Koçlar ve Yöneticilerin Gözünden: Michael Jordan Günümüz NBA’inde Nasıl Oynardı?

16/Haz/20 10:10 Haziran 16, 2020

admin69

16/Haz/20 10:10

Eurohoops.net

Modern zamanın NBA’inde görev alan koçlar, antrenörler ve yöneticiler kariyerinin zirvesindeki Michael Jordan’ın etrafına nasıl bir takım kurardı? Sahip olduğu benzersiz yeteneklerle birlikte Michael Jordan’ın hangi dönemde oynarsa oynasın durdurulamaz bir oyuncu olacağı ortada…

by Ric Bucher, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 15 Mayıs 2020 tarihinde BleacherReport’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Bugünün süperstarlarının oyun tarzına benzer bir şekilde topu domine ederek oynayan Michael Jordan, kariyerinin ilk dönemlerinde sayı krallıkları kazandı, All-Star maçlarına seçildi ancak takımı hiçbir zaman 50 galibiyet barajını aşamadı. Michael Jordan, NBA’in gördüğü en durdurulamaz oyuncu haline 1.98’lik boyunun yanında iyice güçlendikten ve oyununu faul çizgisinin aşağısında tekrar konumlandırdıktan sonra geldi. Bu şekilde Jordan, altı şampiyonluk kazandı ve maç sonlarında NBA tarihinin en korkulan oyuncusu haline geldi.

NBA basketbolunun Coronavirüs salgını sebebiyle araya girdiği dönemde ESPN’in yayınladığı The Last Dance belgeseli, basketbol odaklı neredeyse bütün tartışmaların merkezi haline geldi. Tartışmalar genellikle Michael Jordan’ın liderlik ettiği Chicago Bulls hanedanlığının basketbolu nasıl değiştirdiği üzerinden şekillendi. Ancak bu da akla ister istemez bir soruyu getiriyor. Michael Jordan, günümüzde iyice radikalleşen NBA basketbolunda nasıl gözükürdü? Bugün ligde oynayan oyunculardan hangisiyle en iyi uyumu yakalardı? Belki de en önemli soru: Jordan, günümüzde de bu kadar dominant olmayı başarır mıydı?

Şu anda ligde görev yapan bir grup genel menajer ve koç, Michael Jordan şu anda Charlotte Hornets’in sahibi olduğu için isimlerinin gizli kalması şartıyla bu soruların cevabını verdi.

“Sadece takım lideri olmakla yetinmeyen bir yıldızınız olsun istersiniz”

Koçlardan ve genel menajerlerden aldığımız cevaplarda Jordan’ı farklı oyun stillerinde ve farklı tipteki oyuncularla beraber oynatmaya sıcak bakan isimler vardı. Ancak, sorularımıza cevap veren herkesin buluştuğu tek bir nokta vardı: Jordan, bugün oynuyor olsaydı tıpkı 1990’lı yıllardaki gibi zirvede tek başına yer alırdı.

“Onun kadar adanmış olan başka kimse yok.” diyor bir doğu konferansı takımının genel menajeri, “Onun içgüdülerine, acımasızlığına sahip olan kimse yok. Bu konuda yanına bile yaklaşamazlar”

Takımın başarılı olması doğal olarak Jordan’ın yanında uygun parçaların olmasına da bağlı olurdu. Fakat günümüzde uygun parçaları bulmak, Jordan’ın oynadığı dönemdeki kadar zor olmayabilir. Şu anda çok daha az takım uzun süreler boyunca aynı kadrolarla oynuyor ve takımların kullandığı hücum sistemleri eskisine kıyasla daha fazla yıldız oyuncuları merkeze alıyor. Bununla beraber, takımların hücumları eskisi kadar karışık da değil. Jordan’ın takım arkadaşlarını kritik anlara hazırlama konusundaki başarısı da defalarca anlatılmış bir gerçek.

jordan_black_jersey

“Bugünün oyununda, üçgen hücuma geçmeden önceki oyun stiliyle kazanabilirdi” diyor doğu konferansı takımlarından birisinin genel menajeri. “Şu anda, o dönemdeki kadar iyi takım yok. Artık işler eskisi kadar takımlarla alakalı değil, en iyi 2-3 oyuncunuzla alakalı”

Günümüzde genel menajerler ve koçlar, ideal kanat oyuncularını bulmak için sürekli çaba harcıyorlar. Bir batı konferansı takımında yardımcı koçluk yapan ve daha önce koçluk da yapmış bir isim, “Gerektiği zaman sadece lider olmakla yetinmeyecek bir yıldıza sahip olmak istersiniz.” diyerek aradıkları ideal oyuncuyu anlatıyor.

Bazı yöneticiler, Michael Jordan’ın yanında modern dönemin Scottie Pippen’ı olması için Paul George ve Anthony Davis’in ismini söylediler. Bu iki oyuncunun çok yönlü oyunu, savunmadaki sertlikleri ve Jordan’ı takımın net lideri olarak kabul edecek karakter özelliklerine sahip olmaları diğer oyuncuların önüne çıkmalarını sağlıyor. Bu iki yıldız da alfa bir karakterin yeteneklerine sahip ancak alfa bir karakterin tavırlarına değil.

