23 EuroLeague Oyuncusu Anlattı: Michael Jordan ve The Last Dance Belgeseli

29/May/20 14:45 Mayıs 29, 2020

Semih Tuna

29/May/20 14:45

Eurohoops.net

23 EuroLEague yıldızıyla, The Last Dance belgeseli ve Michael Jordan’ın kariyerleri ile hayatları üzerinde yarattığı etkiyi konuştuk…

By Antonis Stroggylakis/ info@eurohoops.net

The Last Dance belgeselinin dokuzuncu bölümünde Reggie Miller, Michael Jordan ile 1987 yılındaki ilk karşılaşmalarına dair bir anısını paylaşmıştı. O dönemde çaylak olan Reggie, karşılaşmanın ilk yarısında iyi bir performans gösteremeyen Michael Jordan’a sataşmaktan geri kalmamış ve “Suyun üzerinde yürüdüğü söylenen Michael Jordan sen misin?” demiş.

Ancak işler genç Reggie Miller’ın kafasındaki gibi ilerlememiş. İkinci yarıda Jordan, Miller’ı performans olarak tamamen domine ettikten sonra sahadan çıkarken genç oyuncuya bakmış ve “Sakın bir daha Siyah İsa’ya sataşma” demiş.

Jenerasyonlar boyunca Michael Jordan, basketbol tarihinin en büyük figürü olarak görüldü ve dünya çapında çok büyük bir hayranlık ve saygı uyandırdı. Michael Jordan, global bir ikon haline gelirken dünyanın dört bir yanında özellikle basketbolcu olma hayaliyle büyüyen çocuklar için çok büyük bir rol model oldu.

The Last Dance belgeselinin ardından Eurohoops, 23 (evet, sayıyı özellikle seçtik) farklı EuroLeague oyuncusuyla temasa geçerek yapımı izlerken nelerden etkilendiklerini, neler hissettiklerini ve Michael Jordan’ın iç dünyasını görmenin onlara nasıl ilham verdiğini sordu.

23 oyuncuya aşağıdaki soruları sorduk:

1) The Last Dance’i izledikten sonra Michael Jordan hakkındaki düşünceleriniz değişti mi?

2) Belgeselde şahit olduğunuz en sürpriz/şok edici/beklenmedik şey neydi? 

3) The Last Dance belgeseli size ve diğer sporculara nasıl ilham kaynağı olabilir? Eğer Michael Jordan şu anda karşınızda olsa ona ne söylemek isterdiniz? 

Sorularımızı yanıtlayan oyuncuların listesi fazlasıyla çeşitliydi. Sorularımıza cevap veren oyuncular arasında EuroLeague MVP ödülünü kazanmış, şampiyonluk yaşamış, Final Four’da MVP seçilmiş, EuroLeague’in En İyi Beşine seçilmiş ve NBA’de forma giymiş birçok oyuncu vardı. Yazıda yer alan oyuncuların hepsi farklı ülkelerden ve şartlardan geliyordu. Ancak hepsinin ortak noktası Majestelerinin kariyerine şahitlik etmiş olmalırydı. Bu oyuncular Jordan’ı DVD’lerden, televizyondan hatta genellikle YouTube kliplerinden izleme şansını yakalamış. Hatta sorularımıza cevap veren isimlerden bir tanesi Michael Jordan, 2003 yılında profesyonel kariyerinin son maçını oynadığında henüz 3 yaşındaydı.

Peki bu isimlerin ortak noktası ne? Hepsi belgeseli izlerken öyle ya da böyle Michael Jordan’dan ilham almışlar ve fazlasıyla etkilenmişler.

Yazıda yer alan oyuncular alfabetik olarak sıralanmıştır. 

