by Kerry Miller, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 12 Nisan 2020 tarihinde BleacherReport’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
NBA’in takım bazında en kötü üç sezonuna karar verirken göz önünde bulunduracağımız üç temel kriter var:
- Takımların kurulduktan sonraki ilk beş sezonu bu listede dikkate alınmayacak. Takımların kendi kültürlerini kurabilmesi açısından belirli bir zaman geçirmesi gerektiği göz önünde bulundurulacak.
- Şu andaki tüm takımlar beş yıldan uzun süredir bulundukları için değerlendirmeye girebiliyorlar.
- Bir kulübün sadece bir takımı bu listede yer alabilir. Philadelphia 76ers, Los Angeles Clippers ve Denver Nuggets gibi takımların birden fazla bu listede yer alabilecek takımları vardı. Ancak biz bu sezonlardan sadece birini dahil etme kararı aldık.
Listedeki takımları belirlerken galibiyet yüzdesi öncelikli kriterimizdi. Ancak listede yer alan 10 takımın hepsi, mücadele ettikleri sezonun bağlamında değerlendirmeye alındı. Diğer bir şekilde ifade etmemiz gerekirse %13.4’lük bir galibiyet oranına sahip olan bir ekip, %10.6’lık bir galibiyet oranına sahip olan takımdan daha kötü olarak kabul edilebilir.
Birçok durumda bahsettiğimiz kötü performanslar birkaç sezona yayılmış durumdaydı. Bu durumlara listede takımlarla alakalı açıklama yapılırken değinilecek. Ancak sıralamanın daha kolay şekillenebilmesi için listeye her takımdan birer sezon almaya karar verdik.
“Şeref” Ödülü: 1997-98 Golden State Warriors, 2009-10 Minnesota Timberwolves, 2013-14 Milwaukee Bucks, 2014-15 New York Knicks
- 2002-03 Cleveland Cavaliers
Derece: 17-65 (%20.7’lik galibiyet oranı)
Cleveland Cavaliers, bu yıldan önceki üç sezonda en az 50 maç kaybetmişti. Cavaliers’ın sahada sergilediği basketbol izleyenlere pek bir şey vaat etmiyordu. Ancak tüm bunların kefaretini 2003 draftında birinci sıradan LeBron James’i seçerek bulmuş oldular. Bu sezon Ricky Davis; sayı, ribaund, asist ve top çalma kategorilerinde kariyer rekorunu kırdı. En azından Davis’in sezon boyunca fazlasıyla eğlendiğini söyleyebiliriz.
Belki de bu hamleyi daha çok maç kaybetme planlarının bir parçası olarak yaptılar ancak Bryant Stith ve bir önceki sezon 16.5 sayı – 10.9 asist ortalamalarıyla oynayan Andre Miller’ı, Harold Jamison ve Darius Miles için takaslama fikri pek zekice gözükmüyor. Miles, 2000 draftının üçüncü sıra seçimiydi ve Cavaliers, takım değişiminin ona iyi geleceğini düşünmüş olabilirler. Ancak işler planladıkları gibi ilerlemedi. Miller’ın kalibresindeki bir oyun kurucu LeBron James’in Cleveland’daki ilk döneminde yıldız oyuncuya fazlasıyla yardımcı olabilirdi.
- 2000-01 Chicago Bulls
Derece: 15-67 (%18.3 galibiyet oranı)
2000-01 sezonu Michael Jordan sonrası dönemde Bulls’un yeniden yapılanma yoluna resmi olarak girdiği sezondu. Bulls; Jordan, Pippen, Rodman, Kerr ve Longley gibi isimleri kaybettikten sonra bile veteran oyunculara kontrat vermeye devam ediyordu. Ancak 2000 yılında işler değişti ve kadrodaki en tecrübeli isim beş yıldır ligde bulunan Fred Hoiberg’ti. Maçlarda mücadele eden 16 oyuncunun 8’i çaylak sezonundaydı. Eğer kötü bir takım olacaksınız bunu gelecekte takımı kimin üzerine kurabileceğinizi anlamaya çalışırken yapmak mantıklı.
