne Jefferson
Oynadığı sezon: 2002-2003
Oyun kurucularda oldukça dominant 3 isimle başladık ama şutör guardlarda çıtayı biraz daha yukarıya çekebiliriz çünkü Karşıyaka tarihinde gerçekten 3 tane çok özel skorer var.
Karşıyaka taraftarıyla konuşursanız bir oyuncunun yeteneği ve skorerliğiyle ilgili çıtanın hep Dewayne Jefferson’dan çekildiğini duyarsınız.
Kendisi tam olarak sözlükteki Amerikalı skorerin karşılığıydı.
Kolej sonrasında Karşıyaka’yla kendine Avrupa’ya atan Jefferson, tek sezonluk macerasında unutulmaz performanslar sundu.
Lig, Ülker ve Efes’in hakimiyetindeyken ilk hafta Efes’e 31 sayı atarak Karşıyaka’yı galibiyete taşıdı, iki hafta sonra ise Ülker karşısında takımının 68 sayısının bu sefer 41’ini attı. İtiraf edin, oldukça etkileyici…
28 maçlık İzmir macerasında tam 8 kere 30 sayının üstünde performans ortaya koydu. Tahmin edersiniz ki, 23.4 sayı ortalamasıyla sezonu sayı kralı olarak tamamladı.
O bu kadroya girmeyecek de kim girecek?
Henry Domercant
Oynadığı sezon: 2003-2004
Madem çıtayı yüksek bir perdeden açtık, aynı standart da devam edelim.
Jefferson gibi büyük bir skorerin ardından Karşıyaka’ya gelen Henry Domercant, performans açısından hiç de ondan geri kalmadı. – 23.4 sayı ortalaması –
Amerikalı oyuncu, belki öyle 40 sayılar atmadı ama 26 maçın tam 14’ünde 25 sayının üstüne çıkarak istikrar konusunda çığır açtı.
Bildiğiniz gibi Domercant, kariyerinin devamında önemli takımlar da oynadı ama skorerlik açısından en üst seviyesi burasıydı. Sonraları hep biraz daha şutör olarak kaldı ama Karşıyaka döneminde her şekilde sayıya gidebilen ve o dönemde gençliğin de verdiği etkiyle patlayıcı bir atletizme sahip bir oyuncuydu.
Ayrıca selefinin aksine Karşıyaka’yı yıllar sonra playoff’ta yarı finale de çıkarttı. Üstelik çeyrek finalin son maçında Tuborg’a 32 sayı atarak…
Bu kadroda Domercant’a da yer var.
#10 Gary Neal
Oynadığı sezon: 2007-2008
Size demiştim ama… Bu takımın son 20 yılında gerçekten büyük skorerler var.
Gary Neal’i konuşacağız ama öncesinde “Büyük Üçlü”‘ye değinmeden geçmek istemiyorum. Karşıyaka’nın 2015’teki şampiyonluğu gerçekten oldukça etkileyici bir hikaye ama bana sorarsanız Hosley-Marshall-Neal üçlüsünün hikayesi de en az o kadar etkileyici…
Sudan ucuz diyebileceğimiz paralara bu oyuncuları getirip, böyle büyük bir etki yaratmak gerçekten takdire şayan. Herhalde ligin ekonomik olarak tartışılmaz en iyi üçlüsü budur.
Gary Neal ise o büyük üçlünün kutup yıldızıydı.
Oyunu anlatmaya herhalde gerek yok. Kendisini NBA’de de bol bol izledik. Jefferson ve Domercant’ı küçük bir farkla geçerek 23.5 sayı ortalamasıyla sayı krallığını kaptı.
Fakat performansının çekiciliği bir yana ortaya koyduğu hikaye de çok özeldi.
Kolej sonrasında öğretmen olmaya hazırlanırken son anda aylık 4 bin 500 dolar gibi bir paraya buraya geldi ve buradan NBA’in yolunu açtı.
Tabii gitmek istememesine rağmen yönetimin Barcelona’dan aldığı 375 bin dolar bonservis ücreti için onu göndermesi de Karşıyaka taraftarının içinde hep bir ukte bırakacak.