Billy Baron: “Sadece en iyisi değil, ayrıca en çalışkanı”

1. MJ’e olan bakışım değişmedi. O her zaman bu oyunun en iyisiydi ve her zaman da öyle olmaya devam edecek.

2. Dennis Rodman’ın çoğu zaman kafasına göre takıldığını biliyordum ama finaller oynanırken bir anda ortadan kaybolması… Acayip bir şeydi hakikaten…

3. MJ’in ne tarz bir lider olduğunu hep biliyordum. Kolej sonrası ilk menajerim BJ Armstrong’du. Ben drafta hazırlanırken ara sıra BJ’in ofisine uğrardım ve bana Jordan ile ilgili hikayeler anlatmasını söylerdim. MJ’in liderlikle ilgili söylediği, bunun bir “bedeli” olduğu… Aynı zamanda kendisinin yapmadığı bir şeyi diğer insanların yapması için zorlamadığı… Bence belgeselin en ilham verici bölümü buydu. Sadece oyunun en iyisi değil, aynı zamanda en çalışkanı. Kazanmaya yönelik bir bağımlılığı var. Takımının her gün onları şampiyonluğa yaklaştıran bir şey yaptığından emin oldu. Bu yüzden, temsil ettiği her şey nedeniyle ona tarihin en iyisi diyebiliyorum.

Malcolm Delaney: “The Last Dance belgeseli MJ’e karşı saygımı daha da arttırdı”

1. Hayır, MJ’e karşı bakış açım değişmedi. Büyüme çağlarımda Jordan’ı araştırmış ve yaşananların farkına varmıştım. Aslında belgeseli izlemek ona karşı olan saygımı arttırdı çünkü bu mantalite Jordan’ı Jordan yaptı. Sadece yetenekle alakası yoktu.

2. Bence en şok edici olay Dennis Rodman’ın Las Vegas’a tatile gitmesi ve sanki hiçbir şey olmamış gibi geri dönmesi… Ayrıca şut idmanına katılmayıp güreşmeye gitmesi ve finaller esnasında biraz para kazanması (gülerek).

3. En ilham verici şey fiziksel hazırlığın zihinsel dayanıklılık ile bir araya geldiği an. Sürekli kendini motive etmenin yollarını bulma ve hep bir sonraki rakibini belirleme… Eğer MJ benim şu an karşımda oturuyor olsaydı, basketbol için yaptıklarından dolayı ona teşekkür ederdim. Bir de sneaker dünyası var tabii (gülerek).

Amedeo Della Valle: “Keşke Dennis Rodman ile bir gece eğlenebilseydim”

1. Dürüst olmak gerekirse Jordan’ın tüm kariyerini takip etmeye çalıştım. Bazı bölümlerde bilmediğim şeyler vardı, doğru. Ancak belgeselden neler alacağımı da biliyordum. Kazanmayı deli gibi istiyor. Kazanmayı öyle çok istiyor ki bunun uğruna her şeyi yapmaya hazır. Jordan bana hep bu hissiyatı verdi. Belgeselin de bunu kanıtlamasından ötürü son derece memnunum.

2. The Last Dance’de en çılgınca hikayeler tabii birçok ismin final serisi esnasında birçok ismin ortadan kaybolması… Jordan’ın kumarhaneye gitmesi, Dennis Rodman’ın güreş müsabakasına katılımı… Onun karakterini önceden de seviyordum. Şimdi daha da çok seviyorum çünkü hem çok garip hem de çok gerçek.

3. Bence The Last Dance, her basketbol oyuncusu için büyük bir motivasyon kaynağı olacak. Belgeseli izlerken coronavirüs sebebiyle bir çoğumuz spor salonlarına gidemedik. Ama gitmeyi istedik aslında. Çalışmayı, daha sıkı çalışmayı, kendimizi zorlamayı istedik. Sadece belgeseli izlemek bile sizi daha iyi olmanız konusunda itiyor.

Jordan’ın ne kadar harika bir oyuncu olduğunu söylemeye gerek yok… Fakat keşke Dennis Rodman ile bir gece eğlenebilseydim.

Bobby Dixon: “Kazanmayı istedi fakat…”

1. Michael Jordan hakkındaki ilk izlenimlerim… Aslında onun ne kadar obsesif bir karaktere sahip olduğunu biliyordum. Chicago’da büyümüş birisi olarak belgeselde yaşanan şeylerin çoğunu görmüştüm. Hayatın kendisinden büyüktü Jordan.

2. Benim için en şaşırtıcı şey MJ’nin ne kadar agresif bir kişiliği olduğu ve insanlarla nasıl konuştuğu oldu. Evet kazanmak istedi ama o aynı zamanda büyük bir şerefsizdi (gülerek).