Geriye dönüp bakınca daha net görebildiğimiz üzere, Jordan ile oynamak oyuncuların güçlü yanlarını daha belirgin hale getirirken zayıf yanlarının da silikleşmesini sağlıyor.

“Jordan’ın çok daha iyi bir oyuncu haline gelmesini sağlayacağı isimlerin başında Davis geliyor” diyor bu soruya cevap veren ilk doğu konferansı genel menajeri. “Paul George’un da oyununa baktığınızda bir eksik var. O son seviyeye çıkacak ekstra patlamayı bir türlü yapamıyor. Michael, Paul George gibi bir oyuncuya da bu konuda yardımcı olabilirdi”

Soruya cevap veren isimlerin fikir birliğine vardığı bir konu vardı. O da Brooklyn Nets’in yıldız ismi Kevin Durant’in Michael Jordan’ın sağ kolu olarak iyi bir iş çıkaramayacağıydı. Durant, alfa karakter özelliklerini fazlasıyla taşıyor ve Jordan’ın takım arkadaşlarından istediği tarzda şeylere büyük ihtimal ile iyi bir tepki vermezdi.

“İsteyerek takımın iki numaralı opsiyonu olmayı kabul etmeyecek tek isim var, o da Kevin Durant” diyerek durumu açıklıyor doğu konferansı takımlarından birisinde genel menajerlik görevini yürüten yönetici. “Michael ile oynarken zorlanırdı. Durant çok hassas. Mutlaka daha fazla şut atmak isteyecektir. Çok şut kaçırdığı bir günde Michael’ın onu bağırmasını da kaldıramazdı.”
Başka bir doğu konferansı takımında görev alan bir genel menajer ise bu soruya çok daha net bir cevap verdi: “Durant ve Jordan yan yana mı? Bunun imkanı yok.”

Philadelphia 76ers’ın pivotu Joel Embiid’in de Michael Jordan ile uyum sağlamakta zorlanacağı düşünülüyor. “Onun gibi bir oyuncu fazlasıyla zorlanırdı.” diyor bir diğer doğu konferansı takımının genel menajeri. “Oyunu yavaşlatırdı. Etkili olabilmek için topu eline almak isterdi. Her zaman en iyi eforunu sarf etmezdi. Potansiyelinin zirvesine ulaşamayan birisinin Jordan’ın yanında oynayabilmesinin imkanı yok.

Batı konferansı takımlarından birisinde görev alan bir yardımcı koç ise Jordan’ı uzun forvet olarak oynatıp etrafını sert rol oyuncularla doldurmanın en doğru strateji olacağına inanıyor. “Patrick Beverley ve PJ Tucker’ı Jordan ile aynı takımda görmek isterdim. Mike asla vazgeçmeyen birisi, onun yanında da hiçbir şeyden korkmayan oyunculara ihtiyacınız var. En iyi dönemindeki Trevor Ariza, Jordan’ın yanında oynayabilecek ideal oyunculardan bir diğeri. Mike Conley de aynı şekilde. Bu oyuncular Jordan’ın onlara söyleyeceği hiçbir şeyden kötü etkilenmezdi.”

Bir başka doğu konferansı genel menajeri, Nuggets pivotu Jokic gibi topu eline fazla yapıştırmadan oyun kurabilen bir ismin Jordan ile iyi uyum sağlayacağını düşünüyor. JJ Redick gibi keskin bir şutör de kesinlikle Jordan’ın yanında iyi iş yapardı. Ligin en iyi iki yönlü oyuncularından birisi olan Bradley Beal, sahada etkili olabilmek için topu eline almak zorunda olmayan Draymond Green gibi isimler de günümüz basketbolunda Jordan ile uyumlu bir performans sergileyebilirdi.

Aynı genel menajer, Golden State Warriors’ın yıldızı Stephen Curry’nin de Jordan’ın yanında oyununu iyice parlatabilecek bir isim olduğunu düşünüyor. “Steph, bir başka süperstar ile oynayabilecek mantal olgunluğa sahip olduğunu Durant ile oynadığı dönemde gösterdi.”

Jordan’ın şu anda ligin en iyi oyuncusu olan LeBron James ile nasıl anlaşacağını ise görür müydük bilmek çok kolay değil.

“Eğer LeBron, kariyerinin ilk dönemlerinde Jordan’ın takım arkadaşı olsaydı kesinlikle Scottie Pippen’ın daha kuvvetlisi ve daha iyisi olurdu”

Daha önce koçluk yapan ve şu anda bir batı konferansı takımında yardımcı antrenörlük yapan isim de bu fikre katılıyor. “LeBron, takım arkadaşlarına pozisyon hazırlamayı çok seviyor. O adeta steroid almış Pippen gibi.”

