EuroLeague: 2019-20 Sezonunun İptaliyle Yarım Kalan 5 Hikaye

27/May/20 09:30 Mayıs 27, 2020

admin69

27/May/20 09:30

Eurohoops.net

Shane Larkin’in MVP sezonu, Mirotic’in takımını eski günlerine taşıma hedefi… Efes’in şampiyonluğun en ciddi adayı olarak sergilediği performans, Maccabi’nin eski şanlı günlerine dönüş sinyallerini vermesi ve Fenerbahçe’nin play-off çabası… Yarım kalan EuroLeague sezonunun en önemli hikayelerini huzurlarınıza yaşıyoruz…

By Antonis Stroggylakis / info@eurohoops.net

Coronavirüs salgını 2019-20 Turkish Airlines EuroLeague sezonunun daha önce hiç yaşanmamış bir şekilde erken bitmesine sebep oldu. Basketbolseverler, bu gelişmeyle birlikte üzülse de yaşanan sağlık krizi göz önünde bulundurulunca böyle bir aksiyon almak şarttı. Sezonun iptal edilmesiyle birlikte sezon boyunca gelişen bazı çok etkileyici hikayeler de yarım kalmış oldu.

Bu hikayelerden bazıları yıllarca anlatılacak destansı olaylara dönüşebilirdi, ancak maalesef buna şahit olamayacağız. İşte karşınızda sonunu göremeyeceğimiz beş hikaye…

Shane Larkin’in MVP Sezonu

2005 ve 2006 yıllarında Anthony Parker, MVP ödülünü üst üste iki yıl aldığından beri hiçbir Amerikalı oyuncu bu ödülün sahibi olamadı. 2016 yılında Lokomotiv Kuban forması giyen Malcolm Delaney gibi bazı isimler bu başarıyı elde etmeye yaklaşsa da hiçbir oyuncu bunu gerçekleştiremedi.

EuroLeague’de Amerikalı bir oyuncunun MVP ödülünü kazandığını görmeye çok alışık değiliz. Ancak Shane Larkin, sezon boyunca alışılmamış başarıları çok olağan şeylermiş gibi göstermeyi alışkanlık haline getirdi. Eğer 2019-20 EuroLeague sezonu tamamlansaydı ve  Anadolu Efes gösterdiği performansı devam ettirseydi Larkin’in MVP ödülünü kazanmaması çok büyük bir sürpriz olurdu.

Uzun yıllardır MVP ödülünü bu sezonki Shane Larkin’den daha fazla hak eden bir oyuncu olmadığını söyleyebilirsiniz. Anadolu Efes‘i puan sıralamasının en üst basamağına taşıyan Shane Larkin, sahaya adım attığı her karşılaşmada durdurulamaz bir oyun sergileyerek EuroLeague tarihinde daha önce görülmemiş bir hücum performansına imza atıyordu. Sezon boyunca sayı rekorlarını kırmaya devam eden Shane Larkin, neredeyse tek başına rakip savunmaları çaresiz bırakıp kararlı oyunuyla takımına maçları kazandırıyor ve MVP yarışında diğer herkesi de arkasında bırakıyordu.

Maç başına 25.8 verimlilik puanı üreterek lig lideri olan ve 22.2 sayı atan Shane Larkin, sadece ligin birinci sırasındaki takımın en iyi oyuncusu olmakla kalmayıp aynı zamanda neredeyse imkansıza yakın bir verimlilik seviyesinde oynuyordu. Kullandığı zor şutlara ve tamamen ona yoğunlaşan savunmalara rağmen true shooting yüzdesinde lig genelinde 15. sırada olan Larkin, %55.3’lük değer ile tüm oyun kurucular arasında da birinci sıradaydı. Yıldız oyuncu aynı zamanda kullandığı üç sayılık atışlarda da %50.5 gibi akıl almaz bir yüzdeyle oynuyordu.

Jordi Bertomeu, daha oynanacak birçok maç olduğu için bu sezon bireysel ödüllerin dağıtılmayacağını söyledi. Bunun mantıksız olduğunu söyleyemeyiz ancak Larkin, çoğu kişinin gözünde bu sezonu EuroLeague’in MVP’si olarak tamamladı.