Ancak işin kötü yanı bu 8 çaylak oyuncudan beşi üç yıl içerisinde NBA’den ayrolmak zorunda kalmadı. Ligde kalmayı başaran Marcus Fizer ve Jake Voskuhl’un da başarılı olduğunu söylemek doğru olmaz. O dönemde kadroda olup daha sonra başarılı bir kariyere sahip olan tek isim Jamal Crawford oldu. Bulls, onu da New York Knicks’e takaslamayı tercih etti. 2004-05 play-off’ları başladığında Bulls’un 2000-01 kadrosundan kimse takımda değildi.
Bulls, ligdeki en kötü dereceye sahip olmasına rağmen lotarya gecesi şanssızlığın kurbanı oldu ve dördüncü sıradaki seçim hakkını alabildi. 2 ve 3. Sıralardan Tyson Chandler ve Pau Gasol seçilmişti. Bulls, dördüncü sıradan Eddy Curry’i seçti ve en iyi oyuncusu olan Elton Brand ile birlikte Tyson Chandler karşılığında Clippers’a takasladı. Chandler, Bulls formasıyla geçirdiği beş sezonda 7.1 sayı – 7.7 ribaund ortalamalarıyla oynadı. Bu beş yıllık dönemde Elton Brand iki kez All-Star seçildi ve Los Angeles’taki günlerinde 20.4 sayı – 10.5 ribaund – 2.3 blok ortalamalarıyla oynadı.
- 2004-05 Atlanta Hawks
Derece: 13-69 (%15.9 galibiyet oranı)
Bu sezon Hawks’ın kadrosunda bulunan Josh Smith ve Josh Childress, NBA’in çaylak takımlarına seçilerek gelecek adına biraz olsun umut sağladılar. Hawks, 2005 draftının ikinci sırasından Marvin Williams’ı seçti ve bu isimden sonraki yedi yıl boyunca düzenli olarak katkı aldılar. Win shares açısından bakınca Marvin, 2005 draftının en iyi dördüncü oyuncusuydu. Ancak Hawks’ın ikinci sıradan Chris Paul’ü es geçtiğini de unutmamak gerekiyor.
Sezonun açılış maçını 30 sayı farkla kaybeden Atlanta, kısa süre içerisinde başarılı bir sezon geçirmeyeceğini gösterdi. Sezonun ilk ayı geride kaldığında Hawks’ın derecesi 2-14’tü. Kadroda sürekli olarak devam eden sirkülasyon da işlerini kolaylaştırmadı. Childress, Hawks’ta 75 maçın üzerine çıkmayı başaran tek isimdi ve 15 farklı isim sezon boyunca ilk beş başladı.
Antoine Walker’ı takıma katmak için Jason Terry’i yolladıktan sadece yedi ay sonra Hawks; 36 yaşındaki Gary Payton, 35 yaşındaki Tom Gugliotta, Michael Stewart ve birinci tur hakkı karşılığında Walker’ı da Celtics’e yolladı. Bu takasın en güzel yanı ise Hawks, Payton’ı bu takastan sadece bir hafta sonra serbest bırakınca tecrübeli oyuncu tekrar Celtics’e döndü. Hawks, Walker takımdan ayrılmadan önce zaten kötü bir takımdı ancak tecrübeli forvetin takımdan ayrılmasından sonra sezonun son 29 maçının 26’sını kaybederek tamamladı.
- 1982-83 Houston Rockets
Dereceleri: 14-68 (%17.1 galibiyet oranı)
Houston için bu sezon ilginç bir yıldı. Bir önceki sezon 46 galibiyet alan Rockets, 1984-85 sezonunda da tekrar 48 maç kazanabilecek seviyeye çıkmıştı. Ancak Rockets’ın 1982 Eylül’ünde bir önceki sezonun MVP’si Moses Malone ve Elvin Hayes’i takımdan göndermesi ekibin başarısına doğrudan darbe vurdu. Bu noktada iki yıl boyunca mümkün olduğu kadar fazla maç kaybetmekten ve draftın üst sıralarından seçim yapmaktan başka çareleri yoktu. Rockets, bu yöntemle Ralp Sampson, Rodney McCray, Hakeem Olajuwon gibi isimleri kadrosuna kattı.