“Daha hızlı olurdu”

Jordan’ın yanına uygun takım arkadaşlarını bulmak, bu oyuncuların Jordan’ın yanında uyumlu bir şekilde oynamaya ne kadar istekli olacaklarına da bağlı bir durum. Günümüzün analitik ve istatistik etkisindeki basketbolunda Jordan’ın takımı üçgen hücumundan uzaklaşmak zorunda kalırdı. Ancak Jordan’ın günümüz oyununa nasıl uyum sağlayacağını anlamak istiyorsanız, The Last Dance belgeselinin yıldız ismin kariyerinin ilk yıllarını anlatan kısmını daha dikkatli izleyebilirsiniz.

“Belgeselde de Jordan’ın vücudunu kontrol etmek konusunda ne kadar başarılı olduğunu gördük” diyor bir diğer doğu konferansı takımının genel menajeri, “Sahada hareket ederken çok akıcı olduğunu görüyorsunuz. Diğer herkesten başka bir şekilde hareket ediyor. Sahada hareket etme şekli günümüz basketbolcularına çok daha yakın. Oyuncular, hala Jordan’ın hareketleri üzerine çalışıyorlar. Herhangi birisinden çok daha atletik birisi. Jordan’ın atletik yetenekleri çağının çok ötesindeydi. Jordan, Michael Johnson ya da diğer elit sprinterlerden birisi gibiydi. Onun yaptıklarının etkisi yıllarca devam edecek”

Jordan’ın bu özelliklere modern dönemin antrenman tekniklerine sahip olmadan eriştiğini de söylemek gerekiyor. Curry, Durant, Westbrook gibi isimlerle çalışan yetenek geliştirme antrenörü Rob McClanaghan, Jordan’ın Bulls’tan ayrıldıktan sonra düzenlediği üç farklı yaz kampına danışman olarak katılmıştı ve günümüzde yıldız ismin antrenman rutinlerinin çok daha farklı olacağını düşünüyor.

Jordan’ın döneminde NBA’de oynana oyun çok daha yavaş ve fizikseldi. Jordan’ın kariyerinin ilk altı yılı boyunca oyununu hızı, çabukluğu ve çembere saldırmak üzerine kurduktan sonra vücudunu kuvvetlendirmesiyle birlikte cephanesine post hareketlerini eklemesinin de sebebi buydu. Jordan’ın vücudunu kuvvetlendirmesi, Phil Jackson’ın sahayı daha iyi paylaşmalarını sağlayan üçgen hücum sistemiyle birleşince sekiz yıllık bir süre içerisinde 6 şampiyonluk kazanmayı başardılar.

Ancak böyle bir değişim günümüz basketbolunda şart olmazdı. “Eskiden oyuncular daha fazla ağırlık antrenmanı yapıyordu. Bench presste 100 kg ile 8-10 tekrar yapmanızı istiyorlardı. 80’li, 90’lı yılların yaz aylarında günde üç saat basketbol oynuyorlardı. Artık oyuncular daha az ağırlık kaldırıyor ve daha çok tekrar yapıyor. Dayanıklılık, esneklik ve stretching çok daha fazla önem kazanmış durumda.”

McClanaghan, birkaç kez Jordan ile karşılıklı basketbol oynadıktan sonra bir şeyden iyice emin olmuş: Jordan, sahip olduğu vücut yapısıyla birlikte nasıl bir antrenman rutini izlerse izlesin sıra dışı bir atlet olurmuş. “Jordan’ın ilk adımı inanılmazdı” diyor.

McClanaghan. “Sadece çok iyi sıçramakla kalmıyordu. Aynı zamanda çok hızlı sıçrıyordu. Daha iyi hale gelebilir miydi inanın bilmiyorum. Ancak şuna eminim, daha az ağırlık antrenmanı yapsa ve esneklik bantlarıyla daha çok çalışsaydı kesinlikle daha hızlı olurdu”
Daha hızlı bir Jordan? Buna gerçekten çok gerek olduğunu düşünmüyorum…

“Sahada çok daha fazla alan bulurdu”

Hangi dönemde oynarsa oynasın Jordan’ın fiziksel özellikleri ve üst düzey saha görüşü onu savunmayı neredeyse imkansız hale getiriyor. Bulls kariyerinin tamamı boyunca Jordan, NBA’in farklı savunma kurallarıyla oynadı. Bu da takımların sürekli olarak adam adama savunma yapmasına sebep oluyordu ve ikili sıkıştırma yapacakları zaman da kurallar farklıydı. Bugün takımlar, aynı fiziksellikle savunma yapmıyor. Ancak o dönemdeki gibi kısıtlamalar da yok.

“Günümüz savunmaları, birbirine daha yakın duruyor. Bu yüzden yardım savunması biraz daha çabuk geliyor.” diyor doğu konferansı takımlarından birisinin koçu. “Arada bir zone savunma yaparak onu şaşırtmak zorundasınız. Bire bir savunacaksınız gerçekten fazla şansınız olmaz. Jordan çok yetenekli bir pasördü. Bu yüzden devamlı ona ikili sıkıştırma yaparsanız sizi mahvederdi. Jordan’ı durdurmak gibi bir şey söz konusu değil. Sadece onun ritmini bozmak için farklı şeyler deneyebilirsiniz.”