by Utkan Şahin & Semih Tuna / info@eurohoops.net
Elinizin altında geride kalan 20 yılı bir kitap gibi birleştirecek bir düğme olsaydı ve siz bu düğme bassaydınız… Nasıl olurdu?
Bu sorunun cevabını hayatın diğer alanlarında belki veremeyebiliriz ama sizi, bir takımın son 20 yılına götürebiliriz.
Eurohoops Fırın, yeni yazı dizisinde ING Basketbol Süper Ligi’nin köklü takımlarının son 20 yılındaki kadrolarını değerlendirdi ve en iyilerden “Milenyum Kadroları” oluşturmaya karar verdi.
Bu yolculukta ilk olarak karşınıza Pınar Karşıyaka çıktık ve arkasından Türk Telekom, Darüşşafaka Tekfen, TEKSÜT Bandırma’yla devam ettik. Bu hafta ise ülkemizin büyük takımlarından Beşiktaş Icrypex var.
Oyunun kurallı belli; 2000’den bugüne Beşiktaş forması giymiş isimlerden 12+1 kişilik bir kadro oluşturmak!
Listeye eleştiriler gelmeden önce şunun altını çizmek istiyorum; kadroyu oyuncuların kariyerlerine göre değil, siyah-beyazlı formayla yaptıkları etkiye göre hazırladık.
Türk spor tarihinin en büyük transferlerinden olan Deron Williams ile Allen Iverson, kadromuzda yer almıyor. Listelerimiz bildiğiniz üzere performans ve bu performansın sezon sonunda takım başarısına etkisi odaklı.
Allen Iverson burada çok parlak bir oyun sergilemedi ve ülkede sadece 1.5 ay kalıp ligde 7 maça çıktı. Deron Williams yeteneklerini ortaya koydu ama ligde onu da sadece 7 maç ve 1.5 ay izleyebildik. Bu iki ismi koysak, amacımızın dışına çıkacaktık.
Lafı uzatmadan gelin önce bizim oluşturduğumuz kadroya bakalım. Ardından siz de lütfen sosyal medyadan “Milenyum’un Muhteşem Kadrosunu” gönderin.
Pınar Karşıyaka: 21. Yüzyılın En İyi Kadrosu
Türk Telekom: 21. Yüzyılın En İyi Kadrosu
Darüşşafaka Tekfen: 21. Yüzyılın En İyi Kadrosu
TEKSÜT Bandırma: 21. Yüzyılın En İyi Kadrosu
Oyun Kurucular
#30 Carlos Arroyo
Oynadığı sezon: 2011-2012
“Telefonu açın, Carlos Arroyo!”
Evet, çok hoş bir kelime oyunu değil ama 2012’in bahar aylarında çoğu Beşiktaşlının ağzında bu cümle vardı. Normal, çünkü Arroyo ve arkadaşları, taraftarlarına Beşiktaş basketbol tarihinin en mutlu günlerini yaşattı.
Hikayenin başına dönersek; lokavt sonrası Deron Williams, NBA’e geri dönerken Ergin Ataman da onun boşluğunu yine NBA patentli olan Carlos Arroyo’yla doldurdu.
Porto Rikolu yıldız siyah beyazlı formayı üstüne geçirdiği andan itibaren kalitesini konuşturdu. Hem durdurulamaz skor bulma kabiliyeti hem de üstün pas yeteneğiyle kara kartalı uçurmayı başaran Arroyo, kritik anlardaki becerisiyle de birçok galibiyette başrol oynadı. Gerçek bir liderdi.
Beşiktaş formasıyla Eurochallange ve Türkiye Kupası’nı kazanmayı başaran yıldız guard, Türkiye Ligi playofflarında performansını daha da arttırmayı başardı.
Playofflardaki ilk maçında Fenerbahçe’ye karşı bulduğu kritik basketlerle takımını seride öne taşıyan Arroyo, Galatasaray ve Anadolu Efes’le oynanan serilerde de muhteşem performanslar ortaya koyarak tarihi zaferde başrol oynadı.
Maçlardan sonraki danslarıyla taraftarları iyice coşturan Arroyo, bu kulüpte çok daha uzun süre kalıp ismini daha büyük harflerle Beşiktaş tarihine yazdırabilirdi fakat Beşiktaş yönetimi, bir sonraki sezon aynı bütçeyle yola devam etmeyince o takım dağıldı. Arroyo da Galatasaray‘a geçiş yapan Ergin Ataman’ın yanına gitti.
O takımın dağılması üzücüydü ama herhalde gidişiyle siyah beyazlıları en çok üzen isim Arroyo’ydu.
#5 Khalid El Amin
Oynadığı sezonlar: 2003-2005
Biliyorsunuz, her takımın milenyum kadrosunu kurarken bir de kaptan seçiyoruz.
Beşiktaş tarihinde bu ünvanı hak eden birçok isim var ama bana sorarsanız, siyah-beyazlılar tarihinde bunu hak eden isim kesinlikle Khalid El-Amin.
Birçok açıdan El-Amin, bu kulüp için bir ilkti.
2000’lerde çocuk ya da genç olan birçok Beşiktaşlı taraftar, hafif tombul ama sempatik adamla basketbola tutkun oldu.
NCAA şampiyonu olan UConn Koleji’nin en değerli oyuncularından birisi olmayı başaran El-Amin, kısa boyu ve tombul yanaklarıyla pek de bir basketbolcu fiziğine sahip değildi. Nitekim NBA’de kendisine dair beklentiler olmasına rağmen sadece bir sezon tutunabildi.
Haliyle Beşiktaş’a imza attığında da büyük soru işaretleri vardı. Ancak o soru işaretlerinin tamamı, 5 numaralı siyah beyazlı formasını geçirip parkeye adım attığında kayboldu. Üstelik bunu kolay bir dönemde de yapmadı.
2000’lerin başında Türkiye’deki ekonomik krizin etkileri basketbolda da baş gösterirken 3 büyükler de bundan fazlasıyla etkilendi. Lig adeta Ülker ile Anadolu Efes‘in tekeli haline gelmişti. El-Amin önderliğindeki Beşiktaş buna meydan okudu.
İlk senesinde takımı yarı finale taşımayı başaran yıldız oyuncu, ikinci senesinde Ülker gibi bir devi adeta tek başına eleyerek (hem 28 sayıya yakın ortalaması hem de çok uzaklardan attığı son saniye üçlüğü unutulmaz) takımını uzun yıllardan sonra finale çıkartmıştı. Beşiktaş her ne kadar güçlü rakibi Efes’i zorlayamasa da El-Amin ayakta kalmayı başarmıştı.
Belki sahadaki herkesten kısaydı ancak yürek konusunda kimse onunla mücadele bile edemezdi.
Beşiktaş taraftarları da onu kalplerinin en özel yerlerinden birine koydular. Her serbest atışından sonra “Amiiiin” diye bağırılması, sürekli gülen yüzü, eşsiz yetenekleri ve Beşiktaş basketbolunun kaderini değiştirmesi onu siyah beyazlı takımın tarihi için bu kadar önemli bir oyuncu yapıyor.
Nitekim Beşiktaş basketbolunu ilgilendiren bir sohbet açıldığında El-Amin’in adının geçmemesi mümkün değildir.