Bir önceki sezon Malone ve Hayes, 16 sayı ortalamanın üzerine çıkmayı başarmıştı. 1982-83 sezonunda kadroda bulunan kimse 14.1 sayı ortalamasını geçmeyi başaramadı. Rockets’ın sayı, asist ve top çalma alanlarındaki lideri olan Allen Leavell, büyük olasılıkla Rockets’ın en değerli oyuncusuydu. Ancak bu üç kategoride de kariyer rekorlarını kırmasına rağmen Leavell, All-Star seviyesine yaklaşmayı bile başarabilen bir oyuncu olmadı.
Sezon boyunca birçok maç kaybeden Rockets, sürekli bir adım ileri beş adım geri şeklinde yılı geçirdi. Sezona 0-10’luk dereceyle başlayan Rockets, yıl boyunca beşten fazla maç kaybettiği 8 tane mağlubiyet serisi yaşadı ve sadece bir kez üst üste iki maç kazandılar.
- 1986-87 Los Angeles Clippers
Derece: 12-70 (%14.6 galibiyet oranı)
Michael Cage, Clippers’ın sezonundaki en parlak noktaydı. Sezon boyunca 7.2’lik win shares değeri yakalayan Cage’in takım arkadaşlarının toplam değeri ise sadece 8.6’ydı. Cage, bu sezonu 15.7 sayı – 11.5 ribaund ortalamalarıyla tamamladı. Bu başarılı performansından sonra Clippers doğal olarak Cage’i çaylak Gary Grant ve birinci tur hakkı karşılığında takasladılar.
Lotaryaya oynayan takımların planladığı gibi en kötü takım her zaman draftın kazananı olmuyor. Clippers ise ilk üç sıradan bile seçim yapamadı. Bu yüzden David Robinson’ı seçmek yerine dördüncü sıradan Reggie Williams’ı aldılar. Draftın ilk 12 sırasından seçilen bütün oyuncular Williams’a kıyasla daha iyi bir sezon geçirdi. Clippers’ın bir sıra arkasından ise Seattle Supersonics Scottie Pippen’ı seçti.
1981-82 yılından 1990-91 sezonuna kadar Clippers, 10 sezon boyunca %39.0’luk galibiyet oranının üstüne çıkmayı başaramadı. 86-87 sezonu Clippers’ın bu dönemdeki açık ara en kötü sezonuydu.
- 2009-10 New Jersey Nets
Derece: 12-70 (%14.6 galibiyet oranı)
Nets, bu sezondan önceki üç yılın draftında pek parlak bir performans gösterememişti. Ancak 2008 draftında seçtikleri Brook Lopez, bu genellemenin dışında kalıyordu. İyi bir çaylak sezonundan sonra ikinci yılında 18.8 sayı – 8.6 ribaund ortalamaları tutturan Brook Lopez, eğer Nets forması giymiyor olsaydı büyük olasılıkla All-Star seçilebilirdi.
Nets, sezonun son 12 maçında aldığı 5 galibiyetle işleri biraz daha düzeltti. Ancak sezona yaptıkları 0-18’lik başlangıç 2015-16 Sixers aynısını tekrarlaya kadar NBA tarihinin en kötü başlangıcıydı. Nets sezon boyunca en az 8 maç kaybettikleri dört tane mağlubiyet serisi yaşadı ve dereceleri 7-63’e kadar düşmüştü. Eğer bu performansı üç hafta daha sürdürselerdi NBA tarihinin en kötü takımı olacaklardı.