3. Dünyada sadece 1 tane Michael Jordan var tabii. Tüm zamanların en büyük basketbol oyuncusu olmak için ne gerektiğini görmek mi? Hangi seviyede olduğunuz fark etmeden en iyi olabilmek için elinizden gelenin en iyisini yapmanız gerektiğini gösteriyor.

Michael Jordan ile karşılaşsaydım büyük olasılıkla ona fazla bir şey söyleyemezdim: “Mike, merhaba. Fotoğraf çekilebilir miyiz?” diye sorardım ve o da büyük olasılıkla hayır derdi. Daha sonra şakalar yaparak onu güldürmeye çalışırdım. (Gülerek) 

Zoran Dragic: “Kazanmak önce kafada başlar”

1. Değişmedi. The Last Dance öncesinde de, sonrasında da hep adı çıkmış bir rekabetçiydi.

2. Tüm yolculuğun ne kadar yorucu olduğu. Kazanma yolundaki macera ve bunu sağlayan mantalite.

3. En ilham verici şey, kazanmanın ilk olarak kafada başlaması. Eğer kazanmak istiyorsan buna inanmalısın. İnandıktan sonra da lafla değil eylemle hareket etmelisin. Acı yoksa kazanç da yok haliyle.

MJ’e ne söyleyebilirdim? Sana hayranım çünkü kazanmak ve en iyisi olmak için çok şeyden fedakarlık yaptın. Bunun için seni tebrik ediyorum.

Anthony Gill: “The Last Dance, herkesi MJ gibi çalışmaya sevkedecek”

anthony-gill-khimki

1. Aslında bazı maçları izleme ve o dönem neler yaşandığına dair fikirlerim oluştu. Çünkü Jordan’ın maçlarını hatırlayamayacak kadar küçüktüm.

2.Öne çıkan iki ismin Dennis Rodman ve Scottie Pippen olduğunu düşünüyorum. Dennis tam bir çılgındı, tüm gece boyunca partileyebilir ve ardından sahada herkesi domine edebilirdi. Scottie de çok düşük bir paraya oynayan harika bir oyuncuydu.

3. The Last Dance, herkesi MJ gibi çalışmaya sevkedecek. Herkes, olabileceği en haline ulaşabilmek için çok daha fazla çalışacak.

MJ, bu oyun için yaptıklarından dolayı çok teşekkür ederim.

Kyle Hines: “MJ, basketbol oynamamın arkasındaki sebep sensin.”

1. Michael Jordan hakkındaki görüşlerim aslında çok değişmedi. Büyüdüğüm dönemde Michael’ın büyük bir hayranıydım. Daha önce Michael Jordan To The Max belgeselini izlemiştim ve onun hakkında bulabildiğim her şeyi okumuştum. Bu belgesel ile onun ne kadar büyük bir oyuncu olduğunu bir kez daha onaylanmış oldu. Bu dediğim hem basketbol sahası hem de basketbol sahasının dışı için geçerli. Rekabetçiliği ve karakteri çok önemli. Ben Michael Jordan’ın hala oynadığı dönemde büyüdüm sayılır, bu yüzden neredeyse onun hakkındaki her şeyi biliyordum. Bu yüzden onun rekabetçi yapısını, mücadeleden kaçmasını engelleyen ateşini ve kazanma isteğini tekrar görme fırsatı yakaladım. Bunların hepsi onun oynadığı dönemde neden en iyi basketbolcu olduğunu ve neden tüm zamanların en büyük basketbolcularından birisi olduğunu gözler önüne seriyor.

2. Benim için en şaşırtıcı olan kısımlar Dennis Rodman ile alakalı olan bölümlerdi. Onun nasıl birisi olduğunu, hikayesini biliyordum. Ancak onun yaptığı farklı şeylere şahit olmak… Maçlardan sonra motosiklet kullanması, güreş müsabakasına katılmak için antrenmanı ekmesi… Bunları görmek benim için çok şaşırtıcıydı. Onun nasıl bir karaktere sahip olduğunu bildiğimi sanıyordum ama bu olayların çoğunu hatırlamıyordum. Beni şaşırtan bir diğer şey ise Michael Jordan’ın nasıl şartlar içerisinde yaşadığı oldu. Otel odasından bile dışarıya çıkamaması, normal insanların yaptığı şeyleri yapamaması… Bunlar benim için çok şaşırtıcıydı. Olayları onun bakış açısından görmek, basketbolu neden bıraktığını anlamama yardımcı oldu…

