by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Avrupa basketbolunda 2019-2020 sezonu, kimsenin hayal bile edemeyeceği bir şekilde tamamlandı.
Tüm dünyada kalıcı bir iz bırakan coronavirüs önce Mart ayında ligin askıya alınmasına sebep oldu, arkasından da Mayıs’ın son günlerinde ligin şampiyonsuz bir şekilde iptal edilmesine yol açtı.
Tabii bu durumun etkileri de kısa, orta ve uzun vadede karşımıza çıkacak.
En basitinden… Tarihin en belirsiz transfer dönemine giriyoruz. Bütçeler ne olacak? Oyuncu maaşları ne seviyeye gelecek? Amerikalı oyuncular gelecek sezon Avrupa’ya ne kadar sıcak bakacak? Tüm bu soruların cevapları şu anda belirsiz.
Bunlar bir yana, şu anda ortada bir başarı ya da başarısızlık yok. Playoff ve Final Four, takımların hikayesinin yazıldığını yerlerdir. Buna şahitlik edemememiz, hikayenin en önemli kısmını yarıda bırakmış oluyor.
Tüm aksiliklere rağmen Eurohoops Fırın’ın ateşi söndürmeye niyeti yok. Geçen sezon EuroLeague mücadele edecek takımlar için yaz döneminde ne yapmaları gerektiğine dair yazı dizisini bu sene de yazıyoruz.
Bu maceraya, hala son şampiyon ünvanına sahip olan CSKA Moskova’yla başladık; ALBA Berlin’le devam ediyoruz:
CSKA Moskova: 3 Madde ile Yeni Sezon Yol Haritası
ALBA Berlin Yaza Nasıl Giriyor?
Almanya’nın en iyi 2 takımından birisi konumundaki ALBA Berlin açısından EuroLeague’e katılımcılığını sıklaştırmak açısından 2019-20 sezonunun iptali ve gelecek yıl aynı takımlarla devam edilmesi kararının bir hayli avantajlı olduğunu söylememiz mümkün.
Bunu ne mi sağlıyor? Cevabı takımın en önemli hücum silahlarından Martin Hermannsson’un sezon başında yakın giden maçları kaybetmelerini “O dönem elimiz ayağımız titriyordu” minvalinde bir açıklamayla temellendirmesi. En azından benim gördüğüm kadarıyla da ALBA Berlin artık tecrübe kazanan bir takım olma yolunda gerekli ilerlemeyi kaydetti Aito Garcia Reneses yönetiminde.
Takımdan ayrılması muhtemel önemli isimlerin yokluğunda bile ellerinde bu yıl göze hoş gelen basketbolun ortaya çıkmasında pay sahibi önemli bir çekirdeği bulundurma fırsatına sahip olmaları aslında kazandıkları bu tecrübenin tek sezonla çöpe gitmemesi ve oyuncularını kimseye kaptırmadan ALBA Berlin olarak bir ikinci sezonda, tekrar EuroLeague macerasında kendilerini ciddi düzeyde kanıtlamaları açısından çok avantajlı bir durum olacak.
Elbette tüm bu söylediklerimin gerçekleşmesi ve daha da iyiye gitmesi açısından yaz sezonunda eldeki yapılanmayı tamir ederken göze alınması gereken birtakım hususlar olacak. Çünkü ne söylersek söyleyelim, oynadıkları basketbolla ne kadar güzellersek güzelleyelim; ALBA Berlin ekonomik bağlamda eti budu belli bir ekip.
Bu da bizi ALBA Berlin için ilk soruya götürüyor: Alman ekibi bu sene hangi yoldan gidecek?
Sözleşmesi Bitenler / Ayrılanlar: Martin Hermannsson, Tyler Cavanaugh, Landry Nnoko, Tim Schneider, Kenneth Ogbe, Stefan Peno, Aito Garcia Reneses (koç)
Gelenler: –
İddia: –
Kadro Dizilimi
PG: Peyton Siva – Makai Mason
SG: Marcus Eriksson – Jonas Mattisseck – Malte Delow
SF: Rokas Giedraitis – Niels Giffey
PF: Luke Sikma – Lorenz Brenneke
C: Johannes Thiemann – Kresimir Nikic – Bogdan Radosavljevic
1- “Yaşlı Kurt”un Kulüpteki Geleceği, Kulübün EuroLeague’deki Geleceği Demek
Öncelikle soru şu: “ALBA Berlin, sahasında oynadığı keyifli basketbolu nasıl devam ettirir?”
Cevap çok ama çok basit: Ne yapıp edip Aito Garcia Reneses’in takımın başında kalmasını sağlayarak devam ettirir. Reneses’in takımda kalmasını bu denli elzem görüyor olmamın sebebi istisnasız gittiği her takımı orta vadede istikrarlı kazanan, keyifli basketbol ortaya koyan ekipler haline getirmesi.
Bu, Aito’nun son 10 yılda edindiği bir alışkanlık değil. Toplam 13 yıl çalıştığı Barcelona’da 9 kez ACB şampiyonu olması, 3 Avrupa kupası kaldırıp 6 kez Final Four oynaması… Milenyum sonrasında da bu grafik aynen devam etti. Hiçbir şey yapmadan Reneses’in koçluk yaptığı her sezonun istatistiksel verilerini toplayıp gitgide yükselen galibiyet yüzdelerine bakarsanız bile bu çözümlemeyi yapabilirsiniz.
2010-20 yılları arasında büyük çoğunlukla Cajasol (şimdiki Real Betis), Gran Canaria ve ALBA Berlin gibi EuroCup kökenli ekiplerde çalışsa da Avrupa basketbolu tarihinin en büyük koçları arasında özel bir yeri var.
ALBA özelinde ortaya koyduğu sistemse gerçekten “bu takım bunu oynar işte” dedirten cinsten. Takımın toplu hücumda lideri, yöneticisi konumunda bulunan Martin Hermannsson’un minimum hareket etmek durumunda kaldığı ve kanat ikilisi Marcus Eriksson – Rokas Giedraitis üzerinden işleyen hücum onlara maç başına 84.4 sayı kazandıran bir nitelikte.
Gelecek sezona ilişkin takımların nasıl hamleler yapacağını bilmiyoruz, evet. Fakat takımların bütçelerinde hiç beklenmedik düzeyde kesilmeler olacağı net duruyor. Bu maddi koşulların Berlin ekibini de vurmaması zaten beklenemez ancak bu ekonomik hasardan sağlam çıkamama ihtimali güçlü olan diğer ekipler arasından onların 2020-21 aksiyonunda sıyrılarak başarı elde edebilmesi için sistematik bir basketbol aklına sahip çıkmaları gerekiyor. Bunun yolu da tam olarak yaşlı kurdu yuvada tutmaktan geçiyor!
Eğer 73 yaşındaki Aito Garcia Reneses’in de aklında emeklilik gibi bir düşünce yoksa hiç değilse son bir sezon daha onu ALBA Berlin’in EuroLeague macerasını yönetirken görmek 2020-21 adına en büyük ümitlerim arasında yer alıyor. Çünkü bu hikayenin ne kadar ileriye gidebileceğine tanıklık etmek istiyorum.