Dışarıda kalan diğer önemli isimler: D.J Strawberry, Ryan Toolson, Ufuk Sarıca
Kısa Forvetler
#33 Jon Diebler
Oynadığı sezonlar: 2012-2015
3-6-9-12-15 ve hatta 18…
Ligimizin gördüğü büyük şutörlerden olan Jon Diebler, bu topraklarda birçok büyük takımın formasını giydi ama aynı Dixon gibi o bu takımın bir efsanesi…
2015’teki gelen şampiyonluk büyük bir olaydı elbette ama bence daha etkileyici olan Karşıyaka gibi kadro devamlılığıyla arası pek iyi olmayan bir kulüpte yaşanılan o 3 yıllık süreçti. Ufuk Sarıca bu sürecin saha dışı mimarı olurken Diebler ile Dixon ise saha içinde projeyi taşıdı.
Evet, Dixon takımın lideriydi ama Diebler da her başarılı takımın ihtiyacı olan o harika 2. adamdı.
İşler ne zaman zora girse sahne aldı. İmkansız denilen şutları soktu. Savunmalar ne zaman Dixon’a yoğunlaşsa oyunun ritmini değiştirecek işleri yaptı. Sonuç olarak ikisi saha içinde birlikte büyüdüler, birlikte öğrendiler ve bu hikayenin yazılmasını sağladılar.
Ayrıca Diebler, kişisel olarak benim salonda izleme şansı bulduğum en inanılmaz şutör performanslardan birini de o sergiledi. EuroCup’ta Rytas maçının rövanşında yaptıklarını unutabilmek gerçekten mümkün değil.
#5 Şemsettin Baş
Oynadığı sezonlar: 2000-2001
İlk iki pozisyonda tam 6 oyuncu seçtik ve dolayısıyla kısa forvetleri iki oyuncuyla geçmemiz gerekiyor ve açıkçası bu pozisyondaki 2. yerimiz için çok fazla aday var.
Kariyerinin başında Karşıyaka’da çok iyi sezonlar geçiren Muratcan Güler’i, “Büyük Üçlü”‘nün diğer bir parçası olan Sean Marshall’ı ya da yıllarca bu takıma hizmet etmiş olan İnanç Koç’u da seçebilirdik.
Fakat tercihimizi daha da eskiye giderek 2000-2001 sezonunda İzmir’de harika bir sezon geçiren Şemsettin Baş’tan yana kullandık. Çünkü son 20 yıllık süreçte bireysel performans olarak ondan daha iyi başka bir yerli yok.
Türk basketbolunun unutulmaz isimlerinden biri olan Şemsettin Baş, TOFAŞ’ın 2000’deki üzücü kararı sonrasında kariyerini İzmir’e taşıdı ve burada gerçekten harika bir sezon geçirdi.
O sezon 22.3 sayı ortalaması tutturan Şemsettin, o günden bu yana hiçbir Türk oyuncunun yakalayamadığı bir ortalama tutturmayı başardı. Üstelik o harika sezonundan sadece bununla da kalmadı ve İzmir derbisinde Altay’a 41 sayı atarak ligde bir maçta 40 sayı atan son Türk oyuncu oldu. – Geçen sene Sakarya karşısında kasılan istatistikleri saymazsak –
Böylesine büyük bir yerli performansı ödüllendirmek istiyoruz çünkü Karşıyaka hep yerlilere önem vermiştir. Bu yüzden kadrodaki bu yer Şemsettin’e gidiyor.
Dışarıda kalan diğer önemli isimler: Muratcan Güler, Roberto Bergersen, Sean Marshall, İnanç Koç, DJ Kennedy, Mateusz Ponitka
Uzun Forvetler
#21 Quinton Hosley
Oynadığı sezon: 2007-2008
Maalesef “Büyük Üçlüden”, Sean Marshall’ı dışarıda bırakmak zorunda kaldık ama Quinton Hosley’in de başına aynı şeyin gelmesine izin veremeyiz.
O sezon içeride oynanan Fenerbahçe karşılaşması Hosley’in o dönemki performansını en iyi anlatan maçtı: 43 sayı – 19 ribaund – 4 top çalma!
Amerikalı oyuncunun sahada yapamadığı bir şeyi yoktu. Takımı için ribaundu çeker, tüm sahayı geçer ve sayı veya asist yapardı. Zaten 4 istatistikte de ligin ilk 15 oyuncusu içinde yer aldı.
İlk 15’i asist – 13. sıradaydı – sebebiyle söylüyorum çünkü diğerlerinde baya öndeydi. Ribaund ve verimlilik puanında ligin lideri olurken sayı krallığında ise Gary Neal’in hemen arkasında 2. oldu.
Öylesi bir sezondan sonra ondan tabii beklenti büyüktü. O da Neal’i takip edip İspanya’nın diğer büyük takımı Real Madrid‘e gitti ama burada yakaladığı o uyumu bir daha hiç bir yerde yakalayamadı.