- 1997-98 Denver Nuggets
Derece: 11-71 (%13.4 galibiyet oranı)
Denver Nuggets, lig genelindeki en kötü sayı farkına sahipti fakat hücum ve savunma sıralamasında son sırada değillerdi. Warriors, Nuggets’tan ufak bir farkla daha kötü bir hücum takımıydı. 97-98 sezonunda Nuggets ligin en kötü takımı olsa da onlardan daha kötü savunma yapmayı başaran! üç takım daha vardı.
Nuggets sezona 0-12’lik dereceyle başladı ve ilerleyen dönemde biri 16, biri 23 maçlık olmak üzere iki tane uzun mağlubiyet serisi yaşadı. 97-98 sezonunda 47 maç veya daha fazla kazanan 11 takım vardı. Nuggets, bu takımlara karşı oynadığı 32 maçın tamamını kaybetti.
Ligdeki en kötü dereceye sahip olmasına rağmen Nuggets, draftlarda üçüncü sıradan seçim yaptı. Nuggets; Dirk Nowitzki, Vince Carter ve Antawn Jamison gibi isimleri seçebilecekken tercihini Rael LaFrentz’den yana kullanmayı tercih etti. Takımlarının kaderini tamamen değiştirecek bir oyuncu seçebilirlerdi ancak onlar %50’lik galibiyet yüzdesine ulaşabilmek için altı yıl daha beklemek zorunda kaldı.
- 2011 – 12 Charlotte Bobcats
Derece: 7-59 (%10.6 galibiyet oranı)
Bu takım gerçekten çok kötüydü. Bu sezonun 66 maç olmasına en çok sevinen takım Bobcats olabilir. Bobcats’in kadrosunun bu kadar kötü olması kısa sürede Kemba Walker’ın ilerleyen yıllarda güvenebilecekleri bir isim olduğunu anlamalarını sağladı. İkinci yılından itibaren Kemba, Bobcats takımının taşıyıcısı haline geldi.
Bobcats, ligdeki diğer her takımdan 13 maç fazla kaybetmekle kalmadı draft lotaryasını da kaybetti. 2012 draftında ilk sırayı alan New Orleans Pelicans, bu hak ile Anthony Davis’i kadrosuna ekledi. Charlotte; Bradley Beal, Damian Lillard ve Andre Drummond gibi isimler varken ikinci sıradan Michael Kidd-Gilchrist’i seçti.
Sezonu 23 maç üst üste kaybederek tamamlayan Bobcats, NBA tarihinde bir sezonda sahip olunan en kötü galibiyet yüzdesine sahipti. Bu dönemde aldıkları mağlubiyetlerin neredeyse yarısı (11) 20 sayıdan daha büyük farkla sona erdi.
- 1992-93 Dallas Mavericks
Derece: 11-71 (%13.4 galibiyet yüzdesi)
1982-84 dönemindeki Houston Rockets, tanking kavramının yaratıcıları olarak görülür. Arka arkaya yıllarda çok kötü olan Rockets, iki draftın birinci sırasından Ralph Sampson ve Hakeem Olajuwon’u birinci sıradan seçti. Ancak o Rockets takımları veteran oyunculara da önemli süreler veriyordu. Dallas ise bu tutumu değiştirerek kadrosunda beş yıldan kısa süredir ligde mücadele eden oyunculara yer verdi. Bu şekilde sonraki yıllarda kadro planlamasında yer verebilecekleri oyuncuları bulmaya çabaladılar. Bu sezondan sadece Jim Jackson sonraki yıllarda takımda yer alsa da 1993 draftında Jamal Mashburn, 1994 draftında ise Jason Kidd’i kadroya kattılar.
Tecrübeli oyuncu eksikliği sezon boyunca Mavericks’in canını fazlasıyla yaktı. Derek Harper, Mavericks’in kadrosunda çaylak olmayan tek oyuncuydu. 31 yaşındaki isim sezon boyunca sakatlıkları sebebiyle 20’ye yakın maç kaçırdı. Bunun çok büyük bir değişiklik yarattığını da söylemek doğru olmaz. Mavericks, Harper’ın oynadığı 62 maçın sadece 8’ini kazanabilirken onun olmadığı 20 maçta 3 galibiyet aldı.