Ancak buna rağmen en şaşırtıcı olan şey kesinlikle Dennis Rodman. Yaptığı şeyler gerçekten çılgınca. Çok yorulduğu için izin isteyip Vegas’a gitmesi… Bence bu baya komikti. Jordan’ın etrafındaki güvenlik görevlileriyle ilişkisi de hoşuma gitti. O dönemde Jordan dünya üzerindeki en ünlü basketbolcu, hatta sporcuydu. Etrafına çok daha soğuk davranabilirdi. Ancak güvenlik görevlilerini ve salonda çalışan personelle olan ilişkisi beni çok etkiledi. Bunun Jordan’ın nasıl bir insan olduğunu bize daha iyi gösterdiğini düşünüyorum. Bu benim için şaşırtıcıydı.

3. Belgeselde en çok ilham aldığım nokta Jordan’ın adanmışlığı, kararlılığı ve bir insanın yaptığı işte harika olabilmek için ne kadar istekli olduğuydu. Michael Jordan, şampiyonluklar kazanmak ve tarihin en iyi oyuncusu olmak için her şeyi göze almış. Şampiyonluk ya da bir basketbol maçını kazanmak için her şeyi yapabilir ya da her şer şeyi feda edebilirmiş. Onun rekabetçi yapısı, tarihin en iyisi olmasını sağlayan özelliği. Bu bile benim için başlı başına bir ilham kaynağıydı. Sadece basketbolda değil, herhangi bir alanda mükemmel olmak istiyorsanız kazanma isteğinizin ve kararlılığınızın çok üst seviyede olması gerekiyor.

Sadece Jordan’ı değil şampiyonluğa ulaşan takımı da izlemek ayrı bir motivasyon kaynağıydı. Takım olarak şampiyon ve başarılı olabilmek için neler yapmaları gerektiğini gördük. Sezon boyunca ne kadar sıkı çalıştıklarını gördük. Bu açıdan bakınca fazlasıyla ilham vericiydi.

Eğer şu an Michael Jordan’ın karşısında olsaydım ona teşekkür ederdim. Basketbol oyunu için yaptıkları ve bu spora kattıkları için ona teşekkür ederdim. Dünya çapında milyonlarca çocuğu ve basketbolcuyu etkiledi. Bunu sadece basketbol oynayarak yaptı. Ona teşekkür ederdim ve minnettarlığımı göstermek isterdim. Şu anda basketbol oynamamın sebebi Michael Jordan. Jordan marka ayakkabılar giymemin, başarılı bir basketbolcu olmayı istememin arkasında O yatıyor. Ona ne kadar minnettar olduğumu göstermek isterdim.

Shane Larkin: “Michael Jordan, dünyanın en iyi oyuncusu olsa da öyle değilmiş gibi çalışmaya devam etti”

1. Michael Jordan hakkındaki görüşlerim Last Dance’i izledikten sonra biraz değişti. Onun tarihin en iyi oyuncusu olduğunu biliyordum ama belgeseli izledikten sonra buna iyice ikna oldu. Takımına liderlik etme şekli ve olabileceği en iyi oyuncu haline gelmek için sürekli olarak kendisine meydan okuması ilham vericiydi. Bir lider olarak kendisinin yapmadığı hiçbir şeyi takım arkadaşlarından istememiş. Dünyadaki en iyi oyuncu olmasına rağmen öyle değilmiş gibi çalışmaya devam etmiş. Bu kadar mükemmel bir oyuncu olmasını sağlayan da bu düşünce şekli.

2. Benim The Last Dance’te en çok şaşırdığım şey böylesine büyük bir hanedanlığın dağılma şekli oldu. Ego çok tehlikeli bir şey ve bu seviyedeki bir takımın egolar yüzünden dağılmasını görmek çok üzücüydü. Daha uzun süre bir arada kalıp neler başarabileceklerini görmek isterdim. Şu anda bile tarihin en başarılı spor takımlarından birisi o kadro. Ancak o dönemde rakiplerine karşı sergiledikleri dominasyona bakınca çok daha fazlasını başarabileceklerini düşünüyorum.