#12 Andre Smith
Oynadığı sezonlar: 2009-2011
Bu pozisyonu da maalesef iki oyuncuyla geçeceğiz ama burada seçeneğimiz çok daha kesin.
Karşıyaka’nın son 20 yılında önemli dört numaralar olsa da hiçbiri Andre Smith’le kıyaslanabilecek bir durumda değil. Sonuçta bu takımın eski kaptanlarından birinden bahsediyoruz.
Üst üste 2 sezon İzmir’de kalan Smith, kulüp tarihinde ender gözüken bir şeyi başararak Holston’la birlikte Jerome Robinson’dan – 1999 – beri Karşıyaka formasını iki yıl üst üstte giyen ilk yabancı oyuncu oldu.
Onu burada unutulmaz kılan ise sahadaki hırsıydı.
Evet, döneminin iyi oyuncularından biriydi. Ribaund alır ve dış şut atardı. İkinci sezonunda 18.8 sayı ortalamasıyla sayı krallığında 3. sıraya bile yerleşti. Fakat daha da önemlisi; Smith, o diğer tarafı rahatsız eden ama kendi taraftarını ateşleyen oyunculardan biriydi. Bu tabiri çok sevmesem de kendisi büyük bir savaşcıydı.
Ardından playoff öncesinde yapmaması gereken bir hareket yaptı ve gönderildi. Hikayesi biraz üzücü bitti ama bence o, Karşıyaka taraftarının aklında hep bitmek bilmeyen mücadelesiyle kalacak.
Dışarıda kalan diğer önemli isimler: Kenny Gabriel, Leon Williams, Jarrod Jones, Amath M’Baye, Alade Aminu, Furkan Aldemir, Jaime Lloreda
Pivotlar
#9 Jovo Stanojevic
Oynadığı sezonlar: 2010-2012
Fark ettiyseniz Pınar Karşıyaka’da diğer pozisyonlarda şu ana kadar biraz Amerikan vari gittik. Zaten kulübün basketbol geleneği de biraz gösterişe, atletizme ve hızlı hücuma dayalıdır.
Fakat ilginçtir, pivotlarda aynı durum söz konusu değil. Bu pozisyonda da buna uygun isimleri elbette gördük ama iz bırakanlar daha çok eski tarz uzunlar oldu.
Jovo Stanojevic muhtemelen son 20 yılda bu konuda ligde en çok iz bırakmış isimlerin başında geliyor.
Kendi döneminde ligin en iyi bitiricilerinden biri olan Jovo’nun sırtı dönük oyunda fundamental bilgisi oldukça iyi ve genişti. Rakipler onu durdurmak için sürekli ikili sıkıştırma getirmek zorunda kalırdı ve çok akıllı bir oyuncu olan Sırp uzun da bu durumda en doğru anda topu elinden çıkartmasını çok iyi bilirdi.Bu sebeple de onu izlemesi çok zevkliydi.
İzmir’de de iki yıl boyunca Karşıyaka’yı hem hücumda taşıdı hem de genç kadroya abilik yaptı.
Sırp uzun Türkiye’de başka takımların formasını giyse de herhalde onu herkes hep buradaki performansıyla hatırlayacak.
#15 Esteban Batista
Oynadığı sezon: 2013-2014
Kadronun gelişimi boyunca fark etmişsinizdir; takıma damga vuran bütün oyuncuların hep ilham verici hikayeleri oldu. Esteban Batista da o hikayelerden birine sahip.
Büyük paralara gittiği Efes‘te geniş rotasyonda bence biraz günah keçisi ilan edilen Uruguaylı pivot, burada kendisine iyi bir intikam öyküsü yazdı.
2013-2014 sezonunda kariyerini İzmir’de tekrardan ayağa kaldıran Batista, pota altındaki dominant performansı ve geniş kalçalarıyla yaptığı perdeler sayesinde Dixon ve Diebler’a açtığı alanlarla o sezon takımın yıldızlarından biri oldu.
İntikamını ise hem ligde hem de kupada aldı.
Çok iyi oynadığı Türkiye Kupası’nda finalde Karşıyaka’nın Efes‘i yenerek yıllar sonra kupa almasına yardımcı olan Batista, sonra da playoff ilk turunda Dixon’la birlikte eski takımını yine yıkmayı başardı.
Sonrasında EuroLeague’e geri döndü ama İzmir’deki o performansı olmasıydı bence bu mümkün olmazdı.