Nikola Mirotic’in Görevi

Geçtiğimiz yaz döneminde Nikola Mirotic’in NBA’den ayrılıp Avrupa’ya dönmesi birçok kişiyi şok etmişti. Çünkü yıldız oyuncu yaşı ve yetenekleri göz önünde bulundurulunca birçok NBA takımı için değerli olabilirdi. Ancak yıldız uzun forvet, bir takıma liderlik edebileceğini tekrar kanıtlamak niyetindeydi ve ailesi ile kariyeri için en doğru kararı verdiğini düşünüyordu. Bu yüzden Avrupa’ya dönerken Utah Jazz‘in kendisine teklif ettiği yüklü bir sözleşmeyi reddederek beş yıllık bir aradan sonra EuroLeague’e geri döndü.

Yıldız oyuncu aynı zamanda başka bir şeyin daha arayışı içerisindeydi: Motivasyon. Aradığı motivasyonu Barcelona gibi şampiyonluklar için oynayan bir takımı hedefine taşımaktan daha iyi sağlayacak bir şey de yoktu.

Çoğu kişi Nikola Mirotic’in NBA’den ayrılmasına şaşırsa da bazıları yıldız ismin EuroLeague’de bu seviyede bir dominasyon sergilemesini beklemiyordu. Takımını başarıya taşımak için mümkün olan her şekilde skor üreten (19.0 sayı) isim, maç başına 6.9 ribaund alıp istatistik kağıdının diğer alanlarında da takımına katkı verdi. (1.6 asist – 1.1 top çalma) Barcelona, Mirotic ile sözleşme imzalayarak sadece büyük bir transfere imza atmakla kalmayarak kulübün önümüzdeki yıllardaki yönünü de değiştirecek bir hamle yapmış oldu.

Mirotic, basketbolseverlerin uzun süre boyunca aklına kalacak bazı maç kazandıran basketlere (CSKA Moskova maçı) imza atarak 2014 yılından beri play-off’lardan uzakta kalan Barcelona’yı tekrar Final Four’da yer alma amacına yaklaştırmıştı. 2014 sezonu aynı zamanda Mirotic’in NBA’den Chicago Bulls ile sözleşme imzalamadan önce Avrupa’da geçirdiği son yıldı.

Nikola Mirotic’in MVP ödülü için favori olarak görülmemesinin tek sebebi Shane Larkin’in tarihi bir sezon geçiriyor olmasıydı. Ancak bu Mirotic’in MVP yarışında yıldız oyun kurucunun sadece bir adım gerisinde olduğu gerçeğini de değiştirmiyor. Mirotic’in takımını play-off’larda nasıl taşıyacağını ve Barcelona’nın yıllardır hasretini çektiği Final Four ve şampiyonluk özlemini giderip gideremeyeceğini en azından önümüzdeki sezona kadar öğrenemeyeceğiz.

Anadolu Efes‘in Şampiyonluk Yürüyüşü

Birkaç ay önce bir EuroLeague takımının yöneticisiyle aramda bir sohbet geçti ve ona ligin en iyi takımının kim olduğunu sordum. O da hiç tereddüt etmeden “Efes” cevabını verdi. Tartışmaya devam etmek adına birkaç takımın daha en iyi unvanını alabileceğini söyledim, o ise söylediklerimi hemen kesti ve “Hayır, Anadolu Efes ligin en iyi takımı” dedi.

Dürüst olmak gerekirse diğer takımların adını sadece sohbete devam edebilmek için söylemiştim. Haklı olduğunu biliyordum. Efes, diğer takımlardan daha fazla maç kazanıyordu ve bunu yaparken de durdurması neredeyse imkansız gibi gözüken bir basketbol oynuyorlardı. Shane Larkin’in skor ve Vasilije Micic’in oyun kurma yetenekleri muhteşem bir ikili olmalarını sağlıyordu. Krunoslav Simon‘ın tutkal görevini harika üstlenmesi de Ergin Ataman’ın yıkılması çok zor bir kale inşa etmesini sağlamıştı. Anadolu Efes sadece puan durumunun ilk sırasında yer almakla kalmıyor, verimlilik ve skor üretme kategorilerinde de ligin tepesinde yer alıyordu.

