by Ric Bucher, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 24 Nisan 2020 tarihinde BleacherReport’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Son bir ay boyunca televizyonlarda yayınlanan en iyi spor hikayesi bundan 30 yıl öncesini anlatıyor. The Last Dance belgeselinde Michael Jordan’ın arka arkaya üç play-off sezonu boyunca Detroit Pistons’lı oyunculardan maruz kaldığı darbeleri yakından görüyoruz. O dönemde Bad Boys olarak isimlendirilen Detroit Pistons, Air Jordan’ın sıçramasını engelleyemiyordu. Ancak yıldız ismi nasıl yere indireceklerini seçebileceklerini fark ettiler.
O dönemdeki en büyük rakibi Pistons’a arka arkaya üç yıl boyunca kaybeden Michael Jordan, oyununu değiştirmeye karar verdi. O andan itibaren Jordan, Bulls ve NBA için her şey değişti.
Pistons, o dönemde Jordan’ı savunmak için kullandıkları stratejiyi “Jordan Kuralları” olarak adlandırıyordu. Bulls’un eski pivot Will Perdue, Pistons’ın bu stratejisini “Jordan’ın çembere gitmesini engellemek” olarak özetliyor. “O dönemde kimse Jordan’ın önünde duramıyordu. O yüzden onu savunan oyuncu, Jordan’ı sahada belirli bir bölgeye doğru yönlendirmeye çalışıyordu. Bu genellikle dip çizgi olurdu. Yardım savunmacısı elleri havada şekilde topa müdahale etmek istermiş gibi gözükerek Michael’a doğru giderdi ancak tek amaçları Jordan’a vurmak olurdu. Bu isim genellikle John Salley ya da Dennis Rodman ve onu yere çarpmak için ellerinden geleni yaparlardı”
Jordan, Pistons’lı oyuncuların yaptığı faullerle defalarca yere düşse de asla bu serilerde sakatlanmadı ve her seferinde yerden kalkacak enerjiyi kendisinde buldu. Jordan, bu taktiğin onu durdurmak için yeterli olmadığını kanıtlamak için yanıp tutuşuyordu. Ancak Pistons ile oynadıkları her maçın sonunda fiziksel olarak bitkin, serilerin sonunda da tükenmiş halde oluyordu.
“Pistons koçu Chuck Daly onu sakatlamak istemiyordu.” diyor daha sonra Pistons’ta da oynayan Will Perdue. “Sadece onu yormak istiyorlardı”
1990 doğu finallerinde Detroit Pistons’a yedinci maçta kaybettikten sonra Jordan, daha fazla Pistons’lı oyuncuarın potanın önüne çektiği duvara tekrar tekrar çarpmak yerine kuvvetlenmesi gerektiğine karar verdi. Jordan, topu dışarıdan alıp çembere doğru penetre ederek Pistons’ın taktiğinin kucağına gitmek yerine topu alçak postta çembere daha yakın yerlerde almaya başladı. 1.98 boyundaki bir guardın bu şekilde oynaması çok alışılmış bir şey değildi. Ancak Bulls’un top paylaşmaya ve kolektif olarak rakibin savunmasının zayıf noktasına saldırmaya dayalı olan üçgen hücumu bunu gerçekleştirmelerini daha kolay hale getiriyordu.
“Üçgen hücum yapabileceğimiz en iyi kılık değiştirmeydi, çünkü asla bir set oynamazdık” diyor Chicago Bulls’un o dönemki oyun kurucusu olan ve üç şampiyonluk kazanan B.J. Armstrong, “Jordan savunmayı nasıl manipüle edeceğini anladığı andan itibaren onu durdurmanın hiçbir yolu kalmamıştı”
1990 yazında Jordan’ın yapılacaklar listesinde iki madde vardı: Kuvvetlenmek ve post oyununu geliştirmek.
“Jordan Kuralları, Michael gelenekselleşmiş şekilde oynadığı sürece geçerliydi” diyor Armstrong. “Ama Jordan oyununda ufak değişiklikler yaptı. Jordan, topu direkt olarak skor üretebileceği bölgelerde alması gerektiğini fark etti. Topu alçak postta alıp üç dribblingden az yaparak oynaması gerektiğini anladı. Jordan’ın ayak fundamentalı çok iyi olduğu için topu aldıktan sonra birçok farklı şekilde skor üretebiliyordu. Her duruma uyum sağlayabilecek bir yetenek yelpazesi vardı.