3. Bence The Last Dance, izleyen herkesi olabilecekleri en iyi hallerine gelmek için ilham veriyor. Michael Jordan, tüm zamanların en iyi basketbolcusuydu ve bu noktaya gelebilmek için birçok zorluğu aşmak zorunda kaldı. Zirveye çıkmak için tam 7 yıl boyunca mücadele etti. Belgesel en başarılı oyuncuların bile çeşitli zorluklarla karşı karşıya geldiğini ve zirvede kalabilmek için farklı yöntemler bulmaları gerektiğini gösteriyor. İşleri bu şekilde başardığınız zaman ödüller de çok daha büyük oluyor.

Eğer MJ şu anda karşımda olsaydı, bize kendi aklının içini görmemizi sağladığı için teşekkür ederdim. Bence bütün basketbolcular MJ’i örnek alıyor ve tıpkı onun gibi bir statüye ulaşmanın hayaliyle basketbol oynuyor. Onun basketbola yaklaşım şeklinin ne kadar değerli olduğunu söylerdim. Kendi açımdan konuşmam gerekirse bu belgeseli izlemek bana daha iyi bir lider olmak konusunda ilham verdi. Beni daha iyi hale gelmek ve kendimi oyuna daha çok adamak konusunda motive etti. Genel anlamda konuşmak gerekirse de basketbol için yaptıkları ve bu sporun dünya çapında çok daha popüler hale gelmesini sağladığı için ona teşekkür ederdim. 

Sergio Llull: “The Last Dance’i izledikten sonra MJ’i daha da idolleştirdim”

1. Michael Jordan, çocukluğumdan beri benim idolümdü. Onun yüzünden 23 numaralı formayı giyiyorum. Bence o, gelmiş geçmiş en iyi oyuncu. Belgeseli izledikten sonra onu daha da idolleştirdim. Görüntüler, açıklamalar, takımı sırtına alıp taşıması, maçı bitirecek şutu atma isteği, başarıya ulaşmak için en çok çalışan oyuncu olması… Kariyeri boyunca yakaladığı istatistikler sıradışı.

2. O dönemki NBA’in zorluğu… Pistons, Lakers, Celtics… Yenmesi çok zor olan çok sert takımlardı. Şimdi oyunculara en ufak temasta faul çalınıyor. Michael’ın mantalitesi etkileyiciydi. Motive olmak için kendisine kişisel rekabetler yaratma arayışı… Ayrıca sosyal medya ortada yokken Jordan’ın ne kadar popüler olduğu da beni çok şaşırtmıştı.

3. Bence bu belgeseli izleyen herkes, Jordan’ın mantalitesine ayrı bir dikkat kesilmeli. Çalışma etiği, rekabetçiliği, takım arkadaşlarını yukarı çıkarması… En üst seviyeye ulaşmak için birçok fedakarlık yapmanız gerektiğini öğretiyor size. Anı yaşamanın önemini anlatırken bir yandan da hedefe ulaşma yolculuğundan alacağınız keyife de dikkat çekiyor. Geçmişi arkanızda bırakın ve geleceğe de çok odaklanmayın felsefesini benimsiyor.

Eğer Jordan ile tanışabilseydim, basketbol için yaptıklarından dolayı teşekkür ederim. Sadece basketbol dünyasının içindeki kişileri değil, çok daha fazla insana ilham verdi.

Vanja Marinkovic: “Michael Jordan’ın tarihin en iyisi olduğuna artık daha da eminim”

1. Şimdi kafamda her şey daha netleşti. Çok daha eminim, MJ gelmiş geçmiş en iyi oyuncu. Oyun stili ve saha dışında da ne kadar büyük bir figür olduğu… Tüm bunlar onu çok özel yapıyor.

2. İlk emekliliğinde beyzbol oynarken Chicago’nun onun kontratının hala tamamını ödüyor olması… Gülmekten ağladım, çok eğlenceliydi.

3. Sadece teşekkürler! Çok teşekkürler! Parkeye çıkan tüm basketbolcular için, yaptığı her şey için teşekkürler!