Sahanın diğer tarafında da Anadolu Efes, rakiplerini bir hayli zorluyordu. Rakiplerine maç başına sadece 77.7 sayı şansı veren Efes, bu alanda lig genelinde altıncı sırada yer alıyordu. Anadolu Efes, rakiplerini sadece 82.11 verimlilik puanında tutarak bu alanda da lig genelinde dördüncü sıradaydı. Chris Singleton’ın son yıllarındaki en iyi savunma performanslarından birisini sergilemesi de bunun arkasındaki ana sebeplerden birisiydi.

Bir takımın normal sezonda gösterdiği performansı aynı şekilde play-off’larda ve Final Four’da devam ettireceğinin garantisi yok. Turlar tek maçlık eleme usulünde oynanmaya başlandıktan sonra her an her şey olabilir. Ancak sezon araya girdiği esnada Anadolu Efes’in yakaladığı momentumu hiçbir şey yavaşlatamaz gibi gözüküyordu. Anadolu Efes, 2019 sezonunda Final Four’da finale çıkarak bu seviyede oynamanın tecrübesini edinmişti ve 2020 EuroLeague şampiyonluğunun en büyük adayıydı.

En İyi Günlerini Geride Bırakmış Bir İmparatorluk Eski Günlerine Dönüyordu…

Maccabi Tel Aviv taraftarlarının 2019-2020 sezonuna dair sahip oldukları son hatıra, Anadolu Efes‘in 11 maçlık galibiyet serisini sonlandırarak play-off’ları garantiledikleri maç olacak. İsrail ekibi bu galibiyet ile birlikte dört yıllık bir aradan sonra tekrar play-off’lara dönmeyi garantilemişti. Taraftarlar için ise bu aranın dört yıldan çok daha fazla uzun sürmüş gibi hissettirdiğini söylemek gerekiyor.

Deni Avdija’nın son saniyelerde Shane Larkin’e yaptığı savunmayla birlikte gelen bu galibiyet, Maccabi ekibinin son 5 yıla kıyasla ne kadar büyük bir gelişim gösterdiğini kanıtlıyordu. Bu sezonki Maccabi ekibi, play-off seviyesinde bir takımdı ve Final Four’un en ciddi adaylarından birisiydi. Sezonu şampiyon olarak tamamlamaları bile kimse için çok büyük bir sürpriz olmazdı. Bunun önceki yıllara göre çok büyük bir değişim olduğu ortada.

2015 yılından beri Maccabi’nin EuroLeague maceralarının hayal kırıklıklarıyla doluydu. Maccabi, bazı sezonlarda iddialı konuma gelmeyi bile başaramazken bazılarında ise utanç verici performanslara imza attı. Elde edilen her başarısızlık, taraftarların gururunda oluşan yeni bir yara haline geldi.

2019-2020 sezonunda ise işler düzeliyor gibi gözüküyordu. Giannis Sfairopoulos’un savunmaya ağırlık veren ve takım oyununu önemseyen sistemiyle birlikte Maccabi eski günlerine dönüş sinyalleri verdi. Şartlar ne olursa olsun mücadele etmekten vazgeçmeyen oyuncu grubuyla birlikte Maccabi taraftarlarının gönlünde umut yeniden yeşermişti. Maccabi, kazanan takımların karakterinde bulunan mücadeleci ruha sahip bir oyun sergiliyordu ve kazanmak için ellerinden gelen her şeyi yapacak bir takım görüntüsü çiziyordu.

Maccabi’nin macerası sezon devam etseydi nasıl sona ererdi kestirmek çok kolay değil. Lig iptal edilmeden önce Maccabi, CSKA Moskova ile eşit dereceye sahipti ve dördüncü sıra için mücadele ediyordu. Eğer Maccabi, ev sahibi avantajını elde etseydi play-off’larda kimse onlarla karşılaşmak istemezdi.